Bir ordu için asker fazlalığı daima önemli olmakla birlikte, bunların iaşe ve mühimmat ihtiyaçlarının karşılanması aynı zamanda binek ve yük hayvanlarının yemlerinin tedariki en az onun kadar mühimdir. Çünkü ordular ancak her anlamda beslenebildikleri müddetçe hedeflerine ulaşabilmektedirler.
Yeniçağ’da Osmanlı coğrafyasının genişliği göz önüne alındığında, sefere çıkan ordunun iaşe ve mühimmatının sefer süresince temini, taşınması ve depolanması gibi hususların gerçekleşmesi profesyonel bir lojistik organizasyona ihtiyaç duyardı. 1500-1700 arası dönemde Osmanlı İmparatorluğu’nun savaş kabiliyetlerini ele alan öncü bir eserde, Osmanlı’nın çağdaşı diğer devletlerden çok üstün bir ulaşım sistemine ve
lojistik organizasyona sahip olduğu özellikle vurgulanmaktadır: “Osmanlıların faaliyette
tuttuğu imparatorluk menzilhane sistemi, hem ölçeği hem de kapsamı itibariyle zamanından oldukça
1025
Geza David, “İstolni Belgrad”, DİA, c. XXIII, s. 405. 1026
Turan, “Rodos’un Zabtından Malta Muhasarasına”, s. 96-99. 1027
Jörgensen vdğ., a.g.e., s. 177. 1028
İvanics, a.g.m., s. 688-689. 1029
Orhonlu, “Hint Kaptanlığı ve Piri Reis”, s. 243; Önalp, Osmanlı’nın Güney Seferleri…, s. 262; Özbaran, Yemen’den Basra’ya Sınırdaki Osmanlı, s. 159-160.
159
ileriydi ... On yedinci yüzyılın sonunda Osmanlılar, savaş için kaynaklara elkonulması ve dağıtılmasında merkezi modellerin geliştirilmesi açısından Avrupalı çağdaşlarından fersah fersah ileriydiler … 1500-1700 döneminde Osmanlıları Avrupalı hasımlarından farklı kılan en büyük özellik, askeri malzemelerin tedarik ve dağıtımının merkezi ve etkili bir şekilde yapılmasıydı. On sekizinci yüzyılın ilk yarısında Avrupa ordularında gelişen levazım birimleri, sonunda Osmanlılar ile Batı arasındaki farkı kapattı, ama nakliye ve lojistik alanında standartları belirleyen ve diğerlerinin taklit etmek için büyük bir çaba harcadıkları mükemmel modelleri yaratanlar Osmanlılardı. Ayrıntılı ön planlama sayesinde iaşeyle ilgili endişeler ve dikkat dağılmaları mümkün olan en yüksek derecede ortadan kaldırıldığı için, Osmanlı askerleri, zihinlerini giderek teknik bir yön kazanmaya başlayan muharebenin yürütülmesi üzerine yoğunlaştırabilirlerdi”1030. Şu ana kadar yapılan çok sayıda tez Murphey’in bu ifadelerini
arşiv belgelerine dayalı olarak doğrulamaktadır1031.
Çalışma alanımız açısından bir kuşatma devam ederken Osmanlı’nın oluşan iaşe ve mühimmat ihtiyaçlarını nasıl giderdiği ve bunun kale fethinde ne düzeyde etkili olduğu irdelenmesi gereken bir konudur.
Bir kalenin kısa sürede ele geçirilememesi kuşatanlar açısından zincirleme olarak birçok olumsuz durumu tetiklemektedir. Yorgunluk, hastalık ve çatışmalar nedeniyle askerlerin ölümü, iaşe ve mühimmatın azalması, orduda zuhur eden genel bir motivasyon kaybı kuşatmanın uzamasına bağlı olarak oluşan ve karşılıklı olarak yek-diğerini etkileyen sorunlardır. Bunlar içerisinde iaşe ve mühimmat eksikliği bir problemden daha fazla anlam ifade etmektedir. Bir insanı asker yapan şeylerin başında silahı yer alır. Muhasara esnasında bir topun güllesi ve bir tüfeğin kurşunu biterse veya bir yayın atacak oku kalmazsa onu kullanan askerler için savaş orada bitmiş demektir. Diyelim ki, mühimmatı var ancak içecek suyu, yiyecek yemeği yok o zaman savaşacak gücü nasıl bulacaktır? Bu bakış açısıyla kuşatma ordularının fetihten evvel başarmak zorunda oldukları şeylerin başında, iaşe ve mühimmat temininin muhasara süresince aynı seviyede devam ettirilmesi gelmektedir. Görüldüğü üzere iaşe ve mühimmat yeterliliği bir ordunun olmazsa olmazıdır. Bu durumun ciddiyetinin farkında olan Osmanlılar, kuşatmalar devam ederken askerlerin sadece fethe odaklanmalarını sağlamak için merkezi bir lojistik ağı kurmuşlardır. Bir muhasara öncesi planlamalar bu konu dikkate alınarak yapılırdı. Ordu götürebildiği kadar malzemeyi kendisi götürür, diğerlerini güzergâhı üzerinde temin ederdi. Burada esas sıkıntı kale önüne varılıp kuşatma başlayınca başlardı. Zikredildiği üzere geçen her gün iaşe ve mühimmatın azalmasına yol açardı. Osmanlı kuşatma komutasının ekseriyetle bu sorunları merkezin
1030
Murphey, a.g.e., s. 121-123. Ayrıca bk. s. 89-127. 1031
160 yardımıyla çözmeye çalıştığı, fakat bazı özel durumlarda yalnız başına kaldığı müşahede edilmektedir. Mühimme kayıtları merkezin kuşatmalar sırasında lojistik ihtiyaçları hemen gidermek için büyük çaba sarfettiğini ortaya koymaktadır. 3 Ağustos 1565 tarihinde Tımışvar Beylerbeyi’ne gönderilen bir hükümde, Sokmar Kalesi’ni kuşatmakta olduğu, ancak muhasaranın uzaması sebebiyle asker, silah ve zahire
eksikliklerinin olup-olmadığı sorularak bilgi istenmiştir1032. Malta kuşatmasına ait
konuyla ilgili çok sayıda hüküm de vardır. Gelibolu Kadısı ve Emin Halil’e yazılan bir hükümde Malta kuşatmasında olan askerin zahirelerini taşımak için üç Karamürsel tipi
gemi hazırlanıp gönderildiği anlaşılmaktadır1033. 25 Ağustos 1565’te Vezir Mustafa
Paşa’ya gönderilen bir hükümde, zahireyle yüklü yedi pare geminin gönderildiği
bildirilmekte ve başka ihtiyaçlarının olup-olmadığı sorulmaktadır1034. Bir başka hüküm
oldukça ilgi çekici olup, merkezin muhasara sürerken nasıl iaşe ikmalinde bulunduğu ve bunun için lojistik organizasyonu nasıl gerçekleştirdiği hakkında ipuçları sunmaktadır. Bu belgeye göre Venedikten bir Barça kiralanarak zahire gönderilmiştir. Vezir Mustafa Paşa’dan ise daha fazla kira ücreti vermemek için geminin hızlıca boşaltılarak yerine
acilen gönderilmesi istenilmektedir1035. Ayrıca Malta muhasarasında yakındaki Cerbe
adası lojistik anlamda stratejik bir üs olarak kullanılmıştır. Arşiv kayıtları kuşatma sürecinde ihtiyacı duyulan bir kısım peksimedin burada pişirilerek orduya ulaştırıldığını
kanıtlamaktadır1036. Ancak Şerafettin Turan’a göre tüm bu çabalar kuşatma boyunca
yine de tam olarak iaşe sıkıntısını çözememiş ve bu muhasaranın olumsuz
neticelenmesinin nedenlerinden birini teşkil etmiştir1037. Yine 1570-71 Kıbrıs
muhasarasıyla ilgili hükümler de bu açıdan dikkat çekicidir. Kayıtlarda Kıbrıs seferine serdar tayin edilen Lala Mustafa Paşa’dan asker, erzak ve mühimmat durumları
hakkında bilgi istenmekte1038, muhasaranın uzaması ihtimaline karşı önceden zahire
tedarik edilmesi emredilmekte1039, Mustafa Paşa’nın talep ettiği peksimed ve metris
ağaçları yapılan organizasyonla Kıbrıs’a nakledilmeye çalışılmaktadır1040. Fethiyye-i
Cezire-i Kıbrıs adlı esere göre bu zahireler ulaştığında mevcut kıtlık bolluğa
1032
“Yat u yarağınız var mıdır? Kal‘a muhâsarasına kifâyet ider mi? Zahîre bâbında muzâyaka var mıdır?” (BOA, MD, nr. 5, s. 10, h. 27). 1033 BOA, MD, nr. 5, s. 11, h. 29. 1034 BOA, MD, nr. 5, s. 62, h. 146. 1035 BOA, MD, nr. 5, s. 72, h. 168. 1036
Zoubeir Khalfallah, Osmanlı İdaresinde Cerbe Adası XVI-XVII. Yüzyıllar, Basılmamış Yüksek Lisans Tezi, İstanbul Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, İstanbul 2002, s. 24-25; 101-104.
1037
Turan, “Rodos’un Zabtından Malta Muhasarasına”, s. 96-99. 1038 BOA, MD, nr. 14, s. 12, h. 18. 1039 BOA, MD, nr. 14, s. 273, h. 389; s. 274, h. 391. 1040 BOA, MD, nr. 14, s. 772, h. 1111; s. 868, h. 1269; s. 869; h. 1270.
161 dönüşmüştü: “Ve ordu-yı hümâyûnda sâbıkan gemiler münsed ve üzâre-i ağyârdan yollar bend olmağıla, zehâyirde ‘adem-i vüs‘at ve et‘imede kahtıyyet var iken, her cevânibden gemiler yürümekle ni‘met-i firâvân olup, ordu-yı hümâyûn ni‘methâ-yı bî-kıyâsile memlû ve envâ‘ından zahâyir-i nefâyise ile tobtolu oldı. Belki yem ve yemek ve nân ü nemekün kimse yüzine bakmazdı”1041. 17. asırda vuku bulan Kandiye kuşatması oldukça uzun bir süre devam edince muhasarada bulunan askerlerin ihtiyaçları özellikle yakın yerlerden alınan sürsat vergileriyle giderilmeye çalışılmıştır1042.
Kuşatma sırasında orduya iaşe ve erzak ikmali yapıldığına dair kayıtlar kroniklere de yansımıştır. 1596 Eğri muhasarasında Budin’den “on kıta top ve
cebehâneler ve levâzımâtlar” gelmişti1043. 1598 Varad kuşatmasında toplar yetersiz
kalınca Eğri’den top talep edilmiş ancak bunların gelmesi gecikmiştir. Ayrıca barut ve
gülle ihtiyacı yakındaki diğer kalelerden bir nebze de olsa giderilmeye çalışılmıştır1044.
1600 Bobofça kuşatmasında mevcut toplara ilaveten, Sigetvar’dan iki tane büyük top getirtilmiştir1045. 1600 Kanije muhasarasında Budin’den top, gülle, top arabası kundak
ve tekerlekleri, barut vb. malzeme tedarik edilmiştir1046.
Merkez ile ordu komutası arasında gerçekleşen yazışmalar sonucu yapılan iaşe ve mühimmat ikmali haricinde, ordu içinde kıtlık baş gösterdiğinde askerlerin küçük guruplar şeklinde çevre yerlere yağmaya gönderildikleri de görülmektedir. Bu ordu komutasının çoğu zaman mecbur olduğu bir uygulama olmuştur. 1569-70 Kevkeban kuşatması bu durumun yaşandığı tipik bir örneği içinde barındırmaktadır. Kale kuşatmasına yönelen ordunun iaşe sıkıntısı çekmemesi için Koca Sinan Paşa tarafından Abdullah ed-Dai bir birlikle kendi yaşamış olduğu yere gönderilmiş ve yirmi güne dek dönmesi emredilmişti. Ancak Abdullah ed-Dai, otuz günden fazla süre geçmesine rağmen gelmeyince, Sinan Paşa Kevkeban’ın ardında bulunan Hababe adlı bir köye bizzat başında bulunduğu iki bini aşkın askeri birlikle saldırmış ve bir miktar iaşe toplamıştı. Bu toplanan iaşe bir zaman sonra bitmeye yüz tutunca ve hala Abdullah ed-Dai’den haber ulaşmayınca, bu kez Mısır emirlerinden Mahmud Bey, on bin civarı askerle Kevkeban’ın doğusunda bulunan Zeydîye nahiyelerine yağmaya gönderilmiştir. Bu saldırıdan elde edilen ganaim de askere on-onbeş gün yetmişti. Ordu tekrar kıtlığa düçar olmuşken, Abdullah ed-Dai’nin kabilesinden Şeyh Salah, Zeydîlerden Şualib
1041
Fethiyye-i Cezire-i Kıbrıs, (Fedai), s. 38. 1042
BOA, MAD.d. nr. 4408. 1043
Topçular Kâtibi, Tarih, c. I, s. 149. 1044
Hasan Beyzâde, Târih, c. III, s. 582-585. 1045
Topçular Kâtibi, Tarih, c. I, s. 281. 1046
162 Vadisi’ni ele geçirmiş, buradan ve kendisine bağlı diğer yerlerden koyun, sığır ve zahire toplayıp orduya getirmişti. Bunlar Abdullah ed-Dai gelene kadar ordunun ihtiyacını
karşılamıştı1047. Konuya dair diğer bir misal 1594 Komoron muhasarasında mevcuttur.
Yanık’ı fethedip Komoron önlerine gelen ordu hem uzaktan kaleye toplar kurup hemde Tuna üzerine köprü yapıp karşı tarafa geçmeye çalıştığı zaman, büyük bir yiyecek darlığı ortaya çıkmıştı. Çözüm için çevre köylere yağma akınları yapılmış ve bunlar daha sonra da devam etmişti. Bu olayların şahidi Talikizade, olayı şöyle anlatır:
“…Yanıkdan kalkılub, ikinci günde rûz-ı si-şenbih, ki yevmü’s-sâdis ve-’l-‘işrîn-i mâh-ı mezbûrdur, muhâzât-ı Komran muhayyem-i sürâdikât-ı fütûhât-ı meymûn-evkât olınub; der hâl ‘akd-ı cisre miyân-bend-i himmet-i bülend olub; hazret-i Vezâret-penâh-ı nusret-dest-gâh bi-’z-zât varub, nehr-i Tunanun eki bulınduğı yirde iki köpri kurub; endek zamân içinde itmâm buldurub, ve kal‘enün hizâsına nehrden aşurı toplar kurılub; pey-ender-pey toplar urılub, leşker-i pîl-peyker-i mûr-şümâr-u-mâr-demâr iddihâr-ı zahâ’ire kemer-i ictihâdı çüst, ve ‘azm-i himmeti dürüst eyleyüb; diyâr-ı küffâra yırak-u-yakın ‘azm-ü-akın salub, köylerin yıkub yakub, çırpub çalub, mağânim ile sâlim-ü-ğânim geldiler. Emmâ bir kaç gün kaht-u-ğalâ terakkî-vü-itilâ eyleyüb; ordu içinde şa‘îr, şi‘rde mazmûn-ı hâss misillü, nâ-yâb, belki kıymet-i cev kâ’kıymet-inât-ı cevve çıkub, müşterîye yukardan aşağı bakub;
‘Asker içinde haylî ‘azîz olmuş idi nân Yek cev nakâveti yoğ idi arpa hem-çünân
dakîk-u-şa‘îr iki yüz elliye ve iki yüze iken, üç günde dört yüze çıkmış iken, yine etrâfdan gelmekle narhına indürdiler, tamâm vüs‘at hâsıl oldı”1048.
Osmanlı kuşatma yönetiminin iaşe temininde kullandığı bir başka yol, Tatar kuvvetlerinin yaptıkları yağmalar sonucu elde ettikleri yiyecek malzemelerini ordu için satın alınmasıdır. Bir araştırmaya göre Koca Sinan Paşa 1594 Yanık muhasarasında bu yöntemle iaşe temin etmişti1049.
16. asrın bütününe bakıldığında Osmanlı kuşatma kuvvetlerinin, karşılarındaki güçlere nazaran daha iyi beslendikleri ve daha organize bir lojistik faaliyet içerisinde bulundukları söylenebilir. Nitekim 1532 Güns muhasarasında, kuşatma bitene kadar Osmanlı elinde kalan Avusturya elçileri, döndükleri zaman krala verdikleri raporda; Osmanlı askerlerinin iyi beslendiklerini, “pişmiş etle közlenmiş patates ve pilavı da
ekmeksiz yediklerini” anlatmışlardır1050. Yine çarpıcı bir örnek 1600 Kanije
kuşatmasında görülebilir. Osmanlı ordusu kaleyi kuşatmışken, arkadan gelen bir yardım birliği ile mücadele etmek zorunda kalmıştı. Hem kale savunucularıyla hemde yardım
1047
Âli Efendi, Telhîsü’l-Berkul Yemânî, (Baştürk), s. 286-292. 1048
Ta’likî-zâde, Şehnâme-i Hümâyûn, (Woodhead), s. 351-352. 1049
Maria İvanics-Ress, “Osmanlı-Habsburg Savaşlarında Kırım Tatarlarının Rolü (1593-1606)” Osmanlı, ed. Güler Eren, c. I, Ankara 1999, s. 459.
1050
163 birliğiyle çatışan Osmanlı kuvvetleri bu durumun üstesinden gelmeyi bilmişlerdi. Özellikle Avusturya arşivleri kullanılarak kaleye yardıma gelen birliği inceleyen bir makalede, yardım birliğinin iaşe darlığı ve lojistik yetersizlikler yüzünden geri çekilmek zorunda kaldığı kanaatine ulaşılmış; Osmanlıların ise kuşatma boyunca erzak ve mühimmat sıkıntısı çekmedikleri ifade edilmiştir. Öyleki, yardım birliği komutanının bu eksikliği, bizzat orduda bulunan bir baş levazım subayı tarafından şöyle dile getirilmiştir: “Askeri kuvvetlere komutanlık ettiği yirmi dört yıl boyunca düşmanı bozguna uğratma amacı taşıyan saldırılarla ve savunma operasyonu metotlarıyla ilgili olarak epeyce bir tecrübe kazanmıştı. Fakat uzun zamandır üzerinde çalışıyor olsa da açlığı yenme metoduna hakim olamamıştı”1051.
İfade edilen tüm örnekler ve şu ana değin yapılan çalışmalar, Osmanlıların sağlam bir lojistik sisteme sahip olduğunu ve bunun incelenen asırdaki kuşatma savaşlarında da umumiyetle pratiğe döküldüğünü ortaya koymaktadır. Ayrıca bu alandaki başarı veya başarısızlığın kale muhasaralarında neticeye tesir eden mühim bir
faktör olduğu kesindir. Misalen, 1565 Malta1052 ve 1594 Komoron1053 kuşatmalarının
olumsuz sonuçlanmasının temel nedenlerinden birinin, iaşe sıkıntısı ve lojistik yetersizlikler olarak kaynaklara yansımısı bundandır.