2. Ateşli Silahların Kullanımı Sonrası Kuşatmalar
1.3. Güney Kuşatmaları
1517 yılında Memlük Devleti’ni ortadan kaldırarak Mısır’a hâkim olan Osmanlılar327, aynı zamanda bu devlete ait olan Kızıldeniz sahilindeki topraklara da sahip oldular. Osmanlılar Mısır’ın fethiyle karadan Yemen, Nubya (bugünkü Sudan dolayları), Habeşistan (bugünkü Sudan'ın bir kısmı ile Cibuti, Eritre, Etiyopya ve
So-mali), Zengibar gibi ülkelerle, denizden ise Hindistan ile doğrudan temasa geçti328.
Arap yarımadasının güneybatı kısmında yer alan Yemen, Memlüklüler’e bağlı Çerkez beyleri tarafından idare ediliyordu. Osmanlılar 1517’de Mısır’ı ele geçirdiklerinde Yemen’de Zeydîlerle mücadele halinde olan Memlüklü kumandanı Emir İskender başsız kaldı. Bu dönemde Yavuz Sultan Selim tarafından Mısır’a vali tayin edilen Hayri Bey, Osmanlı’ya tabi olmak şartıyla Emir İskender’i yerinde bıraktı. Böylece Osmanlı Padişahı adına hutbe okundu ve imparatorluk nüfûzu Yemen’e kadar
324
Mehmed bin Mehmed Er-Rûmî, Nuhbetü’t-Tevârih…, (Sağırlı), s. 516-521; Kâtib Çelebi, Fezleke, (Aycibin), s. 371.
325
Topçular Kâtibi, Tarih, c. I, s. 290-292; Naîmâ, Târih, c. I, s. 169-170; Kâtib Çelebi, Fezleke, (Aycibin), s. 369-370; Mehmed bin Mehmed Er-Rûmî, Nuhbetü’t-Tevârih…, (Sağırlı), s. 517-519; Hasan Bey-zâde, Tarih, c. III, s. 627-635; Ayrıca bk. Maria İvanics, “Dönemin Resimlerinde Avusturya Takviye Kuvvetlerinin Kanije’ye Yürüyüşü”, Türkler, ed. Hasan Celal Güzel vdg., Ankara 2002, c. 9, s. 686-694.
326
Örnekler için bk. 5 Numaralı Mühimme Defteri, h. 1023, 1210, 1215, 1462; 6 Numaralı Mühimme Defteri, h. 1371; BOA, MD, nr. 42, s. 200, h. 622.
327
Emecen, Yavuz Sultan Selim.., s. 254-308. 328
33
ulaşmış oldu329. Bu tarihten sonra Osmanlılar Yemen’deki hâkimiyetlerini gittikçe
güçlendirmeye çalıştılar. Ancak karşılarında sürekli olarak onları uğraştıran yerel bir güç olan Zeydîler bulunmaktaydı. Öyleki, 16. Asır Yemen tarihi adeta Osmanlılar ile Zeydîlerin hâkimiyet mücadelesinden ibarettir. Bu mücadelenin önemli bir kısmı kale muhasaralarında gözlemlenebilir.
Yemen’in önemli şehirlerinden biri olan Taiz, Aden’in 140 km kuzeybatısında
Cebelisabr’ın kuzey eteklerinde deniz seviyesinden 1400 m yükseklikte kurulmuştur330.
Osmanlılar, buraya hâkim olamadıkları takdirde Yemen’in güney bölgelerini kontrol etmenin zorluğunu ve Sana’ya giden tek yolun Taiz’den geçtiğini görerek, buranın stratejik önemini kavradılar. Birkaz keç ele geçirilmesine rağmen tekrar kaybedilen
Taiz, Üveys Paşa tarafından 1547’de ciddi bir muhasara sonucu zaptedildi331. Daha
sonra Zeydî imamı Mutahhar’ın eline geçen Taiz, 1569’da Özdemiroğlu Osman
Paşa’nın yaptığı kuşatma neticesinde yeniden alındı332.
Kızıldeniz’den 170 km içeride, 2200 m yükseklikte kurulmuş olan ve bugünkü Yemen’in başkenti olan San‘a, Özdemir Bey’in (sonra Paşa) kısa süreli bir kuşatmasıyla
1547’de ele geçirildi333. Zeydîler tarafından zaptedilince, Koca Sinan Paşa eliyle
1569’da tekrar müdahale edilerek geri alındı334.
Ferhat Paşa’nın Beylerbeyiliği zamanında, Câzân muhasara altına alındı. Askerler metrisler kazıp yerleştiler. Top ateşiyle de sur ve burçlar tahrip edilmeye çalışıldı. Bir müddet sonra açılan gediklerden yapılan umumi hücumla Câzân zaptedildi
(1548)335. Sonraları elden çıkınca tekrar Osmanlı hâkimiyetine girmesi 1569 yılında
Koca Sinan Paşa’nın harekâtıyla mümkün oldu336.
Yemen’de gerçekleşen esas fetihler Koca Sinan Paşa’nın serdarlığında özellikle 1569-1570 tarihlerine rastlar. Sinan Paşa bu dönemde seri şekilde çok sayıda kaleyi kuşatmış ve hemen hepsini fethetmiştir. Öyle ki, bir kayda göre Sinan Paşa Yemen
329
Hulusî Yavuz, Yemen’de Osmanlı İdâresi ve Rumûzî Târihi (923-1012/1517-1604), c. I, Ankara 2003, s. LXXVIII.
330
İdris Bostan, “Taiz”, DİA, c. XXXIX, s. 448. 331
Yavuz, a.g.e., c. I, s. XCVIII; Bostan, “Taiz”, s. 449 . 332
Sadettin Baştürk, Telhîsü’l-Berkul Yemânî/Ahbârü’l-Yemânî (Tahlil ve Metin), Basılmamış Doktora Tezi, Atatürk Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, Erzurum 2010, s. 181; Yavuz, a.g.e., c. I, s. CXL; Bostan, “Taiz”, s. 449. 333
Âli Efendi, Telhîsü’l-Berkul Yemânî, (Baştürk), s. 95; Yavuz, a.g.e., c. I, s. C, (Özdemir Bey’in fetihnamesi için bk. s. CII-CIV); Mustafa L. Bilge, “San‘a”, DİA, c. XXXVI, s. 88-89.
334
Rûmûzi, Nâme-i Fütûh-ı Yemen, (Yavuz), c. II, s. 491-499; Âli Efendi, Telhîsü’l-Berkul Yemânî, (Baştürk), s. 273-274; Seyyid Lokmân, Zübdetü’t-Tevârîh, Türk-İslam Eserleri Müzesi, nr. 1973, vr. 81b-82a; Mehmed bin Mehmed Er-Rûmî, Nuhbetü’t-Tevârih…, (Sağırlı), s. 296-297; Önal, a.g.t., s. 297-298.
335
Âli Efendi, Telhîsü’l-Berkul Yemânî, (Baştürk), s. 100; Yavuz, a.g.e., c. I, s. CVII. 336
Âli Efendi, Telhîsü’l-Berkul Yemânî, (Baştürk), s. 189-191; Rûmûzi, Nâme-i Fütûh-ı Yemen, (Yavuz), c. I, s. 218-219; Önal, a.g.t., s. 285.
34
harekâtında 200’den fazla kale zaptetmişti337. Bu yoğun fütuhatından dolayı Koca Sinan
Paşa kaynaklarda “Yemen Fatihi” unvanıyla anılmaktadır. Sinan Paşa’nın mezkûr harekâtında şimdiye kadar ifade edilenlerden başka Kahiriyye (Kahire), Ta‘ker, Bahrâna, Hubbü’l-Arûs, Beytü’l-İzz, Hacerü’z-Zekateyn, Habb ve Kevkeban kaleleri de ele geçirilmiştir. Bunlardan bazılarının muhasaraları konumuz açısından oldukça önemlidir.
Kahire/Kahiriyye Kalesi, Taiz şehrine yakın bir dağ tepesinde bulunuyordu. Yemen Beylerbeyi Özdemir Paşa tarafından kuşatmaya alınmış olmasına rağmen bu konumundan dolayı kale kısa sürede düşürülemedi. Koca Sinan Paşa, bu sıralarda serdar sıfatıyla gelip muhasara yönetimini deruhte etti. Yakındaki Ağber Dağı üstünde bulunan Zeydîler bertaraf edildikten sonra, kale üzerindeki baskı iyice artırıldı. Daha fazla dayanamayacaklarını anlayan müdafiler teslim olmak zorunda kaldılar (Mayıs 1569)338.
Cible şehrine nazır bir dağ üstünde bulunan Ta‘ker Kalesi, Yemen fütuhatına devam eden Koca Sinan Paşa tarafından kuşatıldı. Kalenin üst kısımlarında metruk olan birkaç kule tespit edildi ve bu kulelere top çıkarılarak kale ateş altına alındı. Bir müddet sonra kaledekiler emân talep ettiler. Müdafilerin bütün silahlarını bırakıp gitmeleri
şartıyla emân istekleri kabul edildi (Haziran 1569)339. Hemen akabinde Bahrâna
Kalesi’ne doğru yola çıkıldı. Müdafiler kaleyi terk etmeleri üzerine, kale kolayca ele geçirildi ve daha sonra temellerinden yıkıldı340.
Behram Paşa Yemen’e Beylerbeyi olduktan sonra da Koca Sinan Paşa’nın harekâtı devam etti. Bu zamanda Habb Kalesi, Sinan Paşa’nın emriyle Behram Paşa tarafından kuşatıldı. Bir süre serdarın emriyle Habb’ı muhasara eden Behram Paşa, gizlice kaleden kaçıp yanına gelen bir adam marifetiyle kale komutanı Ali bin
Şerefüddin’i zehirle öldürttükten sonra Aralık 1570’de kaleyi emânla fethetti341.
Koca Sinan Paşa’nın Yemen harekâtında en dikkat çeken muhasara San‘a yakınındaki Kevkeban Kalesi önlerinde gerçekleşti. Kale, herhangi bir dağ silsilesiyle birleşmeyen zeminden yüksekliği 300 m olan yekpare bir kayadan oluşan Cebelzuhâr
337
Rûmûzi, Nâme-i Fütûh-ı Yemen, (Yavuz), c. II, s. 1247. 338
Âli Efendi, Telhîsü’l-Berkul Yemânî, (Baştürk), s. 181, 195-201; Rûmûzi, Nâme-i Fütûh-ı Yemen, (Yavuz), c. I, s. 229-278; Önal, a.g.t., s. 286-289.
339
Âli Efendi, Telhîsü’l-Berkul Yemânî, (Baştürk), s. 243-245; Rûmûzi, Nâme-i Fütûh-ı Yemen, (Yavuz), c. I, s. 399-412; Seyyid Lokmân, Zübdetü’t-Tevârîh, vr. 81b; Önal, a.g.t., s. 294-295.
340
Âli Efendi, Telhîsü’l-Berkul Yemânî, (Baştürk), s. 245-247; Rûmûzi, Nâme-i Fütûh-ı Yemen, (Yavuz), c. I, s. 419-422; Önal, a.g.t., s. 295.
341
Âli Efendi, Telhîsü’l-Berkul Yemânî, (Baştürk), s. 412-423; Rûmûzi, Nâme-i Fütûh-ı Yemen, (Yavuz), c. II, s. 1187-1192, 1197-1203; Seyyid Lokmân, Zübdetü’t-Tevârîh, vr. 82a; Mehmed bin Mehmed Er-Rûmî, Nuhbetü’t-Tevârih…, (Sağırlı), s. 300; Önal, a.g.t., s. 314-315.
35
adlı bir dağ üzerinde kurulmuştu ve denizden 2605 m yüksekliğindeydi342. Kevkeban,
bu sarp konumundan dolayı Osmanlı kuvvetlerini oldukça zorladı. Muhasarada kullanılacak toplar büyük zorluklarla, palamarlar yardımıyla bir haftayı aşkın sürede ancak Kevkeban’a çıkartıldı. Kuşatmanın ileri aşamalarında kale önündeki hendeği geçmek için çalışmalar yapıldı. Hendek üzerine bir köprü kurulması düşünüldü. Metriste hazırlanıp hendek üzerine nakledilen bu köprünün bir ucu aşağıya düştü ve kalanı da müdafiler tarafından demir çengellerle hendeğe çekildi. Bunun netice vermediği görülünce hendeği doldurma yoluna gidildi. Müdafiler top ve mancınıklarla Osmanlı askerlerinin buraya ulaşmalarını ve işlerini yapmalarını zorlaştırıyorlardı. Bu durumu aşmak için hendeğe kadar duvar örülüp üstü örtüldü ve askerler bu yolu kullanmaya başladı. Ancak kaledekiler gizli yollardan hendeğe ulaşıp, atılan şeyleri derhal temizlediklerinden bundan da bir sonuç alınamadı. Bu zorluklar yüzünden altı ayı aşan kuşatma nihayet kaledekilerin teslim olmasıyla olumlu neticelendi (Mayıs 1570)343.
Mısır’ın güneyinde bulunan Nubya, 16. asrın başlarında, Funç Sultanlığı çatısında yaşayan bağımsız şeyhliklerden oluşuyordu. Hadım Süleyman Paşa 1538’deki Hint seferi dönüşünde, Kızıldeniz’deki Kuseyr limanında karaya asker çıkarıp yanında bulunan Özdemir Bey’i (daha sonra Paşa) bu yerlerin alınmasına memur etti. Nil nehri üzerinden bir filoyla güneye inen Özdemir Bey, Funç Devleti’nin nüfuzu altında bulunan İbrim ve Derr gibi bazı kaleleri zaptetti344.
Habeşistan topraklarında da bazı kale muhasaralarının meydana geldiği tespit edilmektedir. Fakat bunlar hakkında detaylı bilgiler elde bulunmamaktadır. Ayrıca Osmanlıların bu topraklarda gerçekleştirdikleri kuşatmaların kahir ekseriyetinin, kendileri tarafından inşa edilmiş ve daha sonra elden çıkmış olan kaleler üzerine olduğu anlaşılmaktadır345.
Osmanlı İparatorluğu’nun Yemen, Funç Sultanlığı ve Habeşistan’dan oluşan güney sınırındaki kara kuşatmalarının incelendiği bu kısımda, özellikle Yemen’de meydana gelen kale muhasaraları, hem sayı hem de kuşatma süreçlerinin farklılıkları bakımından daha fazla ön plana çıkmaktadır. Öyle ki incelenen yüzyılda Yemen’deki
342
Mustafa L. Bilge, “Kevkebân”, DİA, c. XXV, s. 342. 343
Kevkeban muhasarası için bk. Âli Efendi, Telhîsü’l-Berkul Yemânî, (Baştürk), s. 293-398; Rûmûzi, Nâme-i Fütûh-ı Yemen, (Yavuz), c. II, s. 515-1174; Mehmed bin Mehmed Er-Rûmî, Nuhbetü’t-Tevârih…, (SağFütûh-ırlFütûh-ı), s. 297-299; Yavuz, a.g.e., c. I, s. CXLIV-CLIV; Önal, a.g.t., s. 298-312; Yemen’deki kale muhasaraları sonraki dönemlerde de devam etmiştir (BOA, MD, nr. 53, s. 86, h. 234-235).
344
Orhonlu, a.g.e., s. 21-22. 345
36 kale kuşatmalarını eksiksiz takip etmek bile oldukça zordur. Yemen’le birlikte Mısır’ın güneyindeki topraklarda -Funç, Habeş- dahi imparatorluk nüfuzunu hissedecek kale muhasaralarının tespiti konumuz açısından oldukça mühim açılımlara kapı aralamıştır.