• Sonuç bulunamadı

1. GİRİŞ VE GENEL BİLGİLER

1.1. Kraniyoservikal Bileşke Ligamentlerinin Anatomisi

Oksipital kemik, atlas ve aksis KSB’nin kemik yapısını oluşturur. Bu kemikler kas ve ligamentlerin yapışması için tüberküller içerir.

KSB ligamentleri ektrinsik ve intrinsik 2 gruba ayrılabilir. Ekstrinsik ligamentler fibroelastik membranları içerir. Bunlar ALL, atlas ve aksis arasındaki ligamentum flavum ve nukal ligamenttir. İntrinsik ligamentler ise spinal kanal etrafında yer alırlar. Bunlar TM, AAL, otonomide ligamentler( alar ve apikal ligament), AAOM ve transvers ligamenttir. Kapsül eklem ligamentleri spinal kanalın lateral bölümünde yer alırken PAOM spinal kanalın posterioruna yer alır.

Resim 1: Kranioservikal bileşke ligament anatomisi. (A) Sagital planda orta hattan kesilmiş spinal kanalın lateralden görünümü. (B) Koronal planda kesilmiş KSB’nin posteriordan görünümü(1).

KSB AAE ve AOE içerir. Bu eklemler servikal omurga hareketlerinin büyük kısmından sorumludur ve farklı biyomekanik prensiplere göre görev alırlar. AOE’nin

2 mekanik özellikleri temel olarak kemik yapılara bağlı değişirken AAE’nin mekanik özellikleri temelde ligamentöz yapılara bağlı olarak değişir(2, 3). AOE’nin temel hareketi fleksiyon ve ekstansiyondur. AAE’nin temel hareketi ise aksiyel rotasyondur(4).

1.1.1. Transvers Ligament

Krisiform ligament densin posteriorunda yer alır. Transvers ve servikal bölümden oluşur. Transvers ligament dens posteriorunda yer alır ve lateritlerde atlas kemiğinin lateral cismine yapışır. Transvers ligamentin dens üzerinden geçerken süperior ve inferior doğru longitudinal bantlar çıkar. Süperior doğru uzanan bantlar apikal ligament ve TM arasından klival yapışır. İnferiora doğru uzanan bantlar ise aksis vertebra cisminin posterior yüzeyine yapışır(5).

Transvers ligament 2 farklı tabakadan oluşur. Süperfisyal bölümü alar ligament posteriorunda yer alır. Süperfisyal bölüm alınıp alar ligamentler süperior kaldırıldığında derin tabaka ve yapışma bölgesi görülebilir(6).

Transvers ligament apikal ve alar ligamentlerin dens yapışma bölgesinin 5 mm aşağısından geçer. Ligamentin uzunluğu 21.9 mm(7) ve orta hatta kalınlığı 2.5 mm’dir(8).

1.1.2. Alar Ligament

Alar ligamentler KSB’de çift olarak görev alır. Bu ligamentler dens posterior yüzeyinin üst 1/3’ünden başlayıp laterale doğru yönlenirler. Kaudal uçta atlas lateral cismine ve oksipital kemiğe yapışır(9).

Alar ligamentler 2 parçadan oluşur. Bunlar occipitoalar ve atlantoalar bölümlerdir(9).

Ligament başlangıcı dar ve yapışma bölgesi daha geniştir bu özelliği alar ligamente ‘’V’’

şeklini verir(7).

3 Alar ligament yönelimi genellikle horizontaldir. Ancak yukarı ve aşağı yönelimli olabilir. Alar ligamentlerin yönelimi oksipital kemiğin pozisyonuna bağlıdır(10).

Yapılan histolojik incelemelerde alar ligamentin yoğun olarak kollojen lifler içerdiği saptanmıştır(10)

1.1.3. Transvers Oksipital Ligament

TOL alar ligament ve odontoid prosesin postero-süperiorunda yer alır. Oksipital kandilin iç kısmına yapışır. Horizontal doğrultuda foramen magnuma doğru ilerler. Yapılan anatomik diseksiyon çalışmaları ortalama genişliğinin 3,4 mm, uzunluğunun 19,4 mm, kalınlığının ise 1,3 mm olduğunu saptamıştır(11).

Dvorak ve ark.(10) yaptıkları çalışmada TOL diseksiyonları %10’lık bölümünde gösterebilmişlerdir. Lang ve ark.’nın(12) yaptığı çalışmada bu oran %40’dır. Literatürdeki bu farklılığın sebebi TOL’un alar ligamente çok yakın yerleşimi ve benzer morfolojisidir.

TOL’un klinik önemi transoral odondoidektomide karşılaşılabilir olmasıdır.

1.1.4. Aksesuar Atlantoaksiyel Ligament

AAL atlas kemiği lateral cisminden başlayarak oksipital kemiğe yapışır. Bazı yazarlar bu ligamentin TM’ın bir bölümü olduğunu kabul ederler(Arnold ligamenti). Fakat son dönemde yapılan çalışmalarda AAL ile TM’nin farklı yapılar olduğunu göstermiştir.

Ligamentin uzunluğu yapılan anatomik çalışmalarda 2,5 -3,2 cm arasında ve genişliği ise 5-6 mm arasında saptanmıştır(13).

Sefalik uçta ligamentin yapışma yüzeyi alar ligamentin sefalik yapıştığı bölgenin hemen posteriorundadır ve hipoglossal kanal internal açıklığının 0,8-1,2 mm

4 inferiorundadır(13). Bu ligamentin odontoid prosesin kanlanmasında görev aldığı düşünülmektedir(14).

1.1.5. Lateral Atlantooksipital Ligament

AAOM lateralinde yer alır. Atlas kemiği transvers prosesi anterolateraline ve oksipital kemik jugular prosesine bağlanır. LAOL rektus kapitis lateralis kasının hemen posteriorunda yerleşir. Kas lifleri lateralden medialde doğru ilerlerken ligament lifleri medialden laterale doğru ilerler. LAOL posteriorunda VA ile anteriorunda ise vena jugularis ile ilişkilidir(13).

Resim 2: LAOL’ın (b) jugular foramen (a) ile ilişkisi. ALL (c) ve LAOL komşuluğundaki anterior atlantooksipital ligament, atlantoaksiyal ligament ve rektus kapitis lateralis kası (d) (15).

Tubbs ve ark.(13) yaptıkları anatomik diseksiyonlarda ligamentin ortalama uzunluğunu 22,5 mm ve kalınlığını 2 mm saptamışlardır. KSB lateralden yaklaşımlarında LAOL rektus kapitis lateralis kaslarının tespiti için mihenk noktasıdır.

5

1.1.6. Barkow Ligament

Barkow ligamentin oksipital kondil anteromedial bölümlerine yapışır ve alar ligamentlerin anteriorunda yerleşir. Densin hemen üzerinde anteriorunda yer alır ancak dens ile bağlantısı yoktur(16).

Resim 3: Barkow ligamentin şematik çizimi(16).

1.1.7. Apikal Ligament

Apikal ligament densin ucundan başlayıp foramen magnum anterior sınırına yapışır.

AAOM ve krisiform ligament arasında yerleşir(17, 18).

Sol ve sağ alar ligamentlerin arasında oluşan üçgende apikal ligament ile birlikte bağ dokusu, yağ dokusu ve venöz pleksus bulunur. ‘’V’’ şeklindedir ve birçok hastada orta hatta

6 yerleşmiştir. Yapılan çalışmalarda ortalama uzunluğu 7,5 mm saptanmıştır( 3-11mm).

Ortalama kalınlığı 5,1 mm(1,5-10 mm) olarak bildirilmiştir(18).

1.1.8. Tektoriyal Membran

TM PLL’nin süperiora doğru olan uzantısıdır. Kaudal bölümde aksisin cismine bağlanır kranial bölgede ise oksipital kemiğin basiller oluğuna yapışır. TM kafa tabanı, jugular proses ve aksis ile sıkı bağlantı içindeyken odontoid prosesin posterioru ile ilişkili değildir. Densin yukarısında dura mater ile ayrımı mümkün değildir(19, 20).

Membran iki parçaya ayrılır. Lateral bölümü atlantooksipital kapsüler ligamente katılır ve santral kısmı dura mater ile birleşir(20). Son dönemde yapılan kadavra çalışmaları lateral bölümün ayrı bir yapı olduğunu düşündürmektedir. Bu bölüm AAL olarak isimlendirilir(13).

Oksipital arterden çıkan birçok dal TM’yi besler. TM histolojik olarak tip 3 kolejinden oluşur. Bu nedenle diğer KSB’deki diğer ligamentlerle karşılaştırıldığında elastik lifler fazladır(20).

1.1.9. Posterior Atlantooksipital Membran

PAOM atlas kemiği posterior arkusundan başlayarak süperiorda foramen magnuma yapışır. Posterior atlantoaksiyel membran ve ligamentum flavum olarak inferiorda devam eder.

Bir çok çalışmada PAOM’ın rektus kapitis posterior minör kası ve spinal dura mater ile bağlantılar yaptığı gösterilmiştir(1, 21). PAOM laterallerde tendinöz yapıda iken orta hatta vaskülaritesi ve bağ dokusu miktarı artar. PAOM’ın klinik önemi VA’nın bu membranı delerek posterior fossaya girmesidir(22, 23).

7

1.1.10. Anterior Atlantooksipital Membran

AAOM atlas kemiği ve foramen magnumun ön yüzüne yapışır(8). Prevertebral kasların hemen posteriorunda ve ve Barlow ligamentinin anteriorunda yerleşmiştir. AAOM supraodontoid aralığın ön duvarını oluşturur. Supraodontoid aralık alar, apikal ve Barlow ligamentini içerir ayrıca yağ dokusu ve venler mevcuttur(24).

1.1.11. Nukal Ligament

Nukal ligament servikal vertabra spinöz proseslerinden oksipital kemiğe uzanan supraspinöz ligamentin oksipital kemiğe olan uzantısıdır.

1.2. Kraniyoservikal Bileşke Ligamentlerinin Embriyolojisi

Kranioservikal bileşke fizyolojik ve biyomekanik özelliklerini anlayabilmek için öncelikle bu bölgenin embriyolojisini incelemek gereklidir. Mesodermal germ tabakası ektodermal ve endodermal tabakalar arasında oluşan embriyonik tabakadır. Gestasyonun üçüncü haftasında 3 bölüme ayrılır. Bu bölümlerden en medial kısmı paraksiyel mesodermdir.

Bu bölüm kraniyel ve kaudal doğrultuda bölünerek kemik, kas ve cilt dokusunu oluşturur(25, 26).

Dördüncü gestasyonal haftada paraksiyel mesoderm somit olarak adlandırılan 42 primitif bölüme ayrılır. En dışta dermatom medialde sklerotom ve en içte myotom olarak diferansiye olur. Somitler geçici yapılar olmasına rağmen omurgalılarda vertebranın segmental organizasyonu için önemlidir(4).

8 Sklerotom ventromedial bölgede yerleşir ve vertebra korpusları, ligamentler ve membranları oluşturur. Aynı dönemde sinir sisteminde de diferansasyon süreci ilerler. (5, 27).

KSB embriyolojisinin en önemli parçası 4. oksipital skleroderm olan proatlasdır(28).

Proatlas üç bölüme ayrılır. Bunlar: hiposentrum, sentrum ve nöral arktır. Proatlasın sentrum bölümü densin apikal bölümünü ve apikal ligamenti oluşturur.

Nöral arkus rostraventral bölümü foramen magnumun anterior sınırını ve oksipital kondilleri oluşturur. Nöral arkus kaudadorsal bölümü crucite ligamenti, alar ligamenti, C1 kemiği lateral kitlesini ve atlas kemiği posterior arkusunun üst bölümünü oluşturur(29).

KSB stabilizasyonu embriyonel dönemde uygun eklem geometrisinin sağlanması, dorsal ve lateral servikal kasların oluşması ve en önemlisi ligamenlerin uygun şekilde yapışması ile tamamlanır.

1.3. Kranioservikal Bileşke Biyomekaniği

KSB başlıca 2 eklem içerir. Bunlar AOE ve AAE’dir. Bu iki eklem servikal kolon hareketlerinin büyük kısmından sorumludur. AOE’nin biyomekanik özellikleri kemik yapılara bağlı değişkenlik gösterir. Ancak AAE’nin biyomekanik özellikleri temel olarak ligament yapılara bağlı değişkenlik gösterir(2, 3).

Biyomekanik özellikler yapılan fleksibilite testleri ile değerlendirilir. Bu deneysel teknik kadavra omurga segmentlerinin kasları çıkartılarak ligamentler ve membranlar kemiklerle birlikte korunarak gerçekleştirilir(5, 6). Fleksibilite testleri ile güç karşısında omurga segmentinin açılanması ve düzlemsel yer değiştirmesi hesaplanır.

AOE’nin temel hareketleri fleksiyon ve ekstansiyondur. Bunun dışında bu eklemde birçok hareket mevcuttur. Penjabi ve ark.(30) yaptıkları çalışmada AOE’nin 27,1° fleksiyon

9 ve 24,9° ekstansiyondan sorumlu olduğunu belirtmişlerdir. Ayrıca bu çalışmada eklemin yaklaşık 8° aksiyel rotasyon yapabildiğini ve bu eklemin kısıtlı miktarda lateral ve anteroposterior translasyon hareketine sahip olduğunu belirtmişlerdir. Steinmetz ve ark.(2) ise benzer değerleri bildirmişler. Yaptıkları çalışmada bu eklemin ortalama fleksiyon ve ekstansiyon açısının 23°-24,5° arasında olduğunu ve aksiyel rotasyon açısının 2,4°-7,2°

arasında olduğunu bildirmişlerdir. Bu eklemde fleksiyon hareketini kısıtlayan yapı odontoid prosesin foramen magnuma doğru sıkışmasıdır ve ekstansiyon hareketini kısıtlayan yapı TM’dir. Yine bu eklemde lateral fleksiyon hareketi kontralateral alar ligament tarafından sınırlanır(2, 31-34).

AAE’nin temel hareketi aksiyel rotasyondur. Steinmetz ve ark. yaptıkları çalışmada bu eklemin ortalama aksiyel rotasyon hareketinin 23,3°– 38,9° arasında olduğunu belirtmişlerdir(2). Ayrıca Traynelis ve ark.(34) 30°-35°’den fazla aksiyel rotasyonun vertebral arter oklüzyonuna yol açabileceğini bildirmiştir. Bu eklemin fleksiyon-ekstansiyon kabiliyeti 10,1°-22,4° arasındadır. Fleksiyon hareketini transvers ligament kısıtlarken ekstansiyon hareketini TM sınırlar. Lateral eğilme hareketi kontralateral alar ligament tarafından sınırlandırılır ve bu eklemin lateral eğilme kabiliyeti 6,7° kadardır. Anteroposterior translasyon hareketi bu eklemde çok kısıtlıdır(7, 35).

Transvers ligament AAE’nin temel dengeleyici yapısıdır. Transvers ligament bu eklemde rotasyon hareketine olanak sağlarken alar ligamentler aşırı rotasyonu engeller(31, 36, 37). Fiildin ve ark. yaptıkları biyomekanik incelemede transvers ligamentin ani veya kademeli güç yükleme testlerinde en dayanaksız yapı olduğunu göstermişlerdir(38). Ligament hasarı santral ya da kemik tüberküle yapıştığı lateral bölgeden olabilir(36). Fiildin ve ark.(38) yaptıkları biyomekanik incelemede transvers ligamentin atlasın aksis üzerinden anterior subluksasyonunu engelleyen en önemli yapı olduğunu ve hasarlanmadan 3-5 mm arasında C1 subluksasyonuna izin verdiğini bildirmişlerdir.

10 Resim 4: KSB temel hareketleri görülmektedir. (A) Oksipital kemik ve atlas arasındaki temel hareket fleksiyon ve ekstansiyondur. (B) Atlas ve aksis arasındaki temel hareket aksiyel rotasyondur. (C) Atlas ve aksis arasındaki bir diğer hareket ise fleksiyon ve ekstansiyondur(2).

Alar ligamentler AAE stabilizasyonunda görevlidir. Bu eklemin aksiyel rotasyonunu ve karşı tarafa doğru lateral eğilmesini kısıtlarlar(2, 10, 31-34, 38). Transvers ligament haricinde atlasın anterior luksasyonunu engelleyebilecek tek ligamenttir. Transvers ligament atlantal subluksasyonu engellerler. Fielding ve ark.(38) yaptıkları çalışmada alar ligamentlerin tek başına transvers ligament kadar kuvvetli olmadığını göstermişlerdir. Alar ligament kontralateral tarafa aksiyel rotasyonu sınırlar. Bu ligament hasarında aşırı aksiyel rotasyon hareketi mümkün olur . Aşırı aksiyel rotasyon vertebral arter ve spinal aksesuar sinir hasarına yol açabilir(32, 34, 39, 40).

TOL KSB stabilizasyonunda alar ligamentlerle benzer görev üstlenir. Land’a göre TOL alar ligamentin en üst lifleridir(12). Ancak Tubbs ve ark. (11) çalışmalarında TOL ile odontoid proses ve alar ligamentler arasında bağlantı bulamamışlardır.

11 Birçok yazar AAL’ın KSB stabilizasyonunda alar ligamentlerle benzer görev üstlendiğini düşünmektedir. AAL başın aksiyel rotasyonunu sınırlar(13, 41, 42). Bu ligament fonksiyonu hakkında bir diğer teori ise AAL’in odontoid proses beslenmesini sağlayan VA dallarını koruması ve desteklemesidir(43). Tubbs ve ark. yaptıkları çalışmada başın 5°-8°

aksiyel rotasyonu ile kontralateral AAL’in maksimum gerildiğini belirlemişlerdir. AAL alar ligamentlerle birlikte doğru atlanta-aksiyel ve oksipital dizilimi sağlarlar. Yüksel ve ark.

yaptıkları radyolojik incelemede AAL’in oksiput ile atlası bağlayan atlantooksipital bölümünün atlantoaksiyel bölümden daha ince olduğunu saptanmışlardır. Bu nedenle AAL’in AAE stabilizasyonunda AOE stabilizasyonuna göre daha önemli olduğunu belirtmişlerdir(42).

LAOL ligament fonksiyonu ile ilgili literatürde biyomekanik çalışma sınırlıdır. Tubbs ve ark. bu ligamentin başın lateral fleksiyonunu sınırladığını belirtmiştir(15). Penjabi ve ark.(35) çalışmalarında AOE’in lateral fleksiyonunun 8°-40° arasında olduğunu belirtmişleridir. Tubbs ve ark.(15) yaptıkları çalışmada LAOL’ın kesildiği kadavralarda kontralateral lateral fleksiyonun 3°-5° arttığını saptanmışlardır.

Barkow ligamenti AOE ekstansiyonunu sınırlandırır. Tubbs ve ark.(16) yaptıkları çalışmada Barkow ligamentinin gerilmesine yol açan tek hareketin AOE ekstansiyonu olduğunu belirtmişleridir. Barkow ligamentinin görev yapabilmesi için transvers ligamentin sağlam olması gereklidir.

Apikal ligamentin biyomekanik fonksiyonu hakkında literatürde tartışmalar mevcuttur.

İbrahim ve ark.(44) KSB stabilizasyonunda transvers, alar ve apikal ligamentin görev aldığını belirtmişlerdir. Ancak Tubbs ve ark.(18) yaptıkları kadavra çalışmasında apikal ligamentin stabilizasyonda bir görevi olmadığını göstermişlerdir. Yaptıkları incelemede %87 oranında bu ligamentin başın nötr pozisyonda gevşek olduğunu ve başın hareketleri ile bir gerginlik oluşmadığını göstermişlerdir. Bu teoriyi destekleyen diğer bulguları ise kadavra çalışmasında

12

%20 oranında bu ligamentin bulunmadığını göstermeleridir. Ayrıca bu örneklerde odontoid kemik ucunda ve basionda ligamentin yapıştığını gösterir tüberkülde saptamamışlardır.

Apikal ligament ile ilgili görüş rudimenter notokord artığı olduğudur(27, 45, 46).

TM’nin KSB stabilizasyonundaki yeri hakkında literatürde çatışma söz konusudur.

Werne ve ark.(47) TM’nin AOE’de ekstansiyon hareketini kısıtladığını, AOE’de ise fleksiyon ve ekstansiyon hareketini kısıtladığını savunmuşlarıdır. Ancak Oda ve ark.(48) yaptıkları incelemede bu membranın AOE ve AAE’de fleksiyon hareketini kısıtladığını ve ekstansiyon hareketi üzerinde kısıtlayıcı bir etkisi olmadığını belirtmişlerdir. Krakenes ve ark.(39) izole TM diseksiyonunda instabilitenin sadece fleksiyonda oluştuğunu göstermişlerdir. Tubbs ve ark.(20) yaptıkları çalışmada TM’nin servikal fleksiyonu direkt engellemediğini bunun yerine fleksiyonda odontoid prosesin servikal kanal üzerine basısını engellediğini göstermiştir.

Lateral fleksiyon ve aksiyel rotasyon TM’de gerilme oluşturmaz.

PAOM önceleri ligamentum flavumun sefalik uzantısı olarak kabul edilmiştir ve KSB stabilizasyonunda önemli olduğu düşünülmekteydi. Ancak son dönemde yapılan çalışmalar bu ligamentin AOE stabilizasyonu için önemsiz olduğunu göstermiştir(49, 50).

Tubbs ve ark.(16) yaptıkları çalışmada AAOM’nin Barkow ligamenti ile birlikte AOE ekstansiyonunu kısıtladığını göstermiştir.

Nukal ligament servikal omurganın hiperfleksiyonunu engeller. Bu yapıdaki yoğun propriyoseptif lifler bu yapının servikal omurganın doğru dizilimine yardımcı olabileceğini düşündürür(16).

13 Tablo 1: KSB eklemlerinde ana hareketler ve bunları sınırlayan ligament yapılar.

2. GEREÇ VE YÖNTEMLER

Bu çalışma Eylül 2017 ve Aralık 2017 tarihleri arasında Gazi Üniversitesi Tıp Fakültesi Beyin Cerrahisi Mikrocerrahi-Nöroanatomi Laboratuvarında, Aralık 2017 ve Şubat 2018 tarihleri arasında Gazi Üniversitesi Tıp Fakültesi Beyin ve Sinir Cerrahisi Anabilim Dalı’nda gerçekleştirilmiştir. Çalışma radyolojik ölçümler ve anatomik incelemeler olarak 2 aşamada tamamlanmıştır.

Fleksiyon Transvers Ligament TOL TM

Nukal Ligament

Ekstansiyon TM

Lateral Eğilme Alar Ligament TOL LAOL

AOE

Fleksiyon TM

Nukal Ligament

Ekstansiyon Barkow Ligament TM AAOM

14

2.1. Kadavra Diseksiyonu İçin Gereç Ve Yöntemler

İntrakraniyel patolojisi olmayan taze donmuş kadavra alkol ile fikse edilmiştir.

Kadavralar üzerinde anatomi diseksiyonları mikrocerrahi araçlar ile cerrahi mikroskop (x3-20 büyütme) ve endoskop eşliğinde yapılmıştır.

Diseksiyon fotoğraf kayıtları Nikon AF-S 18-55 mm lens ile birlikte kullanılan Nikon D3200 fotoğraf makinesi ile yapılmıştır.

2.2. Radyolojik Ölçümler İçin Gereç Ve Yöntemler

Çalışmada Gazi Üniversitesi Tıp Fakültesi Beyin Cerrahisi ve Radyoloji bölümü arşivlerine kayıtlı herhangi bir kraniyoservikal gelişim anomalisi olmayan 120 hastanın (n=120) ve konjenital kraniyoservikal gelişim anomalisi(Arnold chiari malformasyonu) olan 25 hastanın (N=25) Magnetik Rezonans görüntüleri incelenmiştir. Radyolojik görüntülerde ligamentlerin uzunlukları, genişlikleri, uzunluklarının genişliklerine oranları ve açıları ölçülmüş ve istatistiksel olarak incelenmiştir. Radyolojik ölçümler için Radiant DICOM Viewer versiyon 4.0.3 (Poznan, Polonya) programı kullanılmıştır.

3. BULGULAR

3.1. Radyolojik Ölçüm Bulguları

Resim 5: Radyolojik uzunluk ölçümleri.

15 Resim 6: Radyolojik kalınlık ölçümleri.

Resim 7: Radyolojik açı ölçümü.

U1: Transvers Ligament Uzunluğu

U2:TOL uzunluğu

U3:Alar ligament uzunluğu

K1:Transvers Ligament Kalınlığı K2:TOL kalınlığı

16 K3:TM kalınlığı

K4: Alar Ligament Kalınlığı K5:POAM kalınlığı

K6:AAOM kalınlığı A1:Alar Ligament Açısı

O1: Transvers Ligament Uzunluğunun Kalınlığına Oranı O2: TOL Uzunluğunun Kalınlığına Oranı

O3: Alar Ligament Uzunluğunun Kalınlığına Oranı

3.2. İstatiksel Yöntemler

Elde edilen veriler SPSS (Statistical Package for Social Sciences) programında analiz edilmiştir. Yapılan istatistiksel incelemede sıklık tabloları, pasta grafikler, betimleyici istatistikleri, Mann whitney u testi, spearman korelasyon analizi ve wilcoxon testinden yararlanılmıştır.

3.2.1. Cinsiyet Dağılımı

n %

Kadın 76 63.3

Erkek 44 36.7

Tablo 2: Normal Popülasyonda Cinsiyet Dağılımı Tablosu

17 Tablo 3: Normal Popülasyonda Cinsiyet Dağılım Grafiği

Erişkin Pediatrik

Kadın Erkek Kadın Erkek

62 31 14 13

Tablo 4: Normal Popülasyonda Erişkin ve Pediatrik Grubun Cinsiyet Dağılım Tablosu

n %

Kadın 11 44

Erkek 14 56

Tablo 5: Arnold Chiari Hasta Popülasyonunda Cinsiyet Dağılımı Tablosu

Normal Popülasyonda Cinsiyet Dağılımı

Erkek Kadın

18 Tablo 6: Arnold Chiari Hasta Popülasyonunda Cinsiyet Dağılım Grafiği

Erişkin Pediatrik

Kadın Erkek Kadın Erkek

8 10 3 4

Tablo 7: Arnold Chiari Hasta Popülasyonunda Erişkin ve Pediatrik Grubun Cinsiyet Dağılım Tablosu

Normal popülasyonda yer alan katılımcıları %63,3’ü kadın %36,4’ü erkektir. Arnold chiari hasta popülasyonunda yer alan katılımcıları %44’ü kadın %56’sı erkektir.

Arnold Chiari Hasta Popülasyonunda Cinsiyet Dağılımı

Erkek Kadın

19

3.2.2. Yaş Dağılımı

n %

Grup 1 (0-17 yaş) 27 %23

Grup 2 (18-45 yaş) 67 %56

Grup 3 (45-60 yaş) 22 %18

Grup 4 (60-80 yaş) 4 %3

Tablo 8: Normal Popülasyonda Yaş Grubu Dağılımı Tablosu

Tablo 9: Normal Popülasyonunda Yaş Grubu Dağılım Grafiği

Normal Popülasyonunda Yaş Grubu Dağılımı

Grup 1 (0-17) Grup 2 (18-45)

Grup 3 (45-60) Grup 4 (60-80)

20 Sayı Mean Standart

Sapma Median Minimum Maksimum

Kadın Erişkin 62 38,0 10,7 38,0 20,0 64,0

Pediatrik 14 8,6 5,2 9,5 1,0 16,0

Erkek Erişkin 31 37,9 11,8 37,0 19,0 60,0

Pediatrik 13 11,6 5,2 13,0 1,0 17,0

Tablo 10: Normal Popülasyonda Erişkin ve Pediatrik Grubun Yaş Dağılım

n %

Grup 1 (0-17 yaş) 7 %28

Grup 2 (18-45 yaş) 13 %52

Grup 3 (45-60 yaş) 4 %16

Grup 4 (60-80 yaş) 1 %4

Tablo 11: Arnold Chiari Hasta Popülasyonunda Yaş Grubu Dağılımı Tablosu

21 Tablo 12: Arnold Chiari Hasta Popülasyonunda Yaş Grubu Dağılım Grafiği

Normal popülasyonda yer alan katılımcıların %23’ü 0-17 yaş grubunda, %56’sı 18-45 yaş grubunda, %18’i 45-60 yaş grubunda ve %3’ü 60-80 yaş grubunda yer almaktadır.

Arnold chiari hasta popülasyonunda yer alan katılımcıların %28’ü 0-17 yaş grubunda,

%52’sı 18-45 yaş grubunda, %16’i 45-60 yaş grubunda ve %4’ü 60-80 yaş grubunda yer almaktadır.

Arnold Chiari Hasta Popülasyonunda Yaş Grubu Dağılımı

Grup 1 (0-17) Grup 2 (18-45)

Grup 3 (45-60) Grup 4 (60-80)

22

3.2.3. Betimleyici İstatistikler

U1: Transvers Ligament Uzunluğu, U2:TOL uzunluğu, U3:Alar ligament uzunluğu, K1:Transvers Ligament Kalınlığı, K2:TOL kalınlığı, K3:TM kalınlığı, K4: Alar Ligament Kalınlığı , K5:POAM kalınlığı, K6:AAOM kalınlığı, A1:Alar Ligament Açısı , O1: Transvers Ligament Uzunluğunun Kalınlığına Oranı, O2: TOL Uzunluğunun Kalınlığına Oranı, O3: Alar Ligament Uzunluğunun Kalınlığına Oranı, SS: Standart Sapma

Tablo 13: Normal Popülasyonda Betimleyici İstatistikler Tablosu

23

3.2.4. Karşılaştırmalar

3.2.4.1.Normal Popülasyonda Parametrelerin Cinsiyetler Arasında Karşılaştırılması

Normal Popülasyonda Parametlerin Kadın Erkek Grupları Arasındaki Farklar

Parametre P Değeri

Tablo 14: Normal Popülasyonda Parametrelerin Cinsiyetler Arasında Karşılaştırılması.

Yapılan istatistiksel incelemeler sonucu kadın ve erkek grupları arasında sadece K3 değeri bakımından anlamlı fark vardır. (p 0,05)

K3 genişliği (Mean: 1.59 ± 0.40 (range: 0.70 – 2.90)) kadın grubunda erkek grubuna göre istatistiksel olarak anlamlı şekilde büyüktür.(range: 0.90 – 2.60)) p=0.013.

24

3.2.4.2. Normal Popülasyonda Parametrelerin Yaş Grupları Arasında Karşılaştırılması

Normal Popülasyonda Parametrelerin Pediatrik Erişkin Grupları Arasındaki Farklar

Parametre P Değeri

Tablo 15: Normal Popülasyonda Parametlerin Pediatrik Erişkin Grupları Arasındaki Farklar

Tablo 16: Normal Popülasyonda Yaş Dağılımına Göre Değerler

Yapılan istatistiksel incelemeler sonucu pediatri ve erişkin grupları arasında U1, U2, U3, O1, O3 değeri bakımından anlamlı fark vardır. (p 0,05)

25 U1 uzunluğu (Mean: 23 (range: 12.1 – 31.4)) erişkin grubunda pediatri grubuna göre istatistiksel olarak anlamlı şekilde büyüktür. (p 0,05)

U2 uzunluğu (Mean: 21.7 (range: 12.2 – 29.5)) erişkin grubunda pediatri grubuna göre istatistiksel olarak anlamlı şekilde büyüktür. (p 0,05)

U3 uzunluğu (Mean: 10.7 (range: 5.1 – 15.4)) erişkin grubunda pediatri grubuna göre istatistiksel olarak anlamlı şekilde büyüktür. (p 0,05)

K1 genişliği (Mean: 1.59 (range: 0.8 – 3.4)) erişkin grubunda pediatri grubuna göre istatistiksel olarak anlamlı şekilde büyüktür. (p 0,05)

K2 genişliği (Mean: 1.24 (range: 0.6 – 2.7)) erişkin grubunda pediatri grubuna göre

K2 genişliği (Mean: 1.24 (range: 0.6 – 2.7)) erişkin grubunda pediatri grubuna göre

Benzer Belgeler