• Sonuç bulunamadı

KONUYLA İLGİLİ LİTERATÜR

3.1. İlgili Çalışmalar

Gökçe (1999), tarafından yapılan araştırmada ilköğretim öğretmenlerinin yeterlikleri incelenmiştir. Bu araştırmada ilköğretim öğretmenlerinin sahip olması gereken yeterliklere ne düzeyde sahip oldukları ve bu yeterliklerin, görev, cinsiyet, görev yapılan okul türü, öğretmenlik sertifikasına sahip olma durumu ve mezun olunan bölüm değişkenlerine göre etkilenip etkilenmediği gözlenmiştir. Araştırmada ilköğretim öğretmenlerinin, çocuk gelişimi, sınıf içi iletişim, öğretim yöntemleri, okuma öğretimi, yazma öğretimi, matematik öğretimi, sınıf yönetimi, öğrenci başarısını değerlendirme, okul-aile işbirliği ve mesleki-kişisel alandaki yeterliklere yeterince sahip oldukları saptanmış; buna karşın öğretmenlerin program geliştirme ve değerlendirme alanındaki yeterliklere oldukça düşük düzeylerde sahip oldukları belirlenmiştir.

Çubukçu (1991), yaptığı çalışmada, oluşturduğu anket ve öğretmen davranışları gözlem formları aracılığıyla, çocukların zihinsel ve dil gelişimlerine ilişkin öğretmenlerin tutumlarını belirlemeye çalışmıştır. Olumlu öğretmen tutumlarının çocukların zihinsel ve dil gelişimleri üzerinde önemli rol oynadığı belirtilmiştir. Beğenç (1990), yaptığı araştırmada özel ve resmi kurumlara bağlı olan anaokulu öğretmen tutum ve davranışlarını belirlemeye yönelik yaptığı karşılaştırmalı çalışmada iki grup arasında tutum ve davranış yönünden fark olup olmadığını incelemiştir. Araştırma sonuçlarına göre kurumlara bağlı öğretmenlerin engelleme eğitimini daha yoğun uyguladıkları, özel okul öğretmenlerinin ise çocuğun ilgi ve ihtiyaçlarına daha çok önem verdikleri saptanmıştır.

Üstünoğlu (1986), tarafından yapılan çalışmada, okul öncesi eğitimi öğretmenlerinin uzaktan öğretim yöntemi ile yetiştirilmesine yönelik bir program modeli önermiştir. Bu çalışmada uygulanması tasarlanan model tanıtılmış ve uygulanan pilot uygulamaya ilişkin araştırma sonuçlarına yer verilmiştir.

Bir başka çalışmasında ise Üstünoğlu (1990), okul öncesi öğretmeninin sahip olması gereken nitelikleri belirlemeye çalışmıştır. Bu niteliklerin bir bölümünün, öğretmenin kişilik özellikleri ile ilgili diğer bölümünün ise öğretmen adayının mesleki formasyonu ile ilgili akademik nitelikler olduğu belirtilmiştir. Bu çalışmada, okul öncesi öğretmenliğin özel yatkınlık gerektiren bir meslek olması nedeniyle, okul öncesi öğretmenlerinin lisans eğitimine alınmadan önce kişilik özelliklerine ilişkin belirli niteliklerin aranması gerektiği üzerinde durulmuştur.

Güler (1994), yaptığı araştırmada, okul öncesi eğitimi alanında çalışan öğretmenlerin mezun oldukları kurumları belirlemek, bu kurumların programları hakkında görüşlerini almak okul öncesi öğretmeninde bulunması gereken özellikler ile bu alana ilişkin bilgiler konusunda kendilerini değerlendirmelerini sağlamak ve okul öncesi eğitime öğretmen yetiştiren yüksek öğretim programlarını analiz etmek amacıyla bir araştırma yapmıştır. Araştırmada, bu amaçla Ankara ili merkez ilçelerinde, bünyesinde anasınıfı bulunan resmi ilkokullarda görevli 43 öğretmenle G.Ü. MEF. Ön Lisans Tamamlama Programı’na devam eden 300 öğretmene, okul öncesi alanıyla ilgili temel bilgi ve becerileri konusunda kendi kendilerini değerlendirmeleri için bir anket uygulanmıştır. Daha sonra, okul öncesi eğitime öğretmen yetiştiren lisans programları, derslere ve kredilere göre analiz edilmiştir. Öğretmenlerin, nitelikli bir okul öncesi öğretmeninin sahip olması gereken özellikleri ve bilgileri konusunda kendilerini değerlendirmeleri sonucunda, genellikle düzeylerinin iyi olduğu görüşünde birleştikleri saptanmıştır. Ancak mezun oldukları programları (KML ve 2 Yıllık Ön Lisans Programları) teorik ve uygulama dersleri açısından oldukça yetersiz buldukları da anlaşılmaktadır. Okul öncesi eğitim öğretmeni yetiştiren lisans programları analiz edildiğinde; bu programların içerdikleri ders çeşidi ve mezuniyet için gerekli toplam kredilerinin birbirlerinden oldukça farklı olduğu ortaya çıkmıştır.

Karataş (2002), tarafından yapılan araştırmada, okulöncesi öğretmenlerinin, sahip olmaları gereken yeterliklere ne düzeyde sahip oldukları ve bu yeterliklerin göreve, görev yapılan okul türüne ve mezun olunan okul türüne göre değişip değişmediği araştırılmıştır. Bu nedenle araştırma, karşılaştırmalı türden ilişkisel tarama modeline uygun yapılmıştır. Araştırmanın çalışma evrenini, Adana ili Seyhan ilçesine bağlı özel ve resmi okulöncesi eğitimi kurumlarında çalışan öğretmenler oluşturmuştur. Seçilen 15 okulda çalışan 100 öğretmen ise araştırmanın örneklemini oluşturmuştur. Veriler (Gökçe, 1999) tarafından geliştirilen, geçerlik ve güvenirlik çalışmaları yapılan “öğretmen yeterlik ölçeği” ile toplanmıştır. Araştırmanın bulguları doğrultusunda aşağıdaki sonuçlara ulaşılmıştır.

1. Okulöncesi öğretmenlerinin; çocuk gelişimi, sınıf içi iletişim, öğretim yöntemleri, sınıf yönetimi, okul-aile işbirliği ve mesleki kişisel yeterliklere yeterince sahip oldukları ortaya çıkmıştır. Program geliştirme ve değerlendirme alanına ilişkin yeterliklere ise oldukça düşük düzeyde sahip oldukları görülmüştür.

2. Resmi okullarda görev yapan öğretmenlerin, özel okullarda görev yapan öğretmenlere göre yeterlik düzeylerinin daha yüksek olduğu görülmüştür.

3. Okulöncesi öğretmenlerinin en düşük düzeyde sahip oldukları yeterliklerin, eğitimde yeni teknolojilerden ve bilgisayardan yararlanma olduğu görülmüştür.

Çakır (2005), yaptığı çalışmada, uzaktan öğretim yoluyla yetişmeye başlayan İngilizce öğretmeni adaylarının çeşitli değişkenler açısından incelenip, bu öğrencilerin örgün öğretim programlarında öğrenim gören öğrencilerle ele alınan değişkenler açısından benzerlikler gösterip göstermediğinin araştırılması, program değerlendirme çalışmaları için önem taşımaktadır. Bu görüşten yola çıkılarak,2002– 2003 akademik yılında, Anadolu Üniversitesi, İ.Ö.L.P. birinci ve üçüncü sınıflarda okuyan öğrencilerin öğretmenlik mesleğine yönelik tutumlarını ve mesleki yeterlik algılarını çeşitli değişkenler açısından saptamayı ve uzaktan öğretim öğrencilerini aynı dönemde örgün öğretim programlarında okuyan İngilizce öğretmeni adaylarıyla ele alınan değişkenler açısından karşılaştırmayı amaçlamıştır. Çalışmada, veriler

beşli Likert tipi ölçekler kullanılarak elde edilmiştir. Bulgular, iki grup arasında ele alınan değişkenler açısından anlamlı bir farklılık olmadığını ortaya koymaktadır. Yetim ve Göktaş (2004), ise araştırmalarında, eğitim bütünlüğü içerisinde insan gelişimine çok önemli katkıları olan öğretmenlerin mesleki ve kişisel yeterliklerini belirlemeye çalışmışlardır. Öğretmenlerin sahip olması gereken yeterlik alanlarını; genel kültür, özel alan, pedagojik formasyon yeterlikleri olarak belirlemişlerdir. Güven ve Cevher (2005), tarafından okul öncesi eğitimi öğretmenlerinin sınıf yönetimi becerilerinin ne düzeyde olduğu ve bunun çeşitli değişkenlerle ilişkisi araştırılmıştır. Araştırma sonuçlarına göre, öğretmenlerin sınıf yönetimi becerilerinin yeterli düzeyde olduğu görülmüştür. Kıdem yılı, sınıf mevcudu, okulun bulunduğu çevrenin sosyo-ekonomik düzeyi ve sınıf yönetimine ilişkin hizmet içi eğitim alma durumu açısından öğretmenlerin sınıf yönetimi becerisine ilişkin anlamlı bir fark bulunmazken; eğitim durumu ve çalışılan okul türü açısından öğretmenlerin sınıf yönetimi becerisine ilişkin anlamlı farklar bulunmuştur. Elde edilen araştırma bulgularına göre öğretmenlerin çoğunun öğrenci merkezli yönetim anlayışını benimsediği, uygunsuz davranışlarla başa çıkmada sözel iletişime odaklandığı saptanmıştır.

Güler ve Öztürk (2003), tarafından yapılan araştırmada, Türk eğitim tarihinde ilk kez açılan Ana Öğretmen Okulunda uygulanan programda yer alan derslerle bu derslerin içerikleri eğitsel açıdan incelenmiştir. Bu program Kız Öğretmen Okulu Programından çok farklı değildir. Ancak programda yer alan, eğitim bilimleri/pedagoji, psikoloji, Froebel yöntemleri ve el işleri ile sağlık derslerinin içeriklerine önem verildiği ve öğretmen adaylarına pedagojik formasyon kazandırmaya yönelik bir anlayış olduğu görülmektedir. Ayrıca, öğretmenlik uygulaması için bir uygulama anaokulunun açılması da okul öncesi öğretmeni yetiştirme ile ilgili uygulamalar açısından oldukça önemli bir gelişme olmuştur. Otlu (2003), anaokulu öğretmenlerinin mesleki yeterlikleri konusundaki araştırmasında öğretmenlerin, eğitime hazırlık, eğitim ortamında uygulama,

ebeveynle iletişim ve meslektaşıyla iletişim yönünden ne düzeyde yeterli oldukları aynı sınıfta görev yapan meslektaşları tarafından değerlendirilmiştir. Buna göre sabahçı ve öğlenci öğretmenlerin tüm boyutlarda ve bunların bölümlerinde birbirlerini değerlendirme sonuçlarının tutarlı olduğu ve iki grubunda birbirlerini yüksek düzeyde yeterli gördükleri görülmüştür.

Kuru (2000), yaptığı araştırmada, okul öncesi eğitim kurumlarında kalitenin sağlanmasında en önemli unsur olan öğretmenlerin kişisel yeterlik düzeyini belirlemeye çalışmıştır. Araştırmada okul öncesi öğretmenlerin kişisel yeterliklerinden, kişilik özellikleri, yaratıcılık, problem çözme becerisi, iletişim becerileri, liderlik modelleri ve öğretmenlik mesleğine karşı tutumlarının incelenmesi amaçlanmıştır. Bulgulara göre; yaş, çocuk sayısı, medeni durum gibi demografik faktörler öğretmenlerin kişisel yeterliklerini farklılaştırmamaktadır. Öğretmenlerin kişisel yeterliklerini farklılaştıran faktörler daha çok, öğrenim durumu, öğretmenlik mesleğini isteyerek seçme ve çalışılan kurumla ilgilidir.

Çetinkaya (2006), araştırmasında, Türkiye’de okul öncesi eğitimin tarihsel gelişimi ve bugünkü durumu başlığı altında, okul öncesi eğitimi kademesinin Türk Eğitim Sistemi’ndeki yeri ve mevcut durumunun iyileştirilme yolları, Milli Eğitim Bakanlığı’nın yayımladığı veriler ile başta, Polonya, Almanya, Fransa, ABD ve Japonya olmak üzere gelişmiş ülkelerdeki okul öncesi eğitim kademesine ait veriler ışığında saptanmaya çalışmıştır.

Bu araştırmayla, Türkiye’nin okul öncesi eğitimi adına atması gereken adımların başında, bu eğitim kademesinin zorunlu temel eğitimin ilk basamağı olarak algılanması gereği ortaya konmuştur. Okul öncesi eğitimi kademesindeki okullaşma oranlarının artırılmasına yönelik olarak, okul öncesi eğitimin gerek kaynak ve finansman, gerekse sosyal faaliyet alanındaki yükünün, sadece devlete ve merkezi yönetimlere bırakılmaması gereği de saptanmıştır.

BÖLÜM IV

Benzer Belgeler