• Sonuç bulunamadı

BÖLÜM 1: KONUYA İLİŞKİN LİTERATÜRÜN DURUMU

1.4. Konuya İlişkin Modern Literatürün Durumu

Araştırmamızın başında literatür taraması yapıldığı sırada çalışmamızda odaklanılması öngörülen bazı konu başlıkları şunlar olmuştur: Zosimus’un hayatı, Historia Nova’nın yazıldığı dönemin ve Zosimus’un dini-felsefi bakış açısının esere yansımaları, Roma İmparatorluğu’nun Hıristiyanlığa dönüşüm süreci, belli başlı imparatorların dini tutumları ve politikaları; Dönüşüm sürecinde paganizmin durumu; Hıristiyan ve pagan historiografi; Zosimus’un historiografi geleneğindeki yeri; imparatorluğun sınır komşuları ile düşmanları, barbarlar ile Hunlar ve son olarak Batı Roma İmparatorluğu’nun gerileyişi ve çöküş süreci hususunda Zosimus’un tavrı. Bu başlıklar ekseninde literatür taraması sonucunda ulaşılabilen Geç Antikçağ çalışmalarının değerlendirilmesine özen gösterilmiştir. İkinci ve sekizinci yüzyılları içine alan bu önemli dönem üzerine yapılmış olan incelemeler Edward Gibbon’un “Roma İmparatorluğu’nun

Gerileyiş ve Çöküş tarihi” başlıklı ünlü eserinden sonra belli bir kalıpta oluşturulmaya

başlanmıştır. Artık tüm mesele Roma İmparatorluğu’nun çöküşünü iyi anlamak ve çöküşün nedenlerine odaklanmak olmuştur. Biz de çalışmamızda Zosimus’un pagan zihninden çıkan Batı Roma’nın gerileyiş ve çöküş hikayesini Gibbon ve sonraki tarihçiler ile Gibbon’a benzer yorumlara sahip ve çok daha farklı bakış açıları içeren araştırmaları analiz ederek yeni bir değerlendirme yapmaya çalıştık. Batı Roma İmparatorluğu’nun gerileyiş ve çöküş tarihinin terminolojisi ve sürecin gelişimi bağlamında ortaya atılan farklı görüşler, çalışmamızın sonuç bölümünde ayrıca ele alınacaktır. Bu bağlamda faydalandığımız temel eserler kronolojik olarak aşağıda verilmiştir:

J.B. Bury’nin ilk olarak 1923 yılında daha sonra 1958’de yayımlanan “The Later Roman

Empire From the Death of Justinian (395-365)” başlıklı sekiz bölümden oluşan

çalışmasının son bölümü Anastasius’un ölümünden (İS 518) Theoderic’in (Büyük Theoderic: Ostrogotların, İtalya’nın ve Vizigotların kralı İS 454–526) İtalya’yı ele geçirmesine kadar getirilmiştir. Eserin altıncı bölümü bizim için özellikle önemlidir;

çünkü bu bölümde dördüncü yüzyılın sonunda imparatorluğun sınır komşuları olan barbar kabileleri; Persler, Germenler ve Hunlar incelenmekte ve tıpkı Gibbon’un eserinde olduğu gibi çöküşün asıl sebepleri olarak barbar istilaları ve Hıristiyanlık gösterilmiştir. 1926 yılında Gibbon’un tezinin aksine imparatorluğun yıkılma sebebini hanedanlığın iç çatışmalarına ve ekonomik sarsıntılara bağlayan bir çalışma ortaya konulmuştur. M. Rostovtzeff’in “The Social and Economic History of the Roman Empire” başlıklı çalışmasında imparatorluğun zayıflama süreci ikinci yüz yıl ve üçüncü yüzyıllarda yaşanan politik, ekonomik ve kültürel krizlere dayandırılmıştır. Bu çalışmadan yaklaşık yirmi yıl sonra (1946) F. W. Walbank de “The Decline of the Roman Empire in the West” isimli çalışmasıyla M. Rostovtzeff’i takip ederek imparatorluğun yıkılış sürecini aynı iç sebeplere bağlamıştır. Aynı şeklide A. E. R. Boak da “Manpower Shortage and the Fall

of the Roman Empire in the West” (1953) başlıklı eseri ile bu iki araştırmacı ile

çoğunlukla aynı fikirde olduğu tezini ortaya koymuştur. W. E. Kaegi 1968 yılında yayımlanan “Byzantium and the Decline of Rome” başlıklı çalışmasında kendinden önceki araştırmacılardan farklı olarak çöküş sürecinde Doğu Roma İmparatorluğu’nun Batı Roma’ya olan tutumunu incelemiştir. Eserin ilk bölümünde Doğu imparatorlarının Batı’daki krizlere verdikleri tepkiler araştırılmıştır. Çalışmanın ikinci ve üçüncü bölümlerinde imparatorluğun politik durumunun dinsel perspektiften bir değerlendirmesi sunulmuş olup özellikle “Zosimus and Climax of Pagan Historical Apologetics” başlığını taşıyan üçüncü bölüm çalışmamız için büyük önem taşımaktadır.

N. H. Baynes, daha farklı bir değerlendirme ile çalışmamız için fayda sağlamıştır. “Byzantine Studies and Other Essays” (1974) başlığı altında Bizans üzerine yapılmış olan araştırmalar ve yazılmış makalelerin bir derlemesini sunmuştur. Bu çalışmayı bizim için öncelikle önemli kılan; modern araştırmalar ışığında Batı Roma’nın yıkılışının açıklandığı altıncı bölüm olmuştur. Ayrıca yedinci bölümde yer alan putperestlik ve Hıristiyanlık incelemeleri de araştırmamızın konuları içinde olduğundan mühimdir. J.H.W.G. Liebeschuetz daha evvel yayımlanan çalışmasında imparatorluğu yıkıma götüren başlıca sebeplerin ordudaki barbarlaşma ve kentlerde yayılan Hıristiyanlık olduğunu belirtmiş, 2001 yılında yayımlanan çalışması “Decline and Fall of the Roman

City” ile de bu görüşü kaynaklara dayandırarak gerileme ve çöküşe dair fikirlerini daha

detaylı aktarmıştır. J. W. Ernatinger (2004) “The Decline and Fall of the Roman Empire” kitabının isminden de açıkça anlaşıldığı üzere Roma İmparatorluğu’nun gerileyiş ve

çöküş tarihini inceleyen bir çalışma olması bakımından bizim için değerli bir kaynak niteliği taşımaktadır. Araştırmacı kitabı altı bölüme ayırmış ve altı bölümde Roma İmparatorluğu’nun yıkımına sebep olan faktörleri maddeler halinde irdelemiştir. Üçüncü bölümde Hıristiyanlaşan Roma’da din çatışması üzerinde durulmuş; dördüncü bölümde Roma’nın düşmanları olarak yabancı kavimler açıklanmıştır; beşinci bölümde Roma’nın düşüş nedenlerine cevap aranmaya çalışılmıştır. Konularının kapsamı bakımından detaylı bir araştırmanın ürünü olan çalışma, başlıca kaynaklarımızdan biri olmuştur. B. Ward-Perkins 2005 yılında “The Fall of Rome and the End of the Civilazition” ile iki bölümde ayrıntılı olarak Batı Roma İmparatorluğu’nu sona götüren süreci betimlemiş ve temel sebep olarak barbar istilalarını ve bu kavimlerin imparatorluğa alınmasını göstermiştir. P. Heather’ın (2006) “The Fall of the Roman Empire: A New History of Rome and the

Barbarians” adlı çalışmasında Roma İmparatorluğu’nun çöküşü irdelenmiş ve Roma’nın

“yeni tarihi”ne ve barbar kavimlerine dair detaylı bir tartışmaya yer verilmiştir. Kitabın özellikle ikinci bölümü barbarları (s. 46-100); yedinci bölümü Atilla ve Hunları (s. 300-350); onuncu bölümü de Roma’nın yıkılışını (s. 432-460) ele aldığından bizim için temel başvuru eseri niteliği taşımaktadır. M. Whitby 2007 yılında yayımlanan “Army and

Society in the Later Roman World: A Context for Decline?” başlıklı makalesinde (s.

310-341) Whitby, Ammianus ve Procopius’un eserleri ve özellikle Zosimus’un verdiği bilgilerden yararlanarak Roma ordusunun savunma taktiklerinden bahsetmiştir. İnceleme Constantinus’un savaştaki durumunda başlatılmış olup aralarda daha eskiye dayanan örneğin Traianus döneminden (İS 98-117) örnekler sıkıştırılmıştır. Önemli antik kaynaklardan alıntılarla imparatorların savaş taktiklerini irdeleyen bu çalışma Geç İmparatorluk döneminde meydana gelen savaşların iyi anlaşılması için önemlidir. P. Heather (2008) “The Western Empire, 425-76” isimli Batı Roma İmparatorluğu’nun İS 425-476 yılları arasındaki durumunun detaylandırıldığı makalesinde (s.1-32) özellikle ikinci kısımda Batı Roma İmparatorluğu’nun çöküş sebepleri araştırıldığından, inceleme bizim için önemli olmuştur. A. Goldsworty’nin 2009 yılında Roma’nın düşüşünü anlattığı “How Roman Fell: Death of a Superpower” başlıklı eserinde özellikle ikinci bölüm çalışmamız için önem taşımaktadır. Zira, bu bölümün sekizinci kısmında Tetrarchia; dokuzuncu kısmında Hıristiyanlık; on ikinci kısmında paganlık; on üçüncü kısmında ise Got akınları anlatılmaktadır. Bu şekilde Roma İmparatorluğu’nun batı yakasının yıkımına sebep olan nedenler ayrıntılarıyla irdelenmiş olduğundan çalışmamıza ışık tutmuştur. P.

Brown’un 2012 yılına ait olan “Through the Eye of a Needle:Wealth, The Fall of Rome,

and the Making of Christianity in the West, 350-550 AD” başlıklı çalışması İS 350-550

yılları arasında Roma İmparatorluğu’nun bir incelemesidir. Batı’da Hıristiyanlığın gelişiminin ve Roma İmparatorluğu’nun çöküş hikayesinin mercek altına alındığı çalışmanın özellikle yirmi dördüncü bölümü, beşinci yüzyılda batı yakasının krizini irdeliyor olması bakımından bizim için önemli olmuştur. S. Mitchell’ın (2015) Diocletianus’tan (İS 284-305) Heraclius’a kadar (İS 610-641) Roma İmparatorluk tarihini incelediği A History of the Later Roman Empire, AD 284-641 başlıklı çalışmasının ilk bölümü Alaric’e (Vizigot kralı, İS 375-410) kadar geçen sürecin olaylarının anlatımıyla başlatılmıştır. Çalışmada beşinci ve altıncı yüzyıl olaylarına bir bölüm ayrılmış olup barbar krallarının bir anlatımı sunulmuştur. Yedinci bölüme gelindiğinde imparatorluğun paganlıktan Hıristiyanlığa dönüşüm süreci incelenmeye başlanmıştır. İmparatorluğun genel politik, ekonomik, sosyal ve dinsel durumunun ele alındığı çalışma, devletin çöküş süreci ile tamamlanmıştır. İçeriğindeki konular itibariyle araştırmamızda büyük ölçüde yol gösterici olduğundan başlıca kaynaklarımızdan biri de bu çalışma olmuştur.

W. Goffart, Batı Roma İmparatorluğu’nun gerileme ve çöküşü ile sürecin sebeplerine dair yapılan araştırmalarda barbar kavimlerin istilalarına odaklanan araştırmacıların başında gelmektedir. İncelemelerinin temel kaynaklarından biri Zosimus olan Goffart, 1980 yılında “Barbarians and Romans AD 418-584: The Techniques of Accomodation” başlıklı çalışması ile beşinci yüzyıla kadar olan barbar istilaların sebeplerini açıklarken, Germen kavimlerin ortak etnik kimliğe sahip olduklarına dair ortaya atılmış olan tezlerin aksini savunmuştur. Bu araştırmanın sonuçları, çalışmamızda özellikle beşinci yüzyılda Vizigot ve Burgonların imparatorluk içinde yayılma süreçleri hakkında fikir sahibi olmamız açısından bizim için önemlidir.

J.H.W.G. Liebeschuetz tıpkı A.H.M. Jones gibi ordudaki barbar nüfusun ve imparatorlukta hızla yayılan Hıristiyanlığın, yıkımın başlıca sebeplerinden olduğunu öne sürmüştür. Bu bağlamda ele aldığı konuyu 1990 yılında “Barbarians and Bishops: Army,

Church and State in the Age of Arcadius and Chrysostom” başlığı altında

detaylandırmıştır.

Batı Roma İmparatorluğu’nun çöküşüne dair genel fikrini, özellikle Gotların ve Hunların imparatorluk sınırları içinde nüfuslarının ve askeri güçlerinin artması şeklinde belirten P.

Heather düşman kavimlerin sebep olduğu krizlerle yıkıma doğru giden imparatorluk sürecini “The Goths in the Fourth Century” (1991) ile dördüncü ve beşinci yüzyıllarda Gotların imparatorluğu tehdit etme süreçlerini incelemiştir. 1996 yılında ise “The Goths” adlı çalışması ile Gotların birinci yüzyıldan dördüncü yüzyıla yayılım alanlarını belirlemiş ve Hun istilaları ile imparatorluğun çöküşünden altıncı yüzyıla kadar olan sürece dair bir değerlendirme ortaya koymuştur.

1993 yılında A. Cameron ve J. Long dokuz ana bölümden oluşan “Barbarians and

Politics at the Court of Arcadius” başlıklı çalışmalarında imparatorluğun batı yakasını

tehdit eden barbar kavimler ve bunlara sergilenen tutum detaylı olarak ele alınmıştır. Eserin özelikle sekizinci bölümü barbarların tavrı ve onlara karşı uygulanan politikanın tartışıldığı bölüm olması itibari ile çalışmamız için önemli başvuru eserlerinden olmuştur. Yine 1993 yılında yayımlanan A.D. Lee’nin “Information and Frontiers: Roman Foreign

Relations in Late Antiquity”, Roma İmparatorluğu’nun Geç Antikçağ’daki yabancı

devletlerle ilişkilerini açıklamaktadır. Çalışmamızın odak noktalarından biri de Roma’nın komşuları ve düşmanları – devletin çöküşüne sebep olan sınır komşuları – olduğundan çalışma bizim için değerlidir. P. Heather 1994 yılında yayımlanan “Goths and Romans” isimli çalışmasında, dördüncü ve beşinci yüzyıllarda Gotlar ile Romalıların çarpışmalarını incelemiştir. Bu yıllarda Got kabileleri Roma İmparatorluğu’nun batısı için büyük tehlike oluşturmaktadır. Araştırmada ayrıca güneyde Fransa’dan ve İspanya’dan gelen Vizigotlar ve İtalya’dan gelen Ostrogotlar irdelendiğinden araştırmamızın Roma’nın düşmanlarına dair yaptığımız analize için bize oldukça faydalı olmuştur. G. Greatrex ve S. N. C. Lieu’nun 2002 yılında Roma’nın Doğu sınırının ve Persia ile ilişkilerinin anlatıldığı yayımlanan The Roman Eastern Frontier and the

Persian Wars Part II: AD 363-630 başlıklı kitabın özellikle beşinci bölümü Anastasius

dönemindeki düşmanlığı ve savaş sonraki durumu (502-525) anlatması bakımından çalışmamız için oldukça önemli bilgiler içeren modern kaynaklardır. L. Lenski’nin 2002 yılında yayımlanan Failure of Empire: Valens and Roman State in the Fourth Century

A.D başlıklı çalışmasının konusu dördüncü yüzyılda Roma İmparatorluğu ve Valens’in

(İS 364-378) imparatorluk dönemidir. Özellikle üçüncü bölüm dördüncü yüzyılda Gotlarla yapılan savaşları incelemesi bakımından araştırmamızda önemli bir yere sahiptir (s. 116-152). Diğer taraftan dördüncü bölümde Roma İmparatorluğu’nun doğudaki sınır komşuları, Pers-Roma ilişkileri mercek altına alınmış; beşinci bölümde ise Valentinianus

(İS 364-375) dönemindeki dini gelişmeler ile imparator Valens’in (İS 364-378) ve pagan toplulukla ilişkileri incelenmiştir. Çalışma hem barbarlar, hem barbarlarla savaşlar hem de dini gelişmeler ile ilgili olarak detaylı bilgiler içerdiğinden başvuru kitaplarımızdan olmuştur. M. Whitby’ın (2002) Rome At War AD 293-696 adlı ve Roma’nın savaş serüvenlerini konu alan kitap, İS 293’ten 696 yılına kadar Roma İmparatorluğu’nun savaş stratejisini içerdiğinden bizim için dikkat çekicidir. Özellikle, dördüncü yüzyılda Roma’nın Avrupalı sınır komşularını ele alan (s. 41); Hun tehdidini açıklayan (s. 44); ve imparatorluğun Batı yakasının mağlup edilişinin bir anlatımını sunan (s. 47) bölümleri oldukça önemlidir. Çalışma, savaşları da inceleyerek Roma’nın çöküşünü mercek altına tutacağımız araştırmamızın temel kaynaklarındandır. P. Heather ve J. Matthews’in 2004 yılına ait başlığı, Goths in the Fourth Century olan çalışmada antikçağ kaynakları ışığında Gotlar incelenmiştir. Antik kaynakların fragmanlarından çevirilerin de sunulduğu çalışma bizim için ikinci bölümü itibariyle önemlidir. Bu ikinci kısımda Themistius’un (retorik ustası ve filozof, 317-390) söylevlerinden (Orationes, 8.10) bir parça vasıtasıyla Gotlar ve Romalıların dördüncü yüzyıldaki durumları açıklanmıştır. Bu parçayı ihtiva etmesi ve genel içeriği açısından çalışma, araştırmamız için önemli bir yere sahiptir. 2007 yılında B. Dignas ve E. Winter’ın ortak çalışması “Rome and Persia in Late Antiquity:

Neighbours and Rivals” yayımlanmıştır. Eser, Geç Antikçağ’da Roma ve Persia ilişkileri

temelinde oluşturulmuş olup iki imparatorluk arasındaki komşuluğu ve rekabeti konu almaktadır. Çalışmamız için önemli olan birinci bölüm de, üçüncü yüzyıla kadar olan Roma ve Pers ilişkisini anlatmaktadır. Ancak bizim için öncelikle dikkat çekici olan kısım ikinci bölümde anlatımı sunulan ve üçüncü yüzyıldan yedinci yüzyıla kadar süren Roma ve Sasani ilişkileridir (s. 18-44). Ayrıca kitabın yedinci bölümü de Hıristiyanlık ve Zoroaster dinlerinin kıyaslamalarını sunması açısından da dikkat çekicidir. G. Halsall 2007 yılında yayımlanan Barbarian Migrations and the Roman West 376-568 başlıklı kitabında, Batı Roma’ya yapılan barbar göçlerini ayrıntılı bir biçimde araştırmıştır. Eserin tüm bölümleri Roma İmparatorluğu’nun çöküşü bağlamında çalışmamıza ışık tuttuğundan, temel kaynaklarımızdan biri olmuştur. Özellikle ikinci bölümün altıncı ve yedinci kısımları, imparatorluğun batı yakasının içinde bulunduğu krize mercek tutması açısından bizim için oldukça faydalı olmuştur. R. Collins’in (2008) Batı krallıklarını açıklamayı amaçladığı “The Western Kingdoms” makalesinde (s.112-134) bu krallıkların Roma İmparatorluğu topraklarını istilaları incelenmiştir; Vizigotlar (İS 418-507, Galya),

Vandallar (İS 429-533, Africa), Ostrogotlar (İS 493-535, İtallia) ve Lombardlar (İS 568-590, İtallia). Bu inceleme Batı Roma’nın düşmanlarına dair bilgilerimizi tamamlamamız için gerekli olan parçalardan biri olduğundan bizim için değer taşımaktadır. “From Jovian

to Theodosius” başlıklı makalesinde J. Curran (2008) Iovianus’tan (İS 363-364)

Theodosius’a (347-395) kadarki imparatorluk sürecini incelemiştir (s. 78-110). Makale, özellikle Valens (364-378) ile Persler ve Gotların detaylandırıldığı ve Theodosius ile Got savaşlarının irdelendiği kısımlar sebebiyle araştırmamızda göz önünde tutulması gereken çalışmalardan biri olmuştur. Ve yine Heather 2008 yılında “Goths and Huns” başlıklı incelemesinde Gotlar ve Hunların İS 320-425 yıllarında Roma’ya yaptıkları saldırıları araştırmıştır (s. 487-537), bizim için özellikle son kısımda Gotlar ile Romalıların ilişkilerinin irdelenmesi bakımından önemlidir. Zira, Roma’ya düşman olan kabilelerin başında gelen Gotlar ve Hunlar yıkım sürecini araştırırken göz ardı edemeyeceğimiz çöküş faktörlerindendir. Modern kaynakları incelerken 2010 yılına geldiğimizde, Andy Merrill ve Richard Miles’ın ortak çalışması olan “The Vandals” dikkatimizi çekmektedir. Çalışma beşinci yüzyılda Roma İmparatorluğu için büyük bir tehdit unsuru olan Vandallar tarihi incelemesidir. İS 455 yılında Vandal kralının Roma’yı yağmalamasıyla yıkıma daha da çok yaklaşan Roma İmparatorluğu’nun çöküşü, araştırmamızın ana konusu olduğundan baş düşmanlardan Vandalları inceleyen bu çalışma bizim için önem taşımaktadır. G. Fisher’ın “Between Empires Arabs, Romans, and Sasanians in Late

Antiquity” (2011) kitabı, Roma İmparatorluğu’nun Geç Antikçağ’da Araplarla

mücadelelerini konu almıştır ayrıca ilk bölümünün son başlığı Roma ve Sasaniler olup (s. 29-34) İmparatorluğun zayıflamasında önemli rolü olan Sasanilerle ilişkiler bazında bizi ilgilendirmektedir.

Araştırmamızda Historia Nova’yı incelerken Zosimus’un anlattığı ve yaşadığı dönemin politik detaylarının yanı sıra sosyo-kültürel, ekonomik ve dini gelişmelerini kavramaya ve dönüşüm sürecinin tarihçinin psikolojisine etkisini göz ardı etmemeye özen gösterdik. Bu bağlamda literatür araştırması yaparken karşımıza çıkan eserlerin de kısa bir değerlendirmesini sunmak uygun olacaktır. P. Charanis 1974 yılında “Church and the

State in the Later Roman Empire: The Religious Policy of Anastasius the First, 491-518”

başlıklı kitabını yayımlatmıştır. Eser, adından da anlaşılacağı üzere tamamıyla Geç Roma İmparatorluğu’nda kilise ve devlet ilişkilerini ele almaktadır. Bu metin, Anastasius devrinin (İS 491-518) dinsel politikasını içermesi bakımından Zosimus’un yaşadığı

yılların dini durumunu gözlemlememiz için önemlidir. Kitabın ikinci bölümünde yer alan dinsel sorunlar içeriği (s.38-43, 48) araştırmamıza yön verici bilgiler sunmaktadır. 1982 yılına geldiğimizde Geç Antikçağ çalışmalarına büyük katkılarda bulunan önemli tarihçi P. Brown’un “Society and te Holy in Late Antiquity” isimli çalışmasını görmekteyiz. Geç Antikçağ’da toplum ve kutsallığı (holy) konu alan çalışmada, ilk bölümün ikinci kısmında, Gibbon’un dördüncü ve altıncı yüzyıllarda mevcut olan sosyo-kültürel gelişmelere dair görüşleri açıklanmıştır (s. 22-48). Bu kısımda Gibbon’un Roma’nın gerileyiş ve çöküş tarihini incelediği kitabının “paganizmin tam yıkılışı-Hıristiyanlar

arasına azizlik ve kutsal kalıntıların girişi” başlıklı bölümü değerlendirilmiştir. Brown’un

bu araştırması, Gibbon’un İS 395 yılından başlayarak paganizmin yıkılışına dair açıklamalar getirdiği bölümleri inceliyor oluşu, bizim için önemlidir. Ayrıca, çalışmada (Brown, 1982) ikinci bölümünde son pagan imparator olarak Iulianus’a dair bir makaleye yer verilmesi de bizim için dikkate değer olmuştur (s. 83-102). Bu kez daha çok Zoimus’un inanç dünyasını ve imparatorluğun dinsel gelişim sürecini analiz etmeye çalışırken faydalandığımız bir çalışmaya değineceğiz. S. E. Benko’nun 1985 yılına ait “Pagan Rome And The Early Christians” adlı, Roma İmparatorluğu’nda paganizmin ve erken dönem Hıristiyanlığının detaylandırıldığı çalışmasının altıncı bölümü Hıristiyanlığın ortaya çıkışı, gelişimi ve yayılımına dair bilgiler vermektedir. Son olarak genel anlamda ikinci yüzyıl Hıristiyanlığına dair pagan eleştirilere yer vermektedir. Eleştirileri, ikinci yüzyılda Roma İmparatorluğu’nda yaşamış olan iki Grek filozof olan Hıristiyan düşmanı, pagan Celsus ve Galen (İS 129-216) örnekleri üzerinden yapmaktadır. Araştırmamız pagan zihniyle oluşturulmuş bir eser üzerinden olduğu için Benko’nun bu çalışması bize pagan - Hıristiyan ayrımı anlamında ışık tutmuştur. P. Brown 1993 yılında “The Making of Late Antiquity” ile Geç Antikçağ araştırmalarının bir derlemesini sunmuş, Roma İmparatorluğu’nun İS 284-476 yılları arasına dair verdiği dersler ve yazdığı makaleleri bir araya toplayarak yeni bir Roma tarihi anlatımı oluşturmuştur. Çalışmalar, Kilise tarihine dair açıklamalar ve paganizmin o dönemki durumuna ilişkin bilgiler sunması sebebiyle temel başvuru kitaplarımızdan biri olmuştur. Roma’nın aslen pagan olduğu ve Hıristiyanlığın hızla yayılmaya başladığı üçüncü yüzyılda imparatorlar ve tanrı ilişkilerini irdeleyen J. Curran’ın (2000) “Pagan City and

Christian Capital: Rome in the Fourth Century” adlı kitabında, anlatım Hıristiyanlığın

göze çarpanı, Maxentius ile Constantinus arasındaki savaşa odaklı bir örneği içeren bölümdür. Bu örnekle 312 yılındaki savaşta Maxentius ve Constantinus’un tanrı fikirleri ortaya konularak detaylandırılmıştır. Savaş sonrasında Constantinus’un açıkça Hıristiyan