• Sonuç bulunamadı

BÖLÜM 1: KONUYA İLİŞKİN LİTERATÜRÜN DURUMU

1.3. Konuya İlişkin Antik Kaynakların Durumu

Historia Nova’da Augustus’tan Diocletianus’un hükümdarlığına kadar olan dönem kısa

bir özet halinde sunulmuş, Diocletianus’tan eserin sonlandırıldığı İS 410 yılına kadar olan olaylar ise ayrıntılı biçimde aktarılmıştır. Zosimus’un yaşadığı dönemden (İS 490-510) önceki yıllara dair yazdığı bölümlerin takibi ve karşılaştırılması için özellikle, antik çağ otoriteleri olarak dönemin tarihçilerinden Tacitus, Suetonius, Dio Cassius ve Historia

Augusta’dan faydalanılmıştır. Eserin geri kalan yıllara dair bilgiler içeren bölümler için

ise çoğunlukla Anonymus Valesianus’un yanı sıra Eutropius, Aurelius Victor, Lactantius ve Paulus Orosius’un eserleri kullanılmıştır. Ayrıca imparatorların Kilise ile ilişkileri konusunda daha ayrıntılı bilgi edinmek, özellikle Constantinus’un Hıristiyanlığa olan sempatisine yakından bakmak ve yine Zosimus’un aktardıklarıyla karşılaştırma yapmak için ilkin Eusebius’a başvurulmuştur.

Gaius Cornelius Tacitus’un yazdıkları Zosimus’un sadece kaynaklarından okuyabildikleridir. İS 56- 117 yılları arasında yaşamış olan Tacitus, kayınpederi Agricola’nın biyografisini kaleme aldığı Agricola’yı İS 98’de, Germen kavimlerini ve daha sonra da Germania’nın coğrafi özelliklerini anlattığı Germania eserini yazmıştır. Bu eser Historia Nova’da da karşımıza çıkan Germen kavimlerinin menşei hakkında değerli bilgiler içermektedir. İS 104 – 109 yılları arasında yazmış olduğu Historiae Nero’nun ölümünden başlayıp Domitianus’un ölümüne kadarki imparatorluk tarihini kapsamaktadır. Tacitus’un yazdığı bu tarihi eser Zosimus’un bilmediği ve özet halinde verdiği imparatorların dönemlerine dair, özellikle de Hıristiyan kitleye tavırlarını incelemek açısından irdelenmiştir. On dört kitaptan oluştuğu farz edilen eserin günümüze

ilk dört kitabı ve beşinci kitabın yarısı ulaşmıştır. Tacitus, daha sonra İS 115-117 yılları arasında son eseri olan Annales’i yayımlamıştır. Eseri on altı ya da on sekiz kitaptan meydana geldiği düşünülmektedir ve tüm kitaplar günümüze ulaşmamıştır. Mevcut kitaplar: 1-4. kitapların bütünü, 11-16. kitapların yarısı ve 5. ve 6. kitaplardan fragmanlardır. Bu eserde Tacitus Augustus’tan sonra başa geçen Tiberius (14-37), Caligula (37-41), Claudius (41-54) ve Nero (54-68) dönemlerini anlatmaktadır ve çalışmamızın başlıca antikçağ kaynaklarından olmuştur. Yine “Erken İmparatorluk Dönemi” tarihçilerinden olan Gaius Suetonius Tranquillus, Tacitus’tan sonra İS 69-150 yılları arasında yaşamıştır. Çalışmamızda Suetonius’un Vitae Duodecim Caesarum adlı eserinden faydalanılmıştır. Suetonius’un İS 120’de yazmış olduğu varsayılan eser sekiz kitabı kapsar. Iulius Caesar ve Augustus’tan Domitianus’a (İS 51-66) kadar imparatorların hayatlarını anlatan bu biyografik çalışma bize Zosimus’un bahsini ettiği imparatorlara dair karşılaştırma yapma fırsatını sunmuştur. Bundan epey sonra (İS 150 – 235) Dio Cassius, seksen kitaptan oluşan Grekçe bir Historia Romana yazmıştır. Tipik bir Grek tarihi örneği olan eser tıpkı Herodotus, Thukidydes ve Polybius’un geleneğini takip ederek Roma’nın kuruluşundan başlattığı olay örgüsü ile (İÖ 753) İS 229’a kadar Roma tarihi hakkında verdiği aydınlatıcı bilgilerin Historia Nova’nın içinde barındırdığı hikayelerle paralellik göstermesi bakımından çalışmamız için son derece faydalı olmuştur.

Geç dönem imparatorluk tarihi yazarlarına baktığımızda, kronoloji bakımından çalışmamızda oldukça aydınlanmamızı sağlayan Lucius Caecilius Firmianus Lactantius yer almaktadır. Kartaca doğumlu olduğu bilinen Lactantius hayatını İS 245-325 yılları arasında sürdürmüş olup günümüze kalan birkaç eserden en kabul göreni olan

Institutiones Divinae’yi kaleme almıştır. Lactantius bu eserinde yedi kitapta Hıristiyanlığı

paganlığa karşı savunmuştur. Fakat çalışmamız için çok daha önemli bir eser olan De

Mortibus Persecutorum, hem Nero’dan Galerius’a kadar yapılan Hıristiyan zulümlerini

anlatmakta olduğundan hem de Diocletianus’un yaptığı reformlara dair ayrıntılı bilgi içermesi sebebiyle yine Historia Nova’da bulunan can alıcı detayları karşılaştırmalı olarak inceleyebilmemize olanak sunmuştur. Bu dönemde siyasi tarihçilerin yanı sıra inandığı dini savunmak için kalemini kullanan yazarları daha çok görmekteyiz. Bunlardan biri ve pek tabii en önemlisi olan İS 263-339 yılları arasında yaşayan Caesarealı Eusebius 290’larda Grekçe olarak kaleme aldığı Historia Ecclesiastica’sı ile

beşinci yıl tarih yazım geleneğine “Kilise Tarihi” türünü ortaya çıkararak damgasını vurmuştur. Hıristiyanlığın birinci yüzyıldan dördüncü yüzyıla kadar uzanan gelişimini kronolojik olarak anlattığı eseri bizim için Zosimus’un pagan anlatım figürlerini iyi algılamamız ve yazarların inançlarını anlatımlarına yansıtma biçimlerini ele almamız açısından önemli olmuştur. Ayrıca çalışmamızda Eusebius’un Vita Constantini adlı eserinden yararlanılmıştır. Vita Constantini, Eusebius’un İS 339 yılında Constantinus öldükten sonra Constantinus’un hayatını anlattığı bir eserdir ve Zosimus’un Constantinus betimlemesindeki vurgulara zıt görüşler içermesi açısından bizim için değerli olmuştur. Aynı devirlerde bu kez kilise tarihi yazmış olmasa da Hıristiyan bir bakış açısıyla kaleme alındığı belli olan Anonymus Valesianus, diğer adıyla Excerpta Valesiana, iki fragmandan oluşur ve bizi ilgilendiren parçası Origo Constantini Imperatoris’tir. İS IV. yüzyılda yazılmış olduğu varsayılan, yazarı belirsiz (anonim) olan bu fragman Constantinus’un (306-337) kısa bir biyografisi olup çalışmamızda imparatorun yaptığı işleri daha detaylı öğrenmemiz açısından değerlidir. “Geç İmparatorluk Dönemi”nde yazan ve klasik tarih yazım geleneğinde bir eser veren Eutropius İS 364-378 yılları arasında yaşamış ve bir Roma tarihi özeti yazmıştır. Tahminen İS 350-70 yılları arasında oluşturulmuş Breviarium Historiae Romanae adlı eser Romulus’tan İS 364 yılına kadar olan kısa bir Roma tarihi içermekte ve Breviarium Ab Urbe Condita olarak da anılmaktadır. Çalışmamızda bir paganın öyküsünü yine bir pagan yazarın anlattıkları ile karşılaştırma fırsatı sunması açısından ana kaynaklarımızdan biri olmuştur. İS dördüncü yüzyılda yaşayıp tarih yazanlardan Aurelius Victor da varsayımlara göre İS 358’de

Historiae Abbreviatae diğer adıyla Liber de Caesaribus başlıklı eserini oluştturmuştur.

Eser, Augustus’tan Constantinus’a kadar imparator biyografilerini içermesi bakımından

Historia Nova’ya paralel bir anlatım sunmakta ve detaylarda incelememize ışık

tutmaktadır. Modern çağın tüm tarihçilerinin ana kaynaklarından ilk sırada yer alan bir eser oluşturmuş olan Ammianus Marcellinus Geç Roma Tarihi çalışmalarına önemli bir katkıda bulunmuştur. Dördüncü yüz yılda Latince yazdığı Res Gestae’nin çağımıza ulaşan ve İS 354-378 yıllarını içine alan kısımları Roma İmparatorluğu ve dünya tarihi açısından dönüm noktalarından biri olan Hadrianopolis45 Savaşı’nın anlatımıyla son bulmaktadır. Eser, çalışmamız için öncelikle barbar istilalarının geniş anlatımı ve Hunlara dair verdiği detaylar ile kuvvetli bilgiler sunması açısından ilk başvuru kitabımız

olmuştur. Zosimus’un metnini oluştururken başvurduğu bir dizi kaynak dışında özellikle kullandığı hatta, abartılı bir biçimde alıntıladığı bir eserin sahibi olan Eunapius da yaklaşık olarak İS 345-414 yılları arasında yaşamış ve 399 yılından biraz sonra Βίοι

σοφιστών (Sofistlerin Yaşamı) adlı bir eser ortaya koymuştur. Eseri sofist-hekimlere ve

Yeni Platonculara bir methiye niteliğindedir. Esasen araştırmamızın kapsamına giren eseri ise yine Zosimus’un ana kaynak olarak kullandığını bildiğimiz Dexippus’un eserinin devamı olarak kaleme aldığı, İS 270-414 yıllarını içine alan on dört kitaplık Ἰστορικὰ

ὑπομνήματα (Tarihler), adlı eseridir. Bu eserlerden kalan fragmanları özellikle

Zosimus’tan okuyabilmekteyiz, bu yapıtlar hem Historia Nova’ya kaynak olma özelliği taşıması dolayısıyla önemli hem de Zosimus’un anlattıkları üzerine yaptığımız inceleme için bilgilendirici olmuştur. Ve Historia Augusta “Geç İmparatorluk Devri” eserlerinden en önemli kabul edilebileceklerden olup Scriptores Historiae Augustae olarak bilinmektedir. İS dördüncü yüzyılda yazılmış olabileceği düşünülen biyografik nitelikteki bu eser, Hadrianus’tan Numerianus’a (İS 117-284) kadar otuz imparator biyografisi içermektedir ancak İS 244 yılından İS 253 yılına kadar olan biyografiler kayıptır. Biyografilerin, Diocletianus ve Constantinus döneminde, altı yazar tarafından yazılmış olduğu düşünülen eser elimizde bulunan kısımları ile araştırmamızda yol gösterici en önemli kaynaklardan biri olmuştur.

İS beşinci yüzyılın ilk yarısına geldiğimizde karşımıza Paulus Orosius çıkmıştır. Aziz Augustinus ile yakınlığı olan Orosius arkadaşı Augustinus’a adadığını bildiğimiz,

Historiae Adversus Paganos (416-417) adlı yedi kitaplık bir eser kaleme almış, eserinin

ilk altı kitabında insanlık tarihine dair bir anlatım sunmuştur. Bu kitapların yazımına dünyanın yaratılışından başlayarak Roma İmparatorluğu’nun İS 417 yılına kadar olan tarihini anlatmıştır. Orosius’un asıl amacı Roma’nın başına gelen talihsizliklere Hıristiyanların varlığının sebep olmadığını ispatlamaktır. Orosius anlattığı hikayelerde özellikle Batı Roma şehirlerinin uğradığı barbar istilalarını detaylandırması sebebiyle çalışmamız için bize ufuk açıcı ve kıymetli bilgiler sunmuştur. Bu noktada Orosius ile aynı dönemde yazmış olan Augustinus’un iki eserinin, Confessiones (397-400) ve De

Civitate Dei (413-426) başlıklı eserlerinin de Zosimus’un anlattığı olayların yaşandığı

dünyanın dini bir tasviri için göz ardı edilmemesi gerektiğini söylemek doğru olacaktır. Augustinus’un özellikle De Civitate Dei’de tıpkı Orosius gibi Batı Roma’nın çöküşünden Hıristiyanları sorumlu tutan paganlara karşı ortaya koyduğu savunusu, çalışmamızda

Zosimus’un aksini iddia ettiği görüşlerinin dini temellerini algılamak açısından önemlidir. Yine beşinci yüzyılın başında yaşamış ancak Augustinus ve Orosius’un aksine pagan bir tarihçi olan Olympiodorus, Historia adlı eserinde çağdaşı yazarları gibi daha çok Doğu İmparatorluğu’nun değil de Batı İmparatorluğu’nun meseleleri ile ilgilenmiştir. Tam da bu sebeple Zosimus, tarihini yazarken Olympiodorus’un imparatorluğun batı bölgelerinin maruz kaldığı barbar istilalarını betimlediği bölümlerinden faydalanmıştır. Olympiodorus sadece Zosimus’un değil Hıristiyan tarihçiler Sozomenus ve Philostorgius’un da başlıca kaynaklarından biri olmuştur. Biz de öncelikle Historia

Nova’ya kaynaklık etmesi hem de İS 407 – 422 yıllarına dair önemli bilgiler barındırması

bakımından çalışmamızda Historia’dan yararlanmış bulunmaktayız. Bahsini ettiğimiz tarih yazarlarının neredeyse tümü Roma’da resmi, idari ve askeri görevlere sahip adamlar olup bunların en önemlisi olan Paniumlu Priscus da sahip olduğu rütbesi ile yaşadığı dönemin başlıca sorunu haline gelen Hunlarla ilişkileri düzenlemede etkin rol almış politik tarih yazarlarındandır. İS 410-472 yılları arasında yaşamış olabileceği tahmin edilen tarihçi, 437 yılında 472 yılı olaylarını aktardığı sekiz kitaptan oluşan bir Historia kaleme almıştır. Eser, çalışmamız için, Priscus’un II. Theodosius döneminde Hunlarla yakın münasebete girmiş olması ve siyasi yaklaşımları sebebiyle aktarma fırsatı bulduğu olaylar açısından oldukça değerli bir kaynak niteliğindedir. Gerek imparatorluğun gidişatında yaşananların Historia Nova’da yazılanlarla karşılaştırmalı olarak incelenebilmesi gerekse Hunlara dair verdiği detaylar sayesinde bizi fazlasıyla aydınlatan Priscus, beşinci yüzyılın en önemli politik yazarı olarak addedilmektedir. Altıncı yüzyıla geldiğimizde de yine en büyük tarihçilerden kabul edilen ve hatta çoğu otorite tarafından en iyi tarihçi olarak takdir gören Procopius’un Grekçe aktarımlarıyla karşılaşmaktayız. İmparator I. Iustinianus zamanında Perslere, Vandallara ve Doğu Gotlarına karşı yapılan savaşları ele alan sekiz kitaplık τῶν πολέμων λόγοι: Historiae (Savaşlar Hakkında) adında bir tarih kitabı kaleme almıştır. Çalışmamızda özellikle Batı Roma’nın çöküşe doğru yaşadığı sıkıntıları irdelememiz açısından faydalı olmuştur.

Erken ve Geç İmparatorluk döneminin tarihi çalışmalarının pagan ve Hıristiyan perspektifleri göz önünde tutularak incelenmesi yadsınamaz bir önem taşımaktadır. Grekçe ya da Latince yazılmış olan ve Herodotus’un tarih yazma amacı ve geleneği ile kaleme alınmış bu eserlerin yanı sıra Hıristiyan nüfusun giderek artması ve uğradıkları işkenceler Eusebius’u savunma niteliği taşıyan bir eser yazmaya teşvik etmiş bu da

gelenekte yeni bir tür olmuştur. Çalışmamızda pagan bir yazarın ifade ettiklerini zıt bir bakıştan irdelemek, karşılaştırmalı bir inceleme yapmak açısından hayati önem taşımaktadır. Ayrıca, Zosimus’un anlattıklarıyla edindiğimiz ancak eksik kalan bilgilerimizi tamamlamak açısından da önemlidir. Caesarea piskoposu olan Eusebius, 263-339 yılları arasında yaşamış, İS 290 yılı civarında Grekçe olarak Historia

Ecclesiastica - Ἐκκλησιαστικὴ ἱστορία yazmış ve Hıristiyanlığın birinci yüzyıldan

dördüncü yüzyıla kadar süren gelişimini kronolojik olarak anlatmıştır. Aynı yöntemi takip eden bir diğer tarihçi olan Philostorgius, İS 368-439 yılları arasında yaşamış, İS 425 ve 433 yılları arasında Socrates’in eserinden hemen önce Historia Ecclesiastica -

Ἐκκλησιαστικὴ ἱστορία adlı eserini kaleme almıştır. Eser, iki kitaptan ve toplamda on iki

bölümden oluşmaktadır. Ariusçu olduğu bilinen Philostorgius’un diğer Kilise Tarihi yazarlarından ayrıldığı nokta, çoğunlukla imparatorların karşısında bir tavırla yazmış olmasıdır. Çalışmamızda özellikle, övdüğü Valens ve yerdiği I. Theodosius’a dair betimleri, Zosimus’un yorumlarıyla karşılaştırma yapabilmemiz açısından ve Batı’nın yaşadıklarına farklı bir bakış için mühim bir yere sahiptir. Bir diğer Kilise tarihçisi olan Socrates ise, Arius taraftarı Philostorgius’tan farklı olarak görüş ayrılıklarının karşısında durmuştur ve imparatorluğun huzurlu bir bütünlük içinde varoluş temelinin Kilise’deki inanç ayrımlarının önüne geçilmesiyle mümkün olacağını savunmuştur. Bu tutumunun II. Theodosius’un ılımlı dinsel tavrından ileri geldiğini söylemek yanlış olmayacaktır. İmparatorluğun dönüşümü ve süreçteki gelişimine dair bilgileri Sozomenus ve Theodoretus’un çağdaşı olan Socrates’ten takip etmek çalışmamıza büyük ölçüde katkı sağlamıştır. Zira eseri II. Theodosius döneminde yazılmış olan ve 305- 439 yıllarında yaşanan olayları kapsayan bir Historia Ecclesiastica - Ἐκκλησιαστικὴ ἱστορία’dır. İS 400-450 yılları arasında yaşamış olan bir diğer Kilise tarihçisi, Sozomenus ise Constantinopolis’te 440-443 yılları arasında bir Historia Ecclesiastica - Ἐκκλησιαστικὴ

ἱστορία kaleme almıştır. Dokuz kitaptan oluşan Kilise Tarihi, İS 312 yılından başlamış

425 yılındaki olayların anlatımıyla sona ermiştir. Sozomenus’un anlatımını sunduğu yıllara dair verdiği bilgiler çalışmamızda incelenen olayların Hıristiyan bakış açısından değerlendirilebilmesi bağlamında faydalı kaynaklar arasında yerini almıştır. Bu kilise tarihlerini hemen beşinci yüzyılda takip eden bir Kilise Tarihçisi ve piskopos olan Theodoretus, eseri Aryanizm ile başlatmış ve İS 429 yılının olaylarıyla sonlandırmıştır. Yazarın eseri tamamladığı tarih olarak ise 449-450 yılları gösterilmektedir. Socrates ve

Sozomenus’tan farklı bir üslupta Historia Ecclesiastica -Ἐκκλησιαστικὴ ἱστορία oluşturmuştur. Son olarak söz edilmeye değer bir tarih yazarı olarak Theophanes’in dokuzuncu yüz yılda kaleme aldığı Chronographia adlı eseri, Roma İmparatorluğu’nun 284-813 yılları arasını kapsaması ile çalışmamızın gelişimi için dikkate değer bilgiler içermektedir.