• Sonuç bulunamadı

2. Atasözleri ile Ġlgili Genel Bilgiler

2.6. Konuları Bakımından Atasözleri

hikmetli sözlerdir. Atasözlerinde iĢlenen konular, sosyal hayatta sürekli karĢılaĢabileceğimiz konulardır. Bir toplumun atasözlerini incelediğimizde, o toplumun hayata bakıĢı, inançları, giyimleri, örf, âdet ve gelenekleri, toplum kuralları, yemek kültürü vb. hakkında bilgi sahibi olabiliriz. Türk atasözlerinde iĢlenen konular ve bu konulara örnek atasözlerinden bazıları Ģunlardır: İbadet de gizli, kabahat de (1498),

İslam'ın şartı beş, altıncısı insaf demişler (1564), atasözleri din ile, Her işin başı sağlık

(1416) atasözü sağlıkla, Ölümden öte (ye) köy yoktur (2120) atasözü ölümle, Çobansız

koyunu kurt kapar (801) atasözü hayvancılıkla, Buğdayı (arpayı) taşlı yerden, kızı

kardaşlı yerden (714) Karakışta karlar, martta yağmaz, nisanda durmazsa değme

çiftçinin keyfine (1666) atasözleri tarımla, Mart dokuzunda çıra yak, bağ buda (1987)

Mart kuruluk, nisan yağmurluk (1989) atasözleri iklimle, Ak akçe, kara gün içindir (150)

atasözü tasarrufla, Akrabanın akrabaya akrep etmez ettiğini (193) atasözü akrabalıkla, Ayda bir gel dostuna, kalksın ayak üstüne; günde bir gel dostuna, yatsın sırtı üstüne (437) dostlukla, Aynan yoksa komşuna bak (447) atasözü komĢulukla, Gelin olmayan

kızın vebali amcası oğlunun boynuna (1252) atasözü evlilikle ilgilidir. Atasözleri

toplumsal olayları, doğa olaylarını -uzun bir gözlem ve deneme sonucu- anlamamızı sağlarlar. Ahlak, iyilik ve erdem dersi verirler. Toplumdaki yanlıĢ inanç ve yaĢantıyı eleĢtirirler. Bu yönleriyle atasözleri topluma ayna tutar. Bazı atasözleri ise ilk okunduklarında olumsuz bir anlam içeriyormuĢ izlenimi verir: Gavurun tembeli keşiş,

Müslüman‟ın tembeli derviş olur (1231) Akara kokara bakma, çuvala girene bak (153)

Sev seni seveni, hak ile yeksan ise; sevme seni sevmeyeni, Mısır'a sultan ise (2260) Açın

imanı olmaz (46) gibi. Feridun Fazıl Tülbentçi6 olumsuz yargılı görünen bu atasözleri

için Ģu değerlendirmede bulunur:

“Atasözleri arasında iyileri olduğu gibi fenaları da vardır. Birbirine tamamen karĢıt olanlar bulunmaktadır. Doğru söyleyeni dokuz köyden kovarlar, Yağmur yağarken küpünü doldurur, Ben öldükten sonra taĢ üstünde taĢ kalmasın, Altun anahtar kale kapılarını açar, El öpmekle ağız aĢınmaz, Paralı adamdan dağlar korkar vb. gibi bencilliği yalancılığı kayıtsızlığı rüĢveti, vefasızlığı mübah gösteren bunlara benzer atasözleri yerinde söylenirse bir ibret dersi çıkarmak mümkündür. Ġyi insanlar gibi fena insanlar da vardır. Öyleyse atasözlerinin de fenası olacaktır.” (Tülbentçi 1988: 37) Pertev Naili Boratav da konu ile ilgili Ģu tespitte bulunur:

“Atasözleri arasında çeliĢkili yargıları bildirmiĢ olanların bulunması, onların

söyleyenlerin her zaman belli bir konu üzerinde olmadıklarını gösterir. Atasözleri oluĢtukları çevrelerin ve çağların düĢünüĢ ve davranıĢlarını dile getirmiĢlerdir. Ahlak krallarından birinin donmuĢ, değiĢmez yasalar olmadığı bir gerçektir.” (Boratav 1969: 135)

Stanıslawa Plaskowıcka-Rymkıewıcz, ilk bakıĢta olumsuz gibi görünen bu gibi atasözlerini olumsuzluk nedenleriyle sıraladıktan sonra konu ile ilgili Ģunları söylemektedir:

“Atasözünde anlam soyut değildir. Bu anlam, atasözünü söyleyenin düĢüncesine, niyetine de bağlıdır. Özünde ahlaka karĢıt görülen atasözü, söylendiği koĢul ve duruma; söyleyenin ahlak düzenine, niyetine göre, etik ve moral bir öz elde eder. Burada atasözünü kullanan insanın o andaki psikolojik durumu, davranıĢı, tepkisi, sesi, tonu, hareketleri rol oynar. Her atasözünün çeĢitli anlamları vardır. Bu anlamlar, atasözü ile dile gelen, söyleyenin iç tutumuna; bulunduğu dıĢ koĢullara göre değiĢir.” (Rymkıewıcz 1968: 223)

Stanıslawa Plaskowıcka-Rymkıewıcz, her ne kadar yukarıda belirttiğimiz açıklamasında olumsuz yargılı atasözlerinin anlamlarının iç tutuma, dıĢ çevreye, ahlaki ilkelere vb. bağlı olarak değiĢtiğini belirtse de sıraladığı örneklerin büyük bir bölümü gerçekte olumsuz bir anlam içermemektedir. Ahat Üstüner, Rymkıewıcz‟in tutumunu kasıtlı yanlıĢ değerlendirmelere, Türk kültürü ve Türk dilinin özelliklerini bilmemeye ve benzer baĢka yaklaĢımlarda olumsuz yargılı diye değerlendirilebilecek atasözlerinin oluĢumunu sağlamak istemesine bağladıktan sonra olumsuz yargılı olarak görülen veya bu Ģekilde değerlendirilen atasözlerinin oluĢum nedenlerini Ģu Ģekilde sıralamaktadır:

“1. Aynı toplum içinde bulunan bireylerin farklılık arz eden ve olumsuz da çok görülen davranıĢ Ģekillerinin ve toplumdaki çeĢitli olayların atasözü ile ifade edilmesi. 2. Dar bir çevre içinde kullanılan, o çevreye has bir düĢünceyi, özel bir durumu dile getiren olumsuz yargılı atasözleri. 3. Zamanla değiĢmiĢ ve aslı bilinmeyen atasözlerinin, belli bir grup tarafından olumsuz bir davranıĢ veya düĢünceyi haklı göstermek için kullanılmasıyla ortaya çıkanlar. 4. Gerçekte atasözü olmayan bir sözün kasıtlı olarak atasözü diye yanlıĢ bir düĢünceyi doğrulamak için kullanılması. 5. Kültürel bozulmalara, art niyetli dayatmalara, zorlamalara bağlı olarak belli devrelerde ortaya çıkan, zamanla milletin ayıkladığı, olumsuz yargı taĢıyan birtakım sözler.” (Üstüner 2002: 41-42)

Gerçekte bu atasözleri anlamsız durumlar içermekten ziyade karĢılaĢılan sosyal olay ve söylendiği an için geçerli bir durum oluĢturmaktadır. Rymkıewıcz‟in de belirttiği gibi bu atasözleri olumsuz görünmekle birlikte bize olumsuz değer yargılarıyla mücadele etmemiz gerektiğini söyler.

Ömer Asım Aksoy‟un Atasözleri Sözlüğü incelendiğinde atasözlerinin genel olarak Ģu konularla ilgili olduğu görülmektedir:

a. Sosyal olayların nasıl oluĢtuklarını ifade eden atasözleri b. Doğa olaylarının nasıl oluĢtuğunu ifade eden atasözleri c. Toplumun inançlarını yansıtan atasözleri

ç. Ahlak dersi veren atasözleri

d. Gerçekleri, felsefi düĢünceleri, erdemleri ifade eden atasözleri

e. Sosyal yaĢayıĢın ürünü olan örf, adet ve gelenekleri yansıtan atasözleri

Atasözleri genel olarak yukarıda sıralanan konuları içermekle birlikte atasözlerini çeĢitli alt baĢlıklar (Atasözlerinde Çocuk, Atasözlerinde Giyim-KuĢam, Atasözlerinde Meslekler, Atasözlerinde Hayvanlar, Atasözlerinde Ġklim, vb.) altında incelenmiĢtir.