• Sonuç bulunamadı

Cümlenin Anlamına Göre Atasözleri

3. Atasözlerinde Cümle Türleri

3.4. Cümlenin Anlamına Göre Atasözleri

“Anlamı bakımından üç türlü cümle vardır: Olumlu cümle, Olumsuz cümle, Soru cümlesi.” (Özçelik-Erten 2005: 224)

Atasözlerinin öğüt verme, tavsiyede bulunma, sakındırma amacı güttüğü, aynı zamanda sakındıran, hoĢ görülmeyen durumlardan menedip, ayıplayan yönleri olduğu daha önce vurgulanmıĢtı. Atasözleri farklı anlam dizilimleriyle, bu anlamların birkaçını birden verebilmektedir. Atasözleri öğüt içerdiklerinde, tavsiyede bulunduklarında daha çok olumlu yüklemler kullanılmıĢ; sakındırıp, ayıplarken de olumsuz yüklemler kullanılmıĢtır. Cümlenin bağlamına göre her iki anlamın aynı yüklemlerle olumlu- olumlu, olumsuz-olumsuz sağlandığı atasözleri de vardır.

Atasözlerine anlam akıcılığı kazandıran, atasözlerinde ahengi sağlayan, önemli yapısal unsurlardan biri de cümle dizimidir. Çünkü atasözlerinde yüklemler çok çeĢitli Ģekillerde bir araya gelebilmekte ve bu bir araya gelim atasözlerinin yapısını oluĢturmaktadır.

Atasözlerinin yüklemlerini anlam dizilimine göre incelediğimizde olumlu yüklemlerin olumsuz yüklemlerin sayısından daha fazla olduğu görülmektedir. Bu da atasözlerinin çoğunun olumlu cümlelerden oluĢtuğunu göstermektedir. Atasözlerinde olumsuzluk iki Ģekilde sağlanır. 1. Eklerle sağlanan olumsuzluk, 2. Kelimelerle sağlanan olumsuzluk. Kelimelerle olumsuz yapılan atasözlerinin sayısı eklerle olumsuzlaĢtırılan atasözlerine göre daha azdır. Çünkü atasözlerinin çoğu fiil cümlelerinden oluĢmaktadır. Fiil cümleleri ise eklerle olumsuz hale getirilir. Fiil cümlelerinin yer aldığı atasözleri daha çok Türkçe‟nin en eski metinlerinde de karĢılaĢtığımız -mA ekiyle olumsuz hale getirilmiĢtir. -mA eki bazı kullanımlarında ünlü değiĢimine uğrayarak da kullanılmıĢtır. -mA eki dıĢında –mAz ekiyle kurulan olumsuz atasözleri de vardır. Bazı kaynaklarda olumsuzluk eki olarak geçen +sIz ekini olumsuz eki olarak değil de yokluk eki olarak düĢündüğümüzden, bu ekle kurulan cümleleri olumsuz cümle örnekleri içerisine almadık. Münir Erten, +sIz‟ın olumsuzluk eki değil de yokluk eki olduğunu Ģu Ģekilde ifade eder: “İsimden isim yapım eki olan +sIz ekine zıtlık veya yokluk kastederek de olsa olumsuzluk eki demek doğru değildir. İsimlerden zıtlık, yokluk ve bulunmama ifade eden isimler yapmaya yarayan bir ektir demek daha doğrudur.” (Erten 2007: 1168) Atasözlerinde isim soylu cümlelerin çoğu değil kelimesiyle olumsuz hale getirilmiĢtir. Ayrıca ne…ne bağlama gruplarıyla yapılan olumsuz cümle örneklerine de rastlanmaktadır.

Atasözlerinde dikkat çeken diğer bir yapı da soru yapısıdır. Atasözlerinin yapısı incelendiğinde soru cümlelerin sayısının çok fazla olmadığı görülür. Atasözlerindeki soru cümleleri daha çok mi soru edatıyla kurulmuĢtur. Soru yapısındaki bu atasözleri istifham içerikli olup bu sorularda asıl amaç soru sormaktan ziyade bilinen bir cevabı pekiĢtirmek, kabul ettirmek veya teyit ettirmektir.

Soru yapısının soru-cevap Ģeklinde karĢımıza çıktığı örnekler de vardır. Bunların sayısı son derece azdır. KonuĢmalı anlatım (diyalog) tekniğinin kullanıldığı bu yapı; romanlarda, hikâyelerde ve özellikle tiyatro eserlerinde sıklıkla kullanılmıĢtır. Soru- cevap yapısı bir giriĢ (baĢlangıç) cümlesi ve bir sonuç cümlesinden oluĢmaktadır. GiriĢ

cümlesi soru edatı mi ile kurulabildiği gibi; kim, ne, nereye gibi soru sözcükleriyle de kurulabilir. Soru yapısı ve soru cevap yapısı kullanım kalıplarına göre atasözleri baĢlığı altında incelendiğinden (1.3.3. Soru Kalıbı, 1.3.4. Soru-Cevap Kalıbı) ayrıca bu bölümde ele alınmamıĢtır.

3.4.1. Olumlu Yüklemli Atasözleri

Aç tavuk (düĢünde) kendini buğday (arpa, darı) ambarında sanır (görür). (61) Ağır taĢ, batman döver (yerinden oynamaz). (120)

Ak göt (don, bacak), kara göt (don, bacak) geçit baĢında (hamamda) belli olur. (161)

Almadan vermek, Allah'a mahsus (yaraĢır). (257)

Arabanın ön tekerleği nereden geçerse art tekerleği de oradan geçer. (310) Ayıpsız yar arayan (dost isteyen), yarsız (dostsuz) kalır. (443)

Bana dokunmayan (beni sokmayan) yılan bin yaĢasın. (522)

Cami ne kadar büyük (cemaat ne kadar çok) olsa imam (hoca) gene bildiğini okur. (734)

Çağrılmayan yere çörekçi ile börekçi gider. (762) Deli dostun olacağına akıllı düĢmanın olsun. (876)

Ekmeğin (çöreğin) büyüğü, hamurun (unun) çoğundan olur. (1063)

Fukaranın düĢkünü, beyaz giyer kıĢ günü. (1220)

Garip itin kuyruğu bacağı arasında (götünde, kıçına kısık) gerek (olur). (1226) Hacı hacıyı Mekke'de (derviĢ derviĢi tekkede) bulur. (1343)

Irak yerin haberini kervan getirir. (1485)

Ġki testi çarpıĢınca biri kırılırsa biri de çatlar. (1521) Kadının Ģamdanı altın olsa mumu dikecek erkektir. (1641) Leyleğin ömrü (günü) laklaka ile geçer. (1969)

Müflis (züğürtleyen) bezirgan (tüccar) eski defterlerini karıĢtırır. (2034) Nereye gitsen okka dört yüz dirhem. (2052)

Ortaklık öküzden baĢka (yalnız) buzağı yeğdir. (2087)

Ön tekerlek nereye giderse art tekerlek de oraya gider. (2138) Parayı zaptetmek deliyi zaptetmekten zor. (2161)

Rüzgarın önüne düĢmeyen yorulur. (2183)

ġeytanla ortak buğday eken samanını alır. (2346) TaĢa çıkan keçinin ağaca çıkan oğlağı olur. (2371) Ucuz etin yahnisi (suyu) tatsız (yavan) olur. (2441) Ürümesini bilmeyen köpek (it), sürüye kurt getirir. (2460)

Yakın (hayırlı) dost (komĢu) hayırsız hısımdan (akrabadan) yeğdir (iyidir). (2506) Yumurtlayan tavuk bağırgan olur. (2616)

Züğürt olup düĢünmektense, uyuz olup kaĢınmak yeğdir. (2666)

Zürafanın (kibarlar) düĢkünü, beyaz giyer kıĢ günü. (2667)

3.4.2. Olumsuz Yüklemli Atasözleri Acıklı baĢta akıl olmaz. (19)

Açın imanı olmaz. (46) Ağaçtan maĢa olmaz. (102)

Atın tepmezi, itin kapmazı olmaz. (401) Atlıya saat olmaz. (410)

Ayrandan aĢağı katık olmaz. (448) Bahanesiz ölüm olmaz. (489)

Bakan göze bağ (yasak) olmaz. (494) Balta değmedik ağaç olmaz. (519) BeĢ parmak bir değil (olmaz). (572)

Denizdeki balığın (pazarı) pazarlığı olmaz. (896) Deniz kenarında dalga eksik olmaz. (898)

Dertsiz baĢ (kul) olmaz. (916)

Deve Kabe'ye gitmekle hacı olmaz. (931) Dikensiz gül olmaz. (949)

DüĢenin dostu olmaz (hele bir düĢ de gör). (1036) Elçiye zeval olmaz. (1070)

Emanete hıyanet olmaz. (1113)

Emek olmadan (emeksiz) yemek olmaz. (1116)

Erenlerin sağı, solu (belli) olmaz. (1123) Eskisi olmayanın yenisi olmaz. (1147) EĢek at olmaz, ciğer et olmaz. (1168)

EĢek çamura çökerse sahibinden gayretlisi olmaz. (1171)

EĢek kocamakla (büyümekle) tavlabaĢı olmaz. (1175)

EĢek, kulağı kesilmekle küheylan olmaz. (1176) Göğe direk, denize kapak olmaz. (1267)

Gidilmeyen yer, senin olmaz (değildir). (1262) Görünen dağın (köyün) uzağı olmaz. (1295) Göze yasak olmaz. (1300)

Gül dalından odun, beslemeden kadın olmaz. (1311) Hamala semeri yük olmaz (değildir). (1354)

Haramın temeli (binası) olmaz. (1361) Hatasız kul olmaz. (1376)

Ġt değmekle (iĢemekle) deniz pis olmaz. (1587) Kalıp kıyafetle adam, adam olmaz. (1652) Kanaat gibi devlet olmaz. (1657)

Kazan taĢarsa kepçenin değeri olmaz. (1736) Kele köseden yardım olmaz. (1765)

Kenarın dilberi nazik de olsa nazenin olmaz. (1777) Koyma akıl, akıl olmaz. (1862)

Kul hatasız olmaz. (1915)

Kul kusursuz (hatasız) olmaz. (1917) Kurtla koyun, kılıçla oyun olmaz. (1932) Kusursuz güzel olmaz. (1940)

Mürüvvete endaze olmaz. (2037)

Namazda meyli olmayanın kulağı ezanda olmaz. (2039)

Öfkede akıl olmaz. (2104)

Öküze boynuzu yük olmaz. (2113)

Sağır için iki kere kamet olmaz. (2204) Sebepsiz ölüm olmaz. (2234)

Sen bilirsin deyince (değirmende) kavga olmaz. (2239) Yalnız taĢ, duvar olmaz. (2515)

Yürük ata kamçı olmaz. (2625) Zahmetsiz rahmet olmaz. (2636)

Zorla güzellik olmaz. (2661) Zurnada peĢrev olmaz. (2663)

Dünya (Peygamber) Süleyman'a bile kalmamıĢ. (1032)

DüĢmanın karınca ise de hor bakma. (1040) Göte yakın yerden et yememeli. (1298)

Karpuz kabuğunu görmeden denize girme. (1692)

Ulular köprü olsa basıp geçme. (2442) Varını veren utanmamıĢ. (2474) Yılana yumuĢak diye el sunma. (2575) Yarına kalan davadan korkma. (2529)

AĢığa Bağdat uzak (ırak) değil (gelmez). (358)

Ekmekten kaĢık olur ama her yoğurdun hakkına değil. (1065)

EĢeğe semer yük değil. (1156)

Gökten yere yağar, yerden göğe değil. (1270) Harman dövmek keçinin iĢi değil. (1365)

Koça (öküze) boynuzu yük değil (olmaz). (1841)

Mahkeme kadıya mülk değil. (1973)

Yigit baĢından devlet ırak değildir. (2590) ġap ile Ģeker bir değil. (2336)

Sonradan gelen devlet, devlet değildir. (2287)

3.4.3. Soru Yüklemli Atasözleri

(Kullanım kalıpları içerisinde ele alınmıĢlardır. bk. 1.3.3. Soru Kalıpları)