• Sonuç bulunamadı

2.2. Türk Anayasal Sisteminde Kamu Düzeni

2.2.4. Türkiye'nin Taraf Olduğu Uluslararası Düzenlemelerde Kamu Düzeni . 74

2.2.5.3. Kolluk Yetkilerinin Genişlemesi

Kamu düzeninin konjonktürel niteliği, onun olağan ve olağanüstü durumlarda farklı algılanmasına ya da temel hak ve özgürlükler ile kamu düzeni arasındaki önem sıralamasının değişmesine neden olmaktadır.

Anayasa, olağanüstü yönetim usullerini ayrıntılı bir biçimde düzenlemiş ve 119. ve 120. maddelerinde “olağanüstü haller”, 122. maddesinde ise “sıkıyönetim, seferberlik ve savaş hali”‘ olmak üzere iki tür olağanüstü yönetim biçimi öngörmüştür.

Bunlardan, 119. maddede “Tabii afet ve ağır ekonomik bunalım sebebiyle olağanüstü hal ilânı”, 120. maddede “şiddet olaylarının yaygınlaşması ve kamu düzeninin ciddi şekilde bozulması sebepleriyle olağanüstü hal ilânı” düzenlenmiştir. 122. madde ise,

193 GÖZLER : s.484.

194 GÜNDAY: s.259.

“Sıkıyönetim, seferberlik ve savaş hali”ni düzenlemektedir.Her iki durum da, özünde, kamu düzeninin ciddi biçimde bozulması nedeniyle yaşama geçirilmektedir ve böylesi dönemlerde, anayasa ile güvence altına alınmış olan temel hak ve özgürlüklerin kullanılması Anayasanın 15. maddesinin birinci fıkrası uyarınca tamamen ya da kısmen durdurulabilecektir. Madde 15 şöyle demektedir :

“Savaş, seferberlik, sıkıyönetim veya olağanüstü hallerde, milletlerarası hukuktan doğan yükümlülükler ihlal edilmemek kaydıyla, durumun gerektirdiği ölçüde temel hak ve hürriyetlerin kullanılması kısmen veya tamamen durdurulabilir veya bunlar için Anayasada öngörülen güvencelere aykırı tedbirler alınabilir.

Birinci fıkrada belirlenen durumlarda da, savaş hukukuna uygun fiiller sonucu meydana gelen ölümler ile, ölüm cezalarının infazı dışında, kişinin yaşama hakkına, maddi ve manevi varlığının bütünlüğüne dokunulamaz; kimse din, vicdan, düşünce ve kanaatlerini açıklamaya zorlanamaz ve bunlardan dolayı suçlanamaz; suç ve cezalar geçmişe yürütülemez; suçluluğu mahkeme kararı ile saptanıncaya kadar kimse suçlu sayılamaz.”

Anayasanın 15. maddesine göre, olağanüstü yönetim usullerinde, temel hak ve özgürlüklerin kullanılması kısmen veya tamamen durdurulabilir ve bunlar için anayasada öngörülen güvencelere aykırı tedbirler alınabilir. Gerçi anayasa, bu yetkilerin kullanımında sınır işlevi görebilecek bazı ölçütler koymuştur. Bunlar, “durumun gerektirdiği ölçü”, “milletlerarası hukuk” ve “dokunulmaz-çekirdek alan” şeklinde

formüle edilmiştir.195 Fakat, “durdurma” ve “anayasal güvenceleri kaldırma”

önlemlerinin bu ölçütlere uygun şekilde alınıp alınmadıklarını yargısal yönden denetleme imkânı, yok denecek kadar azdır. Çünkü, bu önlemler, cumhurbaşkanının başkanlığında toplanan bakanlar kurulunun çıkaracağı KHK’lerle alınabilir (m. 121, 122, 91/I) ve bu kararnamelerin Anayasaya aykırılığı iddiasıyla Anayasa Mahkemesi’ne dava açılamaz (m. 148/I).196

Olağanüstü yönetim usullerine, iç karışıklık, ayaklanma, savaş tehlikesinin baş göstermesi, savaş hali, doğal afet, ağır ekonomik bunalım ve bunlara benzer nedenlerle devletin ve toplumun güvenliğini büyük ölçüde sarsan durumlarla karşılaşıldığında başvurulur. Bu durumların, devletin ve toplumun varlığı ve güvenliği bakımından büyük bir tehlike oluşturduğu kuşkusuzdur. Olağan yönetimlerin bu tehlikelerin giderilmesinde yetersiz kalması nedeniyle tüm hukuk sistemlerinde olağanüstü yönetim biçimleri ortaya çıkmıştır.197

Anayasa Mahkememiz, bir kararında, olağanüstü yönetim usullerini işlevselliğine yönelik bir açıklama getirmiştir198:

“...demokratik ülkelerde olağanüstü yönetim usulleri, hukuku dışlayan keyfi bir yönetim anlamına gelmez. Olağanüstü yönetimler kaynağını Anayasa’da bulan, anayasal kurallara göre yürürlüğe konulan, yasama ve yargı organlarının denetiminde varlıklarını sürdüren rejimlerdir.

Ayrıca, olağanüstü hal yönetimlerinin amacı, anayasal düzeni korumak ve

195Durdurma kavramı ve durdurmanın sınırı konusunda bkz. Tekin AKILLIOĞLU: “Temel Hakların Durdurulması”, Bahri Savcı’ya Armağan, s. 54 vd. Aktaran, M. SANCAR: s. 157.

196 M. SANCAR: s.157.

197 AYM., E. 1990/25, K. 1991/1, 10.1.1991, RG: 05.03.1992/21162.

198 AYM., E. 1990/25, K. 1991/1, 10.1.1991, RG: 05.03.1992/21162.

savunmak olmalıdır. Bu nedenle olağanüstü yönetim usulleri yürütme organına önemli yetkiler vermesine, hak ve özgürlükleri de önemli ölçüde sınırlandırmasına karşın, demokrasilerde sonuçta bir ‘hukuk rejimi’dir.”

Her iki olağanüstü yönetim biçiminin Anayasa’da ve ilgili yasalarda yer alış biçimlerine değinelim.

2.2.5.3.1. Olağanüstü Hal

Olağanüstü hal, Anayasanın 119 ila 121. maddelerinde düzenlenmiştir.

Olağanüstü hal, 119. ve 120. maddelerde sayılan nedenlerin ortaya çıkması halinde,bu nedenlerle bozulmuş bulunan kamu düzeninin yeniden kurulmasını amaçlayan ve temel hak ve özgürlüklerin geçici olarak, kısmen ya da tamamen durdurulmasına, vatandaşlar için para, mal ve çalışma yükümlülükleri getirilmesine olanak sağlayan bir yönetim usulüdür.199 Olağanüstü hallerde özgürlükler de olağanüstü kayıtlamalara tabi tutulur.200

2935 sayılı Olağanüstü Hal Kanunu’na göre, olağanüstü hal, Cumhurbaşkanının başkanlığında toplanan bakanlar kurulu kararının Resmi Gazetede yayımlanmasıyla yürürlüğe girer ve TBMM’nin onayıyla yürürlükte kalır. Altı aydan fazla olmamak üzere ilan edilen olağanüstü hal süresini uzatma yetkisi de TBMM’nin elindedir.

Olağanüstü hali gerektiren nedenler Anayasanın 119 ve 120. maddelerinde belirlenmiştir. Maddeler şu şekildedir :

199 GÜNDAY: s.269-271.

200 KAPANİ: s.239.

Madde 119.- Tabii afet, tehlikeli salgın hastalıklar veya ağır ekonomik bunalım hallerinde, Cumhurbaşkanı başkanlığında toplanan Bakanlar Kurulu, yurdun bir veya birden fazla bölgesinde veya bütününde süresi altı ayı geçmemek üzere olağanüstü hal ilan edebilir.

Madde 120.- Anayasa ile kurulan hür demokrasi düzenini veya temel hak ve hürriyetleri ortadan kaldırmaya yönelik yaygın şiddet hareketlerine ait ciddi belirtilerin ortaya çıkması veya şiddet olayları sebebiyle kamu düzeninin ciddi şekilde bozulması hallerinde, Cumhurbaşkanı başkanlığında toplanan Bakanlar Kurulu, Milli Güvenlik Kurulunun da görüşünü aldıktan sonra yurdun bir veya birden fazla bölgesinde veya bütününde, süresi altı ayı geçmemek üzere olağanüstü hal ilan edebilir.

Olağanüstü yönetim usulleri olarak anayasal hükümlerin doğrudan uygulamaya konması bakımından, hep tek yanlı bir tercih var görünmektedir: "Tabii afet ve ağır ekonomik bunalım sebebiyle" (m.119) hiç olağanüstü hal ilan edilmediği halde,

"şiddet olaylarının yaygınlaşması ve kamu düzeninin ciddi şekilde bozulması sebepleriyle" ilan edilen olağanüstü hal hiç yürürlükten kaldırılmamıştır.201

Olağanüstü Hal Kanunu, yükümlülükler ve alınacak tedbirler bağlamında, tabii afet ve tehlikeli hastalıkları, ağır ekonomik bunalımı ve şiddet hareketlerini üç ayrı bölümde ele almıştır.

Olağanüstü Hal Kanunu’nun 5. maddesine göre; Tabii afet ve tehlikeli salgın hastalıklar sebepleriyle olağanüstü hal ilan edilmesi durumunda; felakete uğrayanların

201 KABOĞLU: “Türkiye’nin İnsan Hakları Sorunları”.

kurtarılması, meydana gelen hasar ve zararın telafisi için ihtiyaç duyulan ve hemen sağlanamayan para ve her türlü taşınır ve taşınmaz mallar ve yapılması gereken işler;

para, mal ve çalışma yükümlülüğü yoluyla sağlanır. Bu durumda alınacak tedbirler 9.

maddede sayılmıştır: Bölgenin belirli yerlerinde yerleşimi yasaklamak, belirli yerleşim yerlerine girişi ve buralardan çıkışı sınırlamak, belli yerleşim yerlerini boşaltmak veya başka yerlere nakletmek; öğretim ve eğitim kurumlarında öğrenime ara vermek ve öğrenci yurtlarını süreli veya süresiz olarak kapatmak; eğlence yerleri ile kulüp vesair oyun salonlarını, konaklama tesislerini denetlemek ve bunların açılma ve kapanma zamanını tayin etmek, sınırlamak, gerektiğinde kapatmak ve bu yerleri olağanüstü halin icaplarına göre kullanmak; bölgede olağanüstü hal hizmetlerinin yürütülmesi ile görevli personelin yıllık izinlerini sınırlamak veya kaldırmak; bölge sınırları içerisindeki tüm haberleşme araç ve gereçlerinden yararlanmak ve gerektiğinde bu amaçla geçici olarak bunlara elkoymak; tehlike arz eden binaları yıkmak; kamu için gerekli mal, eşya, araç, gereç ve her türlü maddelerin imali, satımı, dağıtımı, depolanması ve ticareti konularında gerekli tedbirleri almak, bu yerlere gerektiğinde elkoymak, kontrol etmek ve bu malları satıştan kaçınan, saklayan, kaçıran, fazla fiyatla satan, imalatını durduran veya yavaşlatanlar hakkında fiilin işleniş şekli veya niteliği de nazara alınarak işyeri bulunduğu mahal için hayati önem taşımadığı takdirde işyerini kapatmak; kara, deniz ve hava trafik düzenine ilişkin tedbirleri almak, ulaştırma araçlarının bölgeye giriş ve çıkışlarını kayıtlamak veya yasaklamak vb.

Olağanüstü Hal Kanunu, 11.maddede, şiddet hareketlerinde alınacak tedbirleri belirlemiştir. Buna göre, Anayasa ile kurulan hür demokrasi düzenini veya temel hak ve hürriyetleri ortadan kaldırmaya yönelik yaygın şiddet hareketlerine ait ciddi belirtilerin ortaya çıkması veya şiddet olayları sebebiyle kamu düzeninin ciddi şekilde bozulması nedeniyle olağanüstü hal ilan edilmesi durumunda, genel güvenlik,

asayiş ve kamu düzenini korumak, şiddet olaylarının yaygınlaşmasını önlemek amacıyla 9 uncu maddede öngörülen tedbirlere ek olarak tedbirler de alınabilir: Sokağa çıkmayı sınırlamak veya yasaklamak; belli yerlerde veya belli saatlerde kişilerin dolaşmalarını ve toplanmalarını, araçların seyirlerini yasaklamak; kişilerin üstünü, araçlarını, eşyalarını aratmak ve bulunacak suç eşyası ve delil niteliğinde olanlarına el koymak, olağanüstü hal ilan edilen bölge sakinleri ile bu bölgeye hariçten girecek kişiler için kimlik belirleyici belge taşıma mecburiyeti koymak; gazete, dergi, broşür, kitap, el ve duvar ilanı ve benzerlerinin basılmasını, çoğaltılmasını, yayımlanmasını ve dağıtılmasını, bunlardan olağanüstü hal bölgesi dışında basılmış veya çoğaltılmış olanların bölgeye sokulmasını ve dağıtılmasını yasaklamak veya izne bağlamak;

basılması ve neşri yasaklanan kitap, dergi, gazete, broşür, afiş ve benzeri matbuayı toplatmak, söz, yazı, resmi, film, plak, ses ve görüntü bantlarını ve sesle yapılan her türlü yayımı denetlemek, gerektiğinde kayıtlamak veya yasaklamak; hassasiyet taşıyan kamuya veya kişilere ait kuruluşlara ve bankalara, kendi iç güvenliklerini sağlamak için özel koruma tedbirleri aldırmak veya bunların artırılmasını istemek, her nevi sahne oyunlarını ve gösterilen filmleri denetlemek, gerektiğinde durdurmak veya yasaklamak, ruhsatlı da olsa her nevi silah ve mermilerin taşınmasını veya naklini yasaklamak; her türlü cephaneler, bombalar, tahrip maddeleri, patlayıcı maddeler, radyoaktif maddeler veya yakıcı, aşındırıcı, yaralayıcı eczalar veya diğer her türlü zehirler ve boğucu gazlar veya benzeri maddelerin bulundurulmasını, hazırlanmasını, yapılmasını veya naklini izne bağlamak veya yasaklamak ve bunlar ile bunların hazırlanmasına veya yapılmasına yarayan eşya, alet veya araçların teslimini istemek veya toplatmak; kamu düzeni veya kamu güvenini bozabileceği kanısını uyandıran kişi ve toplulukların bölgeye girişini yasaklamak, bölge dışına çıkarmak veya bölge içerisinde belirli yerlere girmesini veya yerleşmesini yasaklamak; bölge dahilinde güvenliklerinin sağlanması gerekli görülen

tesis veya teşekküllerin bulunduğu alanlara giriş ve çıkışı düzenlemek, kayıtlamak veya yasaklamak; kapalı ve açık yerlerde yapılacak toplantı ve gösteri yürüyüşlerini yasaklamak, ertelemek, izne bağlamak veya toplantı ve gösteri yürüyüşlerinin yapılacağı yer ve zamanı tayin, tespit ve tahsis etmek, izne bağladığı her türlü toplantıyı izletmek, gözetim altında tutmak veya gerekiyorsa dağıtmak; işçinin isteği, ahlak ve iyi niyet kurallarına uymayan haller, sağlık sebepleri, normal emeklilik ve belirli süresinin bitişi nedeniyle hizmet aktinin sona ermesi veya feshi dışında kalan hallerde işçi çıkartmalarını işverenin de durumunu dikkate alarak üç aylık bir süreyi aşmamak kaydıyla izne bağlamak veya ertelemek; dernek faaliyetlerini, her dernek hakkında ayrı karar almak ve üç ayı geçmemek kaydıyla durdurmak.

2.2.5.3.2. Sıkıyönetim

Sıkıyönetim, Anayasa’nın 122. maddesinde tanımlanmış ve açıklanmıştır:

“Anayasanın tanıdığı hür demokrasi düzenini veya temel hak ve hürriyetleri ortadan kaldırmaya yönelen ve olağanüstü hal ilanını gerektiren hallerden daha vahim şiddet hareketlerinin yaygınlaşması veya savaş hali, savaşı gerektirecek bir durumun baş göstermesi, ayaklanma olması veya vatan veya Cumhuriyete karşı kuvvetli ve eylemli bir kalkışmanın veya ülkenin ve milletin bölünmezliğini içten veya dıştan tehlikeye düşüren şiddet hareketlerinin yaygınlaşması sebepleriyle, Cumhurbaşkanı başkanlığında toplanan Bakanlar Kurulu, Milli Güvenlik Kurulunun da görüşünü aldıktan sonra, süresi altı ayı aşmamak üzere yurdun bir veya birden fazla bölgesinde veya bütününde sıkıyönetim ilan

edebilir. bu karar, derhal Resmi Gazetede yayımlanır ve aynı gün Türkiye Büyük Millet Meclisinin onayına sunulur. Türkiye Büyük Millet Meclisi toplantı halinde değilse hemen toplantıya çağırılır. Türkiye Büyük Millet Meclisi gerekli gördüğü takdirde sıkıyönetim süresini kısaltabilir, uzatabilir veya sıkıyönetimi kaldırabilir.

Sıkıyönetim süresinde, Cumhurbaşkanının başkanlığında toplanan Bakanlar Kurulu sıkıyönetim halinin gerekli kıldığı konularda kanun hükmünde kararname çıkarabilir.

Bu kararnameler Resmi Gazetede yayımlanır ve aynı gün Türkiye Büyük Millet Meclisinin onayına sunulur. Bunların Meclisçe onaylanmasına ilişkin süre ve usul İçtüzükte belirlenir.

Sıkıyönetimin her defasında dört ayı aşmamak üzere uzatılması, Türkiye Büyük Millet Meclisinin kararına bağlıdır. Savaş hallerinde bu dört aylık süre aranmaz.

Sıkıyönetim, seferberlik ve savaş hallerinde hangi hükümlerin uygulanacağı ve işlemlerin nasıl yürütüleceği, idare ile olan ilişkileri, hürriyetlerin nasıl kısıtlanacağı veya durdurulacağı ve savaş veya savaşı gerektirecek bir durumun baş göstermesi halinde vatandaşlar için getirilecek yükümlülükler kanunla düzenlenir.

Sıkıyönetim komutanları Genelkurmay Başkanlığına bağlı olarak görev yaparlar.”

Görüldüğü gibi, sıkıyönetim de kamu düzeninin ciddi ölçüde bozulması nedeniyle kullanılan bir olağanüstü yönetim usulüdür. Ancak, sıkıyönetim,

“...olağanüstü hal ilanını gerektiren hallerden daha vahim şiddet hareketlerinin yaygınlaşması veya savaş hali, savaşı gerektirecek bir durumun baş göstermesi, ayaklanma olması veya vatan veya Cumhuriyete karşı kuvvetli ve eylemli bir kalkışmanın veya ülkenin ve milletin bölünmezliğini içten veya dıştan tehlikeye düşüren şiddet hareketlerinin yaygınlaşması” nedeniyle, yani olağanüstü hal yönetimiyle aşılması güç görülen sorunlarla karşılaşıldığında başvurulan bir yönetim usulüdür. Sıkıyönetimi, olağanüstü halden daha etkili kılan en önemli unsur, genel güvenliğe ilişkin kolluk görev ve yetkilerinin askeri makamlara verilmesi ve kolluğun, bütün teşkilatı ile Sıkıyönetim Komutanının emrine girmesidir. Böylece, askeri disiplin ve koşulsuz itaat halinin Sıkıyönetim Komutanlığınca sağlanması yoluyla, sorunlu dönemin atlatılması umulur.

Sıkıyönetim Komutanlıkları geniş yetkilere sahiptir: konutları, resmi ya da özel bütün kuruluşları aramak; ulaştırma ve haberleşmeyi denetlemek; radyo ve televizyon yayınlarını da içine alacak biçimde, bütün yayım ve haberleşmeye sansür koymak; gazete, dergi ve basımevi kapatmak; kişileri sıkıyönetim bölgesi dışına çıkarmak; belirli yerlere giriş çıkışı yasaklamak; grev ve lokavtları durdurmak, toplantı ve gösterileri yasaklamak, dernek çalışmalarını kesmek ya da izne bağlamak; ihtiyaç maddeleriyle ilgili kontroller koymak; eğlence yerlerini kapatmak ve çalışmalarını sınırlandırmak; sokağa çıkmayı yasaklamak; sıkıyönetim mahkemelerinde yargılanabilecek bir suçtan sanık olanları, tutuklama kararı verilinceye kadar gözaltında tutmak vb.202

202 Mümtaz SOYSAL: 100 Soruda Anayasanın Anlamı, İstanbul 1997, s.234.

2.2.5.3.3. Değerlendirme

Anayasa’nın gerek 119. ve 120. maddelerinde düzenlenen olağanüstü haller gerekse 122. maddesinde düzenlenen sıkıyönetim, seferberlik ve savaş hali birer olağanüstü yönetim biçimleri olmaları nedeniyle ortak özelliklere sahiptirler. Öncelikle, bütün bu olağanüstü yönetimlerde yürütme organının karar alma ve uygulama yetkileri genişlemekte, buna karşın kişilerin hak ve özgürlükleri daralmaktadır. Bunların, her birinde, Bakanlar Kurulu’nun olağanüstü yönetimin gerekli kıldığı konularda kanun hükmünde kararnameler çıkarma yetkisi bulunmaktadır.203 “Kriz” anında “devlet aklı”

hukuk devletinin önüne geçer.204 Özgürlüklerin temel zemini olarak görülen kamu düzeninin tehlikeye girdiği noktada özgürlükler sınırlanabilir ve kısmen ya da tamamen durdurulabilir.

Olağanüstü yönetim usulleri arasındaki temel ayrım bunların ilân nedenlerinde yatmaktadır. Anayasa’nın 119. maddesindeki olağanüstü hale “tabii afet, tehlikeli salgın hastalıklar veya ağır ekonomik bunalım hallerinde”; 120. maddesindeki olağanüstü hale ise, “Anayasa ile kurulan hür demokrasi düzenini veya temel hak ve hürriyetleri ortadan kaldırmaya yönelik yaygın şiddet hareketlerine ait ciddi belirtilerin ortaya çıkması veya şiddet olayları sebebiyle kamu düzeninin ciddi şekilde bozulması hallerinde” başvurulabilir. Sıkıyönetim (m. 122) ilâm ise “olağanüstü hal ilânım gerektiren hallerden daha vahim şiddet hareketlerinin yaygınlaşması veya savaş hali, savaşı gerektirecek bir durumun baş göstermesi, ayaklanma olması veya vatan veya Cumhuriyete karşı kuvvetli ve eylemli bir kalkışmanın veya ülkenin ve milletin

203 AYM., E. 1990/25, K. 1991/1, 10.1.1991, RG: 05.03.1992/21162.

204 M. SANCAR: s.57.

bölünmezliğini içten veya dıştan tehlikeye düşüren şiddet hareketlerinim yaygınlaşması sebepleriyle” olabilir. Demek ki, sıkıyönetim ülkenin iç ve dış güvenliğinin çok daha ciddi tehlikelerle karşılaşması durumunda başvurulabilecek bir olağanüstü yönetim biçimi olmaktadır. Bunun doğal sonucu da, sıkıyönetimde, yürütme organının sahip olacağı yetkiler ile kişilerin hak ve özgürlüklerine getirilecek kısıtlamalar olağanüstü hallerdekinden daha fazla olabilmektedir.205 1982 Anayasası döneminde Sıkıyönetim Komutanlığının temel hak ve özgürlükleri sınırlandırıcı yetkileri artırılmış, hukuk devletini zorlayan boyutlara varmıştır. Oysa hakların ve özgürlüklerin sınırlanması bakımından Sıkıyönetim Komutanlıklarına tanınmış olan geniş yetkilerin, sıkıyönetim ilan edilirken dayanılan gerekçeye uygun olarak, o amacı sağlayıcı ölçüde ve genişlikte kullanılması gerekir.206

Olağanüstü yönetim usulleri arasında bir diğer ayrım, bu yönetimlerde yetkili ve görevli organlar yönündendir. Sıkıyönetim ilânı ile birlikte kolluk görev ve yetkileri askeri makamlara geçmesine karşın, olağanüstü hallerde sivil makam ve mercilerin yetkileri artmaktadır.207

Yetkili organlar bakımından olağanüstü hallerle sıkıyönetim arasında bir diğer ayrım da yargı yetkisine ilişkindir. Sıkıyönetim de kimi suçların sanıklarının yargılanması askeri mahkemeler tarafından yapılır. Olağanüstü Hal Yasası’nın 24.

maddesine göre ise, “Olağanüstü hal ilân edilen yerlerde, devlet güvenlik mahkemeleri ile askeri mahkemelerin görevlerine giren suçlar dışında davalara adli yargıda bakılır”.

Başka bir deyişle, olağanüstü halde yargı görevi adliye mahkemelerinindir.208

205 AYM., E. 1990/25, K. 1991/1, 10.1.1991, RG: 05.03.1992/21162.

206 SOYSAL: s.234.

207 AYM., E. 1990/25, K. 1991/1, 10.1.1991, RG: 05.03.1992/21162.

208 Aynı karar.

Anayasa’ya göre, olağanüstü yönetim usullerinin tümünde Cumhurbaşkanı’nın başkanlığında toplanan Bakanlar Kurulu, olağanüstü halin veya sıkıyönetimin gerekli kıldığı konularda kanun hükmünde kararnameler çıkarabilecektir.

Anayasa’nın 121. ve 122. maddelerine uygun olarak olağanüstü halin veya sıkıyönetimin gerekli kıldığı konularda çıkarılan kanun hükmünde kararnameler (KHK) Anayasa’nın 148. maddesinin birinci fıkrası ve 2949 sayılı Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Yasa’nın 19. maddelerine göre, Anayasa Mahkemesi’nin uygunluk denetiminin dışındadırlar. Anayasa’ya göre, sıkıyönetim ve olağanüstü hal KHK’ler üzerinde tek denetim, Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin denetimidir. Yasalar ise Anayasa Mahkemesi’nce denetlenebilecektir. Anayasa, denetim yasağını olağanüstü hal KHK’lerinin yasallaşmadan önceki evresi için koymuştur.209 Olağanüstü dönemlerde yürütmenin yetkileri genişlemekte, icra organı, ayağındaki prangayı, hukukun üstünlüğünü, yasa engelini aşarak bir kenara koymaktadır.

Benzer Belgeler