• Sonuç bulunamadı

2. SUÇ TEORĠLERĠ

3.1. KIRIK CAMLAR TEORĠSĠ ĠLE SUÇ ÖNLEME

Kırık Camlar Teorisi 1982 yılında Wilson ve Kelling tarafından ortaya atılan ve Ģehirlerde güvenlik uygulamalarına yeni bir bakıĢ açısı getiren bir teoridir. Kırık Camlar Teorisindeki kırık bir pencere ihmalin ve sahipsizliğin göstergesidir (Tuncer, 2003: 40). Kırık Camlar Teorisinin savı, bakımsızlık ve düzensizliğin suç doğuracağıdır. Bir mekândaki bakımsızlık, düzensizlik, ilgisizlik ve denetimsizlik suç oluĢumuna yol açarak ileride daha büyük suçların oluĢumuna neden olabilecektir.

Kırık Camlar Teorisi, ihmal edilmiĢ küçük toplumsal sorunların, suçların ve düzensizliklerin engellenmesini öngören bir stratejidir. Bu yolla, ileride doğması muhtemel daha büyük suçlar ve düzensizlikler engellenebilecektir.

Kırık Camlar Teorisi ile ilgili yapılan bir deneyde ABD‘nin Kaliforniya eyaletinde aynı özelliklere sahip iki ayrı semte aynı özelliklere sahip iki araç bırakılmıĢtır. Araçlardan bir tanesi yolun kenarına kapıları kilitli ve düzgün bir Ģekilde bırakılırken, diğer aracın plakası sökülmüĢ ve kaputu açık bırakılmıĢtır.

Plakası sökülen ve kaputu açık bırakılan arabanın aküsü ve radyatörü 10 dakika içerisinde çocuklu bir aile tarafından sökülerek alınmıĢ ve bir saat içerisinde aracın üzerinde değerli hiçbir Ģey kalmamıĢtır. Araca zarar veren ve değerli malzemeleri alan kiĢilerin genellikle iyi giyimli ve beyaz oldukları gözlemlenmiĢtir. Diğer semte nizami bir Ģekilde bırakılan araca ise bir hafta geçmesine rağmen herhangi bir zarar verilmemiĢtir. Öte yandan, bir süre sonra düzgün olarak park edilen araca bir balyoz yardımı ile zarar verildikten çok kısa bir süre sonra çoğunluğu iyi giyimli beyazlardan oluĢan insanlar aracı tamamen tahrip ederek aracın değerli tüm parçalarını almıĢlardır (Wilson ve Kelling, 1982: 2-3).

Teoriye göre, herhangi bir semtte bulunan bir iĢyerinin kırık bir penceresi, iĢyerinin önünden geçenlerin üzerinde, iĢyerinde kimsenin olmadığı izlenimi yaratarak iĢyerinin korunmasız olduğu duygusunu uyandıracaktır. Bir süre sonra sokakta oynayan çocuklar veya yoldan geçen vatandaĢlar iĢyerinin diğer camlarını da kıracak ve iĢyeri metruk bir görünüme bürünecektir. Daha sonra o iĢyeri uyuĢturucu

38 kullanıcıları, hırsızlar vb. suçlular için ideal bir mekân haline gelecektir. Metruk iĢyerinin etkisiyle o sokak uyuĢturucu satıcılarının, sokak çetelerinin kısaca suçluların mekânı olacaktır. BaĢa dönmek gerekirse, iĢyerinin penceresinde meydana gelen bir kırık, insanlar üzerinde sahipsizlik, düzensizlik ve baĢıboĢluk hissi yaratarak ileride büyük suçların oluĢumuna yol açacaktır. Ancak, suçlar henüz daha küçük boyuttayken sıfır toleranslı polislik yaklaĢımı ile kontrol altına alınırsa, ileride meydana gelecek büyük suçlar engellenebilecektir (BeĢe, 2006: 8).

Teoriyle ilgili yapılan deneylerin neticesinde kontrolsüzlük, denetimsizlik, bakımsızlık, sahipsizlik vb. hisleri uyandıran yerlerin suç üretebileceği ve suçu önlemek için bu kapsamda tedbirlerin alınması gerektiği sonucuna varılmaktadır.

Örneğin, aydınlatması yetersiz sokaklar, metruk binalar, kontrolsüz araç park alanları vb. gibi faktörler suça davetiye çıkararak suç iĢleme potansiyeline sahip kiĢileri suça teĢvik etmektedir. ġehirlerde bulunan aydınlatması yetersiz yol ve sokakların aydınlatılması, metruk binaların bakımının yapılıp kullanıma açılması veya tamamen kapatılması, kontrolsüz bölge kalmaması gibi tedbirlerle suç henüz oluĢmadan önlenebilmektedir.

Kırık Camlar Teorisinden yola çıkarak kamuya açık alanlarda uygulanacak sıfır toleranslı polislik uygulamaları ile vandalizm, sarhoĢluk, dilencilik gibi davranıĢlar engellenerek ileride meydana gelebilecek adam öldürme, hırsızlık, gasp gibi suçların iĢlenmesi önlenebilecektir (BeĢe, 2006: 8).

Kırık Camlar Teorisinin iki temel prensibi bulunmaktadır: 1) Sorunlar birikerek toplumun düzenini bozar. 2) ĠĢlenen her suç daha büyük bir suçu teĢvik etmiĢ olur. Kırık Camlar Teorisinin uygulamasında sorun yaratan nokta sıfır toleranslı polislik uygulamalarıyla halkı karĢısına alması ve mahkemeleri tıka basa dolduracak olmasıdır (Clarke ve Eck, 2007: 25 ).

Kırık Camlar Teorisi ile suç önleme stratejisini gerçek hayatta en iyi izah eden örnek, 1990‘lı yıllarda New York Belediye BaĢkanı Rudolph Giuliani döneminde uygulanan sıfır toleranslı polislik modelidir.

70‘lerden itibaren ABD‘de suç oranları hızlı bir artıĢ göstermiĢtir. New York Ģehri ABD geneline benzer olarak suç örgütlerine teslim olmuĢ ve halk sürekli suç korkusuyla yaĢar hale gelmiĢtir. 1993 yılına gelindiğinde ABD‘de ve New York özelinde suç oranı zirve yapmıĢ, uygulanan bütün suç önleme politikaları baĢarısız

39 olmuĢtur. Bunun yanında, New York Polis TeĢkilatının adının rüĢvet skandallarına karıĢmasıyla birlikte Ģehir yaĢanmaz bir yer haline gelmiĢtir. Böyle bir ortamda, 1993 yılında seçim kampanyasını suç önleme vaatleri üzerine kuran Rudolph Giuliani belediye baĢkanlığı seçimlerini kazanmıĢtır (Shelden, 2004: 2, Demir, Çelik, Çetin ve Özkan, 2011: 256-257).

Giuliani ilk olarak NYPD‘nin baĢına Boston Emniyet Müdürü olan William Bratton‘u getirmiĢtir. Bratton göreve gelir gelmez polis teĢkilatında bir rotasyona giderek baĢarısız polisleri geri görevlere almıĢtır. Polis amirlerine sorumlu oldukları bölgelerde tam yetki vermiĢ ve COMPSTAT (Ġngilizce bilgisayar karĢılaĢtırmalı istatistik yönteminin baĢ harflerinden oluĢan bir kısaltma.) adı verilen bir sistemle polis amirlerinin baĢarılı olup olmadıklarını ölçmüĢtür. Yönteme göre ilk önce suç haritaları oluĢturularak suç yoğunluk bölgeleri tespit edilmiĢtir. Daha sonra geçmiĢ dönem verileri ile o anki dönem verileri mukayese edilerek artıĢ ve azalıĢlar takip edilmiĢtir. COMPSTAT sistemi ile haftalık, aylık, yıllık gibi belirli dönemlerde polis amirlerinin suç önleme baĢarıları halka ve basına açık toplantılarla değerlendirilmiĢtir (O‘Connell, 2001: 8-11). Uygulanan yöntem bilimsel verilere dayanmasının yanı sıra halka ve basına açık olmasıyla Ģeffaf ve hesap sorulabilir bir yöntem olarak göze çarpmaktadır.

Bratton yönetimindeki emniyet teĢkilatı suç önleme çalıĢmalarını yürütürken son derece katı bir tutum izlemiĢtir. Ġlk olarak kamuya açık alanların suçtan arındırılarak halka yeniden kazandırılması üzerinde durulmuĢtur. Bu yöntemle suç yuvası haline gelen mekânlar yeniden düzenlenmiĢ, gerekli tedbirler alınmıĢ ve yeniden halkın kullanımına sunularak buralarda suç oluĢumunun önüne geçilmiĢtir.

Silahsızlandırma stratejisi ile New York sokaklarının silahtan arındırılması hedeflenmiĢtir. Bu yöntem gereğince, sokakta Ģüpheli görülen herkesin üzerinde arama yapılmıĢ ve suçluların caydırılması amaçlanmıĢtır. Sıfır toleranslı polislik uygulamaları ile küçük büyük demeden her suça iĢlem yapılması öngörülmüĢtür. Bu yöntem mahkemelerin daha önce hiç olmadığı kadar dolu olmasına ve halkın tepki göstermesine yol açsa da istatistikî verilere bakıldığında suç önlemede baĢarılı olduğu saptanmıĢtır. Diğer bir yöntem olarak, gözaltına alınan herkes 24 saat gözaltında bekletildikten sonra hâkim karĢısına çıkartılmıĢtır. Bu yöntemle, suçlu mahkemeden sonra serbest kalsa bile hiçbir suçun cezasız kalmayacağı duygusu

40 halka verilmeye çalıĢılmıĢtır. Kısaca özetlemek gerekirse, Kırık Camlar Teorisinin de ana fikrini oluĢturan küçük düzensizliklerin büyük düzensizlikleri doğuracağı fikrinden hareketle kamuya açık alanlar yeniden düzenlenmiĢ, suç üreten bölgeler suçtan arındırılmıĢ ve etkin bir güvenlik gücü ile suçlular suç iĢlemekten alıkonulmuĢtur (Demir, Çelik, Çetin ve Özkan, 2011: 257-261 ).

Uygulanan yöntemler halkı karĢısına alması, herkese karĢı sert tedbirler uygulaması, hiçbir suça tolerans göstermemesi, tam yetkili polislerin güçlerini kötüye kullanması gibi sebeplerle sıkça eleĢtirilmiĢtir. Diğer taraftan, polisin kaybolan etkinliğini yeniden tesis etmiĢ, suç önlemede baĢarılı olmuĢ ve halkın üzerindeki suç korkusunu azaltmıĢtır.