• Sonuç bulunamadı

3.1. Uluslararası İlişkiler Din İlişkisini Etkileyen Başlıca Unsurlar

3.1.3. Kimliğin Bir Belirleyeni Olarak Din

İnsanın kimliği bir kısmı doğuştan gelen bir kısmı sonradan kazanılan aidiyetler diyebile- ceğimiz bir tür koordinatlarla belirlenmektedir. Soy, içinde yetişilen ortam, mekan algısı, or- tak tarih bilinci, ortak kültür ve din bu aidiyetlerin başlıcalarıdır. Kimlik, kişisel veya toplum- sal birimin temel niteliklerini belirleyen söz konusu sosyal birimi diğerlerinden ayıran ve ai-

259 Fuat Keyman, “Küreselleşme, Gelenek, Din, Türkiye Örneği”, Türkiye ve Avrupa’da İslam, Devlet ve Mod- ern Toplum, İstanbul, Konrad-Adenauer-Stiftung Yayınları, 2004 s.46.

260 Ali Yaşar Sarıbay, “Modernitenin İronisi Olarak Globalleşme”, Everest Yayınları,İstanbul,2004, s.72. 261 Şahin, a.g.e., s.106.

diyet duygusunu şekillendiren temel unsurdur. Bireyin kimliğini oluşturan bahsi geçen unsur- lar, bağlantılı olarak toplumun ulusal kimliğini de şekillenmektedir.

Devletlerin dış politikalarının oluşumunda ve eylemlerinin kökeninde ülke çıkarları ve ulu- sal kimlikler belirleyici roller oynamaktadır. Ülke çıkarlarının belirlenmesinde ise en etkili unsurlar olarak bireylerin, ulusal ya da uluslararası aktörlerin ve devletin kimliklerini saymak mümkündür. Bu minvalde kimlik kavramı, kavramın din ile ilişkisi ve din-kimlik etkileşimi- nin uluslararası ilişkilere ve dış politikaya etkisi, konunun kapsamı gereği hayli önemli hale gelmektedir. Öncelikle kimliğin anlamı, inşasında din etkisi ve bu bağlamda dini kimliğin toplumdaki işlevi üzerinde durmak dış politikaya olan etkisini daha net anlayabilmek için yerinde olacaktır.

Latincedeki idem (aynı) kökünden türetilen, identity kelimesinden gelen kimlik kavramı, genel anlamda tarihsel ve toplumsal değişkenlere bağlı olarak oluşan bir olguyu ifade etmek- tedir.262 Bu nedenle süreklilik ve dinamizm içeren kimlik, varlığın sürekliliği ile etkileşim içinde olduğu için kendini diğerlerinden ve ötekilerden ayırt edebilme özelliğine sahiptir.263

Esasında kimlik ilk insan topluluklarına özgü varoluş olgusuyken zamanla toplumsallaşmış; halkların, toplumların, devletlerin kimlikleri olarak gelişmiş ve farklılaşmıştır. Bu bağlamda sürekli devinen ve değişen kimlik, farklılık ve öteki ile anlam kazanmaktadır.264

Dolayısıyla kimlik olgusu aslında hem içine alıcı hem de aynı zamanda dışlayıcıdır. Örneğin, Avrupa Bir- liği kapsamı Avrupalı kabul edilen halkları içerirken, Orta Doğu ya da Amerikan halklarını dışarıda bırakmaktadır.265

Din, sosyal bilimciler ve psikologlar tarafından bir kimliğin oluşturulması ve devam etti- rilmesi için en önemli kaynaklardan birisi olarak görülmüştür. Ancak hiç bir zaman dinin tek amacı bir kimliği oluşturmak olmamıştır. Kişinin belli bir dine inanması, dua etmesi ve dini ritüelleri yerine getirmesi onu belli bir kimlik sahibi gibi gösterse de bu, bütünüyle o kimliği taşıdığı anlamına gelmemektedir.266

Aynı kimliği aynı dine inanan ama din adına hiç bir akti- vitede bulunmayan kişi de taşımaktadır. Dolayısıyla din, kimliği oluşturan unsurlardan birisi- dir ve kendi başına kimlik inşa etmeye muktedir değildir. Ancak kimliğin inşasında çok

262

Erhan Akdemir, “11 Eylül 2001, 11 Mart 2004 ve 7 Temmuz 2005 Terörist Saldırının Ardından İslam’ın Avrupa’da Algılanışı,” Ankara Avrupa Çalışmaları Dergisi, 8, 1, 2009, ss. 1-26, s.4.

263 A. Nuri Yurdusev, “Avrupa Kimliği’nin Oluşumu ve Türk Kimliği”, Der. Atilla Eralp, Türkiye ve Avrupa, Ankara, İmge Kitabevi, 1997, s. 18.

264 Yurdasev, a.g.e., s.20. 265

Deniz Altınbaş, “Avrupa’da Kimlik ve Medeniyetler Çatışması”,Stratejik Analiz Dergisi, 79, 2006, ss.51-61, s.55.

önemli, olmazsa olmaz bir rol üstlenmektedir. İnsanın olduğu her yerde olan din, bu gücünü ve kaynağını insanın varlık yapısına borçludur.

Kimlik inşa etmede dinin belirleyiciliği bireyin içinde yaşadığı toplumun gelişmişlik düze- yine göre farklılık arz etmektedir. Şöyle ki; inançlarının tehdit altında olduğunu hisseden in- sanların yaşadığı bir toplumda, kimliğin ana belirleyeni dinsel aidiyet halini alırken, tehdit altında olan inananların ana dilleri ve etnik grupları ise aynı dini paylaşan toplumlar birbirle- riyle kıyasıya savaşabilmektedirler.267

Yıllardır süregelen İsrail-Filistin çatışması dini temelli çatışmalara verilebilecek en iyi örneklerdendir.

Ayrıca dinin kurumsallaşması da toplumun gelişmişlik düzeyine göre farklılık göstermek- tedir. Din-kültür ve din-toplum arasında bulunan bu çift yönlü ilişki sosyal bir varlık olan in- sanı direkt olarak etkilemektedir. İnsanın dine karşı tutum ve tavırları bu etkinin düzeyini ve niteliğini değiştirmektedir. Kültür evreninin, sosyal bir çevrenin içine doğan her insan, kendi- sini o topluma ait yaygın din anlayışının etki çemberinin içinde bulmaktadır.

Kimlik, asıl olarak insanın varlık yapısı ve kendini algılayış biçimiyle ilgilidir.268 Din ile birlikte dil, ten rengi, mensup olunan zümre, bedensel özellikler, geçmişte yaşananlar, cinsi- yet, etnisite, yaş, statü-toplumsal konum, meslek gibi insanın hem kendini algılayışı hem de başkaları tarafından algılanışı şekillenerek bir kimlik inşa etmektedir.269

Kimlik kavramı kollektif aidiyetlerde katıldıklarımızı, kendimizi tasavvur etme, yaşama, ilişki kurma, tanıma gibi hayattaki duruş yerimizi bildiren niteliklerin toplamını ifade etmektedir.270

Bir insanın kişiliğini ya da bir grubun niteliğini belirleyen onları diğerlerinden ayıran karakteristik özel- likler271 olarak da tanımlanan kimlik; kendini ifade ederken dış dünyaya karşı öne sürülen kendini “ötekilerden” ayırt etmek için kullanılan bir araçtır. Kant ve Hegel kimliğin sağlam temellere oturtulması için “öteki” tanımını çok güçlü bir faktör olarak görmüşlerdir. Schmitt ise kimliğin en iyi tanımının ötekine kıyasla anlaşılabileceğini savunmaktadır.272

Yani kimlik, ötekilere karşı tanımlanır, yorumlanır ve anlam kazanır. Bu bağlamda, tüm kimlikler kendi farklılıkları ile var olabilir ve her kimlik bir anlamda ötekidir.273

267 Amin Maalouf, “Ölümcül Kimlikler”, çev. Aysel Bora, Yapıkredi Yayınları, 2. Baskı, İstanbul, 2000, s.18. 268 E. Göka, M. Beyazyüz, “Yeni Dünya Düzeninin Kimlik Siyaseti: Psikolojik Bir Bakış Denemesi,” Türkiye

Günlüğü, sayı 83, 2005, s.17-18. 269

Nichole Rodriguez Toulis, “Believing Identity: Pentecostalism and the Mediation of Jamaican Ethnicity and Gender in England”, Palgrave Macmillan, 1997, s.83.

270 Ömer Demir ve Mustafa Acar,”Sosyal Bilimler Sözlüğü”, Ankara, Vadi Yayınları, 2006, s.244. 271 Günay Ünver, “Din Sosyolojisi,” İstanbul, İhsan Yayınları,1988, s.379.

272

Richard Lebow, “Identity and International Relations,” David Davies Memorial Institute for International Studies, 22, 2008, ss.473-492, s.474.