• Sonuç bulunamadı

25 Kişinin Yaşamını Yitirdiği Çorlu Tren Kazasına İlişkin İnceleme ve Değerlendirme Raporu Açıklandı

5 Eylül 2018 Yetkililer, her afet sonrası yaptıkları gibi konunun özünü unutup sonucuna göre hüküm veri-yorlar! Her afet sonrası ortaya çıkan afetlerin nedenleri değil, sonuçları üzerinde durulmakta-dır. Neden sonuç ilişkisi ne yazık ki dikkate alınmamaktadır!

Demiryolu hattının tarım arazileri içinden geçtiği görülmektedir. Tarım arazilerinin geçtiği yerlerde zeminin taşıma gücü zayıf olur. Çekilen fotoğraflarda balast ve alt balast tabakaları-nın yetersizliği nedeniyle işlevini yitirdiği hatta tabii zemin içinde kaybolduğu görülmektedir.

Demiryolu hattı yapılırken göçme, çökme ve tabaka kayması ve boşalması ile ilgili bilgiler dikkate alınmamıştır.

Ayrıca yağan yağmurlar dikkate alınarak gerekli olan bakım ve kontrollerin yapılmadığı, bu kazanın sadece en son yağan yağmurlara bağlanmaması gerektiğinin bilinmesini de istiyoruz!

Suçlu yağmur değildir! Yapanlar, yaptıranlar ve yapılmış olan yapıları denetlemeyenlerdir.

Demiryolu olayları ya da kazalarına çok sık rastlanmaz. Demiryolu güvenlik sıralamasında ulaştırma türleri arasında üstlerdeki yerini almıştır. Dünya geneline yayılabilecek bu saptama, kendiliğinden gerçekleşen süreçlerin bir çıktısı olmayıp; demiryolu ulaştırmasının özündeki güvenlik potansiyeli ile birlikte, bir bütün olarak tüm demiryolu bileşenlerinin belirli bir (gele-neksel) disiplin anlayışıyla, denetim ve bakımlarının yapılıyor olmasının beklenen bir sonu-cudur. Japonya’da Tokyo-Osaka kentlerini 1964 yılında 200 km/sa hızla birbirine bağlayan dünyanın ilk yüksek hızlı treni Shinkansen, bugüne kadar kaza yapmadan hizmet vermeyi başarmış bir demiryoludur.

Demiryolu güvenlidir, ancak onu güvenli yapan arka planda sistemi yönetenlerin güvenlik anlayışıdır. Gelişmiş çoğu ülkenin ulaştırma hizmetlerinden sorumlu otoriteleri, ülkelerinde meydana gelen demiryolu olaylarına/kazalarına ilişkin inceleme ve değerlendirme raporlarını açık bir şekilde kamuoyu ile paylaşırlar. Bu yaklaşım biçimi de demiryolu güveliğini (ve güve-nilirliğini) pekiştirmeye hizmet eden güvenlik anlayışının bir ürünüdür. Demiryolu olayları/

kazaları açıklanabilir nedenlerle meydana gelir ve tekrar etmemesi için alınması gereken ders-ler ve önlemders-ler için öğretici olurlar. Bir kamu hizmeti olan demiryolu ulaştırmasından sorumlu olanların başlıca görevlerinden biri, demiryolu olaylarını/kazalarını şeffaf ve nesnel biçimde değerlendirip, elde edilen bulguları kamuoyuyla paylaşmak, benzerlerinin tekrar etmemesi için alınacak önlemleri belirleyip hayata geçirmektir.

Türkiye Demiryolu Ulaştırmasının Serbestleştirilmesi Hakkında Kanun 2013 yılında yürürlüğe girmiştir. Bu kanuna göre TCDD İşletmesi Genel Müdürlüğü demiryolu altyapısından sorumlu tutulurken, yolcu ve yük taşımacılığı hizmetlerinin kurulan TCDD Taşımacılık A.Ş. tarafından yürütülmesi yasalaşmıştır. Bu düzenlemeler, demiryollarında daha önceki yıllarda başlatılan personel azaltma uygulamalarının devamında yapılmıştır. Yeni yasayla, demiryolu ulaştır-masının organizasyon bileşenleri ve bunlar arasındaki ilişkiler büyük ölçüde yeniden tanım-lanmış ve oluşturulmuştur. Bu süreçte yüzyıllık kurumsal birikimin ve çalışanların deneyim birikimlerinin birçoğunun heba edildiği gözlenmektedir.

Kurumlar, onu meydana getiren birimler ve bunlar arasındaki ilişkilerin uyumu kadar, ona hayat veren çalışanların kuruma duydukları aidiyet duygusu kadar güçlü olurlar. Diğer tüm kurumlar için geçerli olan altın kural TCDD için de geçerlidir: Liyakat esaslı görevlendirme-ler yapmak, alınan kararlar ve uygulamalarda evrensel akıl ve vicdan ölçütgörevlendirme-lerini gözetmek.

Demiryolları, çalışanlarının hizmet vermekten gurur ve mutluluk duydukları bir kurum olması sağlanmalıdır. Yaşanan olumsuzlukları neden-sonuç bağlamında inceleyip sonuçlarını şeffaf bir şekilde kamuoyuyla paylaşmak sorumluluğu da kamu hizmeti yapmanın bir gereği olarak hassasiyetle yerine getirilmelidir.

8 Temmuz günü Çorlu’da meydana gelen yolcu treninin raydan çıkma olayı, söz konusu hattın demiryolu altyapısına ilişkin zayıflıkları ve denetim eksiklerini gözler önüne sermiştir.

-Bölgede olaydan önceki günlerde görülen kısa süreli şiddetli yağışlar, yol ve altyapı tesis-leri denetiminin sıklaştırılması için önemli bir işaret sayılmalıydı; ancak, bu verinin yeterince değerlendirilmediği anlaşılıyor.

- Olayda ön planda olan üstündeki dolgu boşalan menfez, trenin raydan çıkmasında doğru-dan etkili olmayıp, buradoğru-dan geçerken şiddetli sarsıntı hisseden makinistlerin seri fren yap-masına neden olmuş olabilir. Trenin normal fren yapması ya da fren uygulamaması halinde, yoluna raydan çıkmadan devam etmesi muhtemeldi.

- Özel durumlarda treni kısa mesafede durdurmak için uygulanan seri fren, trenin frenleme işlevlerinden biridir. Kurplu kesimlerde (dönemeçlerde) uygulanması güvenlik nedeniyle tavsiye edilmezken, yolun doğru kesimlerinde (aliymanlarda) uygulanmasında bir sakınca bulunmamaktadır. Altyapısı ve üstyapısı yeteri kadar iyi durumda olmayan demiryolu hat-larında uygulanan seri fren, üstyapıda burkulma gibi çeşitli geometrik bozulmalara neden olabilmektedir. Çorlu’daki olayda, uygulanması kaçınılmaz gibi görünen seri fren uygula-masının raylarda burkulmaya yol açabileceği değerlendirilmektedir. Ayrıca raydan çıkarak devrilen tren geçip gitse bile, arkadan gelen başka bir trenin aynı yerde raydan çıkarak devrilmesi büyük bir olasılıktır.

- Olaydan sonra menfez dolgusunda ve menfezden sonraki hat kesiminde yapılan onarım işlerinin tekniğine uygun yapılmadığı yerinde gözlemlenmiştir. Bu koşullarda, aynı yerde benzer olayların meydana gelmesi kaçınılmazdır.

TMMOB İnşaat Mühendisleri Odası Yönetim Kurulu

12 Eylül!

12 Eylül 2018 12 Eylül, ülke tarihimizin karanlık bir dönemi olarak tarihte ki yerini aldı.

Bir ayıptan bin ayıp yaratmanın başlangıcı oldu!

Bu dönemde 173 kişiye işkence edilerek öldürüldüğü ve 12 kişinin gözaltında kaybedildiği belgelendi. 650 bin kişi gözaltına alındı, binlerce insan tutuklandı. Meclis kapatıldı, hükümet lağvedildi.

Siyasi partiler, sendikalar, meslek ve demokratik kitle örgütleri kapatıldı veya faaliyetleri dur-duruldu.

Gazeteler 300 gün yayın yapamadı. 12 Eylül Konseyi’nin uygun görmediği haberler sansür-lendi. Yalan haberlerle rejim desteklendi! Doğru haberler ters yüz edilerek toplum yalanlarla beslendi.

Demokrasinin bize bol geldiği söylenerek; “politik olmaktan korkan insan” yetiştirmenin temelleri atıldı.

1402 sayılı Sıkıyönetim Yasası uyarınca binlerce kamu görevlisi işten atıldı. Binlerce kişi sür-güne gönderilerek istifaya zorlandı.

Ben de; Sıkıyönetim Yasası uyarınca, 1. Ordu ve İstanbul Sıkıyönetim Bölgesi dışına çıkarılan şanslı(!) insanlardan biri oldum!

1 milyon 683 bin kişi fişlendi. Kamu kurum ve kuruluşlarında çalışan binlerce dürüst ve liyakat sahibi insan işlerinden edilerek devletin içi boşaltıldı.

Bugünkü özelleştirme ve kamu kurumlarının işlevsizleştirilmesinin temelleri o günlerden atıl-mış oldu!

Bugün üretmeyen, sürekli tüketen bir ülke haline geldik!

Tahılda, ette, baklagillerde ve benzeri gıda maddelerinde kendisine yeten yedi ülkeden biri iken, samanı bile ithal eden bir ülke olduk.

Halk Bankası ve Vakıflar Bankası gecenin bir saatinde düşük kurdan döviz satmayı bile şeker gibi sunuyor! Ortada bir sorumlu yok!

Bugün; yalanı doğru gibi, acıyı şeker gibi ustalıkla sunan bir yönetimimiz var!

Değerler sisteminde ciddi bir bozulma var!

Şarbona yakalanan insanlar hastaneleri dolduruyor, ortada bir sorumlu yok!

12 Eylül döneminde mi yaşıyoruz! Şeffaf ve açık olmak gerekmez mi?

Ne yazık ki; bir ayıptan bin ayıp yaratmaya devam ediyoruz!!

Cemal Gökçe

TMMOB İnşaat Mühendisleri Odası Başkanı

3. Havalimanında Neler Oluyor!

18 Eylül 2018 300-400 bilim insanı ve uzmanın üzerinde çalışarak yapmış olduğu “İstanbul Anayasasına-Planına” göre 3. Havalimanı Silivri’ye yapılacaktı.

Aslında İstanbul’a iki adım mesafede olan Çorlu Havalimanı ve Atatürk Havalimanı genişletile-rek İstanbul’un ihtiyacı fazlasıyla karşılanabilirdi.

İstanbul Anakent Belediyesi’nin 300-400 bilim insanı ve uzmanına yaptırdığı “Çevre Düzeni Planı” yok sayıldı. Akıl ve kentleşme bilimi ranta teslim edildi, insan yaşamı dikkate alınmadı!

Üretime değil de rant ekonomisine dayalı bir ekonomik sistem, bilim ve bilgiyi de dışlayıp hiç yapılmayacak bir yere, Kuzey Ormanlarının ve su havzalarının bulunduğu yere 3. Havalimanı yapıldı.

Beşli konsorsiyumun, yap işlet devret sistemiyle yapacağı havalimanı inşaatı için ihtiyaç duy-duğu krediyi, hazine garantisiyle kamu bankaları karşıladı, 4,5 milyar dolar kredi verdi.

Bugünkü ekonomik ve siyasal krizin bir nedeni de bu ve benzeri banka kredilerinin üretim alanlarına değil de, rant alanlarına teslim edilmesidir.

3. Köprü, Osman Gazi Köprüsü ve Avrasya Tüp Tüneli’nde olduğu gibi; geçsen de geçmesen de, uçağa binsen de binmesen de dolar karşılığı paralar ödenecek!

Böyle bir yerde çalışan insanlar;

Ödenmeyen paralarını istiyorlar,

Tahta Kurularıyla birlikte yatmak istemiyorlar, Ücretlerimiz elden ödenmesin bankaya yatırılsın, Tuvalet ve banyolarımız temiz olsun,

18.Yüzyıl koşullarında çalışılmasın,

Arkadaşlarımız iş cinayetlerine kurban gitmesin diyorlar.

Açıkçası insani koşullarda çalışmak istediklerini talep ediyorlar.

Bu ve benzeri masum ve oldukça insani olan taleplere coplarla karşılık verildi. İşçiler gözaltına alındı, hırpalandı! Havalimanına girişler yasaklandı, milletvekilleri bile içeri alınmadı.

Olmayan hukuk ve demokrasi bir kez daha kendisini ele verdi!

Üstelik 29 Ekimde açılacağı ilan edilen Havalimanı açılamazsa suçlular şimdiden belli oldu!

Hak arayan işçiler suçlu olacak!

Üstelik inşaat yapım safha ve sürelerini gösteren iş programları var. Bu programlar bu tür işlerde önemsenmez! İş programı da neymiş, “büyüklerimiz şu tarihte açılacak” diyorlar.

Açıkçası inşaatlarda ortaya çıkan iş cinayetlerinin bir nedeni de, insan fiziğini ve beynini zorla-yan daha hızlı ve daha fazla sürdürülen günlük çalışma koşullarıdır.

Hukukun, demokrasinin, insani koşullarda çalışma ve haklı taleplerin her zaman destekçisi olacağız.

Cemal Gökçe

TMMOB İnşaat Mühendisleri Odası Başkanı