• Sonuç bulunamadı

TEMEL KAVRAMLAR

A- B-C Kişilik Teoris

Ellis (1977)’e göre, akıl dışılık, -meli, -malı gibi zorunluluklar içeren farklı taleplerden gelmektedir. Ancak bazı terapistler, çocukluk dönemine ilişkin olaylar üzerinde fazla durmakta ve bu problemlerden hareket ederek yapılacak değişikliklerin sorunu çözeceğine inanmaktadırlar. Ellis, bu taktiğin yararlı olmadığını düşünmektedir; çünkü duygular ortaya çıkarılmadığı için sonuçları ortadan kalkmamaktadır. Bunun yerine terapist ve danışan birlikte, olumsuz duygusal sonuçlara yol açan akılcı olmayan inançları sorgulamak (dispute) durumundadırlar. Akılcı olmayan, olgunlaşmamış, talepkar

düşünme biçimini; gerçekçi, olgun, mantıklı biçime dönüştürmek için çalışılmalıdır (Corey, 2001). Akılcı Duygusal Davranış Terapisi, bireyin yaşadığı duygusal-psikolojik rahatsızlıkların temelinde sahip olduğu mantıkdışı inançların yer aldığını ileri sürmektedir. Bu yaklaşımını da ABC modeli ile açıklamaktadır (Çivitci, 2003).

ABC Modeli, Akılcı Duygusal Davranışçı Terapi (ADDT) kuramının temelidir. Bu kuram olaydan çok bireyin olayı algılama biçimine dayanır. ADDT’nin amacı olan, kişiye huzursuzluğunun kaynağının akılcı olmayan düşüncelerden geldiğini göstermek; akılcı olmayan düşüncelerini atarak yerine akılcı düşünceler koymak ve sonuç olarak ona akılcı bir dünya görüşü kazandırmak, temelde bu ABC kuramının danışana açıklanması ile sağlanır (Jones, 1982; Doğan, 1995). Bütün insanların ebeveynlerinden veya kültüründen öğrendiği ve doğuştan getirdiği değerleri, istekleri ve hedefleri vardır. D ve E harfini eklediği ABC kişilik teorisinde Ellis’e göre, G veya hedeflerle başlanır (Akt. McGinn, 1997). Buna göre;

G Temel ve ilk hedefler

A Harekete geçiren olay (Activating Event) B Akılcı ve akılcı olmayan inançlar (Belief)

C Duygusal ve davranışsal sonuçlar (Consequence)

D Akılcı olmayan inançların tartışılması (Disputing intervention) E Etkili ve yeni bir yaşam felsefesi (Effect)

A B C

(Harekete geçiren olay) (Akılcı ve akılcı olmayan inanç) (Duy. ve Dav. sonuç)

D E F (Düşüncenin tartışılması) (Etki) (Yeni duygu)

İnsanların duygu, düşünce ve davranışlar arasındaki ilişkiyi açıklamak için kullanılan ABC modelinde; yukarıdaki şekilde gösterildiği gibi (A) harekete geçirici olaylar, (B) (A)’ya ilişkin inançlar ve (C) de duygusal, davranışsal ve bilişsel sonuçlardır (Corey, 1996; Akt. Dryden, 2002).

ABC modelinde; A, harekete geçiren olay, durum, insan ve B, harekete geçiren olay ile karşılaşmaktan dolayı oluşan inançlardır. Akılcı ya da akılcı olmayan bu inanç, sonuç yani C’ ye neden olur (Sherin ve Caiger, 2004; Akt. Spencer, 2005). Akılcı inançlar işlevsel sonuçlar doğururken akılcı olmayan inançlar işlevsel olmayan sonuçlar doğurur. ADDT’ deki danışanlar, akılcı olmayan inançlarını aktif olarak tartışmaya (D) cesaretlendirilirler. Onların akılcı olmayan inançlarını aktif olarak tartışmaları, duygusal, davranışsal ve bilişsel tepkileri ile beraber onları pozitif sonuç olan akılcı inançlara götürür. Bu tartışma sonunda elde ettikleri akılcı inançları daha etkili ve uygulanabilir olarak sürdürmeleri ise E’ dir (Szentagotai ve Kalay, 2006). İnsanlar çoğu zaman, hatalı bir biçimde, (A)’da olanların (C)’ye neden olduğuna inanırlar. Oysa ADDT’ de duygusal, davranışsal ve bilişsel sonuçların (C) bireyin dışındaki bir kişinin davranışı, tutumu veya bir olayın (A) sonucu olmadığını; sonuçların, kişinin (A) ile ilgili inançlarından yani fikirlerinden, çıkarımlarından ve değerlendirmelerinden (B) kaynaklandığı vurgulanır (Doğan, 1995).

D, danışanların mantık dışı inançlarına meydan okumalarını sağlayacak olan yöntemlerin uygulanmasıdır. Bu müdahale sürecinin üç bileşeni vardır: fark etme-tespit etme (detecting), tartışma (debating) ve ayırt

etme (discriminating). Danışanlar ilk önce mantık dışı inançlarını, özellikle de

mutlakiyetçi “yapmak zorundasın” ve “yapmalısın”larını , “olaylara ilişkin facialaştırmalarını” ve “kendi kendini tahrip eden” inanç ve düşüncelerini

tespit etmeyi öğrenirler. Daha sonra işlevsel olmayan inançlarını mantıklı bir

biçimde nasıl sorgulayacaklarını, kendilerini bundan nasıl kurtaracaklarını ve ona inanmamak için nasıl davranacaklarını öğrenerek bu işlevsel olmayan inançları ile yüzleşir ve bunları tartışırlar. Danışanlar en sonunda mantık dışı (kendi kendini tahrip edici) inançları akılcı (mantıklı) inançlardan ayırt etmeyi öğrenirler (Ellis, 1994, 1996; Akt. Corey, 2005).

E noktasında, birey mantıkdışı inançları ile tartışarak bilişsel ve davranışsal bir etki (Effect) oluşturmaktadır. Böylece, birey kendisine, başkalarına ve yaşadığı dünyaya ilişkin felsefi tutumlarında kökten bir değişim yaşayacak; mantıkdışı inançlarının daha az etkisinde kalarak akılcı inançlarını oluşturabilecek ve kaygı, öfke, nefret, kendine acıma gibi zarar verici duyguları daha az yoğunlukta yaşayacaktır (Ellis, 1973: 59-60; Akt. Çivitci, 2003). Sağlıksız düşüncelerin sağlıklı olanlarla yer değiştirmesiyle yeni ve etkili bir akılcı felsefe oluştuğu zaman kaygı, depresyon gibi duyguların yerine F noktasında daha sağlıklı yeni duygular (Feelings) meydana gelecektir (Corey, 2001: 301). Davranış değişimi de, bireyin yeni duygularına paralel olarak gerçekleşecektir (Ivey ve Ark., 1997: 322; Akt. Çivitci, 2003).

A-B-C modeli danışanların fonksiyonel olmayan davranışlarını ve üzücü duygularının kökenini ortaya çıkarmak ve tanımlanmasında onlara yardım etmek için ve danışanın duygusal problemlerinin kavramlaştırılmasında hızlı ve etkili bir tekniktir (Dryden ve Gordon, 1990, s:30; Akt. Yurtal, 1999).

ABCDE kuramında üç temel içgörü vardır. Bunlar (Egbochuku, Obodo ve Obadan, 2008);

1- Kişinin dışındaki olaylar şüphesiz onu etkiler ancak psikolojik çöküntü geniş alanda kişinin kendi seçimidir. Bir bakıma, A’ da olumsuz olay ortaya çıktığında kişi, B’ de bilinçli ya da bilinçsiz olarak hem akılcı hem de akılcı olmayan inancı seçebilir.

2- Geçmiş ve şu anki yaşantı kişiyi etkiler, fakat kişinin içinde ya da dışında ona zarar vermez, kişiye zarar veren onun yaşantıya olan tepkisidir ve çöküntüye neden olan B düşüncesini başarmak ya da başaramamak kişinin tercihidir.

3- B düşüncesini değiştirmek, süreklilik ve sıkı çalışma ister, fakat bu başarılabilir bir şeydir.