• Sonuç bulunamadı

Kentlerde yaşayan bireyler ve hane halkları gelir biçiminde fayda etmeye ilaveten gelir dışı (parasal ve sosyal) çeşitli faydalar da elde etmektedirler. Diğer yandan, kentte yaşamanın maliyeti, sadece kent hizmetlerine yapılan ödemeler olmayıp, kentlerin özellikle aşırı ve çarpık büyümesi nedeniyle ortaya çıkan tüm parasal ve parasal nitelikli ve diğer maliyetlerin toplamıdır. Buna göre, optimal kent büyüklüğü kentte yaşamanın faydası ile kentte yaşamanın maliyetine göre belirlenir (Ertürk, 1995: 139-140).

Bireyler açısından kentte yaşamanın faydası, parasal gelirle elde edilen tüm sosyo-kültürel olanakların toplamıdır. Kentte yaşayan birey, kırsal kesime oranla daha yüksek gelir elde etmenin yanı sıra, çeşitli kültürel, sanatsal, sportif etkinliklerden ve diğer büyük ölçek ve yoğunluk gerektiren üst düzey mal ve hizmetlerden yararlanabilmektedir. Bu nedenle kişi başına fayda (OF) eğrisi tüm bu faydaları yansıtmalıdır. Kentte yaşamanın bireylere sağlayacağı fayda (OF) kentin belirli bir ölçeğe ulaşmasına kadar artan bir seyir izlemekte, bu aşamayı izleyen kent ölçeklerinde ise azalma eğilimine girmektedir. Bunun nedeni, kentin belirli bir ölçeğin üzerine çıkması halinde, işgücünün verimliliğinde meydana gelen azalmaların, kişi başına geliri düşürmesi ve buna bağlı olarak kişi başına fayda (OF) eğrisini de aşağı doğru çekmesidir.

Kentte yaşamanın ortalama maliyeti ya da kişi başına kentte yaşama maliyeti (OM) ise kent ölçeğindeki büyümelerin ilk evrelerinde azalan bir seyir izlemekte, fakat belirli bir ölçek büyüklüğünden sonra yükselme eğilimine girmektedir. OM eğrisinin belirli bir kent ölçeğinden sonra artan bir eğilim izlemesinin nedeni ise, ölçek büyümelerine paralel olarak, kentsel yaşam kalitesindeki azalmalar, çevre kirliliği, trafik tıkanıklıkları vb. olumsuzlukların yanı sıra, büyüyen kentte ulaşım maliyetlerinin artması ve kiraların yükselmesi gibi parasal artışlara dayanmaktadır.

Optimal kent büyüklüğünü kentte yaşamanın fayda ve maliyetine göre açıklayan bu yaklaşım dört temel varsayıma dayandırılmıştır. Bunlar şu şekilde sıralanabilir (Ertürk, 1995: 149):

1- Hemşerilerin maliyetleri ve faydalarının aynı olması için zevk ve tercihlerinin homojen olduğu kabul edilmiştir.

2- Üretim fonksiyonlarındaki değişmeler dikkate alınmadığından, model durağan bir yapıyı yansıtmaktadır.

3- Optimal kent büyüklüğü sorununa sadece bireyler açısından bakılmakta, firmalar göz ardı edilmektedir.

4- Model, alanı dikkate almakla birlikte, kenti izole edilmiş bir birim olarak ele almaktadır. Oysa kent çok merkezli metropoliten bir bölgedeki bir birim olacağı gibi, ulusal kent hiyerarşisinde belirli bir tek birim de olabilir.

Şekil 4: Kentte Yaşamanın Fayda / Maliyetine Göre Optimal Büyüklük Eğrisi Kaynak: Dinler, 1994

Şekil 4’de kentte yaşamanın ortalama fayda ve maliyet eğrileri gösterilmiştir. OF eğrisi ile OM eğrisinin kesiştiği A noktasına tekabül eden No nüfus büyüklüğü minimum kent büyüklüğüdür. Kentin nüfusu N0’ın altında iken, bireylerin kentte yaşamakla katlandıkları maliyet (OM) elde ettikleri faydadan (OF) daha büyük olacaktır. Diğer bir ifadeyle kentin nüfusu N0’dan küçük ise, o kentte yaşamak bireyler için rasyonel olmayacaktır.

Nüfusun N0’ı aşmasından itibaren, bireylerin söz konusu kentte yaşamaktan elde ettikleri fayda (OF), katlanmak durumunda oldukları maliyetten (OM) yüksek olduğundan, kentte yaşamak avantajlı olacaktır. Bu avantaj, kent nüfusu N2 düzeyine ulaşıncaya kadar devam edecektir. Nüfus N2 düzeyine ulaştığında OF=OM olacağından, kentin büyüklüğü, bireylerin sağladıkları faydanın, katlanmak zorunda oldukları maliyete eşit olduğu düzeye erişecektir. Nüfusun N2 üzerine çıkması durumunda artık,

bireyler açısından kentte yaşamanın hiçbir avantajı kalmayacaktır. Dolayısıyla N2 kent ölçeği maksimum kent büyüklüğünü ifade etmektedir.

Şu halde, kent ölçeği N0 nüfus düzeyinin üstüne çıktığında, söz konusu kentte yaşayan bireyler OF-OM kadarlık bir net fayda elde etmekte ve bu net fayda, kent ölçeği N2 nüfus düzeyine erişinceye kadar devam etmektedir. Ancak N0 ve N2 arasında, OF-OM farkı en yüksek düzeye N1 nüfus ölçeğinde ulaşmakta, dolayısıyla kentte yaşayan bireyler için optimal kent ölçeği N1’e eşit olmaktadır. Diğer yandan, N0 nüfus ölçeğinden itibaren, kentte yaşamak kent yerleşikleri için avantajlı olacak, ancak N1 ölçeğinde avantajlar maksimum olacaktır. Fakat bu avantaj yeni bireylerin kente göçmesini teşvik edecek ve kent ölçeği giderek büyüyecektir. Kent nüfusunun N2 ölçeğine ulaşması ile birlikte, artık kent aşırı derecede büyümüş olacak ve bu aşamadan sonra kente göç edenler, kentte yaşamakla hiç bir avantaj elde edemeyecektir.

Farklı fonksiyonların yöneldiği alan, kasabanın etki alanıdır. Bir fonksiyon, kendine has ve varlığını sürdürmek için belirli temel ihtiyaçlara cevap veren bir çekim “alanına” sahiptir. Fonksiyonlar, insanlar ve yerler üzerinde bir etki alanına ve sürekli veya periyodik bir şiddet derecesine sahiptirler; bu onların ömürlerini tayin eder (Dickinson, 1967: 33) Belirli fonksiyonlardan farklı gruplar yararlanır. Bir kasabanın ticarî, dinsel, ulaşım, eğitim, yönetim ve eğlendirici fonksiyonları birbirlerinden bağımsız olarak işlerler; her birinin farklı bir alanı ve yoğunluğu vardır.

“Merkezileşmiş hizmetlerin toplu bir yerleşmede gruplaşması, kasabanın esası ve daha üst düzeyde kentin belirleyici özelliğidir” (Dickinson, 1947: 22). Kentsel merkez, bölgenin kasaba veya alanın merkezle kaynaşmasını sağlar ki, bu iki ilişkinin nitelikleri oldukça farklıdır. Bir yörenin veya bölgenin merkezi bir kasabanın fonksiyon ve hizmetlerinden yararlanışı süreksizdir ve esasta periyodik ihtiyaçlara dayanır. Bu gibi hizmet merkezleri veya üçüncü durumdaki merkezlerde kasabalılar, bölgenin periyodik ihtiyaçlarını, kasabanın sağlayabildiği nesnelere sürekli bir bağımlılık haline getirmeye çabalarlar ve kasabanın varlığını sürdürmesi buna bağlıdır. Esnaf ve tüccarlar sadece müşterilerinin sayısının artmasını değil ihtiyaçlarının da sürekli olmasını isterler. Yönetici ve siyaset adamları ise sosyal kontrol ve siyasal destek için bölge sakinlerini etkilemek ve belediyeleşme sürecinde taraftarlarını arttırmak çabasındadırlar (Bjerken, 1998: 154-155). Bu birbirine bağlı faaliyetleri yoluyla kasaba, kendisi için belirli bir önem derecesi veya merkez olma özelliği yaratır ki, bu, kasabanın düğüm noktası niteliğini sürdürmesine ve çevresi için taşıdığı çekiciliğe dayanır.