• Sonuç bulunamadı

1.9. Alan Ölçütü Üzerinden Farklılaştırmaya Giden Yasal Düzenlemeler

1.9.1. Belediyelerin Kurulması, Birleşmesi ve Sınır Tespiti

2005 yılına kadar geçerli olan 1580 sayılı Belediye Kanunu’yla bugün yürürlükte olan 5393 sayılı Belediye Kanunu’nda belediye kurulması, birleşme ve sınır tespiti konuları, bazı benzerlikler olsa da, farklı biçimlerde düzenlenmiştir.

1580 sayılı Kanun 1930 yılında çıkarıldığında Kanunun 2. maddesi, il ve ilçe merkezlerinde belediye kurulmasını zorunlu tutarken nüfusu 2.000’i geçen yerlerde de belediye kurulabileceğini hükme bağlamıştı. Görüldüğü üzere, bu maddeyle belediye olmak için gereken nüfus şartı, 2.000 olarak belirlenmiştir. 1958 yılında bir değişiklikle belediye kurma zorunluluğuna ilişkin yukarıda belirtilen ifade, 7. maddeye kaydırılmıştır. Bu değişiklikle Kanun içinde tekrara gidildiği düşünülerek 1960 yılında yapılan bir başka düzenlemeyle ‘Belediye Teşkilatı Mecburi Olan Yerler’ başlıklı 2. madde yürürlükten kaldırılmıştır (7469 sayılı Kanun, 1960: 10501).

Bu değişikliklerle belediye kurulması ve birleşmesini düzenleyen madde, 7. madde olmuştur. “Belde veya Belde Aksamının Ayrılması veya Başka Parçaların Belde ile Birleşmesi” başlıklı bu maddenin başlığı aynen korunsa da içeriği değişmiştir. Maddenin ilk halinde tek bir köyde ve birkaç köyün birleşmesiyle belediye kurulması durumlarına yer verilmemiştir. 1960 yılındaki değişiklikle hem belediye kurulma hem de birleşme meselesi bu madde kapsamında birlikte ele alınmıştır.

1580 sayılı eski Belediye Kanunu’nun 7. maddesinde belediye kurulmasına ilişkin beş durum söz konusudur (Aytaç, 1991: 37-63):

1) Tek bir köyde belediye kurulması,

2) Birkaç köyün birleşmesiyle belediye kurulması, 3) Köy kesimlerinin birleşmesiyle belediye kurulması,

4) Bir yerin il ya da ilçe merkezi olması dolayısıyla zorunlu olarak belediye kurulması,

5) Yeni bir iskân uygulaması sonucunda belediye kurulması.

1580 sayılı eski Kanun’a göre bir yerde belediye kurulması için asgari 2.000 nüfus şartı gerekiyordu. Nüfusu 2.000’i aşan bir yerde belediye kurulabilmesi için bazı işlemlerin yapılmasına gereksinim duyulmaktadır.

Tek bir köyde belediye kurulması durumunda ilk olarak, nüfus şartı aranmaktadır. İkinci olarak, kurulacak belediyeye tahsis edilecek gelirlerin belediye hizmetlerini karşılamaya imkân verecek düzeyde olması gerekir. Son olarak köy ihtiyar meclisinin veya seçmenlerin yarısından fazlasının o yerin en büyük mülki idare amirine başvurması gerekmektedir. Bunun yanı sıra, vali, lüzum görmesi halinde bizzat kendisi de köyün belediyeleşmesi sürecini başlatabilir.

Başvurunun valiye ulaşması sonucunda vali, ilgili seçim kurulunu harekete geçirir ve halk oylamasına gidilir. Oylama sonucunda seçmenlerin çoğunluğunun olumlu oy verdiğinin tespit edilmesiyle konu il genel meclisine havale edilir. Bu meclis, yukarıda bahsedilen gelir-hizmet dengesi ekseninde kararım verir (Aytaç, 1991: 38). Vali, kendi görüşünü de ekleyerek bu kararı barındıran dosyayı İçişleri Bakanlığı’na iletir. Bakanlık nüfus sorgulaması yaptıktan sonra Danıştay’a gönderir. Danıştay, kanuni şartlar çerçevesinde incelemesini yapar. Uygun görmesi durumunda Cumhurbaşkanı kararıyla (2017 Anayasa Değişikliği) köy, belediye haline getirilir.

Birkaç köyün birleşmesiyle belediye kurulması durumunda, öncelikle tek bir köyde belediye kurulması şartları aranmaktadır. Burada buna ek olarak köyler arası mesafe şartı getirilmiştir. Köylerin her birinin meskûn sahasının, belediye merkezi yapılacak yere uzaklığının 500 metreyi aşmaması gerekmektedir. Bu durumda başvuru dosyasının da ilgili tüm köylerin muhtar ve ihtiyar meclisleri üyelerince imzalanması beklenmektedir. Halk oylaması bakımından ise köylerde ayrı ayrı seçimlerin yapılması ve oylama sonuçlarına göre de seçmenlerin çoğunluğunun olumlu oy kullanması şartı aranmaktadır. Bundan sonraki süreç “a” durumundaki gibidir (Aytaç, 1991: 51).

Köy kesimlerinin birleşmesiyle belediye kurulması durumunda, şartlar ve usul “a” ve “b” durumlarıyla aynıdır. Buradaki ayırıcı husus, yalnızca köy kısımlarında halk oylamasının yapılmasıdır; ancak tam bu noktada da sorun yaşanmaktadır. Eski adıyla Devlet İstatistik Enstitüsü, nüfus sayımlarını köy esasına göre yapmakta olduğu için köy

kısımlarının nüfusları konusunda kayıt tutmamakta ve İçişleri Bakanlığı’na bilgi verememektedir. Bu sebepten ötürü köy kısımlarının birleşerek belediye kurma durumu pek işletilebilen bir durum olmamıştır.

5442 sayılı İl İdaresi Kanunu ve 1580 sayılı Belediye Kanunu gereği yeni il ve/veya ilçe kurulurken aynı anda belediyenin de kurulması zorunludur. Yeni taşra birimlerinin kuruluşunun yerel yönetim birimi olan belediye kuruluşlarıyla takip edilmesi usulü Türkiye’de hem kanunen hem de fiilen yerleşik hale gelmiştir. Bu durum, istisnai bir durum olarak değerlendirilebilir. Burada doğal afetler, iç veya dış göç gibi nedenlerle belli bir arazi üzerinde yeni bir iskân politikası ve uygulaması sonucunda bir yerleşim yerinin belirlenmesi söz konusudur. Bu iskân uygulamasına karar veren Bakanlar Kurulu’dur ve bundan sonra belediye kurma safhasına geçilmektedir. Eğer bu yerleşim yerinin nüfusunun 2.000’i aştığı tespit edilirse diğer şartlar aranmayarak İçişleri Bakanlığı’nca hazırlanacak Cumhurbaşkanı Kararıyla o yerde belediye kurulmaktadır. Buna ilişkin olarak, Fethi Aytaç (1991: 51), tarafından deprem sonrası iki yerleşim yerine bölünen Kütahya İlinin Gediz Belediyesi örnek verilmiştir. Deprem sonrası birkaç kilometre uzaklıkta olan jeolojik yapısı daha uygun bir yerde Yeni Gediz kenti inşa edilmiştir; ancak halkın bir kısmı Yeni Gediz’e gitmeyerek eski Gediz kentinde kalmayı tercih etmiştir. Böyle olunca iki Gediz ortaya çıkmış ve en sonunda Hükümet, iki yerleşim yerine de belediyelik unvanı vermeyi gerekli görmüştür.

Yürürlükte olan 5393 sayılı Kanun’da (4. madde) belediye olma nüfus şartı 5.000’e çıkarılmıştır. Buna ek olarak, belli yerlere belirli bir mesafeyle yakım olmama şartı getirilmiştir. İçme ve kullanma suyu havzalarının, sit ile diğer koruma alanlarının ve önceden kurulmuş olan bir belediyenin yakınında belediye kurulması engellenmiştir. Kanun’da bu mesafe beş kilometre olarak belirlenmiştir. Bir başka ifadeyle, Kanunda sözü edilen bu yerlere beş kilometre içerisinde yeni bir belediyenin kurulması yasaklanmıştır. Nüfus ve belli yerlere yakın olmama şartı bakımından mevcut kanun çerçevesinde belediye kurulmasının zorlaştığı düşünülebilir.

Ancak beş kilometre mesafe şartının başka bir bağlamda belediye kurulmasını kolaylaştırdığı da söylenebilir. Önceki 1580 sayılı Kanun’da olduğu gibi 5393 sayılı Kanun’da da, nüfus şartı tutturulmak kaydıyla, köyler veya köy kısımları birleşerek yeni bir belediye kurabileceklerdir. Ancak 5393 sayılı Belediye Kanunundaki düzenlemenin önceki yasal düzenlemeden farkı, merkez kabul edilecek yerleşim yerinin meskûn

sahasına olan uzaklığı 2.500 metre değil, beş kilometre olarak belirlemesidir. Böylelikle köy birleşme alanı genişletilmiş ve geniş alanlara yayılmış köylerin birleşerek belediye kurması kolaylaştırılmıştır.

Bir beldenin başka bir belediyeye katılması ve/veya iki belediyenin birleşmesi durumunda da bu yerler arası için belirlenen azami mesafe bakımından da her iki kanun arasında fark vardır. Bu durum açısından 1580 sayılı Kanun’da belirlenen azami uzaklık 2.500 metredir. 5393 sayılı Kanun’da ise ilgili yerler arası uzaklık, köylerin birleşmesi durumunda olduğu gibi 5.000 metredir.

5393 sayılı mevcut Belediye Kanunu’nda belediye kurma usulü şöyledir: Önceki kanunda olduğu üzere ilk olarak, bir veya birden fazla köyün ihtiyar meclisinin bu konuda bir karar alması ya da seçmenlerin çoğunluğunun mahallin en büyük mülki idare amirine yazılı başvurması gerekir. Bunun dışında yine önceki 1580 sayılı Kanunda olduğu gibi vali, kendiliğinden de buna gerek görebilir. Sonrasında valinin bildirimi üzerine mahalli seçim kurulları o yerde halk oylamasını düzenler.

Bu aşamada önceki yasadan farklı bir durum söz konusudur. 5393 sayılı Belediye Kanunu’nda il genel meclisinin gelir-hizmet dengesi üzerinden bir karar alması aşaması kaldırılmıştır. Günümüzde vali, halk oylaması sonucunu kendi görüşüyle birlikte doğrudan İçişleri Bakanlığı’na göndermektedir. Böylelikle belediye kurulma aşamasında il özel idaresi karar organının yetki hakkı kaldırılmış olmaktadır. Bu noktadan hareketle önceden il özel idaresinin belediyeler üzerinde görece sahip olduğu kanuni bir üstünlüğü kaybetmiş olduğu söylenebilir.

İki kanun arasındaki diğer önemli bir fark, Danıştay’ın süreç içindeki durumuyla ilgilidir. 1580 sayılı Belediye Kanununda Danıştay belirleyici bir rol üstlenerek inceleme yapmaktaydı ve bu incelemesi sonunda uygun görüp görmeme hakkına sahipti. 5393 sayılı Belediye Kanunu ile Danıştay, karar alma ya da onay verme mercii olmaktan çıkmıştır. Bir diğer deyişle, belediye kurulması sürecinde Danıştay’ın ağırlığı azaltılmıştır. Tüm bu sürecin sonunda Cumhurbaşkanı Kararıyla belediye kurulmaktadır.

Yeni bir iskân uygulaması sonrasında belediye kurma imkânı bu yasada da tanınmıştır. Yine İçişleri Bakanlığı’nın önerisi ve Cumhurbaşkanı Kararıyla o yerde belediye kurulabilmektedir. Yalnız nüfus şartı, başta da belirtildiği gibi artık 5.000 olmuştur.