• Sonuç bulunamadı

BÖLÜM 1: KENTSEL DÖNÜŞÜM KAVRAMININ KURAMSAL

3.6. Kentsel Dönüşümde Ortaklıklar ve Ortaklık Modelleri

Ortaklık kavramının uzun bir geçmişe sahip olduğu belirtilse de (Özden, 2008: 194) kentsel mekân açısından, kavramın ilk kez İngiltere’de kentsel dönüşüm uygulamalarının etkin bir şekilde gerçekleşebilmesi için ortaya çıktığı söylenmektedir. Bu anlamda etkin bir kentsel dönüşümün ancak kamu ve özel sektör arasında yakın bir işbirliği kurularak ve mutlaka halkın doğrudan katılımıyla gerçekleşebileceği ifade edilmektedir (Carter, 2005: 37).

143

1970’lerin ekonomik krizi ve takip eden yıllarda neo-liberal kent politikalarının etkisiyle kentsel dönüşüm uygulamalarında kamu ve özel sektör ile sivil toplum kuruluşlarından oluşan ortaklıkların kurulmaya başlandığı belirtilmektedir. Ortaklıkların kurulmasında yaşanan ekonomik krize bağlı olarak kamu kaynaklarının zayıflamasıyla birlikte sosyal devlet anlayışından uzaklaşılması gerekçe gösterilmektedir (Smith, 2002: 5). Değişen ekonomik ve politik gelişmelere bağlı olarak, kentsel dönüşüm uygulamalarının uygulanış biçimi de değişiklik göstermiştir.

Ortaklıklar genel olarak, aktörleri belirlenmiş bir alanda, bir eylem planı çerçevesinde ve ortak hedefler etrafında birleşen, resmi olarak organize olmuş farklı sektörlerden oluşan koalisyonlar şeklinde tanımlanmaktadır. Kamu sektörü, özel sektör, gönüllü gruplar, sivil toplum kuruluşları ve halkın bir araya gelmesiyle oluşan ortaklıkların, kentsel dönüşüm uygulamalarında kabul görmüş ortaklık şekli olduğu ifade edilse de (Atkinson, 2007: 16) dinamik yapılarından dolayı zaman içerisinde bu ortaklıkların değişiklik gösterebileceği belirtilmektedir (McCarty, 2004: 130). Ancak yine de kentsel dönüşüm uygulamalarında oluşturulacak ortaklıkların, yerel yönetimler tarafından organize edilerek özel sektörün, halkın ve gönüllü grupların katılımlarını içerecek biçimde olması gerektiği ifade edilmektedir (Atkinson, 2007: 16).

Sosyal, ekonomik ve çevresel çeşitli boyutları olan kentsel dönüşüm uygulamalarının çok taraflı ortaklıklar kurularak gerçekleştirilmesinin dört farklı sebebi olduğu ifade edilmektedir:

· Bu sebeplerden birincisi; günümüz şartlarının bu yönde bir çalışma tarzını mecbur kılmasıdır.

· İkincisi; mülkiyet hakkı ve mikro bazda mahalli politikalarla ilgili endişeler, kentsel dönüşüm uygulamalarının uzun vadeli, stratejik, bütünleşik ve sürdürülebilir olmasını gerekli kılmaktadır. Çeşitli unsurların bir araya gelmesiyle oluşan kentler ve bu çeşitlilik çerçevesinde kent sorunları çok boyutlu ve karmaşık doğaları gereği bütünleşik, koordineli ve çok aktörlü katılımı içeren ortaklıkların kullanılmasını gerektirmektedir.

· Gücün merkezileşirken ama aynı zamanda görevlerin ve faaliyet alanlarının bölünmesini içeren ortaklık yaklaşımı ise üçüncü sebep olarak gösterilmektedir.

144

Çeşitli kurum ve kuruluşlardan oluşan ortaklıkların, dönüşüm uygulamalarında faaliyetlerin koordinasyonuna yardımcı olma ve işin niteliği gereği geleneksel kuralların dışına uzanabilme gibi özelliklerinin de bulunması gerekmektedir. · Kentsel dönüşüm uygulamalarının ortaklık kurarak gerçekleştirme gerekliliğinin

dördüncü sebebi ise; konut, eğitim, ulaşım, sağlık gibi politika çemberinde, merkezi ve yerel kamu kurumlarında bulunabilen paternalist11 (ebeveynsel) yönetim tarzıyla, bireylerin mücadele edebilmesidir (Carter, 2005: 44).

Kentsel dönüşümde kurulması zaruri görülen ortaklıkların, kentlerin içinde bulunduğu fiziksel, sosyal ve ekonomik sorunlarla başa çıkmada önemli etken olduğu belirtilmektedir. Kentsel problemlerin çözüme kavuşturulmasında, ortaklık kurulmasının, en iyi çözüm yolu olduğu ifade edilmektedir. Bu çerçevede niçin ortaklık kurulması gerektiğine dair dört temel neden öne sürülmektedir (Beswick, 2001: 107);

· Çok aktörlü bir ortaklık kurulması, kentsel dönüşüm uygulamalarının tüm yönleriyle ele alınmasını kolaylaştıracaktır. Örneğin; herhangi bir kentsel dönüşüm projesine AB’nin ortak edilmesi dönüşüm projesinde gerekli görülen finansman kaynak sorununu ortadan kaldırmaktadır.

· Kentsel dönüşüm uygulamaları kapsamında kurulan ortaklıklar aynı zamanda sosyal adaletin sağlanmasına da büyük katkı yapmaktadır

· Ortaklık için bir araya gelen tüm aktörlerin, organizasyon çerçevesinde faaliyetlere dikey veya yatay katılımı ile dönüşüm projesinin uygulanması sırasında, ortaklar daha kolay koordine olabilmektedirler

· Kurulan ortaklıklar sayesinde, kentsel dönüşüm projesinin uygulanması sırasında ortaya çıkabilecek farklı toplumsal aktörlerin yapabileceği muhalefet engellenmektedir.

11

Paternalizmin kökleri Max Weber’e kadar uzanmaktadır. Paternalizm; ikili ilişkilerin niteliğini, daha çok astın ve üstün görev ve sorumlulukları çerçevesinde ortaya koyan bir kavramdır. Ast ile üst arasındaki ilişki ebeveyn ve evlat arasındaki ilişkiye benzemektedir. Devletin vatandaşlarını korumak ve onlara yardım sağlamak rolünü üstlendiği refah ideolojisinden meydana gelmektedir. Paternalist özellikler daha çok feodal ve patriarkal düzene sahip devlet yapılarında görülmektedir. Kelime kökenine ve literatürdeki tanımlara bakıldığında, erkek egemen terimlerle tarif edildiği ve pederşahilik gibi nitelemelerle açıklandığı görülmektedir. Ayrıca bkz: Zeynep Aycan, (2001), “Paternalizm: Yönetim ve Liderlik Anlayışına İlişkin Üç Görgül Çalışma”, Yönetim Araştırmaları Dergisi, 1/1, s.1-19. B. S. Cheng, L. F. Chou, T. Y. Wu Huang, (2004), “Paternalist Leadership and Subordinate Responses: Establishing a Leader Model in Chinese Organizations”, Asian Journal of Social Psychology, 7, s. 89-117. Onur Köksal, (2011), Bir Kültürel Liderlik Paradoksu: Paternalizm, Mustafa Kemal Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi, 8/15, s.101-122.

145

Sürdürülebilir kentsel dönüşüm kapsamında, farklı aktörlerin biraraya gelmesiyle kurulan ortaklıkların bazı özelliklerinin bulunması gerektiği ifade edilmektedir. Bu kapsamda ortaklıklarda bulunması gereken özellikler şu şekilde sıralanmaktadır (Lang, 2005: 17):

· Politika üretmek ve uygulamak için resmi bir örgütsel yapı · Farklı aktörlerin birbirine bağlılığı

· Ortak bir gündem ve çok boyutlu bir eylem programı · Ortaklar arasında potansiyel sinerjik etki yaratması

· Ortaklar arasında dönüşüm projelerinin risklerini dağıtma potansiyeli oluşturması · Bazı ortakların, diğer ortakların dünya görüşünü ve davranış biçimlerini etkileme

potansiyeli yaratması

· Ek finansal kaynaklar elde etme potansiyeli

· Rızaya dayalı bir politika oluşturma iklimi yaratarak aktörler arası çatışmayı azaltma potansiyeli

· Yerel yönetimler üzerinde oluşan aşırı talep yükünü azaltma potansiyeli

Görüldüğü gibi kentsel dönüşüm kapsamında oluşturulan ortaklıklar, esas olarak ortaklık içinde yer alan aktörlere fayda sağlamaktadır. Bu özelliklere ek olarak ortaklığın ilkeleri de şu şekilde sıralanmaktadır (McCarty, 2004: 135);

· Esneklik: Ortaklığın değişen koşullara tepki verme kapasitesi

· Düşünsellik: Ortaklığın uygun gözlem ve değerlendirme mekanizmalarını temel alarak deneyim yoluyla öğrenme kapasitesi

· Karşılıklılık: Karşılıklı destek ve fayda paylaşımına olanak tanıma kapasitesi · Örgütsel Bütünleşme:

Ø Dikey Örgütlenme: Merkezi yönetimin farklı mekânsal seviyelerindeki bağlantılar

Ø Yatay Örgütlenme: Sektörler arası ve ortaklar arası bağlantılar ve ilişkiler · Kapsamlılık: Ortakların tüm üyelerinin amaç ve düşüncelerini yansıtabilme

146

Kentsel dönüşüm uygulamaları kapsamında oluşturulan ortaklık yaklaşımlarında ise, üç farklı model söz konusudur. Ortaklıkların, kamu politikalarının oluşturulmasında, çatışmaya ve müzakereye tabi olduğunu ifade eden ortaklık yaklaşımına göre, ortaklık modelleri; Sinerji Modeli, Bütçe Artırımı Modeli ve Transformasyon Modeli olmak üzere üçe ayrılmaktadır (Mackintosh, 1992: 210). Buna göre;

· Sinerji Modeli: Aktörlerin bir araya gelerek oluşturdukları ortaklığın, aktörlerin tek tek her birinden daha büyük olduğu önermesine dayanmaktadır. Her bir ortak sahip olduğu kendi bilgi, kaynak, kültür gibi özelliklerini bir araya getirerek, bireysel olarak erişebilecek olandan daha fazlasına erişebileceğini belirten yaklaşım modelidir.

· Bütçe Artırımı Modeli: Ortaklığın, ek finansman elde etmesini sağlar. Yani uluslararası fonlar gibi mali kaynaklara kolayca erişim sağlanmasına karşılık gelmektedir. Ortaklardan herbiri tek başına uluslararası fonlara kolayca erişemeyebilir. Ancak ortakların, birlikte çalışarak uluslararası ilave fonlara kolaylıkla ulaşabileceğini belirten yaklaşım modelidir.

· Transformasyon Modeli: Ortaklığı oluşturan herbir aktörün, diğer aktörde gördüğü farklı çalışma şekilleri ve metotlar sayesinde fayda göreceğini belirten yaklaşım modelidir. Ortakların, birbirlerinin çalışma yöntemlerini öğrenerek yeni fikirler ve yeni yaklaşımlar geliştirmesini sağlayan, böylece sürekli bir gelişim ve değişim sürecini hayata geçiren modeldir.

Bu yaklaşım modellerinde esas ve önemli olanın, sinerji yaratmak olduğu ifade edilmektedir. Çünkü ortaklıklarda, kaynakların kullanımındaki sinerjinin, kritik rol oynadığı belirtilmektedir. Bu kapsamda; kaynak sinerjisi ve politika sinerjisi olmak üzere iki yaklaşımdan bahsedilmektedir. Politika sinerjisinin, potansiyel olarak yenilikçi ve sürdürülebilir çözümlerin oluşmasını sağlayan model olduğu belirtilmektedir. Kaynak sinerjisi de, politika sinerjisinin tam karşıt noktasında konumlandırılmaktadır. Birçok ortaklığın temelinde bu iki sinerjinin olduğu ifade edilmektedir. Ortaklıklar arasındaki güç dağılımı ve etkin iletişimi sağlayan bu iki sinerjinin, kurulacak ortaklıklar arasında popüler olduğu söylenmektedir (Hastings, 1996: 259-260).

147

Kentsel dönüşüm uygulamaları kapsamında kullanılan ortaklık modelleri, aktörlerin sayısına, dönüşümün yapılacağı alana, dönüşümün kapsamına ve mali bütçesine göre değişiklik göstermektedir. Bu kapsamda üç tür ortaklık modeli olduğu ifade edilmektedir (Özden, 2008: 195). Buna göre;

Ø Kamu-Kamu Ortaklıkları: Merkezi yönetimin farklı kurumları arasında, merkezi yönetim ve bir yerel yönetim arasında veya farklı yerel yönetimler arasında oluşturulan ortaklık modelidir.

Ø Kamu-Özel Sektör Ortaklıkları: Genellikle bir yerel yönetim ile özel sektör arasında kurulan ortaklık modelidir. Bu model içerisinde iki önemli alt değişken bulunmaktadır. Bu alt değişkenlerin dönüşüm uygulamalarının herbir ortak için ne kadar önemli olduğuna bağlı olarak değişkenlik gösterdiği ifade etmektedir;

Ø İnşaat yapım hakkı değişkeni Ø Ortak girişim değişkeni

· Özel Sektör-Özel Sektör Ortaklıkları: Özel sektör tarafından talep edilen ve rant getirisi yüksek olan dönüşüm uygulamalarında oluşan ortaklık modelidir. Burada kamu sektörü, dönüşüm projesine girmeyi tercih etmeyerek, dönüşümü özel sektöre bırakmaktadır.

Ortak bir hedef doğrultusunda biraraya gelen aktörler tarafından oluşturulan ortaklıkların temel amacı; yaşanabilir, refah seviyesi yüksek, sağlıklı kentlerin kurulabilmesi suretiyle kentsel yaşamdan beklenilen faydayı en üst seviyeye çıkarmaktır. Ortaklıklar, kentsel dönüşüm uygulamalarından avantaj sağlamak amacıyla kurulsa da bazen bu ortaklıkların dezavantajı da olduğu belirtilmektedir. Ortaklıkların avantajları ve dezavantajları Şekil 11’de gösterilmektedir.

148

Şekil 11: Kentsel Dönüşüm Ortaklıklarının Avantaj ve Dezavantajları

Kaynak: Bill Edwards, Mark Goodwin, Simon Pemberton and Michaell Woods,

Partnership Working in Rural Regeneration Governance and Empowerment?, The Policy Press, Bristol, 2000, s.26.