• Sonuç bulunamadı

1.2. YAZI/EDEBİYAT HAYATI VE ESERLERİ

1.2.4. Tarih ve Biyografi Yazarlığı

1.2.4.1. Kemâlü’l-Hikmet

Tercümân-ı Hakikat gazetesinde tefrika edilen, daha sonra Kemâlü’l-Hikmet

adıyla 1327 yılında, 107 sayfadan müteşekkil bir kitap hâlinde neşredilen bu eser, Hersekli Ârif Hikmet’in biyografisini, ona dair hatıraları ve dostlarının şair hakkındaki görüşlerini ihtiva etmektedir. İbnülemin, eserinde “cihân-ı irfan” olarak tavsif ettiği Ârif Hikmet’in yaklaşık üç sayfadan oluşan “terceme-i resmiyesini” anlattıktan sonra, şairin hususi hayatını dikkatlere sunar. Zira ona göre, “en ziyade haiz-i ehemmiyet ve

şayan-ı dikkat olan mesele müşarunileyhin terceme-i hâl-i hususiyesidir.”94 İbnülemin, Ârif Hikmet’in hususi hayatını anlatırken eslâf hakkında bilgi sahibi olmayı, “ölüyü diriltmek” gibi bir hayal hükmünde kabul ederek biyografi yazmanın zorluğuna dikkat çeker. Ona göre, “böyle büyük âdemlerin ahval-i hususiyesine dair

yazılacak sözlerin […] kendi taraflarından yazılması lazım gelir.”95 İbnülemin’in kaleminden çıkan Kemâlü’l-Hikmet adlı eserin, Ârif Hikmet’in sağlığında yazılmış olması ve şairin kontrolünden geçmesi, eseri bugün muteber bir kaynak kabul etmemizi sağlamaktadır.

Ârif Hikmet’i “üstat” kabul eden İbnülemin, “üdebâ ve hükemâ içinde Ârif Bey

gibi câmiü’l-fezail bir merd-i kâmil” görmediğini ifade eder. Ayrıca şairin, “Yok kayd-ı mâsivâ dil-i kudsî-cenâbda

Olmaz hatâ sahîfe-i Ümmü’l-Kitâb’da”

93 İbnülemin, Hoş Sada Son Asır Türk Musikişinasları, Maarif Basımevi, İstanbul 1958, s. 65. 94 İbnülemin, Kemâlü‘l-Hikmet, Tercüman-ı Hakikat Matbaası, Dersaadet, 1327, s. 4.

beytiyle başlayan ârifâne gazelini gördüğünü ve gönlünde şair için bir “mevki-i

ihtiram” tahsis ettiğini dile getirir.96

Ârif Hikmet’in hususi hayatına ve “meziyât-ı zâtiyesine” nüfuz eden İbnülemin, şairin kişilik özelliklerini şu ifadelerle okuyucuya bildirir:

“[Ârif Hikmet] kemâlât-ı ilmiyesiyle beraber, safvet-i kalb,

mürüvvet-i tâb, ulüvv-i cenâb, hamiyet-i ciddiye, tevazu-ı samimiye, istikâmet-i vicdaniye gibi birçok fezâil-i ahlâkiyenin misâl-i müşahhasıdır.”97

Eserin “hâtime” bölümünde İbnülemin, “Ben Hikmet’i nasıl gördümse öyle

göstermeye çalıştım.” diyerek kitabı yazarken uyguladığı metodu da okuyucusuna

sezdirir. Şairle tanıştıktan sonra daima yakınında bulunan ve dostluğunu kazanan İbnülemin, bu ifadesiyle şair hakkında söylediklerinin doğruluğuna yahut gerçekliğine dikkat çeker ve eserin Ârif Hikmet’in “mükemmel” bir tercümeihâlini yazacak “meziyetşinaslar” için bir “mehaz” olacağını kaydeder.98 İbnülemin eserinde şairin dostlarının onun hakkındaki hatıralarına ve görüşlerine yer vermeyi uygun görmüş ve dostlarının mülahazalarını “hüsn-i hatime” olarak eserine dâhil etmiştir. Eserde şair hakkındaki düşüncelerine yer verilen şahsiyetleri şu şekilde sıralamak mümkündür: Seyyid Mehmet Emin, İhya Efendi Hafidi Ahmet Raşit, Adanalı Hakkı, Halil Edip, Mehmet Akif, Mehmet Sadık, Zeynel Abidin Reşit, Ahmet Tevfik.

1.2.4.2. Kemâlü’l-Kâmil

İbnülemin’in 1905 yılında kaleme aldığı, fakat yayımlayamadığı bu eseri, sadrazam Yusuf Kâmil Paşa’nın manevi cephesinin ön plana çıkartıldığı bir monografidir. İbnülemin’in babası Mehmet Emin Paşa, Yusuf Kâmil Paşa’nın yirmi yedi yıl mühürdarlığını yapmış bir devlet adamıdır. Bu yönüyle Mehmet Emin Paşa, uzun yıllar Yusuf Kâmil Paşa’nın yanında bulunmuş ve onun dostluğunu kazanmış bir

96 İbnülemin, age., s. 30.

97 İbnülemin, age., s. 6. 98 İbnülemin, age., s. 84.

kimsedir. İbnülemin, bu eseri sadrazam Yusuf Kâmil Paşa’ya olan “şükran borcunu” yerine getirmek maksadıyla yazmıştır.99

İbnülemin, bu eserinde Yusuf Kâmil Paşa’yı bizzat tanımış kimselerin bilgilerinden istifade eder ve resmî biyografinin dışına çıkarak Paşa’yı hususi hayatıyla ve icraatlarıyla değerlendirir. Zira İbnülemin’e göre “bir zatın ahval-i

umumiyesini tetbi etmek için onun hayatına iştirak etmek lazımdır.”100 Kendisinden

önce kaleme alınan biyografi eserlerinde, tercümeihâlin “iç yüzü” ve bahsedilen şahsiyetin “özü” olan hususi hayatın ihmal edilmesini eleştiren İbnülemin, bu eserinde “meclisine dâhil, musahabetine nail” olduğu şahsiyetin hususi hayatını öne çıkarmaya gayret etmiştir.101 İbnülemin’in eserinde, biyografi yazarlarının kurtulamadığı bir “fikr-i sakimden” de söz eder. Ona göre bu yanlış fikir, biyografinin “badelvefat” yazılmasıdır.102

İbnülemin, daha sonra kaleme alacağı Osmanlı Devrinde Son Sadrazamlar adlı eserinin Yusuf Kâmil Paşa’ya ait olan kısmı için bir kaynak teşkil eden bu kitabını bir “risale” olarak nitelendirir ve eserin bin türlü kusur ve noksan ile beraber faydadan uzak olmadığını ifade eder.

1.2.4.3. Nûrü’l-Kemâl

Yeni Osmanlılar’dan ‘reji komiseri’ olarak tanınan Menâpirzâde Nûri Bey’in şahsiyetini, ahlakını ve birtakım zaaflarını kronolojik tarihlere ve vakalara dayanarak anlatan monografi türündeki eser 5 Ağustos 1906’da tamamlanmıştır. Hemen her eserinde olduğu gibi Nûrü’l-Kemâl’in mukaddime bölümünde de İbnülemin, biyografi yazmanın zoruluklarından bahseder. Biyografisini kaleme almak istediği kişilerin peşinden bir “âşık-ı şeydâ” gibi yıllarca koştuğunu ve onların “şahs-ı manevîlerini” gelecek nesilllere aktarma arzusunu dile getirir.103 İbnülemin’e göre biyografi

99 Ömer Faruk Akün, agm., s. 257. 100 İbnülemin, Kemâlü’l-Kâmil, s. 2. 101 İbnülemin, age., s. 3.

102 İbnülemin, age., s. 4.

103 İbnülemin, Nûrü’l-Kemâl, s. 13.; İbnülemin’in Nûrü’l-Kemâl adlı eseri Şemsettin Şeker tarafından

bugünkü harflere aktarılmış ve 2012 yılında Dergâh yayınları tarafından neşredilmiştir. Ön söz, Ekler, Sonuç ve Kaynakça dışında iki bölümden oluşan eserin ilk bölümünde Nuri Bey’in çocukluğu, tahsil yılları, çalışma ve siyasi hayatı anlatılmış; edebî mahfil olarak Nuri Bey’in köşkü ele alınmış; şahsiyeti,

yazmanın önündeki en büyük zorluklar kişilerin tevazu sahibi olmaları ile bilgi paylaşma konusundaki ihmalleridir. Zira bazı kimseler, biyografisinin yazılmasını istemeyecek kadar mütevazı, bazıları ise İbnülemin’in taleplerine cevap vermeyecek kadar ihmalkârdır. Nitekim İbnülemin, bütün ısrarlarına rağmen Nuri Bey’den tercümeihâline dair beklediği bilgileri alamamış, eserini ise İkdâm gazetesindeki satırlardan ve bizzat Nuri Bey’den işittiği fıkralardan hareketle inşa etmiştir. İbnülemin’e göre “şu zavallı âdemin terceme-i hâlini yazmak bugün meçhul-i

mutlaktan bir malum çıkarmak derecesinde müşkil belki büsbütün gayr-ı kâbildir.”104

Nûrü’l-Kemâl adlı eserde Nuri Bey’in resmî tercümeihâli yaklaşık dört

sayfadan müteşekkildir. 240 sayfalık eserde Nuri Bey şahsiyeti, ahlakı, insani yönleri, güzel huyları, gündelik hayatı, ihmalciliği ve unutkanlığı ile anlatılır. Ele aldığı şahsiyeti sadece resmî birtakım bilgilerle değil, kişilik özellikleriyle de tanıtan anlatım tarzı İbnülemin’in hemen her eserinde görülen ve onun üslubunu yansıtan bir özelliktir.

1.2.4.4. İzzü’l-Kemâl

İbnülemin, Ferit Paşazade Ahmet İzettin Bey’in hayatını ve şahsiyetini anlatan bu eserini 5 Eylül 1908 tarihinde tamamlamıştır. Eserin kaleme alınma amacı, Ahmet İzzettin Bey’in faziletlerini gelecek nesillere anlatmaktır. İbnülemin, eserine onun vefatından duyduğu üzüntüyü dile getirerek başlar. Ona göre Ahmet İzzettin Bey gibi “nevi şahsına münhasır olan bir zat-ı nadirenin” vefatı etmesi, insanın “ümid ve

saadetini” kaybetmesi gibidir.105 İbnülemin’e göre, memleketimizde Ahmet İzzettin Bey gibi insanların günden güne azalması, hatta “fıkdan” derecesine gelmesi, “memleketi düşünen hamiyetmendanı” mütessir etmektedir.106

İbnülemin, hemen her eserinde olduğu gibi ilgisini ve dikkatini, ele aldığı şahsiyetin resmî biyografisinin yanı sıra hususi hayatına, şahsiyetine ve mizacına

fikirleri, edebî yönü ve eserleri tanıtılmıştır. İkinci bölüm ise Nûrü’l-Kemâl’in bugünkü harflere aktarılmış hâline tahsis edilmiştir. Ayrıntılı bilgi için bk. Şemsettin Şeker, Sadık Bir Muhalif Yeni

Osmanlılar’dan Menapirzade Nuri Bey, Dergâh Yayınları, İstanbul 2012.

104 İbnülemin, age., s. 18. 105 İbnülemin, İzzü’l-Kemâl, s. 8. 106 İbnülemin, age., s. 9.

yöneltir. İzzü’l-Kemâl adlı eserde de metot bundan farklı değildir. İbnülemin, bu eserinde hayatını kaleme aldığı şahsiyeti “anka kuşuna” benzetir. “Zamanın kemâl-i

ihtimamla yetiştirdiği bir merd-i ferid” olan Ahmet İzzettin Bey gibi şahsiyetlerin

bugün isimleri mevcut, fakat cisimleri çoktan toprak olmuştur.107

İbnülemin, Ahmet İzzettin Bey’in tercümeihâlini ve şahsiyetini “namus-ı

mücessem” ifadesiyle özetler ve şöyle der: “Namus bu âdeme yahut bu âdem namusa âşık idi. Âşık ile mâşuk mademelömr birbirini terk etmedi.”108

1.2.4.5. Kemâlü’l-İsmet

İbnülemin’in 15 Aralık 1904 tarihinde tamamladığı ve 1912 yılında yayımladığı Kemâlü’l-İsmet, biyografi sahasında otorite kabul edilen Fındıklılı İsmet Efendi’ye dair bir risaledir. Eser “Müverrih Fındıklılı İsmet Efendi merhumun

menâkıbını hâvidir.” alt başlığıyla neşredilmiştir. Ayrıca kitabın kapağında Arapça bir

beyte yer verilmiştir:

“Ya’rifunâ men kâne min-cinsinâ

Ve sâiru’n-Nâsi lenâ Yunkirûn”109

Hatırlarla zenginleştirdiği bu eserinde İbnülemin, Fındıklılı İsmet Efendi’nin biyografi sahasında yaptığı çalışmalar üzerinde durmuş ve onun portresini çizmiştir.110

1.2.4.6. Kemâlü’l-kiyâse fi keşfi’s-siyâse

Tarih ilmine ve biyografi türüne büyük önem veren İbnülemin’in tarih felsefesi ve siyaset ilmine dair kaleme aldığı 503 sayfadan müteşekkil oldukça hacimli bir eserdir. Eser beş ana bölüm halinde düzenlenmiştir ve her bölüm kendi içinde birtakım alt başlıklar ihtiva etmektedir. İbnülemin’in “bâb” adını verdiği bu bölümlerde tarihin lüzumu ve faydası, tarihî eserlerde gerçek ve gerçek dışılık, tarihte gerçek olanın olmayandan nasıl ayırt edileceği, siyaset ilminin ilkeleri, devletler hukuku, sefirlerin

107 İbnülemin, age., s. 10.

108 İbnülemin, age., s. 18.

109 Biz, bizden olanları (bizim gibi düşünenleri) biliriz.

Diğer insanlara gelince onlar bizi onaylamazlar (söylediklerimizi/görüşlerimizi kabul etmezler).

siyaset ve milletlerarası ilişkilerdeki rolleri, diplomasi, hukuk ve politika bakımından askerlik ve harp gibi meseleler ele alınır.111

Her bölümün başında Doğulu ve Batılı kaynaklardan seçilmiş alıntılar yer almaktadır. Eserde yapılan alıntılar İbn Haldûn, İbnü’l-Esir, İbn Kemâl, Naîmâ, Mansûrîzâde Nûri Paşa, Cevdet Paşa, Maverdî, Namık Kemal, Hersekli Ârif Hikmet, Büyük Frederic, Bismarck gibi şahsiyetlerin eserlerinden seçilmiştir. Ö. F. Akün, İbnülemin’in tarih, hukuk ve politika alanlarındaki birikimini yansıtan ve sosyolojik tespitlerini ihtiva eden bu eserin muhteva bakımından Feyz-i Cevad’ın çok daha ileri götürülmüş ve geliştirilmiş bir şekli olduğunu ifade etmektedir.112