• Sonuç bulunamadı

1. BÖLÜM

2.1. İnsanlar

2.1.2. Halk Tabakasına Mensup Olanlar

2.1.2.1. Bazı Tipler

2.1.2.1.1. Keloğlan

Dünya edebiyat tarihi boyunca masal türü olağanüstü kahramanlar ve olaylar üzerine kurulmuştur. Masal insanlığa ait değerler ve inanç sisteminin çocuklara aktarımı, onları eğitme ve eğlendirme, hayatın içinde yer alan bütün olumsuz olaylara karşı hazırlama amaçlı oluşturulan sözlü anlatı türüdür.

Dünya ve Türk masalları içinde önemli bir yere sahip masallardan biri de Keloğlan masallarıdır. Keloğlan masalları Türk dünyasının farklı coğrafyalarında farklı isimlerle nitelendirilip anlatılsa da sabit bir Keloğlan tipi etrafında bir araya gelmektedir.

Dünya edebiyatlarında önemli bir yere sahip olan masallarda da benzerleri bulunan keloğlan tipinin diğer edebiyatlarda ki adlandırılması şöyledir: “ Taşza Bala (Kazakistan), Keçel, Keçel Mehemmed, Keçel Yeğen (Azerbaycan), Keçeloğlan (Kerkük), Kelce Batır (Türkmenistan), Tazoğlu (Kırım), Tas, Tastarakay (Altay) gibi adlarla bilinir. Ayrıca Gürcüler arasında “Kel Kafalı Kaz Çobanı” terimi “Keloğlan” için kullanılır. Almanların “Grindkopf” / “Goldener” şeklinde adlandırdıkları kahramanların da “Keloğlan” (düzmece/sahte Keloğlan) ile kimi benzerlikleri dikkat çeker” (Alangu, 1968, s. 458-469). Masal tipler, arasında Keloğlan evrensel bir tip olarak karşımıza çıkmaktadır. Türk masallarında ki kullanımı yine “Keloğlan” şeklindedir.

Farklı özellik ve yetenekleriyle birçok masalda yer alan ve hatta yer aldığı masallarda genellikle başrolde olan Keloğlan doğuştan saçı olmadığı için bu isimle adlandırılmıştır. Bir nevi şekilsel özelliği isminin koyulmasına neden olmuştur. Keloğlanın başında sacının olmaması onun için olumsuz bir durum teşkil etmez aksine onu insanlar karşısında sevimli yapar.

Keloğlan tipinin en belirleyici tek özelliği kelliği değildir. Bunun yanı sıra Keloğlanı Keloğlan yapan birçok özelliği vardır. Borotav’a göre: ”Keloğlan masallarında Keloğlan’ın en belirgin işi, kötülerle, güçlülerle savaşmak ve sonunda en umulmayacak başarılara ulaşmaktır. Türk masal geleneğinde keloğlan öyle önemli bir yer elde eder ki

şehzadeler, soylarından gelme bütün imtiyazlarını yitirip sıfırdan başlamak zorunda kaldıklarında, amansız güçlüklere göğüs germeleri, aynı zamanda da herkesin küçümsediği bir garip delikanlıya yarayacak araçlara başvurmaları gerektiğinde ‘Keloğlan kılığına’ girerler” (Boratav, 2009, s. 21-22). Keloğlan toplumun en üst kişileri tarafından bile kabul görmüş, özenilen, örnek alınan bir tip olmuştur.

Masallarda kahramanlar her zaman soylu, üstün yetenekli, cesur hatta yakışıklı eli yüzü düzgün olarak yer almak zorunda değildir: Boratav: “Masallarda kahramanın fakir, avamdan bir şahıs olması, onun zalim zenginlere karşı isyan etmesi, çoğunlukla zekâsı sayesinde başarılı olması, yeni masallarımızda kullanılan genel bir motiftir. Çünkü biz, iptidai cemiyetlerde avam, havas diye ayrılık görmeyiz. Daha yeni masallarda bu vasfın başlıca miyarını masalda “kahramanın fakir, avamdan bir olması, onun zalim zenginlere karşı isyan etmesi, ekseri zekâsı sayesinde galebe çalması” umumi motifi teşkil eder” (Boratav, 1939). İnsanların sonradan oluşturduğu ve içerisinde sıradan halk tabakasına mensup olan tiplerin yer aldığı masallar çoğunlukla halkın istek, arzu ve hayallerini içerisinde barındırır.

Birçok masalda Keloğlan gücün karşısında ezilen halkı temsil eder. Bu güç genellikle padişah, han gibi halkı yöneten üst tabakadan kişilerdir. Bu kişiler genellikle halka zulmeden kötü karaktere sahip kişilerdir. Keloğlanın bir şekilde bunlarla yolu karşılaşır ve keloğlan onları alt eder.

Tüm bunların yanı sıra Keloğlan aklın, kıvrak zekânın ve azmin temsilcisidir. İçerisinde yer alan masalın ait olduğu toplumun aklını, zekâsını, azmini, cesaretini ve saflığını temsil eder. Keloğlan çoğunlukla masallarda iyidir ve iyi olan daima kazanır mesajını taşımaktadır.

Keloğlanın yaşlı ve dul annesinden başka kimse kimsesi yoktur. Anne ve oğullu yoksul bir hayat sürerler. Masalların genelinde bu durum değişmez. Masallarda Keloğlan genellikle tembel tembel oturur ya da avare avare gezer hiçbir iş yapmaz. Evi geçindirmek ve ev işlerini yapmak annenin görevidir.

Masalların eğitimsel işlevi göz önüne alındığında Keloğlan akıllı, zeki, azimli olmasıyla çocuklara örnek olurken bazı yönleriyle de çocuklara kötü örnek olmaktadır. Daş Üzük adlı masalda: “Bir Keloğlan vardır. Bu Keloğlan annesi ile birlikte yoksulluk içinde

yasarlar. Annesi yün eğirip ip yapar oğlu da bunları pazarda satarak yiyecek alır hayatlarını böyle sürdürürler” (Zeynallı, 2005, s. 62-71). Masalların genelinde Keloğlanın annesi evde el işi yapar oğlu da pazarda satarak yiyecek bir şeyler alırdı.

Azerbaycan Türkçesinde kel sözcüğünün karşılığı ‘keçal’dir. Azerbaycan masallarında kel tipi doğuştan saçı olmayan tiptir. Keloğlan, babası hayatta olmayan annesi ile yaşayan, yoksul bir hayat süren, genellikle evde hiçbir iş yapmayan, annesinin yaptığı el işlerini pazarda satan, bunun karşılığında eve ekmek getiren bir tiptir.

Keloğlan çalışmak için evden çıkar yolda çeşitli maceralardan geçer, padişahın kızıyla evlenir ve zenginleşip şehrine döner. Keloğlan masallarda zekânın temsilcisidir. Genellikle zekâları sonucu karşılarında yer alan devler, ejderhalar gibi olağanüstü varlıkları öldürürler. Padişahlar, vezirler gibi insanları da aynı şekilde zekâları ile alt ederler. Azerbaycan masallarında yer alan Keloğlan karakterinin özellikleri ve masalın olan örgüsüne etkisi aşağıdaki gibidir:

Keçel Mehemmed adlı masalda: “Keçel Mehemmed çeşitli maceralardan geçerek bir kaleye gelir” (Zeynallı, 2005, s. 34-52). Bu kalede yere serili bir sofranın başında üç güvercin görür. Bu güvercinler don değiştirerek üç kız olurlar. Keçel Mehemmed bunların en küçüğü ile evlenerek zengin bir hayat sürer.

Bulud adlı masalda: “Aşık2 oynayan çocuklar Keloğlan bir çocuğu oynatmazlar”

(Zeynallı, 2005, s. 147-155).

Toyuk Bir Kılçlıdı adlı: “Masalda Keloğlan çocuklarla aşık oynar, onlardan kazandığı aşıkları pazarda satarak eve yiyecek bir şeyler alır” (Zeynallı, 2005, s. 232-237).

Noxudu Keçel adlı masalda: “Bir Keloğlan vardır. Bu Keloğlan dayısı ve yengesiyle beraber yaşamaktadır” (Zeynallı, 2005, s. 329-332).

Keçelle Tacir adlı masalda: “Bir adamın kel bir oğlu vardır ancak bu Keloğlanı vezir çocukları arasına alıp oynatmazlar” (Zeynallı, 2005, s. 353-357). Keloğlanın babası bu

2 Koç, koyun, keçi gibi küçük baş hayvanların arka ayak bileklerinden çıkarılan dikdörtgen biçimli, dört

farklı yüzü olan kemiğe aşık, bununla oynanan oyuna da “aşık oyunu” adı verilir. Aşık oyunu, genellikle küçükbaş hayvancılığın yaygın olduğu kırsal yörelerde, daha çok erkek çocuklar tarafından oynanır. Alçı, aluk, aşşıh, aşuh gibi adlar verilen aşık hayvanın sağ veya sol bacağından çıkmasına; geyik, inek, kurt gibi başka hayvanlardan elde edilmesine; boyalı, kurşunlu olup olmamasına göre de değişik adlar alır. Aşığın yüzleri çeşitli yörelerde cuk, buk, tök, alçı, togan, bey, gong olarak isimlendirilir.

tacirin yanında çalışır tacir ona çalışması karşılığında taş gibi bir ekmek verir. Keloğlan bu duruma çok sinirlenir ekmeği attığı gibi tacirin oğlunun kafasını kırar.

Nardan Kızın Nağılı adlı masalda: “Kokuz padişah vezirin kızı Nardan Hanıma âşık olur. Ancak Nardan Hanım padişahı istemez vezirde kızını vermez” (Zeynallı, 2005, s. 146- 161). Bir gün iki çocuk aşık oynarken padişah oradan geçer Keloğlan oyunu kazanır ancak arkadaşı hile yapar kel de aşığı alıp kaçar. Bunu gören padişah kelden yardım ister Keloğlan padişaha yardım eder kızın babası veziri öldürür. Bunun karşılığında padişahtan yemek ve altın alır.

Kel Hesenin Nağılı adlı masalda: “Benderpuş padişahının kızına âşık olan Kaşkaş pehlivan padişahın kızını kaçırır. Padişah kızını kurtarmak ister, padişaha kızını ancak Ehmed oğlu Kel Hesen’ın kurtarabileceğini söylerler” (Zeynallı, 2005, s. 162-175). Kel Hesen gidip Kaşkaş pehlivanı öldürür ve kızı alıp kaçar. Ancak yolda uyuyunca Kaşkaş pehlivanın kardeşi gelip onları bulur ve kızı kaçırır. Kel Hesen uyanınca kızın yanında olmadığını görür.

Keçelle Kazının Nağılı adlı masalda: “Kazı adında bir adam vardır bu adam yanında birilerini çalıştırır fakat bunların parasını vermez” (Zeynallı, 2005, s. 269-274). Bir gün keloğlan Kazı’nın yanından kaçıp gelen biri ile karşılaşır ve Kazı’nın yaptıklarını duyar bunun sonucunda Kazı’nın yanında çalışmak için yola koyulur. Keloğlan Kazı’nın yanına gider. Kazı ile anlaşma yapar, anlaşmaya göre eğer Kazı Keloğlan’ın atasına söverse ona her sövdüğünde beş tümen verecektir. Masalın sonunda Keloğlan zekâsı ile Kazı’nın hakkından gelir. Halk Kazı’yı şehirden kovar. Keloğlan da Kazı’nın evinde yükte hafif pahada ağır ne varsa alıp eve döner.

Daş Üzük adlı masalda: “Bir Keloğlan vardır. Bu Keloğlan annesi ile birlikte yoksulluk içinde yasarlar” (Zeynallı, 2005, s. 62-71). Annesi yün eğirip ip yapar oğlu da bunları pazarda satarak yiyecek alır hayatlarını böyle sürdürürler.

Daş Üzük adlı masalda: “Hindistan padişahının oğlu Keloğlan karısına âşık olur” (Zeynallı, 2005, s. 62-71). Kızı elde etmek için evlerine bir kadın gönderir. Kadın gide gele yüzüğün sırrını öğrenir. Kızı ve yüzüğü alarak Hindistan padişahının oğluna götürür. Keloğlan, annesi, güvercin ve kedi ortada kalır. Masalın sonunda kedi ve güvercin kele yardım etmeye karar verir. Dere tepe düz giderek Hindistan’a varırlar. Burada sıçanların

yardımı ile yüzüğü geri alır Keloğlan’ın yanına dönerler. Kel hemen gidip karısını kurtarır ve eski hayatlarına dönerler.

Şeminin Nağılı adlı masalda: “Padişahın ülkeden kovduğu oğullarından küçük oğlu Kel Ehmed adında bir helvacının dükkânında çalışmaya başlar” (Zeynallı, 2005, s. 102-109). Padişahın küçük oğlu burada çalışmaya başladıktan sonra helvanın kazancı iki katına çıkar.

Keçal adlı masalda: “Bir kadın vardır bu kadının kel bir oğlu vardır. Bu oğlan köylünün hayvanlarını otarır” (Zeynallı, 2005, s. 141-145). Bir gün Keloğlan hayvanları otarırken yağmur yağar kel paltosunu çıkarır bir taşın altına saklar yağmur durunca çıkarıp giyer. Bunu gören şeytan kelin yanına yaklaşır ve nasıl bu yağmurda ıslanmadığını sorar. Keloğlan şeytandan ona kime üfürse yere çalabileceği bir ilim öğretmesi karşılığında sırrını söyler. Keloğlan eve döner annesinden hanın kızını istemesini söyler ama han vermemek için bahane üretir. Masalın sonunda Keloğlan şeytanın ona öğrettiği hüner ile hanı ve adamları öldürür hanın kızı ile evlenir.

Sehirli Üzük adlı: “Masalda Keloğlan annesi ile yoksulluk içinde yaşarlar” (Zeynallı, 2005, s. 24-42). Annesinin eğirdiği yünleri Keloğlan götürüp pazarda satar onunla yiyecek getirirdi. Bu Keloğlan yine bir gün pazara ip satmaya gittiği sırada bir köpek satın alır eve getirir. Ertesi gün gittiğin de bir kedi alır eve getirir. Bir gün Hindistan padişahı keli zindana atar. Keloğlan köpek ve kedinin yardımıyla zindandan kurtulur.

Keçal adlı masalda: “Annesi ile yaşayan bir kel çocuk vardır” (Zeynallı, 2005, s. 141- 145). Bu Keloğlan bir tacirin yanın da çalışır. Tacir çok zalim bir adamdır, Keloğlan’a sadece bir kuru ekmek veriri. Keloğlan bir gün yine eve giderken tacirin oğlu ile karşılaşır, ekmeği atar tacirin oğlunun kafası kırılır.

Benzer Belgeler