• Sonuç bulunamadı

Keloğlan Masalları Adlı Kitapta Yer Alan Korku Unsurları

III. BÖLÜM

4. BULGULAR

4.1.2.2. Keloğlan Masalları Adlı Kitapta Yer Alan Korku Unsurları

‘‘Keloğlan Masalları’’ adlı kitapta yer alan korku unsurları belirlenerek tablo 4.34.te gösterilmiştir.

Tablo 4.34 “Keloğlan Masalları” Adlı Kitapta Yer Alan Korku Unsurlarına İlişkin Kelimelerin Kullanım

Sıklığı

Korku içeren ifadeler f %

Gerçeküstü varlık 12 35,29

Ani sert hareket 9 26,47

Çığlık atma-bağırma 6 17,64

Esrarengiz olaylar 3 8,82

Korkutucu ses efektleri 3 8,82

Gölge oyunları 1 2,94

Toplam 34 100

157

olan korku ögesinin ‘‘gerçeküstü varlık’’ olduğunu görmekteyiz. Bu, korku unsuru % 35,29’luk değerle ilk sırada tespit edilmiştir. “Ani-sert hareketler”e ilişkin korku unsuru, %26,47’lik değerle 2. sırada belirlenmiştir. “Gölge oyunları” ifadesi ise %2,94’lük değerle bir defa tespit edilmiştir. Keloğlan Masalları adlı kitap değerlendirildiğinde toplamda 34 korku unsuruna rastlanıldığı görülmektedir. Tespit edilen bulgular, aşağıdaki bölümlerde gösterilmiştir.

4.1.2.2.1. Gerçeküstü Varlıklarla İlgili Bulgular

‘‘Keloğlan ile Devler’’ adlı masalda aşağıda yer alan ifadeler, korku ögesi olarak belirtilmiştir:

“...Yanaşmış, sokulmuş da bir de ne görsün? Devler dernek kurmuş derlenmiş, koca kazanları ocağa vurmuş, yemek pişiriyorlarmış...” (s. 8)

‘‘Köse Değirmenci ile Keloğlan’’ adlı masalda aşağıda yer alan ifadeler, korku ögesi olarak belirtilmiştir:

“... ‘Geliyoruz, geliyoruz!’ Bunu duyan haramiler: ‘Amanın cinler, hortlaklar bastı, savuşun arkadaşlar!’ diyerek bütün mallarını bırakıp birbirlerini çiğneyerek kaçmışlar.” (s. 28)

‘‘Dev Anası ile Keloğlan’’ adlı masalda aşağıda yer alan ifadeler, korku ögesi olarak belirtilmiştir:

“... Bu dev anası da ocak başına oturmuş, bunların uyumalarını bekler, gözleri çıldır çıldır döner de, insan etine alışkın karnı gurul gurul öter, odun yongasıyla dişlerinin arasını karıştırırmış. Keloğlan da dev anasının bu hallerini gözleyip, gaflet bastırıp uykuya varınca, kendilerini kesip tavandaki çengellere asacağını budayıp pişireceğini birkaç gün öğün edip yiyeceğini anlamış.” (s. 30)

‘‘Keloğlan ile İki Padişah’’ adlı masalda aşağıda yer alan ifadeler, korku ögesi olarak belirtilmiştir:

“...Gecenin bir vakti bir sandıkla dükkâna gelmiş, soyunmuş, bedenini bir güzel zamklayıp pamuk yığınları üzerinde yuvarlanmış. Her yanı pamukla kaplanmış... Nöbetçiler bunu görünce korkmuşlar, üzülüp yere eğilmişler... Keloğlan doğruca padişahın odasına çıkmış... Korkudan ödü patlamış, dili tutulmuş. İçinden eyvah, can alıcı gelmiş, vay başıma demiş. Keloğlan demiş ki ben can alıcıyım seni yukardan istiyorlar... Sesini çıkarırsan

158 ümüğünü sıkar, canını hemencecik alırım...” (s. 44)

‘‘Keloğlan ile Kırk Haramiler’’ adlı masalda aşağıda yer alan ifadeler, korku ögesi olarak belirtilmiştir:

“…Komşular korkularından hamama yaklaşamamış, ‘Ecinnilerin, cadıların değneği var!’ diyerek evlerinden çıkamamışlar. Böylece sabahı bulmuşlar, ama bunlar perperişan, kıpkızıl derileri soyulmuş da cılk yaralar içinde takatten kesilmişler, birer köşeye serilmişler…” (s. 82)

“Akşam oluyor, karnını doyurduktan sonra çırılçıplak baştan ayağa soyunuyor. Önce yağ fıçısına, sonra bal fıçısına giriyor, ardından da tüylerin içine dalıp bir güzelce beleniyor. Baştan ayağa her yanı tüylü şeytanlara dönüyor ki gözleri de çıldır çıldır aradan parlıyor…” (s. 86)

“… Kapılarda, yollarda, kıyılarda, köşelerde dikilen nöbetçiler bunun sesini inceden alıp hemen kulaklarını dikiyor, gözlerini belertiyor, karşılarına çıkınca da ‘Deccal çıktı, şeytan yürüdü!’ diyerek kaçıp savuşuyorlarmış.” (s. 87)

“… Göğsü sıkışıp soluğu tıkanan padişah uyanıyor ki, göğsü üstüne bir alamettir çökmüş, çıngır çıngır sesler çıkarır da, çıldır çıldır bakar, Padişah uyanıyor ki, o tüylü, çıngıraklı alameti görünce aklı başına geliyor: ‘Aman Azrail, zaman Azrail, canımı bağışla…’ ” (s. 87)

‘‘Keloğlan ile Padişah’’ adlı masalda aşağıda yer alan ifadeler, korku ögesi olarak belirtilmiştir:

“… ‘Uyan bakalım, Allah’ın kulu, kulların şahı, vakit vade erdi, canını almaya geldim. Can alıcı, buyrukçuyum’ demiş. Padişah aymış uyanmış, sıçrayıp bakmış ki, ürkünçlü korkunçlu, tüylü telekli koca bir alamet. Gözleri çıldır çıldır bakıyor…” (s. 107)

‘‘Keloğlan ile Kötü Hasan’’ adlı masalda aşağıda yer alan ifadeler, korku ögesi olarak belirtilmiştir:

“…Hamamın orta yerinde sofralar serilmiş. Kenarda koca kazanlar kurulmuş, kaynıyor. Bir sürü uzun külahlı, kuşağı silahlı cüce ortalıkta fır dönüyor, dolaşıyor… Keloğlan da büzüldüğü karanlık ve de kuytu köşede gözlerini belertmiş… Cüceleri hem gözetler hem dinler, korkusundan da tir tir titrermiş.” (s. 115)

159

‘‘Keloğlan ile Kötü Hasan’’ adlı masalda aşağıda yer alan ifadeler, korku ögesi olarak belirtilmiştir:

“… Cüceler yoklaya yoklaya gelmişler. Sonunda kötü Hasan’ı sindiği kuytu köşesinde tortop olmuş bir haldeyken yakalamışlar. Üstüne kümelenmiş, döve döve öldürmüşler, hırslarını alamamış da paralamışlar. Her parçasını da bir dağa fırlatmışlar, dağıtmışlar…” (s. 119)

‘‘Keloğlan ile Devler Anası’’ adlı masalda aşağıda yer alan ifadeler, korku ögesi olarak belirtilmiştir:

“… O sırada bir dev gelmiş de, karşılarına oturmuş karanlıkta gözleri par par ışıldarmış… Bu dev de ‘Tam zamanıdır.’ diye yürümüş gelmiş. ‘Bunların onunu yerim, otuzunu da parçalar, tuzlar, evdeki fıçıları salamura eder, basarım… Etleri gevrek olur, kemikleri de çıtır çıtır…” (s. 127)

4.1.2.2.2. Gölge Oyunlarıyla İlgili Bulgular

‘‘Keloğlan Definesi’’ adlı masalda aşağıda yer alan ifadeler, korku ögesi olarak belirtilmiştir:

“… Gün dönmüş ikindiye, gölgeler oynamış ve de uzamış. Giderken Keloğlan’ın gölgesi, bir önüne, bir yanına döner dolanır, sallana sallana onunla birlikte tin tin yürürmüş. Keloğlan, gölgesinin çevresinde dolanmasından korkmuş da önüne ardına, yanına döndükçe: ‘Aman hele bana dokunmayın da, size de sarılardan vereyim…’ demiş…” (s. 122)

4.1.2.2.3. Ani Sert Hareketlerle İlgili Bulgular

‘‘Keloğlan ile Devler’’ adlı masalda aşağıda yer alan ifadeler, korku ögesi olarak belirtilmiştir:

“… Akşam olmuş, gece çökünce devler yavaşça içeriye girmişler, Keloğlan’ın yatağına yaklaşmışlar, yataktaki kütüğü kıyasıya sopalamaya girmişler, sonra da bırakıp savuşmuşlar…” (s. 8)

“… Akşam olup gece çökünce, devler yavaşça içeriye girmişler. Aşağıdan taşıyıp getirdikleri bir kazan dolusu kaynar suyu yatağın üstüne boşaltmışlar. Sonra olduğu gibi bırakıp savuşmuşlar…” (s. 10)

160 belirtilmiştir:

“… ‘Ne o Keloğlan, eşeği yine durup dinliyorsun, hem de sırıtıyorsun?’ Keloğlan hızlıca ocakta kaynamakta olan bir kazan suyu kaldırıp küpün içine dökmüş. Kaynar su başından aşağı dökülünce küpün içindeki hovarda sırtarıp kalmış…” (s. 17)

‘‘Dev Anası ile Keloğlan’’ adlı masalda aşağıda yer alan ifadeler, korku ögesi olarak belirtilmiştir:

“… ‘Aman Keloğlan, seni elden kaçırdım sanmıştım, iyi girdin pençeme…’demiş, bunu yakaladığı gibi bir çuvala tıkmış, ağzından bağlayıp tavandaki çengele çekip asmış. Öcünü alasıya dövmek için söve söylene, irice ve budaklıca bir sopa kesmeye gitmiş.” (s. 34)

‘‘Keloğlan ile Üç Cambaz’’ adlı masalda aşağıda yer alan ifadeler, korku ögesi olarak belirtilmiştir:

“… Keloğlan’dır keli kızmış, iyice gözü belermiş de, belinden bıçağı çekmesiyle kadının karnına saplamış. Üç cambaz, korkudan iyice benilemiş, el ayakları tutulmuş, oracıkta dikilip kalmışlar…” (s. 63)

“… Karısının daha sofra hazırlamadığını gören cambaz, fena halde kızmış, kabarmış, laf söz ettirmeyip bıçağını çektiği gibi karnına saplamış…” (s. 65)

“…Keloğlan’ı tarlada öküzlerini haydayıp çift sürerken bulmuşlar. Koşup yakasına yapışmışlar, aman zaman vermeden, gak gık dedirtmeden çuvala sokmuşlar…” (s. 66)

‘‘Keloğlan ile Padişah’’ adlı masalda aşağıda yer alan ifadeler, korku ögesi olarak belirtilmiştir:

“(…) ‘Bak hele şuna, pislikten kurtulacağım, bitlerden arınacağım demiyor da, çırpınıyor çığrışıyor! Şöyle iyice yaslanıp keselensene!’ diye anasını tepesinden bastırıp, kaynar suyun içine sokmuş. Kadıncağız bir zaman ‘Guluk guluk, hır hır’ ederek boğulup ölmüş.” (s. 96)

‘‘Keloğlan ile Köy Ağası’’ adlı masalda aşağıda yer alan ifadeler, korku ögesi olarak belirtilmiştir:

“… ‘Hele ağam, vakti geldi, vadesi erdi. Dur bakalım, sırtından bir çarıklık deri çıkarsam gerektir…’ demiş de cam göz ağa toparlanamadan bir çarıklık deriyi yüzüp

161

çıkarmış ve de yürümüş gitmiş. Al kanlar içinde kalmış ağanın hali ne oldu, bilmem…” (s. 165)

4.1.2.2.4. Esrarengiz Olaylarla İlgili Bulgular

‘‘Köse Değirmenci ile Keloğlan’’ adlı masalda aşağıda yer alan ifadeler, korku ögesi olarak belirtilmiştir:

“… ‘Mezarlıkta yeni gömülmüş bir ölü varsa çıkaralım. Kim boynunu bir vuruşta uçurursa kılıç onun hakkıdır, ona düşer…’ deyince, herkes bunu kabul etmiş… Kösenin mezarını açıp, bacağından çekip dışarı çıkarmışlar. Bakmışlar ki, bu Köse’nin çakır gözleri çıldır çıldır bakıyor…” (s. 27)

‘‘Keloğlan ile Kötü Hasan’’ adlı masalda aşağıda yer alan ifadeler, korku ögesi olarak belirtilmiştir:

“Keloğlan da büzüldüğü karanlık ve kuytu köşede gözlerini belertmiş, kepçe kulaklarını da iyice sivriltmiş, külahlı cüceleri hem gözetler, hem dinler, korkusundan da tir tir titrermiş. Bir yandan bu saklı ve de tılsımlı definelerin yerlerini bellerken, o yandan da, in midir, cin midir, neyin nesidir iyice anlayamadan bu sivri külahlı, yemeni pabuçlu cücelerin şerrine uğramamak için okur üflermiş.” (s. 115)

‘‘Keloğlan ile Padişah’’ adlı masalda aşağıda yer alan ifadeler, korku ögesi olarak belirtilmiştir:

“… ‘Bu ne haldir, ne hikmettir, acaba bunun manası nedir?’ diye söylenmiş. Bunun üzerine nereden geldiği belli olmayan kısık, boğuk ses: ‘Hele git gel, hele git gel de söylerim oğul!’ demiş… Keloğlan domuzu zapt etmeye çalışan adamı görmüş. Bu domuz öteki dünyadayken pinti, kötü yürekli bir insanmış. Evlerine gelen konukların önünden ardından hep, ‘Yine geldi domuzlar, yine gelecek domuzlar!’ der dururmuş. Zavallı babası da şimdi burada domuz kılığına giren, gübreleri, çöpleri fart fart burunlayarak ortalıkta hırslı hırslı dolanan oğlunu zapt etmeye uğraşırmış.” (s. 184)

4.1.2.2.5. Korkutucu Ses Efektleriyle İlgili Bulgular

‘‘Keloğlan ile Devler’’ adlı masalda aşağıda yer alan ifadeler, korku ögesi olarak belirtilmiştir:

162 dereyi yankılamaya başlayınca…” (s. 10)

‘‘Keloğlan ile Kötü Hasan’’ adlı masalda aşağıda yer alan ifadeler, korku ögesi olarak belirtilmiştir:

“Harabenin bir yerinde sanki gök gürlüyor, yerler depreniyormuş gibi sesler geliyormuş: ‘Gümbe de güm, gümbe de gümbe de güm, dümbe de düm, dümbe de düm, hay hay da, hayhay, vay vay da vay vay!’ Davullar vuruluyor, dümbelekler tımbırdıyor, arada bir de zurnalar cıyak cıyak cırlıyor. Seslerin yankısı duvarlara vuruyor, ortalık sanki hop oturuyor hop kalkıyor…” (s. 114)

‘‘Keloğlan ile Kötü Hasan’’ adlı masalda aşağıda yer alan ifadeler, korku ögesi olarak belirtilmiştir:

“Kötü Hasan da kuytu köşesinde korkudan bayılacak hallere gelmiş. Kaçmak istemiş, dizlerinin bağları çözüldüğünden ayağa kalkamamış. Cüceler de yıkık hamamda cirit oynuyorlar, cırlak sesleri duvarlarda çin çin ötüyormuş: ‘Hazım, Kazım neler lazım? Asmak lazım, kesmek lazım!’ ” (s. 119)

4.1.2.2.6. Çığlık Atma- Bağırmayla İlgili Bulgular

‘‘Keloğlan ile Köylüler’’ adlı masalda aşağıda yer alan ifadeler, korku ögesi olarak belirtilmiştir:

“Keloğlan da zaten bunu gözlermiş: ‘Ah babacığım, vah babacığım. Dünyasına doymadan giden hovarda babacığım! Babamı öldürdünüz, kanına kan, canına can istiyorum!’ diye bağırıp ağlamaya girişmiş ki yer gök böğürtüsüne dönermiş…” (s. 17)

‘‘Keloğlan ile Üç Cambaz’’ adlı masalda aşağıda yer alan ifadeler, korku ögesi olarak belirtilmiştir:

“Üç cambaz, korkudan iyice benilemiş, el ayakları tutulmuş, oracıkta dikilip kalmışlar. Zavallı kadının karnından kanlar şorlamış, bağırıp çağırarak yere devrilmiş, birkaç tepinmiş, can depreşmiş, katılıp kalmış.” (s. 63)

‘‘Keloğlan ile Kırk Haramiler’’ adlı masalda aşağıda yer alan ifadeler, korku ögesi olarak belirtilmiştir:

“… Keloğlan, duvarlardan biraz kireç kazıyıp içine bir avuç acı biber atmış, keskin sirke ile hamur edip bir çömleğin içine doldurmuş, olmuş bir hasiyetli merhem. Çömleği

163

alıp… haramilerin yanına gitmiş. Avuç avuç bunların sırtlarına, başlarına gözlerine sürdükçe, bunlar: ‘Aman Allah yandık, kavrulduk!’ diye bağırırlarmış… Sırtları, döşleri başları, bacakları cayır cayır yanmış da fos fos kabarmış… Ah ettikçe ağızlarından alevler fışkırır, of ettikçe ofları kubbeyi güm güm öttürürmüş.” (s. 81)

‘‘Keloğlan ile Padişah’’ adlı masalda aşağıda yer alan ifadeler, korku ögesi olarak belirtilmiştir:

“Keloğlan bu koca karıyı koca kazandaki kaynar suyun içine atmış. Can havliyle ne olduğunu bilemeyen kıpkızıl haşlanan kadın, başlamış bağırıp çağırmaya, por por edip çırpınmaya, hem de çıngır çıngır çığrışmaya.” (s. 96)

‘‘Keloğlan ile Köy Ağası’’ adlı masalda aşağıda yer alan ifadeler, korku ögesi olarak belirtilmiştir:

“… ‘Aman Allah’ın belası, yedi köyün bir zalimi. Ne ettin, ne haltlar karıştırdın? Vay benim başıma gelenlere! Hele domuz, seni dereye atsam dereler almaz yere gömsem yerler habul etmez. Aman dağların canavarı! Çocuğu ezmiş, bitirmişsin. Ben sana ne buyurmuştum sen ne etmişsin, sırıtkan keleş?’ diye bağırıyor da, por por dönerek tepiniyormuş…” (s. 164)

‘‘Keloğlan ile Köy Ağası’’ adlı masalda aşağıda yer alan ifadeler, korku ögesi olarak belirtilmiştir:

“ ‘Kızdım Keloğlan, kızardım Keloğlan, hem de morardım Keleş oğlan. Elim ayağım kasıldı da açılmaz oldu. Saçlarım dikildi de bitlerim başıma derildi. Amanın Müslümanlar, kızmak da neymiş, kanadım gitti!...’ diye bağırıp böğürmeye, por por dönenip, hor hor horlamaya başlamış ki, kudurası olmuş. Keloğlan’dır hemen davranıp, bıçağını sıyırmış… Vay vaylı pençesini bu ağanın sırtına atmasıyla yere ıhtırıp üstüne çıkmış… Ağa toparlanmadan sırtından bir çarıklık deriyi yüzüp çıkarmış.” (s. 165)