• Sonuç bulunamadı

A. Genel Kurulu Toplantıya Çağırmaya Yetkili Olanlar

4. Kayyım

a. Limited Ortaklığa Kayyım Atanması ve Kayyım Atanacak Durumlara Örnekler

Kayyım asıl olarak ticaret hukukuna değil medeni hukuka ilişkin bir kavramdır. MK m. 403/2 hükmüne göre kayyım, belirli işleri görmek veya malvarlığını yönetmek için atanır. TTK Tasarı m. 412 uyarınca, azınlığın genel kurulun toplamasını sağlamasında, mahkemeye başvuru söz konusu olursa, değinildiği üzere, mahkeme, çağrı yapılması için bir kayyım atar. Yalnız bu şekilde bir özel düzenleme dışında genel kurulun toplantıya kayyım tarafından çağrılmasının genel olarak olanaklı olup olmadığı da sorun olabilir.

MK m. 427/1/4 gereğince, bir tüzel kişi gerekli organlarından yoksun kalmış ve yönetimi başka yoldan sağlanamamışsa kayyım atanır. MK m. 427/1/4’e göre atanacak bu kayyım bir “yönetim kayyımıdır”. Bahsedilen hüküm uyarınca bir tüzel kişiye kayyım atanmasının koşulları genel olarak belirtilebilir126. Öncelikle bir malvarlığı olmalıdır. Bu malvarlığı bir tüzel kişiye ait olmalıdır. Kendisine kayyım atanacak olan tüzel kişi, malvarlığının yönetimi için gerekli organlarından yoksun olmalıdır. Ayrıca bu malvarlığının yönetimi başkaca yollardan da sağlanamamalıdır. Kayyım atanmasının koşulları anlamında limited ortaklığın bir tüzel kişi olduğu şüpheden uzaktır. Bu limited ortaklığın malvarlığının yönetimi için gerekli organlardan yoksun olması gerekir. Burada MK ’nın lafzı bir tüzel kişinin “gerekli organlardan” yoksun olması yönündedir. Fakat öğretide bu kavramın, zorunlu organlarla tam anlamıyla örtüşmediğine değinilmektedir. Bu hükümde geçen ifadenin, tüzel kişinin malvarlığının yönetimi için varlığı zorunlu olan organ veya organlar olarak anlaşılması gerektiğine işaret edilmektedir. Bu organ da limited ortaklıklarda müdür ya da müdürler kuruludur127. İşte, müdürlerle ilgili eksikliğin başkaca yollarla da çözülememesi durumunda kayyım atanması gündeme gelebilir.

126 Bu hususta bkz. Gümüş, Mustafa Alper: Türk Medeni Hukukunda Kayyımlık, İstanbul, 2006, s.

106.

127 Hükmün belirtilen şekilde değerlendirilmesi ve MK m. 427/1/4 anlamında eksikliği işaret edilen

Kayyımlık gerektiren bir durum varsa, başta ortaklar veya ortaklık alacaklıları bu yönde bir talepte bulunabilmelidir128. MK m. 430/2 uyarınca, yönetim kayyımı, malvarlığının büyük bir bölümünün yönetildiği veya temsil edilen kimsenin payına düşen malların bulunduğu yer vesayet makamı tarafından atanır. Bu yerin limited ortaklıklar için genelde ortaklık merkezinin olacağı belirtilebilir. MK m. 397/2 uyarınca vesayet makamı sulh hukuk mahkemesidir. Bu nedenle ilgililerin müracaatının buraya olması gerektiği belirtilebilir. Ancak, limited ortaklıklar TTK Tasarısı’nda düzenlenmiştir ve TTK Tasarı m. 4 hükmüne göre, Tasarı’da öngörülen hususlardan doğan hukuk davaları ticari dava sayılır. Dolayısıyla limited ortaklık için kayyım tayini de ticari dava olarak kabul edilmelidir ve bu husustaki müracaatlar asliye ticaret mahkemesine yapılmalıdır129.

Limited ortaklığa kayyım atanmasına ilişkin kısa açıklamalardan sonra mesele biraz somutlaştırılabilir. Kayyımın genel kurulu toplantıya çağırması hususunda yürürlükteki TTK açısından verilen klasik örnek, anonim ortaklıklarda bir organ boşluğunun doğması ve yönetim kurulu yerine ortaklığın idaresi için ortaklığa kayyım atanmasıdır130. Anonim ortaklıklarda yönetim kurulu üyeleri TTK m. 314/1 hükmü gereğince en fazla üç yıl süreyle seçilebilmektedir131. Bu durumda üç yıllık görev süresini doldurmuş yönetim kurulu üyeleri bu süreden sonra yönetim kurulu üyeliği sıfatlarını kaybeder. Dolayısıyla bunların genel kurulu toplantıya çağırmaları ya da azınlığın bu yönde bir taleple yönetim kuruluna başvurması hallerinde ortaklığa bir kayyım atanması gerekliliğinden bahsedilmektedir132. Yalnız limited ortaklık müdürleri açısından bu şekilde bir yasal sınır ne TTK ne de TTK Tasarısı açısından öngörülmüştür. Bir an için esas sözleşme ya da genel kurul kararıyla müdürler için bir görev süresi belirlendiği düşünülebilir. Bu durumda görev süresi

128 Herkesin bir kişiye kayyım tayin edilmesi hususunda ihbarda bulunma hakkı olduğu yolunda bkz.

Gümüş, s. 325.

129 Yargıtay uygulamasında görevli mahkemenin asliye ticaret veya onun görevini yapan asliye hukuk

mahkemesi olduğu belirtilmektedir. (Bu hususta bkz. Moroğlu, Hükümsüzlük, s. 83 ve özellikle dn. 39, İzmirli, Yadigâr: Anonim Şirketlerde Yönetim Kurulunun Organ Niteliğini Kaybetmesi ve Sonuçları, Ankara, 2001, s. 130). Uygulamanın isabetli olduğu belirtilebilir. Buna karşın, ticaret ortaklıklarında kayyım tayininin taşıdığı özelliklerin, bu konuda ticaret mahkemelerinin görevli kılınmasını haklı göstermeye yettiği, ancak bunun için mutlaka bir yasal düzenleme yapılması gerektiği yönünde bkz. Gümüş, s. 105.

130 Bkz. Poroy/Tekinalp/Çamoğlu, s. 394; Pulaşlı, s. 302. 131 Aynı hüküm TTK Tasarı m. 362’de de düzenlenmiştir.

132 Mevcut anonim ortaklıklar sistemi açısından bu yönde bkz. Pulaşlı, s. 302; Şener, Uygulamalı

dolan müdürler açısından limited ortaklıkta da aynı sorun ortaya çıkabilir. Fakat TTK Tasarısı bu sorunu çözen bir düzenleme getirmiştir. Anonim ortaklıklara ilişkin TTK Tasarı m. 410 hükmü, genel kurulun, görev süresi dolmuş olsa bile, yönetim kurulu tarafından toplantıya çağırılabileceğini belirtmektedir. Bu hüküm, görev süresi genel kurul kararıyla ya da esas sözleşmeyle belirlenmiş limited ortaklık müdürleri için de uygulanabilir. Böyle durumlarda artık, kayyım atanması ve kayyımın genel kurulu toplantıya çağırması gibi bir tartışmaya yer yoktur. Ancak, TTK Tasarı m. 410 uyarınca yetkisi olduğu halde, süresi dolmuş olan müdürler, genel kurulu toplantıya çağırmayabilir. Böyle bir durumda yine MK m. 427/1/4 uyarınca bir yönetim yoksunluğunun olduğu kabul edilip kayyım atanması mümkün olmalıdır133.

Müdürlerin görev süresinin dolması halinde aslında bir organın mevcut olmamasından bahsedilebilir. Bu durumda azınlık teşkil etmeyen ortakların dahi, TTK Tasarı m. 410/2 uyarınca, mahkemenin iznini alarak genel kurulu toplantıya çağırabileceklerini belirtmiştik. Bu hal dışında organ yokluğu hali TTK Tasarı m. 636/2 uyarınca bir fesih sebebi olarak düzenlenmiştir. Böyle bir durumda ortaklardan birinin ortaklığın feshini istemesi halinde mahkeme ortaklığın durumunu yasaya uygun hale getirebilmesi için bir süre verir ve bu sürede gereken yapılmazsa feshe hükmeder134. İşte bu süre içinde, mahkeme mevcut olmayan yönetim organına ilişkin boşluğu doldurmak üzere, yine MK m. 427/1/4 gereğince, kayyım atama yoluna gidebilir135. Sonuçta bu kayyım da genel kurulu toplantıya çağıracaktır.

MK m. 427/1/4 anlamında ve TTK Tasarısı ile bağlantılı olarak kayyım atanması hususu yukarıdaki örneklerden anlaşılabileceği üzere değişik olasılıklara göre gerçekleşebilir. Ortaklığa kayyım atanmasına ilişkin başka bir örnek de iflas hukuku bağlamında verilebilir. İİK m. 179 uyarınca, müdürler ya da ortaklık tasfiye halindeyse tasfiye memurları, ortaklığın borçlarının aktifinden fazla olduğunu beyan ederlerse ve yetkili ticaret mahkemesi de durumun böyle olduğunu tespit ederse, bu ortaklığın iflasına karar verilir. Ortaklığın pasifinin aktifini aştığının bildirimiyle beraber, ortaklığın mali durumunun iyileştirilmesinin olanaklı olduğuna ilişkin bir

133 Mevcut TTK ile ilgili benzer açıklamalar için bkz. Gümüş, s. 116–117.

134 Benzer süreç için mevcut TTK anonim ortaklıkları hakkında bkz. Şener, Uygulamalı Ortaklıklar, s.

86–87.

iyileştirme projesi mahkemeye sunularak iflasın ertelenmesi istenebilir136. Mahkeme incelemesi sonucunda projeyi ciddi ve inandırıcı bulursa, iflasın ertelenmesine karar verir (bkz. İİK m. 179/1/c. 3). İşte bu aşamada mahkeme, erteleme kararıyla birlikte ortaklığa bir kayyım atanmasına karar verir. Kararda kayyımın görev ve yetkileri gösterilmelidir. Burada müdürlerin yetkilerinin tümüyle alınıp kayyıma verilmesi olanaklı olduğu gibi, müdürlerin karar ve işlemlerinin geçerliliği kayyım onayına da bağlı kılınabilir (bkz. İİK m. 179a/2 ve 3). Özellikle ilk olasılığa bağlı olarak, bu kayyım da genel kurulu toplantıya çağrıya yetkili olacaktır.

b. Kayyımın Genel Kurulu Toplantıya Çağırma Sırasında Dikkat Edeceği Esaslar

Kayyım, vesayet hukukunda bir yasal temsilci olarak konumlandırılmıştır. Buna karşın, özellikle MK m. 427/1/4 hükmü çerçevesinde atanan kayyımın bir ikâme organ olarak görev yaptığına değinilmektedir137. Buradan hareketle, kayyım müdürlerin yokluğuna istinaden atandığı için müdürlerin yerine kaim bir organ olur. Bu durumda, kayyım müdürlerin genel kurulu toplantıya çağırması sırasında dikkat ettiği esaslara dikkat etmelidir.

Kayyım müdürlerin yerine kaim olmakla birlikte, görevini yerine getirirken müdürler kadar da özgür değildir. MK m. 459 uyarınca, belli bir iş için görevlendirilmiş kayyım vesayet makamının talimatlarına uymak zorundadır138. Bu

anlamda vesayet makamı kayyımı atarken, görev alanını belirleyip bu hususta talimatlar verebilir. Kayyım burada öncelikle ortaklığın yönetim boşluğunu gidermek amacıyla atandığı için, buna uygun bir hareket tarzı içinde, genel kurulu toplantıya çağırmalı, genel kurul gündemini bahsedilen amaç çerçevesinde düzenlemelidir.

MK m. 458/2 uyarınca, kayyımın görev süresi ve ücreti vesayet makamı tarafından belirlenir. Daha önce değinildiği üzere, yönetim organından yoksunluk halinde, bir yönetim kayyımı atanmaktadır. MK m. 477/2 hükmüne göre, yönetim

136 Bu hususta bkz. Kuru, Baki/Arslan, Ramazan/Yılmaz, Ejder: İcra ve İflas Hukuku, Ankara,

2004, s. 556.

137 Bkz. Gümüş, s. 104.

138 Asıl olarak temsil kayyımları için getirilen bu hükmün kıyasen yönetim kayyımları için de

uygulanması gerektiğinden bahsedilmektedir. (Bu hususta bkz. Gümüş, s. 300). Söz konusu hükmün, yönetim kayyımının temsil yetkisine dayalı işlemleri için uygulanamayacağı yönünde bkz. Dural, Mustafa/Öğüz, Tufan/Gümüş, Mustafa Alper: Türk Özel Hukuku, C. III, Aile Hukuku, İstanbul, 2008, s. 433.

kayyımlığı, kayyımın atanmasını gerektiren sebebin ortadan kalkması veya kayyımın görevden alınmasıyla sona erer. Atanan yönetim kayyımının başarılı bir şekilde genel kurulu toplaması ve bu genel kurulda yapılan geçerli bir seçim sonucunda yeni müdürlerin göreve gelmesiyle kayyımın atanmasını gerektiren sebep ortadan kalkar. Bu durumda hükmün lafzı dikkate alınırsa kayyımlık kendiliğinden sona ermelidir. Ancak öğretide, hükümde geçen “veya” bağlacının kaynak metinde “ve” olduğuna değinilmektedir. Bu nedenle, ilgili hükmün kaynak yasaya uygun anlaşılması ve kayyımın görevden alınması için ayrıca vesayet makamının bu yönde bir karar alması gerektiği belirtilir139. Bu durumda hukuk güvenliği açısından, limited

ortaklığın genel kurulunun hukuka uygun bir şekilde toplanıp müdür seçtiği ve bu surette ortaklığın gerekli yönetim organına sahip olduğu vesayet makamı tarafından tespit edilecek ve kayyımlık sona erdirilecektir. Kayyımın görevi de bu noktada sona erer.