• Sonuç bulunamadı

Hz. Peygamber’in son günlerinde başlayan irtidat hadiseleri onun vefatıyla birlikte hız kazanmış, Hz. Ebû Bekir’in halife seçilmesi sürecinde ve sonrasında da devam etmiştir. Mekke, Medine ve Taif haricinde birçok bölge ya kısmen ya da tamamen dinden dönmüşler-dir. Hz. Ebû Bekir, İslam toplumunu etkileyen bu mesele karşısında soğukkanlılığını yitirmemiş, yerinde ve acil çözümlerle ridde hadisele-rini bastırarak, hedefini Irak ve Şam toprakları olarak belirlemiştir. Bu dönemi doğrudan ya da dolaylı olarak ele alan eserler çalışmanın ana omurgasını oluşturmuşlardır. Yararlanılan kaynakların tamamından bahsetmek mümkün görünmediği için daha fazla müracaat edilen eserler hakkında bilgiler vermekle yetinilecektir. Yararlanılan bu eser-leri; Tarih Kitapları, Siyer, Meğazi, Ensâb ve Tabakât Kitapları ile Coğ-rafya ve Futuh Kitapları başlıkları altında incelemeyi uygun gördük.

4.1. Genel Tarih Kitapları

Genel tarih kitapları özellikleri gereği Hz. Âdem döneminden başlayarak müellifin eserini yazdığı döneme kadar gerçekleşen olayları belli bir sıra gözeterek zikreden kaynaklardır. Bu kaynakların yazıldık-ları dönemler ve yazılış amaçyazıldık-ları göz önüne alındığında Hz. Peygamber ve Hulefa-i Raşidin döneminden bahsetmeleri ve bu konuda geniş ve kapsamlı bilgiler vermeleri kaçınılmazdır. Bu nedenle genel tarih ki-taplarından oldukça fazla yararlanılmıştır. Bu kitapların başında, an-siklopedik bilgiler taşıyan ve günümüze intikal eden en erken kaynak olması dolayısıyla Halîfe b. Hayyât (ö. 240/854-55) tarafından yazılan et-Tarih adlı eser gelmektedir. Bu eserden özellikle Hz. Peygamber ve Hz. Ebû Bekir’in görevlendirmiş olduğu kişileri ve bu kişilerin hangi görevlerde istihdam edildiklerinin tespitinde yararlanılmıştır. et-Tarih adlı eser ilk kaynak olması hasebiyle Hz. Ebû Bekir’in valisinden ka-dısına, beytülmâl sorumlusundan hacibine, hatibinden müezzinine kadar verilen bilgiler çalışmanın omurgasını oluşturması açısından

önemlidir. Bununla birlikte Dineverî’nin (ö. 282/895) el-Ahbaru’t-Tıval adlı eserinden, fetihlere katılan kişilerin tespit edilmesi hususunda yararlanılmıştır.

Genel tarih kitapları arasında sayılan ve kendinden önceki bilgi-leri kitabında toplayarak farklı rivayetbilgi-leri görmemize ve rivayet karşı-laştırması yapmamıza fırsat tanıyan Taberî’nin (ö. 310/923) Tarihu’r-Rusûl ve’l-Mülûk adlı eserine çalışmanın hemen hemen her aşamasın-da müracaat edildi. Özellikle ridde hadiseleri, Irak fetihleri ve Şam fe-tihleri, Yermük ve Ecnadin Savaşı ile birlikte çalışmayı etkileyen boyu-tuyla bu savaşlarda hangi komutanların yer aldığı ve hangi bölgelerin fethedildiği gibi bilgilerden istifade edildi.

Genel tarih özelliği gösteren ve Taberî ile aynı rivayetlere yer vermesinin yanında sahabeler hakkında bölümler açmış olması ve bu sahabeler hakkında geniş bilgiler sunmasından dolayı İbnü’l-Cevzi’nin (ö. 597/1201) el-Muntazam adlı eserinden sıklıkla yararlanıldı.

Genel İslam tarihi kaynakları arasında yer alan ve Taberî’nin muhtasar olarak geçtiği bazı bölümleri eserine detaylı bir şekilde almış olması dolayısıyla İbnü’l-Esir’in (ö. 630/1233) el-Kâmil adlı eserinden çalışmanın her safhasında yararlanıldı. Özellikle Hz. Ebû Bekir’in ha-life seçilmesi, ridde hadiselerinin detaylı analizi, hangi kabilelerin irti-dat ettiği ve buralara gönderilen komutanlar ile yapılan savaşların ya-nında Irak ve Şam fetihlerine oldukça geniş yer vermesi önemli nokta-ların detaylı analizine fırsat vermiştir.

Eserde sıklıkla kullanılan ve Taberî’de yer alan rivayetlerin kar-şılaştırılması yanında Ridde, Irak ve Şam fetihleri ile alakalı verdiği bilgilerden dolayı İbn Kesir’in (ö. 774/1373) el-Bidaye’sini zikretmek yerinde olacaktır.

Yine Mesudi’nin (ö. 345/956) et-Tenbih ve’l-İşraf’ı, Makdisi’nin (ö. 390/1000) Kitabu’l-Bed’ ve’t-Tarih’i, İbn Haldun’un (ö. 808/1406) Kitabu’l-İber’i genel tarih kitapları arasında sıklıkla başvurduğumuz kaynaklardandır.

Yine İslam öncesinden başlamak üzere Hz. Ebû Bekir dönemi için önemli kaynaklardan biri olan Cevad Ali’nin el-Mufassal adlı eseri çalışmanın hemen hemen her aşamasında kullanılmıştır.

4.2. Siyer, Meğâzi, Ensâb ve Tabakât Kitapları

Hz. Peygamber’in hayatını ve ilahi çağrısını konu edinen siyer kitapları da çalışmada sıklıkla yararlanılan eserler arasında yer al-maktadır. Özellikle çalışmanın bir bölümünü teşkil eden ve Hz. Pey-gamber’in çağrısına uyarak Müslüman olanların kim oldukları, İs-lam’daki öncelikleri ve Hz. Peygamber’in bu kimseleri hangi görevler-de, hangi usule göre istihdam ettiği gibi bilgilerin tespitinde yararla-nılmıştır. Bu kaynaklar arasında İbn İshak’ın (ö. 151/768) es-Sîre’si ve İbn Hişam’ın (ö. 218/833) es-Sîretü’n-Nebeviyye’si ilk akla gelenler-dendir. İbn Hişam’ın eserinin Süheyli (ö. 581/1185) tarafından yapıl-mış şerhi olan er-Ravdü’l-Unüf’ü de bu grubun arasında saymakla bir-likte eserin daha çok ilk kaynakları destekleyici özelliğinden yararla-nılmıştır. Bununla beraber İbn Seyyidinnas’ın (ö. 743/1342) Uyunu’l-Eser’i ve Diyarbekri’nin (ö. 966/1559) Tarihu’l-Hamis’i sayılabilir.

Hz. Peygamber döneminden başlayarak onun hayatını, gazvele-rini ve İslam’ı yaymak için yaptığı faaliyetleri konu edinmesi bakımın-dan Meğazi kitapları da eserimizi yazarken müracaat ettiğimiz temel kaynaklar arasında yer almaktadır. Müstakil olarak Hz. Peygamber’in gazve ve seriyyelerini konu alan çalışmanın başından sonuna kadar ele alınan görevlilerin Hz. Peygamber dönemindeki durumlarını, Bedir ve Uhud Savaşındaki tutumlarının tespitinde en fazla yararlanılan kaynaklardan biri de Vakıdi’nin (ö. 207/823) el-Megazi adlı eseridir.

Cahiliye dönemi Arap tarihi, Hz. Peygamber’in nesebi ve diğer kabilelerin soyları ile alakalı bilgiler veren Ensâb kitapları önemli kay-naklardandır. Zira her ne kadar Hz. Ebû Bekir dönemi ele alınıyor ol-sa da konunun muhtevası gereği Hz. Peygamber dönemine sıklıkla atıflarda bulunulmaya ve kabilelerin birbirleri ile olan ilişkilerine yeri geldikçe değinilmeye çalışılmaktadır. Bu yönüyle yararlanılan kaynak-lardan biri olan, kabileler ve kişi bilgileri yanında bazı gazveler hak-kında malumatlar veren Belâzurî’nin (ö. 279/892-93) Ensâbü’l-Eşraf adlı eserini bu bölüm altında zikretmekte fayda görüyoruz. Bununla beraber ez-Zübeyrî’nin (ö. 236/851) Kitabu Nesebi Kureyş’ini, İbn Hazm’ın (ö. 456/1064) Cemheretü Ensâbi’l-Arab’ını ve Sem’anî’nin (ö.

562/1166) el-Ensâb’ına değinmek gerekir.

Tabakât kitapları konunun muhtevası gereği en fazla yararlanı-lan kaynaklar arasında yer almaktadır. Bu tür kaynaklardan ele alı-nan kişilerin nesebi, ailesi, şemaili ve yaptığı görevlerine dair ayrıntılı

bilgiler elde edilmiştir. Özellikle genel tarih kitaplarında tespit edilme-yen bazı kişilerin vazifeleri ile alakalı bilgilerin belirlenmesinde ta-bakât kitaplarından yararlanılmıştır. Bu konuda sıkça başvurulan tabakât kitaplarını şu şekilde sıralamak mümkündür; Halîfe b.

Hayyât’ın (ö. 240/854-55) Tabakât’ı, Buhari’nin (ö. 256/869) Tarihu’l-Kebîr’i, İbn Sa’d’ın (ö. 230/845) Tabakâtü’l-Kübra’sı, İbnü’l-Esir’in (ö.

630) Üsdü’l-Ğabe fi Marifeti Sahabe’si, İbn Abdilber’in (ö. 463/1071) el-İstiab fi Marifeti’l-Ashab’ı, İbn Hacer’in (ö. 852/1448) el-İsabe fi Temyiz’i-Sahabe’si ve Tehzibu’t-Tehzib’i, İbn Asakir’in (ö. 571/1176) Tarîhu Dımeşk’i, Zehebî’nin (ö. 748/1348) Siyeru-A’lam’un-Nübela’sı, İbn Naim’in Marifeti Sahabe adlı eseridir. Oldukça erken dönemde ka-leme alınmış olması hasebiyle Buhari, Halîfe b. Hayyât ve İbn Naim’in eserleri çalışmamız için kıymetli bilgiler vermekle birlikte bu bilgileri muhtasar bir tarzda sunmaktadırlar. Bunun yanında İbn Abdilber, İbnü’l-Esir, İbn Hacer ve özellikle de İbn Asakir eserlerinde oldukça teferruatlı bilgiler vermektedir. Tabakat kitapları arasında İbn Sa’d’dan özellikle bahsetmek yerinde olur. Zira İbn Sa’d eserinde Hz.

Peygamber’in gönderdiği seriyyelerden bahsetmiş, bu kişilerin hangi amaçla gönderildiğini ve görevlerini eserine almıştır. Tabi bunun ya-nında sahabeler hakkındaki bilgileri ve bölüm başlıklarındaki kabile bilgileri çalışmada sıklıkla kullanılan kısımlar olarak göze çarpmakta-dır. Ayrıca ele alınan kişiler hakkındaki bazı malumatlara ulaşabilmek için Vefeyât tarzı eserlere de müracaat edilmiştir. Bunlar arasında ilk akla gelenler İbn Hallikan’ın (ö. 681/1282) Vefeyâtü’l-A’yan’ı ve Sa-fedî’nin el-Vafî bi’l-Vefeyât’ıdır.

4.3. Coğrafya ve Futuh Kitapları

Arap coğrafyasının farklı bölgelerinde yer alan bazı isimlerin tespiti ve yerlerinin belirlenmesi hususunda coğrafya kitaplarına baş-vurulmuştur. Bu konuda bazı yer isimlerinin tespiti yanında az da olsa bu bölgelerdeki görevlilere değinen Yakut el-Hamevî’nin (ö.

626/1229) Mu’cemu’l-Buldan’ı en fazla müracaat edilen eserlerden bi-ridir.

Futuh kitapları da çalışmamız için önemli eserlerin başında gelmektedir. Bu konuda Belazurî’nin (ö. 279/892-93) Futuhu’l-Buldan adlı eseri çalışmanın başından sonuna kadar müracaat edilen eserler-dendir. Belâzurî bu eserini futuh mantığıyla yazmasından dolayı ridde hadiselerine çok fazla bölüm ayırmamıştır. Fakat bunun yanında

özel-likle Hz. Ebû Bekir döneminde meydana gelen Irak ve Şam fetihlerine dair kapsamlı bilgiler vermiştir. Bu bilgilerden yola çıkılarak Hz. Ebû Bekir döneminde Irak ve Şam diyarlarında İslam devletine komutan olarak hizmet etmiş kişilerin tespiti ve fethettikleri bölgeler ile ilgili ge-niş malumatlara ulaşılmıştır. Yine futuh kitaplarından biri olan ve ça-lışmanın bir bölümünde sıklıkla kullanılan Vakıdi’nin (ö. 207/823) Futuhu’ş-Şam adlı eserini zikretmek gerekmektedir. Bu eserle birlikte Şam Fethi ile alakalı geniş malumatlar edinilmiş ve diğer bazı kaynak-larda yer almayan komutan isimleri ile anlaşma metinleri ve Halife ile komutanlar arasında yazılan mektuplara ulaşılmıştır.

4.4. Araştırmalar

Bu çalışmada ilk dönem İslam Tarihi kaynaklarının yanında günümüzde yapılmış bilimsel çalışmalardan da yararlanılmıştır.

Mahmut Kelpetin’in Hulefa-i Raşidin Dönemi Tarihi Seyf b. Ömer ve Tarihçiliği adlı çalışmasını bu başlık altında öncelikle zikretmeliyiz.

Özellikle Üsame ordusunun Suriye’ye gönderilmesi ile ridde hadisele-rinde verdiği detaylı rivayetlerin yanında bu rivayetleri karşılaştırmalı olarak aktarması, esere müracaat etmemize vesile oldu. Bundan baş-ka Mustafa Fayda tarafından yazılan Allah’ın Kılıcı Halid b. Velid kita-bından yararlandık. Özellikle Halid b. Velid konusunda detaylı bir araştırma olmasının yanında ridde savaşları, Irak ve Şam fetihlerinde-ki rolü hakkında verdiği bilgiler çalışmanın ilgili bölümleri için önem arz etmektedir. Ayrıca Bahriye Üçok tarafından kaleme alınan İs-lam’dan Dönenler ve Yalancı Peygamberler adlı eser, ridde dönemi ile alakalı başvurulan önemli çalışmalardan biridir. Özellikle dinden dö-nen ve İslam üzere kalanlar ile alakalı vermiş olduğu bilgiler konumuz açısından bir hayli öneme sahiptir.

Hz. Ebû Bekir döneminde cereyan eden olayları ve bu olayların başrolündeki aktörleri ele almış olmamız günümüzde yapılmış birçok çalışmadan yararlanmamıza olanak tanımıştır. Özellikle sahabelerin detaylı bir şekilde analiz edilmesine yardımcı olan eserler konumuz açısından ayrıca bir öneme sahiptir. Bu kitapların başında İrfan Ay-can’ın Saltanata Giden Yolda Muaviye b. Ebû Süfyan’ı, Adem Apak’ın İslam Siyaset Geleneğinde Amr b. Âs, Hz. Osman Dönemi Devlet Siya-seti, Asabiyet ve Erken Dönem İslam Siyasi Tarihindeki Etkileri adlı ki-tapları, Mehmet Salih Arı’nın Hz. Ebû Bekir ve Ridde Savaşları adlı eserleri gelmektedir. Yine çalışmanın bir bölümünü oluşturan ve Hz.

Ebû Bekir döneminde komutanlık yapmış kişilerin Hz. Peygamber dö-nemindeki tecrübelerini ortaya için Serdar Özdemir’in Hz. Peygam-ber’in Seriyeleri ve Seriye Komutanları adlı çalışmasından pek çok kez yararlanılmıştır. Yine bu konuda Türkiye Diyanet Vakfı İslam Ansiklo-pedisi’nin ilgili maddelerine de değinmek yerinde olacaktır.

Bunların yanında bazı yüksek lisans ve doktora çalışmalarından istifa edilmiştir. Çalışmanın bir bölümünü oluşturan vekillerin tespiti konusunda Hilâl Şengül’ün Hz. Peygamber’in Sefere Çıkarken Bıraktığı Vekiller ve Atama Kriterleri adlı eserinden istifade edilmiştir. Bununla beraber, Hz. Peygamber’in elçilerinin tespitinde Zeynep Şulul’un, Hz.

Peygamber Tarafından İslam’a Davet İçin Gönderilen Elçiler adlı çalış-masından yararlanılmıştır.

— BİRİNCİ BÖLÜM —

MERKEZÎ KADRO

Bu bölümde, idarenin temeli olması itibariyle kuruluşu, doğuşu ve gelişmesi bakımından hilafet müessesesi ele alınacaktır. Aynı za-manda halifenin en büyük yardımcısı ve devlet işlerindeki destekçisi konumunda bulunan müşavir ile önemli konularda kendilerinden fikir aldığı şura üyelerine de değinilecektir. Bunların dışında hilafet merke-zi adına şehirlerde yöneticilik yapan valiler, devlet yazışmalarını yürü-ten kâtipler, halifenin Medine dışına çıkması halinde merkezin idare-sini üstlenen vekiller, namaz vakitlerinin geldiğini haber veren müez-zinler, halifenin özel işleriyle ilgilenen hacibi ve İslam’a davet mektup-larını çeşitli bölgelere ulaştıran davet elçileri hakkında bilgilere yer verilecektir.

A. Devlet Başkanı (Halife)

İslam tarihinde devlet başkanı için kullanılan bir terimdir. Söz-lükte “birinin yerine geçmek, birinin ardı sıra gelerek onun yerini al-mak, yerini doldural-mak, vekâlet veya temsil etmek” gibi manalara ge-len bu kelime terim anlamı olarak da Hz. Peygamber’in vefatından sonra devlet başkanlığını üstlenen kişileri ifade etmektedir.2 Hilafet

2 Kettani, Hz. Peygamber’in Yönetimi, Çev. Ahmet Özel, İstanbul, 2003, İz Yayıncılık, I, 131-132; Hasan İbrahim Hasan, Siyasi-Dini-Kültürel-Sosyal İslam Tarihi, Kayıhan Yayınları, birinci baskı Nisan 1985, II, 121; Ramazan Can, Hz. Peygamber Sonrası

müessesesi, Hz. Peygamber’in vefatından sonra Beni Saide Gölgeliğin-de bir araya gelen Evs ve Hazrec kabilelerinin kendi içlerinGölgeliğin-den birine devlet başkanlığı için biat etmek istemeleri üzerine Hz. Ebû Bekir ve Hz. Ömer’in bu durumu haber alması ve devamında Hz. Ebû Bekir’e devlet başkanlığı konusunda biat edilmesi ile ortaya çıkmıştır.3 Birine halef olan ve onun makamına geçen manasında Hz. Peygamber’den sonra geldiği ve devlet başkanı olduğu için Hz. Ebû Bekir’e bu unvan verilmiştir. Devlet başkanlığı için kullanılan diğer bir terim de imam-lıktır. Gerek Hz. Peygamber gerekse hulefa-i raşidin döneminde na-mazlarda imamlık yapması ve hutbe okumasının yanında önder ve lider konumda bulunması nedeniyle de bu adla anılmıştır.4 Hz. Pey-gamber’in ardından devlet başkanı olan Hz. Ebû Bekir için halifetü Rasulüllah, devlet başkanlığı içinse hilafet kelimesinin kullanılması, halifenin peygamberlik görevi hariç olmak üzere Allah Rasulü’nün ye-rine geçerek onun dünyevi otoritesini temsil etmesi, yeryüzünde İslam dininin hükümlerini uygulaması, dünya işlerine dair sorunları gider-mesi ve düzeni sağlaması, Allah’ın adını yeryüzünde hâkim kılması içindir.5 İbn Haldun bu konuyu şöyle açıklamaktadır; “hilafet uhrevi maslahatlar ile bunlara bağlı olan dünyevi maslahatlar hususunda, nazar-ı şer’înin gereğine göre tüm insanları sevk ve idare etmektir. Zi-ra Şarî’ nazarında dünyadaki tüm ahval, ahiretteki maslahatların na-zar-ı itibara alınmasına bağlıdır. İimdi hakikatte hilafet, dinin korun-ması ve dünyanın dini siyasetle idare edilmesi için şeriat sahibine (Hz.

Muhammed) niyabet ve vekâlettir.6

Yönetimde Meşrûiyet Tartışmaları ve Saltanata Karşı Duranlar, Tablet Yayınları, bi-rinci Baskı, Temmuz 2007, 35; M. Beşir Eryarsoy, “Hilafet”, İslam Ansiklopedisi, Şamil Yayınevi, İstanbul, 1990, II, 422; İbrahim Sarıçam ve Seyfettin Erşahin, İslam Medeniyeti Tarihi, Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları, Ankara, 2016, 88.

3 Avcı Casım, “Hilafet”, DİA, XVII, 540-541; İbrahim Sarıçam ve Seyfettin Erşahin, İslam Medeniyeti Tarihi, Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları, Ankara, 2016, 89.

4 M. Beşir Eryarsoy, “Hilafet”, İslam Ansiklopedisi, Şamil Yayınevi, İstanbul, 1990, II, 423.

5 Avcı Casım, “Hilafet”, DİA, XVII, 540; Kettani, Hz. Peygamber’in Yönetimi, Çev. Ahmet Özel, İstanbul, 2003, İz Yayıncılık, I, 131; Ahmet Güzel, Hulefa-i Raşidin Döneminde İdari Yapı, Nüve Kültür Merkezi Yayınları, 2011, 44.

6 İbn Haldun, Mukaddime, Çev. Süleyman Uludağ, Dergâh Yayınları, on birinci baskı, İstanbul, 2016, 421; Komisyon, İslam Kurumları Tarihi, 56-57, Ankara, 2013. Ayrıca bkz., Köse, Feyza Betül, Medine’de Sosyal Hayat, Mana Yay., İstanbul 2016, 229-236.

Hz. Ebû Bekir

Ebû Bekir Abdullah b. Ebû Kuhafe Osman b. Amir b. Amr b.

Ka’b b. Sa’d b. Teym b. Mürre b. Ka’b b. Luey b. Galib b. Fihr el-Kureyşi et-Teymi (ö.13/634).7 Fil vakasından üç yıl kadar önce doğdu.

Mekke döneminde ilk Müslüman olanlardandır.8 Anne ve babasının mensup olduğu Teym kabilesinin soyu Mürre b. Ka’b’da Hz. Peygam-ber’in nesebi ile birleşir. Cahiliyye dönemindeki adı Abdü’l Ka’be idi.

Hz. Peygamber adını Abdullah olarak değiştirdi. “Atik”,9 “Zü’l-Hilâl”,10

“Evvah”11 gibi lakaplarla anılmasına karşın daha çok “Sıddık”12 laka-bıyla bilinir.

7 İbn Hişam, es-Sîretü’n-Nebeviyye, Mısır, Şeriketü’l-Mektebe, 1995, I, 249, 683; İbn Hadide, Misbah, Beyrut, Alemü’l-Kütüb, ts. I, 29-30; İbni Habib, Muhabber, Beyrut, Daru’l-Afaki Cedide, ts. I, 12; İbn Kuteybe, el-Mearif, Kahire, Heyetü’l-Mısriyye, 1992, I, 167; Fesevi, el-Marife ve Tarih, Beyrut, Müessesetü’r-Risale, 1981, I, 238;

Mesudi, et-Tenbih ve’l-İşraf, Kahire, Ddaru’s-Savi, ts. I, 247; Makdisi, Bed’u ve’t-Tarih, Mektebetü’s-Sekafetü’l-Diniyye, Bursaid, V, 76; İbnü’l-Cevzi, el-Muntazam Tarihu’l-Ümem ve’l-Mülük, Beyrut, Daru’l-Kütübü’l-İlmiye, 1992, IV, 53; Zehebî, Ta-rihu’l-İslam ve Vefeyatül Meşahir ve’l-A’lam, Beyrut, Daru’l-Kitabu’l-Arabiyye, 1993, III, 105; İbn Sa’d, Tabakât’ül-Kübra, Beyrut, Daru’l-Kütübü’l-İlmiye, 1990, III, 125;

Halife b. Hayyât, Tabakâtü Halife b. Hayyât, Daru’l-Fikr li’-Taba’a ve’n-Neşr ve’t-Tevzi’, 1993, I, 48; İbn Abdilber, el-İsti’âb fi Marifeti’l-Ashab, Beyrut, Daru’l-Ci’l, 1992, III, 963; İbnü’l-Esir, Üsdü’l-Ğabe fi Marifeti Sahabe, Daru’l-Kütübü’l-İlmiye, 1994, III, 310; Zehebî, Siyeru A’lam’u-Nübela, Kahire, Daru’l-Hadis, 2006, II, 355;

İbn Hacer, el-İsabe fi Temyizi Sahabe, Beyrut, Daru’l-Kütübü’l-İlmiye, 1415, IV, 145;

Muhammed Rıza, Ebû Bekir Evvelü Hulefa’i-Raşidin, Daru’l-Kitabu’l-Arabi, 2004, I, 13; Belâzurî, Ensâbu’l-Eşraf, Beyrut, Darü’l-Fikr, 1996, X, 51.

8 İbn İshak, es-Sîre, Beyrut, 1978, I, 139; İbn Hişam, es-Sîre, I, 249-250; İbn Seyyi-dinnas, Uyunu’l-Eser, Beyrut, Daru’l-Kalem, 1993, I, 113; Makrizi, İmtau’l-Esma, Beyrut, Darü’l-Kütübü’l-İlmiye, 1999, I, 32-34; İbn Kuteybe, el-Mearif, I, 168; Taberî, Tarih, II, 317; Makdisi, Bed’u ve’t-Tarih, IV, 145; İbnü’l-Esir, el-Kâmil fi Tarih, Bey-rut, Daru’l-Kitabu’l-Arabi, 1997, I, 657; Zehebî, Tarihu’l-İslam, I, 127; İbn Kesir, el-Bidaye, III, 38; İbn Sa’d, Tabakât, III, 128.

9 Atik; güzel soylu, eski, azat edilmiş gibi anlamalara gelir; İbn Kuteybe, el-Mearif, I, 167; İbn Abdilber, el-İsti’âb, III, 963.

10 Servetini Allah yolunda harcadığı ve yırtık elbiseler giydiği için bu lakapla anılmış-tır; İbn Kuteybe, el-Mearif, I, 167.

11 Çok şefkatli ve merhametli olduğu için böyle söylenmiştir; İbn Kuteybe, el-Mearif, I, 167.

12 Çok samimi, çok sadık anlamına gelir. O mi’raç hadisesi başta olmak üzere Hz.

Peygamberin söylediği her şeye tereddütsüz inanmış ve bu lakabı almıştır; İbn Ku-teybe, el-Mearif, I, 167; Fesevi, el-Marife ve Tarih, I, 238; Mesudi, et-Tenbih ve’l-İşraf, I, 247; Makdisi, Bed’u ve’t-Tarih, V, 76; İbnü’l-Cevzi, el-Muntazam, IV, 53; Zehebî, Tarihu’l-İslam, III, 105-110; İbn Sa’d, Tabakât, III, 125-130; İbn Abdilber, el-İsti’âb, III, 963; İbnü’l-Esir, Üsdü’l-Ğabe, III, 310-315; Zehebî, Siyeru A’lam, II, 355-365; İbn Hacer, el-İsabe, IV, 145-148; Muhammed Rıza, Ebû Bekir, I, 13-14; Belâzurî, Ensâb, X, 52; Mustafa Fayda, Hulefa-ı Raşidin Devri, Kubbealtı Neşriyat, Ekim 2014, 25-26.

Resul-i Ekrem’in vefatından sonra devlet görevini üstlendiği için

“Halifetü Resulillah” ünvanıyla anılan Hz. Ebû Bekir’in çocukluğu, gençliği ve Müslüman olmadan önceki hayatı ile ilgili fazla bilgi bu-lunmamakla birlikte ticaretle uğraştığı bilinmektedir.13

Mekke’nin ileri gelenlerinden biri olması sebebiyle İslam’ın Mek-ke eşrafı arasında yayılmasında etkin bir rol üstlendiği bilinmektedir.

Onun daveti ile birlikte Hz. Osman, Talha b. Ubeydullah, Sa’d b. Ebî Vakkas, Zübeyr b. Avvam, Abdurrahman b. Avf, Ebû Ubeyde b. Cer-rah, Osman b. Maz’un, Abdullah b. Mes’ud, Ebû Seleme el-Mahzumi, Halid b. Saîd b. As, Ubeyde b. Harîs, Habbab b. Eret, Erkam b. Er-kam, Bilâl-i Habeşi ve Suheyb-i Rumi gibi önemli sahabiler Müslüman olmuşlardır.14 Müşriklerin Müslüman olan zayıf kişilere ve özellikle de kölelere çok ağır işkenceler yaptıkları dönemde birçok köleyi satın ala-rak özgürlüğüne kavuşturdu.15 Ensâb ilmini iyi bilen Hz. Ebû Bekir Mekke’ye gelen insanların İslam’a davet edilmesi sürecinde de önemli roller üstlendi.16

İşkencelerin dayanılmaz boyutlara ulaşmasından sonra Müslü-manlar önce Habeşistan’a sonra da Medine’ye hicret etmeye

İşkencelerin dayanılmaz boyutlara ulaşmasından sonra Müslü-manlar önce Habeşistan’a sonra da Medine’ye hicret etmeye

Benzer Belgeler