• Sonuç bulunamadı

1. ŞÖHRET KAVRAMI VE TARİHSEL SÜREÇTEKİ GELİŞİMİ

1.1.1. Kavramsal Bir Ayrım: Ün ve Şöhret

Ün ve şöhret kavramları arasındaki ayrım, Boorstin (1972), Braudy (1997) ve Gamson (1994) tarafından yapılmıştır. Ün, geçmişi oldukça eski bir kavramdır. Ün, bireyin gerçekleştirmiş olduğu eylemlerinin, kahramanlıklarının ve başarılarının top- lum tarafından yüceltilmesiyle ortaya çıkan kültürel bir olgudur. Braudy ün kavramı- nı Büyük İskender örneği üzerinden açıklamaktadır. Böylelikle ün kavramının mo- dern döneme özgü olmadığını ifade etmektedir. Buna karşın şöhret kavramı, modern bir olgu olarak kabul edilmektedir. Bu bağlamda Schickel (1985, s. 21-27) şöhret

20 olgusunu 20. yüzyılın icadı olduğuna vurgu yaparak şöhretle ün kavramları arasında anlamsal bir ayrıma gitmektedir. Schickel, şöhretin ticari bir değerinin olduğuna ve medyada üretilen sahte bir karakter olduğuna yönelik çıkarımlarda bulunmaktadır.

Şöhret kavramı, gazete, dergi, televizyon ve internet gibi iletişim ortamlarının yanı sıra, sinema ve müzik gibi farklı sanat dallarında ortaya çıkan modern döneme ait bir olgudur. Boorstin’e (1992, s. 57) göre; modern şöhret anlayışı, grafik devri- minden önce var olmamıştır. Boorstin (1972, s. 11) şöhret olgusunu, bir yetkinliği olmayan “sahte olay” – “pseudo events” ifadesiyle açıklamaktadır. Boorstin şöhret olgusunu, modern Amerikan kültürünün planlı bir ürünü olarak kabul etmektedir. Boorstin’e (1972, s. 57) göre, şöhret olgusu modern döneme özgü sahte bir olaydır. Aydın’a (2018, s. 19) göreyse, şöhret kültürü 19. yüzyıldan önce de vardır. Ancak şöhret olgusunun, kültürel bir yaşam biçimine dönüşmesi kitle iletişim araçları ve 19. yüzyıl yaşam koşullarıyla yakından ilişkilidir.

19. yüzyılda kitle iletişim araçlarının gelişmesiyle birlikte birey, toplum kar- şısında görünürlük kazanmaya başlamıştır. Bu sayede dönemin şöhretleri daha geniş kitleler tarafından tanınmaya başlamıştır. Kitle iletişim araçlarında görünür olmanın ayrıcalığı, şöhretlerin karakter özelliklerine bağlı bireysel performanslarını ön plana çıkarmaya başlamıştır. Bu noktada 19. yüzyılın sonu ve 20. yüzyılın başı itibariyle bireysel performansların yoğun bir şekilde topluma aktarıldığı mekânlarsa geleneksel iletişim ortamlarıdır. Bu bağlamda şöhret, iletişim ortamlarında üretilmeye başlayan ve yine aynı ortamlarda tüketilen ticari bir olgu haline gelmeye başlamıştır. Bu nok- taya atıfta bulunun Marshall (1997, s. 53-56) şöhretin geçiciliği ve kısa ömürlü olma- sı üzerinde dururken; ünlü olmanın kalıcı olduğunu ifade etmektedir.

Modern şöhret kültürünün kökenleriyle ilgili çok sayıda farklı yaklaşım olma- sına rağmen; tüm yaklaşımlar iki temel durumu esas olarak almaktadır. Bunlardan ilki şöhretin, ünlü olma durumundan farklı olmasıdır (Gabler, 2001, s. 2-3). Bu ay- rışma üretim-tüketim biçimlerinin değişmesiyle ortaya çıkan ve bireysel özgürlük ile eşitlik düşüncesinin gelişmiş olduğu toplumlardan kaynaklanmaktadır. Şöhret kültü- rü, kısa sürede egemen bir güç halini alan yeni üretim ve tüketim ilişkilerin ürettiği yeni kamusal yaşamların bir sonucudur. Çünkü şöhret; asker, siyaset ve din gibi ge-

21 leneksel alanlardaki önemli başarılarla direk ilişkilendirilememektedir (Inglis, 2010, s. 57). Boorstin’in şöhreti tanımlarken kullandığı ve akademik literatürde en çok atıf alan “herkes tarafından bilindiği için tanınan kişi” ifadesi, şöhretin gerçek başarı- sından bağımsız bir toplumsal statüye sahip olduğu şeklindeki yaygın görüşü işaret etmektedir (Boorstin D. J., 1992, s. 49). Boorstin, bireyin topluma tanıtıl- ma/pazarlanma şeklinin ve yoğunluğunun kişiyi şöhret formuna dönüştürebileceğini ifade etmektedir. Boorstin, şöhretin var olması için gerekli rekabet ortamına ve kala- balık topluluklara ihtiyaç duyduğuna işaret etmektedir (Boorstin D. J., 1992, s. 49).

İkinci yaklaşım ise bireyin şöhret olması için kitle iletişim araçları ve kent yaşamının gerekliliğidir (Studlar, 2016, s. 58-59). Kentte yaşamanın getirdiği yeni yaşam pratikleri, 24 saati gündelik zaman dilimlerine bölmüştür. Daha önceki dö- nemlerde güneşin hareketlerine göre belirlenen gündelik çalışma süreleri, kazanılan haklar sayesinde mekanik saat esasına göre yeniden düzenlenmiştir. Böylelikle iş, serbest zaman ve eğlence zamanı gibi yeni zaman dilimleri kent hayatına dâhil olan bireylerin gündelik yaşamında belirli sürelere karşılık gelmeye başlamıştır. Üretici güçler özellikle bu zaman dilimleri içerisinde bireyin çalışmaktan arta kalan zamanı olarak da adlandırılan serbest zamanı üzerinde tahakküm kurarak tüketim alışkanlık- larını arttırmayı amaçlamışlardır. Bu bağlamda serbest zaman dilimi ile sinema, ti- yatro, alışveriş, moda, spor müsabakaları, seyahat, yeme-içme pratikleri, konser gibi çok sayıda kültürel ve ticari aktiviteler üretici güçler tarafından ilişkilendirilmişler- dir. Gelişen iletişim teknolojileri ve özellikle mobil cihazlar ise bu faaliyetlerin yo- ğunlaşmasına ve gelişmesine öncülük etmektedir. Özellikle da üretici güçler kültür endüstrileri ve iletişim teknolojileri arasındaki etkileşim düzeyini arttırarak bireylerin tüketim alışkanlıklarını geliştirmeyi hedeflemektedir. Böylelikle bireyin serbest za- manında kendisini geliştirmesi ve dinlenmesi teorik olarak beklenirken; aksine birey serbest zamanı içerisinde sürekli bir tüketici pozisyonunda hareket etmektedir. Tam- da bu noktada tüketimi arttırmak, yeni ihtiyaçlar üretmek, yeni yaşam biçimlerinden insanları haberdar ederek veya özendirerek arzu ekonomisi oluşturmayı planlayan üretici güçler, şöhreti bir aracı olarak modern döneme uyarlamaktadır. Böylelikle üretilen her türlü nesne veya hizmet, arzu edilen ve sahip olunması gereken bir meta- ya dönüşmektedir. Bu noktada potansiyel tüketici kitlesini var olan hayatlardan, ya- şam tarzlarından, hizmet ve ürünlerden haberdar edici veya özendirici insanlara ihti-

22 yaç duyulmaktadır. Toplumlar tarafından bilinirlik oranı yüksek bu insanlar arzu edilen yaşam tarzları, tercihleri ve söylemleriyle topluma yeni tüketim alışkanlıkları kazandırmaktadır. Bu nedenle şöhretin görünürlüğü için iletişim teknolojileri ve özelliklede mobil cihazlar büyük öneme sahiptir.

Ün veya şöhret sahibi olmak, geçmişte olduğu gibi 21. yüzyılda da bireye öz- güdür. Ancak toplumsal etkileri birbirinden tamamıyla farklıdır. Ünlü kişiler toplum- sal hayata yön veren ve toplumsal etki düzeyi yüksek kişiliklerdir. Bu özelliklerini 21. yüzyılda da korumaktadırlar. Şöhretler ise mevcut kapitalist düzeni meşrulaştır- makta ve tüketimi artırmaktadır. Bu bağlamda şöhretler, ünlülere benzer şekilde top- lumu yönlendirseler de yüklendikleri misyon tamamıyla farklıdır. Bu misyon farklı- lıkları nedeniyle ünlülerin ve şöhretlerin tanınır olma şekilleriyle, toplumsal hafızada kapladıkları süreler birbirinden tamamıyla ayrıdır.

20. yüzyılda medyada görünür olmak ün sahibi kişiler ve şöhretler için bir zo- runluluk haline gelmiştir. Ancak ünlü kişiler var oluşlarını medyayla garanti altına almamaktadır. Onları bilinir hale getiren sahip oldukları yetenekleri ve başarılarıdır. Şöhretlerse varoluşlarını garanti altına almak için ilgi çekici medya gösterisine ihti- yaç duymaktadır. Şöhretler, medya gösterisi aracılığıyla kimliklerini ve karakterlerini gözler önünde inşa etmektedir. Böylelikle şöhretler, izleyicilerle sıkı bağlar kurmak- tadır. Şöhretlerle izleyici kitleleri arasındaki bağlar yeni hayran kitlelerinin ortaya çıkması noktasında etkilidir. Özellikle dijital iletişim ortamları şöhretlerle hayran kitleleri arasındaki bağların kısa sürede çözülmesine ya da yeni bağlantıların kurul- masında etkilidir. Bu durumun aksine ünlülerin hayran kitleleri doğal iletişim akışı- nın bir sonucudur.

Tüm bu açıklamaların ışığında 21. yüzyılda şöhretle ün kavramları birbirin- den ayrı ve kısmen çelişkili durumları ifade etmesine rağmen; medya ve iletişim tek- nolojilerinin gelişmesiyle her iki kavramın da büyük ölçüde iç içe geçtiği görülmek- tedir. Oysaki ün kavramı: Sanat, siyaset ve din gibi farklı alanlardaki başarıve kan bağıyla yakından ilişkilidir. Çağdaş şöhret olgusuysa iletişim ortamlarında üretilen, bireysel performansa bağlı olarak sürdürülebilen, kısa ömürlü ve medya ilgisine bağlı sahte ticari bir değerdir. Çağdaş şöhretlerin gerçek başarılardan bağımsız bir sosyal

23 statüleri bulunmaktadır. Ekranlarda sıklıkla yer almaları sayesinde şöhret olmaktadır- lar.