• Sonuç bulunamadı

1. ŞÖHRET KAVRAMI VE TARİHSEL SÜREÇTEKİ GELİŞİMİ

1.7. Dijital İletişim Çağı ve Şöhret Kültürü

21. yüzyılda dijital iletişim teknolojileri, geleneksel medya endüstrileriyle te- lekomünikasyon sektörü arasındaki engellerin kaldırılmasını sağlamıştır. Böylelikle, film, radyo, televizyon, gazete ve kitap içeriklerinin üretimi, çoğaltılması, dağıtımı ve tüketimi yeniden şekillenmeye başlamıştır (Burnett & Marshall, 2003, s. 1). Yeni- den şekillenen yalnızca medya içerikleri değil, aynı zamanda medya üretimi ve tüke- timiyle ilgili tüm uygulamalardır (Meyers E. A., 2012, s. 1022). Marshall’a (2006, s. 638) göre, dijital iletişim ortamlarında izleyiciler, içeriklerin üreticisi haline gelmeye başlamıştır. İnternet ve dijital iletişim teknolojileri 20. yüzyılın son çeyreğine kadar pasif halde bulunan izleyicinin rolünü dönüştürmeye başlamıştır. Bu dönüşüm dijital iletişim çağında ortaya çıkan şöhret kültürünün ilk aşamasını oluşturmaktadır. Bu ilk

79 aşamayla birlikte; internette tanınmaya başlayan bireyleri, diğer şöhret temsillerinden ayıran en önemli farklılık kendi içeriklerini özgürce üretip yayınlayabilmeleridir. Ticari medya endüstrisinin tüm aşamalarını ortadan kaldıran bu yeni üretim ve yayın özgürlüğü, sıradan insana görünürlük kazanma ve şöhret statüsüne ulaşma imkânı sağlamaktadır. İlk yıllarda dijital iletişim ortamlarında içerik üretimi farklı internet sitelerine benzer içeriklerin taşınmasıyla sınırlı kalmıştır. Kısa süre sonra internet kullanıcıları, içeriği aktif bir şekilde yeniden dönüştürmeye başlamıştır. Böylelikle internet tabanlı yeni interaktif teknolojik platformlar, medya kültüründeki izleyicile- rin rolünü yeniden düzenlemiştir.

Profesyonel yapımcıların ve kültürel elitlerin kontrolündeki ticari medyanın hiyerarşik içerik üretim süreçlerinin aksine yeni medya teknolojileri, insanları hem bu teknolojilerden faydalanarak içerikleri tüketen ve aynı zamanda içerikleri üreten aktif kullanıcılar haline dönüştürmüştür. Bruns, dijital iletişim ortamlarındaki bu ak- tif süreci “user” ve “producer” kelimelerinden türettiği “produser” sözcüğüyle açık- lamaktadır (Meyers E. A., 2012, s. 1023). “Produser” olarak tanımlanan dijital ileti- şim ortamlarının yeni aktif kullanıcıları, içerik üretim sürecine, kitlesel tüketim zevk- lerinin belirleyicileri olarak katılmaktadır. Dijital ortamlarda hem içerik tüketicisi hem de üreticisi olarak yer alan bu yeni aktif kullanıcılar, her iki rolden yola çıkarak toplumun beğenisine yönelik daha farklı, tematik, dikkat çekici ve etkili içerikler üretebilmektedir. Bu durum dijital iletişim çağında şöhret kültürünün görünürlük ve özgürce içerik üretimi sağlaması açısından oldukça önemlidir.

İzleyicilerin, kitle iletişim araçlarındaki içerikleri tüketmekten daha fazlasını yaptığı fikri tamamıyla yeni dijital iletişim teknolojilerinin gelişmesiyle ilişkilidir. İnternetin ve mobil iletişim araçlarının gelişmesiyle birlikte bu teknolojileri kullanan sıradan insanlar, tam anlamıyla özgür bir şekilde içerik üretimine katılmaya başla- mışlardır. Bu durum aynı zamanda görünürlük ve tanınırlık anlamına gelmektedir. Sıradan insanlar, ürettikleri tüm içerikleri özgürce paylaşmaya başlamışlardır. Birey- sel paylaşım, metinler kadar görüntülerle birleştikçe iletişim süreci bir medya göste- risine dönüşmeye başlamıştır. Binlercesi arasından sıyrılarak ürettiği içerikleri ve paylaşımları dikkat çekici bir hale getirmeye çalışan sıradan insanlar, stratejik benlik sunumları sergilemeye başlamıştır. Böylelikle, sıradan insanlar, kitlelere hitap ederek

80 onlarla yakınlık ve samimiyet kurmaya çalışmaktadır (Marwick A. E., 2015, s. 140). Bu sayede bireysel performanslar üzerine kurulu bir şöhret kültürü dijital iletişim ortamlarında yükselişe geçmektedir.

Modern dönemde (özelliklede geleneksel medyada) şöhret sahibi bireyler, endüstriyel üretim mantığıyla üretilmektedir. Medya ve halkla ilişkiler uzmanları birlikte çalışarak bireyi ve yeteneklerini piyasa değerine sahip metalara dönüştür- mektedir. Bu bağlamda şöhret kültürünün ortaya çıkmasında internetin etkinliği ve sıradan insana sağladığı ayrıcalıklar ön plana çıkmaktadır (Rojek, 2012, s. 10). İnter- net ve mobil iletişim teknolojilerine dayalı bu şöhret statüsü “kendin yap” anlamına gelen “do it yourself” ifadesiyle Rojek tarafından açıklanmaktadır. Rojek (2012, s. 10-11), dijital ortamlarda şöhret sahibi olmanın bireysel başarıya dayandığını gele- neksel medyadan farklı olarak medya uzmanlarına veya bir ticari yayın organına ih- tiyaç duyulmadığını belirtmektedir. Ayrıca, mobil teknolojiler, sosyal medya ve in- ternet aracılığıyla şöhret olmanın daha aktif bir bireysel sürece dayandığını ortaya koymaktadır. Senft’e (2008, s. 116) göre dijital iletişim ortamlarında şöhret olmak; video, blog ve sosyal medya platformları gibi teknolojileri kullanarak insanların po- pülerliğini arttırmaya dayanmaktadır.

Dijital iletişim ortamlarında şöhret olgusu, yeni medya teknolojilerindeki ge- lişmelere bağlı olarak dönüşmektedir. Bu gelişmeler, şöhretle geleneksel medya ku- rumları arasındaki ilişkinin büyük ölçüde değişmesiyle sonuçlanmaktadır. Gelenek- sel medyada şöhretler, farklı iletişim ortamları (ticari televizyon kanalları, gazete, radyo ve dergi) içerisinde görünürlük kazanmaktadır. Bu süreçler tamamıyla medya uzmanları ve patronlarının kontrolü altındadır. Bu nedenle kimin ünlü olacağına izle- yicilerden önce program yapımcıları karar vermektedir. Dijital iletişim ortamlarının sağladığı imkânlar, şöhretlerin bu süreçlerin kontrolünü ele geçirmelerini ve aktif rol almalarını sağlamıştır. Medya ve şöhret kültüründeki bu değişim temsili bir medya kültüründen, sunum niteliğine geçiş anlamına gelmektedir.

Medya ve şöhret kültürü birbirinden ayrılmaz bir şekilde iç içe geçmiştir. Şöhretler, tarihsel akış içerisinde medya sayesinde çoğalmış, çeşitlenmiş ve geniş kitlelerle buluşmuşlardır. Tarihin her döneminde medya, şöhret imajının yayılmasını

81 sağlamıştır. Özellikle geleneksel medyadan, katılımcı dijital iletişim medyasına doğ- ru gençlerin medya tüketim eğilimlerinde ortaya çıkan değişim, sosyal medyanın popülerliğine ve şöhret kültüründeki iki büyük değişime katkıda bulunmuştur. Aktör ve pop-star gibi geleneksel medyanın şöhret figürleri, sosyal medyayı hayranlarla doğrudan, aracısız ilişkiler kurmak ya da en azından bu durumun yanılsamasını orta- ya koymak için kullanmaya başlamışlardır. Örneğin Lady Gaga ve Kim Kardashian gibi yıldızlar, hayatlarının anlık görüntülerini takipçilerine samimi ve sınırsız erişim izlenimi verecek şekilde sunmaktadır (Marwick A. E., 2015, s. 139). Sosyal medya şöhretlere benliklerini sunma fırsatı vermektedir. Böylelikle şöhretler kendilerini izleyiciler tarafından tüketilebilecek bir kamusal kişilik olarak sosyal medyada ko- numlandırmaktadır. Özelliklede şöhretler, paylaştıklarının geniş bir izleyici kitlesi tarafından izlenmesi için sosyal medyayı bir gösteri alanı olarak kullanmaktadır. Ge- leneksel medya çağında ünlü kişi bir karakterken; dijital iletişim çağında ünlü kişi, bireysel performans sunumları sayesinde toplumsal ilgiyi üzerine çeken kişidir. Ör- neğin milyonlarca takipçisi olan Youtuber Miranda Sings ana akım medyada yer almamasına rağmen yaratıcı performansları sayesinde büyük bir hayran kitlesine sahip olmuştur (Marwick A. E., 2015, s. 139-140). Sosyal medya şöhretleri, kendisi- ni izleyiciler tarafından tüketilecek bir meta olarak görmektedir. İmajının izleyiciler tarafından izlenmesi diğer bir ifadesiyle tüketilmesi için karakterini markalaştırmak- tadır (Hearn, 2008, s. 199-200). Şöhretin kendisini markalaştırma (self-branding) süreci, dijital iletişim ortamlarındaki stratejik sunum teknikleriyle ilişkilidir.

Yeni dijital iletişim ortamında benliğin sunumunun etrafında odaklanmış içe- rikler ön plana çıkmaktadır. İlk yıllarda benliğin bir medya gösterisi şeklinde sunula- bildiği dijital ortamlar Youtube gibi video paylaşım platformları, kişisel bloglar ve Facebook gibi sosyal paylaşım ağlarıyla sınırlıydı. İlerleyen dönemde Twitter ve Instagram gibi yeni sosyal medya platformları sürece dâhil olmuştur. Bireysel sunu- ma yönelik bu yeni medya platformları paylaşım, teşhir ve dikizleme eylemlerini planlı bir şekilde organize etmektedir. Böylelikle bireysel performansa dayalı içerik- ler, paylaşım ve teşhir yoluyla kitlelere sunulurken; bu ortamlarda yer alan kullanıcı- lar, sunulan performansları birisini dikizlercesine izlemektedir. Dijital ortamlardaki bu dikizleme mantığı izleyiciye sürekli olarak bir sonra paylaşılanın ne olacağını merak etme hissiyatına yöneltmektedir. Sürekli olarak devam eden bu döngü, bir süre

82 sonra izleyicileri paylaşılan performanslardan dikkat çekici olanlarını düzenli bir şekilde takip etmeye yöneltmektedir. Böylelikle sıradan insan dijital ortamda tanınır- lık kazanarak şöhret statüsüne ve hayran kitlesine sahip olmaktadır.

Son yıllarda sosyal medya platformlarıyla şöhret statüsüne ulaşan “fenomen- ler” ve Influencerlar hayran kitleleriyle etkileşim halinde oldukları, anlık geri bildi- rimler alabildikleri ve içeriğe direk olarak müdahale edebildikleri için geleneksel şöhretlerden farklı olarak stratejik bireysel sunumlar üretme konusunda daha yaratı- cılardır. Holmes ve Redmond (2006, s. 99) bu durumu şöyle açıklamaktadır: Yıldız- larla izleyiciler arasındaki para-sosyal ilişki öncelikli olarak metinler arasıdır. Diğer bir ifadesiyle izleyiciler, yıldızları filmlerdeki canlandırdıkları karakterlerden tanı- maktadır. İzleyicilerle yıldız arasındaki ilişki bu nedenle temsile dayanmaktadır. Ay- rıca izleyiciler, hayranı oldukları yıldızların özel hayatlarını farklı materyallerden (magazin) takip etmektedir. Bu süreçte yıldızlarla izleyiciler arasındaki etkileşim çok farklı kaynaklardan aktarıldığı için dolaylı ve manipülatiftir. Bu nedenle geleneksel medyada gerçekleşen benliğin sunumu sınırlı bir şekilde izleyicilere ya da hayranlara aktarılmaktadır. Yine aynı şekilde kamusal alandaki eylemleri, işleri ve özel yaşam- ları ticari medya tarafından tek yönlü enformasyon akışıyla aktarılmaktadır.

Dijital iletişim ortamları ve özelliklede sosyal medya sıradan insanlara veya şöhretlere yeni dijital kamusal alanlar açarak benliklerini özgürce sunma fırsatı sağ- lamaktadır. Gündelik yaşamdan, iş ve özel hayata kadar şöhretler tüm sosyal eylem- lerini kamuya açmaktadır. Bu sayede geleneksel medya ünlüleri, tıpkı internet feno- menleri gibi dijital platformları stratejik benlik sunumlarını sergilemek adına kul- lanmaktadır. Böylelikle şöhretlerin kamusal ve özel alanları arasındaki ilişki bir me- talaşma sürecine dönüşmeye başlamıştır. Metalaşma süreci, modern şöhret anlayışı- nın merkezinde yer almaktadır. Şöhretler, sosyal medyayı ticari amaç için kullan- maktadır. Sosyal hayatlarını ve mahremiyetlerini kitlelere açmalarındaki motivasyon gündemde kalmak, hatırlanmak, pazarlama anlaşmaları yapmak ve hayran kitlesini arttırmaya yöneliktir. Şöhretler, sosyal medyayı ticari bir alan olarak kabul etmekte- dir. Özellikle de internet fenomenleri bu süreci bir girişimci mantığıyla kullanmakta- dır. Bu sayede tanınırlıklarını ekonomik bir kazanca çevirmektedir. Örneğin Kerim- can Durmaz kendi ruj markasını piyasaya sürmüştür. Merve Özkaynak “HP” marka-

83 sının reklamlarında yer almış; ayrıca MAC markasıyla işbirliği yapmıştır. Sosyal medyada “Maritsa” ismiyle tanına Meriç Küçük “I am Not Basic” isimli markayı faaliyete geçirmiştir. Danla Bilic kendi Ruj’unu satışa çıkarmıştır. Duygu Özaslan’sa Bobbi Brown markasıyla işbirliği yaparak markanın reklamlarında yer almıştır. Bu ve benzeri örnekler internette tanınır olmayla kazanılan gücün ticari amaçlar için kullanıldığını açıkça ortaya koymaktadır. Şöhretlerin ticari bir değeri bulunmaktadır. Bu ticari değeri belirleyense dijital iletişim çağında hayran kitlelerindeki artış ve pay- laştıkları içeriklerdir. Bu bağlamda dijital iletişim çağında sosyal ağlarda dikkat eko- nomisinin ön plana çıktığı görülmektedir.

Dijital döneme özgü sosyal medya fenomenleri, tüketimi arttırıcı “yeni” kül- türel kalıpları kitlelere kabul ettirerek daha iyi ve daha değerli bir yaşantının varlığını müjdeleyen idealize edilmiş medyatik karakterlerdir. Dikkat ekonomisinin önemli oyuncuları haline gelen sosyal medya fenomenleri ve Influencerlar sahip oldukları şöhret statüsünü değerlendirerek birer girişimci olarak 21. yüzyılın dikkat ekonomisi içerisinde konumlanmışlardır. Geleneksel şöhretlere benzer şekilde tanınır olma amaçları ekonomik kazanımlara yöneliktir. Kendi içeriklerini dijital ortamlarda üre- terek şöhret sahibi olmayı başardıktan sonra tanınır olmanın gücünü ekonomik ka- zanca dönüştürmek isteyen şöhretler son kertede yine sermaye sahiplerine ihtiyaç duymaktadır.

84

İKİNCİ BÖLÜM