• Sonuç bulunamadı

2.11. Yabancı Dil Öğretim Teknikleri

2.11.8. Kavram Haritaları

Birbiriyle ilgili olan ya da birbirine bağlı kavramların aralarındaki ilişkinin bir şema yoluyla görüntülü ve düzenli hâle getirilip beynin her iki bölgesinin çalıştırılarak akılda daha kalıcı olmasını sağlama işlemidir. İlk olarak 1984 yılında Novak ve Gowin tarafından tavsiye edilmiştir. Beynin, bilgileri saklarken birbiriyle ilişkili olan kavramları bir araya getirerek depoladığı varsayımına dayalıdır.

Bir bilginin tablo hâline getirilmesi, ilişkiler ağının dallandırma yoluyla gösterilmesi, ya da bir çiçek motifinin merkezine temel kavramı, yapraklarına o kavramla ilgili kelimelerin yazılması kavram haritalarına örnek olarak verilebilir. Öğretmenin yaratıcılığı ölçüsünde geliştirilmeye açık bir öğretim tekniğidir.

Bu teknikte genel kavram, alt kavramlara göre diğerlerinden üstte ya da diğerlerinden bariz şekilde ayrı duracak şekilde yazılır. Yabancı dil öğretiminde öğrenicilerin, bir kavram ve onunla ilişkili kelimeleri öğrenmelerinde çok kullanılabilecek bir tekniktir.

2.11.9. Eğitici Oyunlar

Öğrenicilerin kendilerini daha rahat hissedebilecekleri bir ortam sağlayarak öğrenilen bilgilerin tekrar edilmesini ve pekiştirilmesini sağlaması açısından çok önemli bir tekniktir. Dersi monotonluktan kurtarmak, öğrenicilerin derse katılımını sağlamak bakımından da önemlidir. Her oyunun bir amacı olmalı ve bu amacı yerine getirmeye yönelik iletişim becerilerine yer verilmelidir.

2.11.10. Tümevarım

Diğer bir deyişle parçadan bütüne ya da basitten karmaşığa gitme tekniğidir. Öğretilecek olan yapıların önce daha basit olanları verilerek öğrenicilerde derse karşı “Bu dil çok zormuş, öğrenemiyorum.” direncinin meydana gelmemesi amaçlanır. Yabancı dil öğretiminde tercih edilen bir tekniktir. Ancak tümevarım tekniğinde parçalar öğretilirken, ‘tüm’ün nasıl bir şey olduğu ve yapının terimleri öğrenicilere gösterilmeli daha sonra bu ‘tüm’ün parçaları tek tek ele alınmalıdır. Örneğin cümlenin öğelerinin öğretimine başlamadan basit bir cümle tahtaya yazılmalı ve

cümlenin hangi parçalardan meydana geldiği gösterilmeli daha sonra bu parçaların öğretimine geçilmelidir. Böylece öğrenicilerin ulaşmaları gereken hedef açık bir şekilde gösterilmiş ve öğrenicinin kafasında, verilen parçanın, tümün neresine ait olduğu konusunda bir fikir geliştirilmiş olur.

“Tümevarım”ın yöntem mi teknik mi olduğu tartışılabilir. Eğitimin planlanmasında ve sınıf içi etkinliklerde kullanıldığı için “Tümevarım’ın hem bir yöntem hem de bir teknik olarak kabul edilmesi gerektiği düşünülmektedir.

2.11.11. Tümdengelim

Tümevarım tekniğinin tersidir. Yani önce yapının bütünü öğretilir sonra bu bütün parçalara ayrılarak parçaların öğretimi gerçekleştirilir. Yabancı dil öğretiminde pek tercih edilmeyen bir tekniktir. Tümdengelim de tümevarım gibi hem yöntem hem de bir tekniktir.

2.11.12. Dikte

Öğrenilen bir kelimenin, cümlenin veya metnin öğretici ya da bir kayıt cihazı tarafından seslendirilmesi ve öğrenicilerin duydukları bu sesleri yazıya geçirmesi işleminin adıdır. Bu teknikle, öğrenilen yabancı dilin doğru bir şekilde yazılması, kelime öğretimi ve işitilen seslerin kelime hâlinde yazıya dökülmesi sayesinde öğrenicilerin yazma ve dinleme becerilerinin gelişmesi sağlanmış olur.

2.11.13. Küme Çalışması

Bir sınıftaki öğrenicileri birkaç kişiden meydana gelen kümelere ayırarak belirlenen bir ders konusunun öğrenilmesi için birlikte çalışmalarının sağlanması tekniğidir. Yardımlaşma, bir kişinin üstesinden zor gelebileceği bir işin daha kolay bir şekilde başarılmasını sağlar. Bu tekniğin olumsuz tarafı, kümedeki öğrenicilerin anlaşabilme ve uyuşma sıkıntısıdır. Bu sebeple kümenin mümkün olduğunca bir arada çalışmaya gönüllü öğrenicilerden oluşturulması gereklidir.

2.11.14. Münazara/Tartışma Tekniği

İleri seviyedeki öğreniciler için uygun bir tekniktir. Çerçevesi çizilmiş bir konu etrafında bir kişinin ya da grubun bir fikri savunması diğerlerinin de bu fikre makul

ve mantıklı gerekçelerle karşı çıkması esasına dayanır. Önceden hazırlık yapmayı gerektirir. Öğrenicilerin ifade gücünü, hızlı cevap verebilme yeteneklerini ve etkili konuşma becerilerini geliştirir.

2.12. Öğretme-Öğrenme Süreci

Öğretme-öğrenme süreci birkaç farklı şekilde sınıflandırılabilir. Öğrenme- öğrenici ilişkisi açısından Toplu Eğitim / Bireysel Eğitim, öğretmen-öğrenici ilişkisi açısından Öğretmenli Eğitim / Kendi Kendine Eğitim, öğrenici-mekân ilişkisi açısından Sınıfta Eğitim / Sınıfsız Eğitim gibi sınıflandırmalar yapılabilir. Benzer çalışmalardan faydalanılarak öğretme-öğrenme sürecinin bir sınıflandırılması yapılmış ve aşağıdaki tabloda gösterilmiştir.

Tablo-9: Öğretme-Öğrenme Sürecini Sınıflandırma Tablosu

Öğre

tm

e-

Öğre

nme

Toplu Eğitim Bireysel Eğitim

Sınıfta Sınıfsız Sınıfta Sınıfsız Öğre tm enli 1.Klasik yöntem 2.Bilgisayar ile İnternet üzerinden 2.a.Eş zamanlı 2.b.Farklı zamanlı 1. Bilgisayar ile İnternet üzerinden 1.a.Eş zamanlı 1.b.Farklı zamanlı 1.Özel öğretmenle klasik yöntem

2.Bilgisayar ile İnternet üzerinden, web temelli 2.a.Eş zamanlı 2.b.Farklı zamanlı Kend i Ken dine Sisteme Bağımlı (Açık öğretim) 1.Mektup yoluyla 2.Kitap yoluyla 3.Kaset yoluyla 4.Radyo yoluyla 5.Televizyon yoluyla Sistemden Bağımsız 1.Kitapla 2.Öğretme makineleriyle 3.Radyoyla 4.Televizyonla 5.Kasetle 6.Bilgisayar ile 6.a.İnternet üzerinden web temelli 6.b.Hazır programlar yoluyla

Tabloda yer alan mektupla öğretim, radyoyla öğretim, öğretme makineleri gibi araçlar bugün neredeyse hiç kullanılmamaktadır. Bir zamanların en önemli iletişim aracı olan mektuplar, radyonun icadıyla; yine bir zamanlar çok popüler olan radyolar, televizyonun yaygınlık kazanmasıyla önemini kaybetmiştir. 1926’da Sydney Pressey tarafından bir örneği geliştirilen öğretim makineleri ise bilgisayarın icadına yenik düşmüş ve eğitimde kullanılmasından vazgeçilmiştir.

Bu araçlar içinde radyo, etkisini en uzun süre devam ettiren araçtır ve geri kalmış ülkeler diye tabir edilen teknolojinin çok yaygınlaşamadığı ülkelerde bir eğitim aracı olarak hâlâ kullanılmaktadır.

Günümüzde öğrenimi okul binalarından çıkarma ve hayatın her döneminde öğrenme çalışmaları hız kazanmıştır. Avrupa Konseyinin hazırladığı Avrupa Dilleri Ortak Çerçeve Programı’nda da yukarıda belirtildiği gibi, “Kendi Kendine Öğrenme, Hayat Boyu Öğrenme, Öğrenmeyi Öğrenme” kavramları öne çıkarılmaktadır. Bunun en temel gerekçesi, yeni programın uygulamaya konulmasından önce okuldan mezun olmuş, okul dönemini çoktan bitirmiş yetişkinlerin yabancı dil eğitiminin dışında kalmasıdır. Bunun dışında, yeni geliştirilen eğitim paradigmalarında sınıfta eğitim yerine öğrenicilerin sınıfsız eğitim görmelerinin hedefleniyor olması da bir başka gerekçedir. Aslında bu kavramlar birdenbire ortaya atılmış değildir. Adı geçen kavramların nasıl ortaya çıktığına kısaca bir göz atılması uygun olacaktır:

Benzer Belgeler