• Sonuç bulunamadı

İnsanların üstlendikleri roller, organizasyonlarda ve bireyler arası ilişkilerde göz ardı edilmemesi gereken bir konudur. Farklı düzeylerdeki sosyal olayları birbirine bağlaması açısından rol kavramı da önemli kavramlardan biridir (Güney, 2011:4).

Bir kişinin yönetim veya organizasyonun amaçları, süreçleri için yapması istenilen, beklenilen eylemler vardır. Bu eylemlerden bazıları örgütün geliştirdiği, beslediği kültürel değer ve kültürel yapısınca, bir kısmı işgörenlerin üyesi olduğu kümelerce, bir kısmı kişinin toplumsal çevresince kendinden beklenen iş ve eylemlerin tümü onun örgüt içindeki rolünü oluşturur. Bu açıdan örgütsel rol, örgütteki kişi ile ilgili olarak başkalarının beklediği eylem ve davranışlardır. Rol beklenilen eylemlerden oluşan bir örüntüdür. Beklenilen rolün kişi tarafından oynanması, gerçekleştirilmesi sonucu rol davranışı ortaya çıkar. Bu davranış örgüt amaçlarına yönelik gerçekleştirildiği için de örgütsel rol davranışı ortaya çıkar. Örgütsel rol davranışı her ne kadar örgütsel davranışla eş anlamlı gibi görünse de aslında örgütsel davranışın bir kesimini oluşturur (Başaran, 1982: 132).

1.4.1. Rol Kavramı İle İlişkili Kavramlar

Saf rol kavramı başka bilim adamlarınca da kullanılsa da bugünkü anlamda kullanan, davranış bilimlerine kazandıran Linton‟dur (Güney, 2011: 177). Bununla birlikte rol kavramını diğer bilim adamlarından farklı bir şekilde, statü (orun, itibar) kavramı ile de ilişkilendirerek rolü statünün dinamik bir yönünü ifade edecek şekilde ”The Study of Man” çalışması ile ele alan kişidir (Erdoğan, 1994: 84). Yönetim açısından statü bir kişinin toplumsal sistem içindeki bulunduğu konum ve bu konumun belirlediği hak ve görevleri ifade eder. Diğer bir ifadeyle statü, bireyin toplum içindeki konumundan kaynaklanan hak ve ödevlerinin içinde bulunduğu organizasyonda kademelenmesini, biraz daha dar ve sübjektif olarak ele alınacak olursa statü, bireylerin birbirleri hakkında değerlendirmelerini ve vardıkları kişisel hükümleri ifade eder (Eren, 2003: 236). Linton‟a göre, toplumsal yapı içindeki bireylerin hakları ve ödevleri yani statüleri belirlendiğinde o bireylerin sosyal rolü de

belirlenmiş olmaktadır (Banton, 1968: 25‟den akt. Güney, 2011: 4). Her statüye uygun genel geçer bazı davranışlar mevcuttur ve İnsanlar sosyal hayatta bu davranışları sergilemek durumundadır. İşgal edilen statünün gereği olarak sergilenen davranışlar, yerine getirilen görevler, o kişiden o taşıdığı sıfattan ötürü gerçekleştirdiği beklentiler rol olarak değerlendirilir. Kısa ve açık bir deyişle aslında rol, statünün davranış boyutudur, rol statünün dinamik boyutunu temsil etmektedir ve statünün gerekleri yerine getirildiği an rol gerçekleşmiş olmaktadır Aynı zamanda rol statüden tabii olarak farklıdır. Çünkü statüye doğuştan veya sonradan sahip olunur, oysa ki rol statüden kaynaklanan, üzerine düşen görevi yerine getirmek, üzerine düşen rolü yapmaktır, yani rol oynanır (Güney, 2011:177). Dolayısıyla rol ve statü birbiriyle sıkı bir ilişki içindedir ve rol kavramını statü kavramı üzerinden ele almak gerekmektedir.

Horton ve Hunt ise rolü, kısaca beklenilen davranış biçimi olduğunu rol davranışının da; rolün oynanışındaki gerçek davranış olduğunu ifade etmişlerdir. Onlara göre böylece bireyler, sosyal ortamda birbirlerinin davranışlarını önceden tahmin edebileceklerdir (İsen ve Batmaz, 2002: 223). Yine araştırmacılardan Mine Tan (Tan, 1981: 71), rolü, insanların sahip olduğu statüye göre onlardan beklenilen davranışlar veya sahip oldukları statü sonucu ortaya çıkan eylemler ile onun gerçek edimlerinin toplamı, belli bir toplumsal statüden kaynaklanan gerçek davranış kalıpları ya da beklenen davranış kalıpları olarak tanımlamıştır. Doğan ise rolü, belirli bir statüden kaynaklanan görevleri yerine getirme ve statünün ayrıcalıklarından ve haklarından yararlanma şekli olarak tanımlamıştır (Doğan, 1995: 98). Son olarak Tekaslan ve arkadaşları da (Tekaslan, Baysal, Şencan, Kılınç 1989: 36‟dan Güney, 178) sosyal hayatta rol davranışlarının temel işlevini, bireylerin daha önce içinde bulunmadığı toplum veya grup üyeleriyle etkileşimlerinde, yabancılar tarafından beklenen ve kabul gören davranış biçimlerinin neler olduğunun ve nasıl gerçekleştirileceğinin fiili olarak ortaya koymasını sağladığını belirtmişlerdir.

Statü (orun) kavramı gibi rol kavramını ele alırken değinilmeden geçilmemesi gereken diğer kavramlar da ”Rol Belirsizliği ” ve ”Rol Çarışması” dır. Bu kavramları da açıklanacak olursa;

Rol Belirsizliği, kişinin sorumlulukları hakkında bir anlayış eksikliği ve yönetci ya da çalışanın iş performansı açısından ne beklendiğini bilmemesi, rol belirsizliği veya rol netliği eksikliği olarak tanımlanmaktadır. Rol belirsizliği yaşayan kişiler, iş gereksinimlerini ve onlardan beklenenleri net bir şekilde anlayan kişilerden daha düşük seviyede performans gösterme eğilimindedir. Rol belirsizliğini deneyimlemek, kurumsal işleyişi olumsuz etkileyebilir. Kurum görevlilerinin yetkileri, iş sorumlulukları ya da işlerinin değerlendirileceği bir anlayıştan yoksun olması, örgüt kültürü motivasyonlarını azaltır. Rol belirsizliği planlama ve organizasyonun sağlıklı olmadığı örgütlerde ortaya çıkar (Şimşek, 2002:317);

Rol Çatışması, toplumsal yapının basit veya karmaşıklığına göre insanların gerçekleştirmek zorunda oldukları roller de basit veya karmaşık olmaktadır. Toplum yapısı ne kadar basit ise toplumu oluşturan bireylerin üstleneceği roller de o denli basit olacaktır. Toplumsal yapı karmaşıklaştıkça da insanların gerçekleştireceği rol sayısı artar. Sonuç olarak karmaşık toplumlarda rolleri gerçekleştirmede uyumsuzluk ya da rol yoğunluğu rol çatışmasına neden olmaktadır. Rol çatışması kavramını tanımlayarak ele alınacak olursa, birden fazla role sahip olan ve bu rolleri aynı anda gerçekleştirmek zorunda olan bir kişinin, statüsünün gerektirdiği rollerden herhangi birini diğerlerine göre daha çok ortaya çıkarması halidir. Orduda subay olan birinin astlarından beklediği bir davranışı evde eşi ve çocuklarından beklemesi örnek gösterilebilir; ya da kişinin yapması gereken rolü benimseyememiş olması, kişi ile rolün uyum sağlayamaması halidir. Sınıf başkanı olan birisinin görevini yaparak öğretmeni için iyi bir öğrenci olmak istemesi ancak arkadaşları için kötü bir arkadaş olmayı istememesi de bu duruma örnek gösterilebilir (Güney, 2011: 178).

1.4.2. Rol Çeşitleri

Sosyal roller basit veya karmaşık olabilir; teklif edilmiş ya da kabul edilmiş olabilir veya sosyal değer açısından sınıflandırılabilir. Örneğin bazı roller, grupta veya toplum içerisinde oldukça itibarlı, bazıları düşük değerde sayılabilir. Bazı roller önemli bir sorumluluk, titiz bir davranış gerektirirken bazıları göreceli olarak daha hafif sorumluluk ve uğraş gerektirir. (Tikici ve diğerleri, 2005: 73).

Rol çeşitleri üzerinde çalışma yapanlar özellikle birden fazla rollere sahip olan kişilerin davranışları üzerinde gözlem yapmışlardır. İnsanlar hayatlarının belli dönemlerinde aile, eğitim, siyaset, ekonomi, din, oyun gibi alanlara bağlı gruplarda çeşitli roller üstlenirler. Örneğin bir kimse aynı anda eğitim ve öğretim hayatında çok yüksek bir rolde iken siyasette daha mütevazı bir rol alabilir (Tikici ve diğerleri, 2005: 73).

Fichter‟e göre kişinin rolünü gerçekleştirmesi için bazı şartların sağlanmış olması gerekmektedir. Bu şartların da, durum, işlev ve grup olduğunu belirtmiştir ve rolleri Anahtar (Esas, Temel) Rol, Genel Rol ve Diğer Bağımsız Roller olarak üç grupta sınıflandırmıştır (Erdoğan, 1994: 87).

Temel Roller: daha çok cinsiyet, yaş ve beden yapısı ile ilgili olan dolayısı ile biyolojik esaslara bağlı oluşan rollerdir. Örneğin insanların erkek veya kadın, çocuk ya da yetişkin olmasıyla ilgili roller bu grubu oluşturmaktadır. Bu roller her fert için bir veri içerir ve kaçınılmaz olan biyo-sosyal rollerdir.

Genel Roller: Toplum içinde önemli bir yere sahip olan ve sınırları davranış düzlemlerine göre değişen, sonuçları genelde toplumu veya içinde bulunduğu grubu etkileyen rollerdir. Bu gruptaki roller, toplumun her kesimine faydalıdırlar belirli zaman ve belirli düzene göre işlendiklerinden toplumu düzenleyen ve toplumun devamlılığını sağlayan rollerdir. Genel roller başkalarına karşı davranışı içerdiği için kaynağında hukuki düzenlemeler, örf ve adetler vardır. Örneğin, doktorluk, öğretmenlik, avukatlık v.b. meslekten kaynaklanan roller genel rol grubundadır.

Bağımsız roller: Bireylerin sadece kendi irade ve isteklerine göre şekillenen rollerdir. Dolayısı ile bu rollerin edinimi ve yerine getirilmesi zorunlu değildir. Örneğin iktisat fakültesinde doktora öğrencisi olmak tamamen isteğe bağlı bir rolü gerçekleştirme durumudur.

İKİNCİ BÖLÜM

2. KRİZ YÖNETİMİ

Çalışmanın bu bölümünde kriz, kriz kavramı ile ilişkili diğer kavramlar, krize neden olan faktörler, krizin oluşum safhası ve kriz türleri açıklanmış, kriz yönetimi ve kriz yönetiminde yöneticinin rolüne değinilmiştir.