• Sonuç bulunamadı

ġer„iyye sicillerine yansıyan bir baĢka dava katil köle ve köle katli meselesidir. Köleler kasten veya kasıtlı olarak sahiplerini veya baĢka birilerini yaralamaya hatta öldürmeye teĢebbüs etmiĢlerdir. Bunun yanı sıra hür insanlar tarafından da yaralanmıĢ hatta öldürülmüĢlerdir. Bu suça karıĢan kimseler kadı huzurunda yargılanmıĢlardır.439

Ġslam ceza hukuku bakımından köleler, haddi gerektiren suçlarda genel prensip olarak hür insanlara verilen cezanın yarısı ile cezalandırılmaktaydılar. Kölelerin hür insanların sahip oldukları bazı haklara sahip olmaması yani hür insanlara kıyasla haklarının eksik olması cezaların hürlere kıyasla eksik tahakkuk etmesine de yol açmaktadır. Bu tür cezayı azaltıcı bir düzenleme kölelik tarihinde sadece Ġslam hukukuna hastır. Kısası gerektiren suçlar da, kasten adam öldüren kölenin cezası yine kısastır. Bu hususta cezasını yarıya indiren bir prensip söz konusu değildir. Öldürdüğü kiĢinin, hür veya köle olması bunu değiĢtirmemektedir.440

Kölelerin karıĢtıkları bazı katl ve yaralamalara “diyet” cezası verilmektedir. Diyet, Ġslam hukukunda adam öldürme, yaralama gibi durumlarda mağdur tarafa verilmesi istenen kan parası ya da yaralama bedelidir. Bu bedel mal veya para Ģeklinde ödenebilir. Adam öldürmenin cezasının kısas olduğu yukarıda belirtilmiĢti. Bazı durumlarda mağdur taraf kısası istememekte ve kiĢiyi affetmektedir. Bu durumlarda

438 AġS, nr. 104, s. 61, h. 174; H 1140/ M. 1728.

439 Sak, 16. ve 17. Yüzyıllarda Konya‟da Kölelik Müessesesi, 55. 440

83

kısas uygulanmaz fakat mağdur tarafa bir diyet ödenmesi istenirdi.441

Ancak kölenin iĢlemiĢ olduğu suçun diyetini efendisi ödemekteydi. Efendi diyeti ödeyip ödememekte serbestti. Ġsterse diyeti öder ve kölesini kurtarır isterse de diyete karĢılık kölesini verirdi.442

Bu hususta Ankara sicillerine yansıyan bir davada, Yenice Mahallesi sakinlerinden Murad isimli bir Ģahıs, Ali ibn-i Hüseyin isimli Ģahıstan davacı olmuĢtur. Mahkeme gününden bir sene önce Ali ve “gaib-i anil

meclis”(mahkemede bulunmayan) Köseoğlu Mahmud isimli kiĢinin abd-ı memlûkü

Yusuf isimli bir gulâmın yumruklar ile ağzına vurduğunu, bu darp sonucu kendisinin diĢinin çıktığını ve yine sol ayağının baĢparmağına ayakları ile tepip, baĢparmağını dibinden parçaladıklarını iddia ederek Ali‟den davacı olmuĢtur. Davacı bu olay karĢısında Ali‟ye gereğinin yapılmasını istemiĢtir. Olay Ģahitlerce dinlenmiĢ ve davacının haklı olduğu anlaĢılmıĢtır. Gereğinin yapılmasına karar verilmiĢtir.443

Davanın ikinci kısmında olayın sorumlusu Ali‟den darp edilen ve diĢi ve parmağı hasar gören Murad‟a diyet verilmesine karar verilmiĢtir. Bu bedel 25 kuruĢ olarak belirlenmiĢ ve sorun bu Ģekilde çözüme kavuĢturulmuĢtur.444

Görüldüğü üzere bu davada köle hür bir insan tarafında kavgaya karıĢmıĢtır. Köleye verilen herhangi ceza kayıtlara yansımamıĢtır. Belki de ayartılarak kavgaya karıĢtığı öne sürülerek diyeti sadece yanında kavgaya giriĢtiği kiĢi ödemiĢtir.

Efendileri kavgaya karıĢtığında onun yanında kavgaya katılan köleler de vardır.445

Bazı davalarda davalı ve davacının aralarında anlaĢmaları sonucu davacının Ģikâyetinden vazgeçtiği durumlarda mevcuttur. Örneğin, es-Seyyid Mehmed ve kölesi Seyfi b. Abdullah‟ın büyük bir bıçak ile kardeĢine hücum ettiğini ve kardeĢinin baĢının ve sağ uyluğunun üç yerinden ve sol uyluğunun dört yerinden ve sağ elinin baĢparmağını ve sol baldırının üç yerinden yaralandığını iddia eden davacı Hüseyin b. Mehmed gereğinin yapılmasını talep ederken446

ikinci kez mahkemeye baĢvurduğu sırada davalıdan 35 kuruĢ “cerrahi bahâ” alması karĢılığında davadan çekildiğini beyan etmiĢtir.447

441 Ali Bardakoğlu, Diyet, DĠA, Cilt IX, Ġstanbul: Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları, 1994, 474. 442 Sak, ġer‟iye Sicillerine Göre Sosyal ve Ekonomik Hayatta Köleler, 48.

443 AġS, nr. 101, s. 152, h. 484; H. 1138/ M. 1725. 444 AġS, nr. 101, s. 156, h. 495; H. 1138/ M. 1725. 445 AġS, nr. 113, s. 105, h. 214; H. 1142/ M. 1730; nr. 116, s. 160-161, h. 250; H. 1149/ M. 1736. 446 AġS, nr. 116, s. 104, h. 48; H. 1148/ M. 1735. 447 AġS, nr. 116, s. 104, h. 49; H. 1148/ M. 1735.

84

Mahkemeye yansıyan bir olay da, satın alınan bir kölenin sahiplerinden kaçması ve firar esnasında tarlasında çalıĢan ve kaçıĢına engel olmak isteyen bir kiĢiyi yaralamasıdır. Mahkemeye baĢvuran Mustafa BeĢe, kendisinin gulâma mani olma ve durdurma niyetindeyken gulâm tarafından kasığından vurulduğunu iddia etmiĢtir. Kaçan bu gulâmın esircilere bakılmasını istemiĢtir. Mahkeme olayı doğrulamak için davacı Mustafa‟nın üzerine keĢif için iki kiĢiyi görevlendirmiĢ ve davacının kasığında kurĢun izi olduğu saptanmıĢtır.448

Bu dava bir keĢif hücceti olup köleye verilecek cezadan bahsetmemektedir.

Mahkemeye baĢvuran kiĢilerden iddialarını kanıtlayacak delil ya da Ģahit istenilmekteydi. Bu Ģahitlerin olmaması davacıyı iddiasından men ederdi. Buna bir misal olarak Ankara‟da Hacı Mansur Mahallesi sakinlerinden olan Malikün veled-i Murad isimli zımminin zevcesi olan Hatun bint-i Gülis isimli kadın verilebilir. Davacı vekili Seyyide ġerife ile câriyesinin müvekkili hatunun menziline (evine) varıp onu sopa ile darp ettiklerini iddia etmektedir. Bunun üzerine davalı davacıdan iddiasını kanıtlayacak delil istemiĢ böyle bir kanıtın olmaması üzerine davacı iddiasından men edilmiĢtir.449

Kölelerin karıĢtıkları kavgaların çoğunun sonu ölümle bitmemiĢtir. Sonu ölümle biten bir dava mevcuttur. Bu dava Ģüpheli olup sonuçsuzluğa mahkûm kalmıĢtır. Dava Ģu Ģekildedir, Ankara‟da sakin Hasan b. ġahin isimli kiĢi, el-Hac Abbas b. Mustafa isimli kiĢiden davacı olmuĢtur. Olaya göre Abbas davacının kardeĢi Mehmed‟i ücret karĢılığında hizmetkâr olarak çalıĢtırmaktadır. Davacı mahkeme gününden üç ay önce davalının gulâmı Ali b. Abdullah‟a, Mehmed‟i öldürmesini emrettiğini ve onun da bu emre uyup koyun ağılına girerek elindeki bıçakla kardeĢi Mehmed‟i darp ettiğini akabinde Mehmed‟in bir gün sonra vefat ettiğini söyleyerek gereğinin yapılmasını talep etmiĢtir. Davalı el-Hac Abbas cevabında davacının kardeĢi Mehmed‟i hizmeti için tuttuğunu fakat onun anlattığı gibi bir katil emri vermediğini söylemekte ve bu iddiasına karĢılık Ģahit ve delil beyan etmektedir. Davacı tarafından herhangi bir delil gösterilmediği için dava sonuçsuz kalmıĢ ve davacı Hasan iddiasından men edilmiĢtir.450

448 AġS, nr. 134, s. 239, h. 469; H. 1164/ M. 1728. 449 AġS, nr. 134, s. 236, h. 462; H. 1164/ M. 1751. 450

85

Ankara mahkemesine yansıyan iki köle katli mevcuttur. Ankara‟da Hatunî Mahallesi sakinlerinden Uzun Ali BeĢe ibn-i Mehmed isimli Ģahıs, BaĢ Ağa Mehmed Ağa ile gulâmı Çalık Ali ve hizmetkârı Ali Kocaoğlu Osman üzerlerine dava açmıĢtır. Olaya göre mahkeme gününden iki buçuk sene önce davacı, Mehmed isimli gulâmını bazı iĢleri görmesi için Beypazarı‟na göndermiĢtir. Davacı, Çalık Ali, Ali Kocaoğlu ve Kulaksız Pehlivan isimli kiĢilerin yolda gulâmı Mehmed‟i boğarak katlettiklerini akabinde durumdan haberdar olan BaĢ Ağa‟nın gelerek maktulü defnettiğini iddia etmektedir. Bu sırada BaĢ Ağa‟nın gulamın yanında bulunun nakit 175 kuruĢ ve 195 kuruĢ kıymetli iki kısrak, bir tüfek, bir çift muĢtu ve bir bıçkına da el koyduğunu söylemektedir. Davacı olayı bu Ģekilde nakletmiĢ ve gereğinin yapılmasını talep etmiĢtir. Davalı kiĢilerin her biri bu iddiayı inkâr etmiĢtir ve mahkeme davacıdan iddiasını savunacak delil talep etmiĢtir. Mahkeme davalıların mahalle sakinlerinden mahalledeki durumları hakkında bilgi almıĢ, bu kiĢiler davalıların her birinin kendi hallerinde kimseler olduğunu söylemiĢtir. Mahkeme bu Ģekilde sonuçlanmıĢtır.451

Akabinde Uzun Ali BeĢe ibn-i Mehmed tekrar bu kiĢilerden davacı olmuĢ ve zapt ettikleri mallarını talep etmiĢtir.452

Mahkemenin ne Ģekilde sonuçlandığı ile ilgili bir bilgi mevcut değildir.

Ġntihar eden bir köle davasına da rastlanılmıĢtır. Buna göre Ankara sakinlerinden Dizdar es-Seyyid Hüseyin Ağa mahkemeye baĢvurarak kölesi olan Ali b. Abdullah‟ın kendini asarak intihar ettiğini söyleyerek mahkemeye beyanda bulunmuĢtur. Bunun üzerine mahkeme tarafından keĢif için kiĢiler gönderilmiĢ ve kölenin sadece boynunda iz olduğu anlaĢılmıĢtır.453

F.Köle Mirası ve Miras Kalan Köle Davaları

Benzer Belgeler