• Sonuç bulunamadı

2. Araştırmanın Amacı

1.2.4. KARSTİK ŞEKİLLER

Araştırma sahası Orta Toros Dağları içerisinde yer almaktadır. Sahanın ana litolojik yapısı kalkerdir. Bunun yanında iklim, bitki örtüsü, tektonizma ve flüviyal etkilerin sonucunda havzada karstik şekiller yoğun olarak görülmektedir. Arazide hemen hemen bütün karstik aşınım ve birikim şekillerini görmek mümkündür. Bu şekillerden en yaygın olanları labya, dolin, uvala, polye ve mağaralardır.

Lapyalar ; En küçük karstik şekil olan lapyalar havzada hemen hemen her yerde görülmekle birlikte, en yoğun olarak Gülek ile Tarsus arasında görülmektedir (Foto 1.27). Lapyalar keskin sırtlarda yan yana sıralandığından arazi yüzeyi pürüzlüdür. Sahada büyüklükleri birkaç cm ile birkaç metre arasında değişen lapyalar görülmüştür.

Dolinler; Çalışma sahası kalkerli arazi üzerinde yer aldığından oval şekilli erime çukurlukları olan dolinler yoğun olarak görülür. Genellikle derinlikleri az, genişlikleri fazladır. Havza içerisinde değişik çap ve derinlikte daire ve elips şeklinde dolinlere rastlanmaktadır. Bu dolinlerin derinliği 2 – 5 metre arasında, genişliği ise 1 – 10 metre arasında değişmektedir.

Araştırma sahası içerisinde hemen hemen her seviyede dolinlere rastlanılmakla beraber, en fazla dolinlere yüksek plato sahası üzerinde rastlanmaktadır. Orta-Miosen yaşlı kalkerler üzerinde gelişmiş olan bu dolinler içinde yer yer düdenler de görülmektedir (Foto 1.28).

Foto 1.27. Gülek-Tarsus Yolu Üzerinde, Taşobası Köyü Yakınlarında Geniş Bir

Alanda Yer Alan Karstik Arazi Üzerindeki Lapya Şekillerinden Bir Örnek.

Foto 1.28. Lapya ve Dolinlerin Yaygın Olarak Görüldüğü Alanlar Yüksek Plato

Uvalalar; Çalışma sahasının dağlık ve plato alanlarına başta olmak üzere hemen her yükselti kuşağında uvalalar tespit edilmiştir. Bunların çapları birkaç metre ile 1000 metre arasında değişmektedir. Genelde Jura-Kretase kalkerleri üzerinde şekillenmiş olan bu uvalaların tabanı düz iken, kenar kısımları eğimlidir.

Saha çalışmaları esnasında tespit edilen en büyük uvala halk arasında ‘Nohutluk’ denilen bölgedir. Yüksek plato sahası üzerinde ve Gülek’in hemen batı kesiminde yer alan bu uvala diğerlerinde farklıdır. Çünkü bu uvalanın hemen yakınında küçük bir göl bulunmaktadır. Bu uvalanın genişliği 20-25 m, genişliği ise 1 km civarındadır. Havzadaki diğer büyük bir uvala dağlık kuşak içerisinde bulunan Kesiktaş Tepe yakınındaki uvaladır. Kesiktaş Tepe çalışma sahasının kuzeydoğusunda bir tepedir. Bu uvala Nohutluk Uvalası kadar büyük değilse de önemlidir.

Çalışma alanında belirlenen birçok uvaladan birisi de, Sarıkavak Köyü yakınlarındaki Avcıgedik Uvalası’dır. Bu uvala Tarsus-Çamlıyayla yoluna da çok yakın olup, tabanı kuru tarıma ayrılmış olmakla birlikte, bağ alanları yer yer meyve ağaçları da görülmektedir (Foto 1.29).

Foto 1.29. Sarıkavak Köyü Civarında Bulunan Avcıgedik Uvalası. Taban kısmı tahıl

özellikle plato alanlarında kuru tarım alanı olarak kullanılmaktadır. Fakat taş oranı fazla olan uvalalar tarım için çok uygun değildir.

Çalışma sahası içerisindeki diğer bir uvala ise alçak plato sahasındaki Kızılçukur Uvalası’dır. Kızılçukur Köyü sınırları içerisinde bulunduğundan bu isimle adlandırılmıştır. Uvala, yaklaşık olarak 200 m² kadardır. Gülek Deresi’nin Kadıncık Irmağı’na bağlandığı bölgenin hemen doğusundaki bu uvala içerisinde kuru tarım yapılmaktadır. Ayrıca bu yörede diğer karstik şekillere özellikle dolinlere fazlaca rastlanmaktadır.

Çalışma alanındaki alçak plato alanlarındaki uvalalardan bir tanesi de Tarsus (Berdan) Barajı’nın kuzeybatısında yer alan Ulaş Köyü’nün yakınlarında uvaladır. Yaklaşık 200–300 metre aralığında yer alan bu uvalanın alanı 400 m² kadardır. Kuru tarım ve bağ bahçe tarımının yapıldığı bir uvaladır.

Havzada bunların yanı sıra sahanın kuzeydoğu ve güneybatısında irili-ufaklı birçok dolin ve uvalalara rastlanmaktadır. Taşobası ve Kırıt köyleri arasında birçok dolin bulunmaktadır. Bunların haricinde Gülek-Çamlıyayla yolu üzerinde ve Gülek- Tarsus yolu üzerinde birçok alanda lapya, dolin ve uvalalar tespit edilmiştir.

Polye; Araştırma sahasında en büyük karstik aşınım şekli polyeye sadece bir bölgede rastlanmıştır. Sarıkoyak ile Sarıkavak köyleri arasında Kızılalan polyesi bulunmaktadır. Yöre halkı tarafından bu mevkiye Kızılalan denildiği için bu isimle adlandırılmıştır. Bu polye alanı Miosen yaşlı killi kalkerlerin erimesiyle meydana gelmiştir. 800–900 m yükselti aralığında yer alan bu polye alanı yaklaşık 20 km2’lik bir tabana sahiptir. Polyenin kuzey ve doğu kenarları oldukça dik ve yüksektir. Güney ve batı yamaçları ise tatlı bir eğime sahiptir. Polyenin ortasından Tarsus- Çamlıyayla karayolu geçmektedir. Taban kısmı tamamen bir ova görünümündedir (Foto 1.30). Kahverengi orman topraklarının görüldüğü polye alanında kuru tarım yapılmakta ve genelde tahıllar yetiştirilmektedir. Ayrıca bu polye sahasında küçükbaş hayvanlara da rastlanılmaktadır.

Foto 1.30. Çalışma Sahasındaki Tek Polye Sarıkavak Köyü Yakınlarındaki Kızılalan

Polyesi’dir.

Mağaralar; Çalışma sahasında çeşitli büyüklük ve derinlikte onlarca mağara bulunmaktadır. Özellikle yüksek kesimlerinde mağaralar yoğundur. Gerek Cehennem Dere gerekse Kadıncık Irmağı vadilerinde bir çok mağara oluşmuştur. Özellikle dağlık ve yüksek plato alanlarındaki mağaralar önceki dönemlerde insanlar tarafından soğuk hava deposu olarak kullanılmıştır. Hayvansal ürünlerin depolandığı bu tür mağaralara yöre halkı tarafından “Obruk” ismi verilmektedir. Günümüzde soğuk hava depolarının yaygınlaşması, hayvancılıkla uğraşan aile sayısının azalması nedeniyle bu mağaralar kullanılmamaktadır. Havzadaki mağaraların bazıları hayvanlar için barınak olarak kullanılmaktadır. Çalışma sahasındaki en önemli mağaralar şunlardır:

Eshab-ı Kehf Mağarası; Etüt sahası mağaralar bakımından zengin olmasına rağmen Eshab-ı Kehf Mağarası hariç turizme açılmış mağara mevcut değildir. Halk arasında ‘Yedi Uyurlar’ olarak bilinen Eshab-ı Kehf Mağarası günümüzde inanç turizmi açısından önem arz etmektedir. Tarsus ilçe merkezinin 9 km kuzeyinde, Tarsus-Çamlıyayla yoluna 1 km mesafede ve Dedeler Köyü’nün sınırları içinde yer alır. Arazide tek başına dikkati çeken Encülüs Tepesi (Ziyaret Tepe)’nin güneyinde oluşmuş karstik bir mağaradır (Foto 1.31).

erimeler sonucu oluşmuş, ancak buradan giriş mümkün olmadığından sonradan şuan ki giriş kapısı açılmıştır. Bu kapıdan önce ufak bir salona sonra esas salona geçilir. Tavan yüksekliği 6-7 m olup, mağaranın derinliği yaklaşık 20-25 metre, uzunluğu 35-40 metre arasındadır. Mağara içerisinde birçok galeri bulunmakta olup, bunlardan en uzunu mağaranın doğusunda ve 20 metre civarındaki ince uzun bir galeridir (Onur, 1967). Mağaranın tavan kısmı önceden çökmüş olduğu için mağara içerisine güneş ışığı girebilmektedir. Mağara içerisinde küçük sarkıt ve dikitler görülmektedir. Mersin ve Adana yöreleri başta olmak üzere sürekli ziyaretçi akınına uğrayan önemli bir mağaradır.

Foto 1.31. Eshab-ı Kehf (Yedi Uyurlar) Mağarası İnanç Turizmi açısından

önemlidir.

Mehribakan Mağarası: Sebil Kasabası, Yukarı Suçatı mevkiindedir. Sebil Kasabasına 45-50 km. uzaklıkta olup, dağlık ve sarp kayalıklardadır. Doğal bir mağaradır. Uzunluğu 50-60 m. olup, genişliği 35-40 m.yi bulan tarihi bir mağaradır.

Hacı Sarının Mağarası: Çamlıyayla İlçesi, Sebil Kasabası, Çandır Kalesi mevkiindedir. Mağara Sebil Kasabası’na 55 km. uzaklıkta, 3-4 m. genişlikte ve 150- 200 m. uzunluğundadır.

Saydibi Mağarası: Cehennem Dere’nin doğduğu yer olan Gövbürlek Mevkiindedir. Sebil Kasabası’na 80 km. uzaklıkta olup, 50 km. orman yolu, 30 km. ırmak boyu yaya keçi yolu ile ulaşılır. Doğal bir mağara olup, uzunluğu yaklaşık 200–250 m. dir. 4–5 m. genişliğindeki mağaranın içerisi su ile dolu olduğundan ırmak suyunun en aza indiği dönemlerde mağaraya girilebilmektedir.

Karain Mağarası: Çamlıyayla İlçesi, Sebil Kasabası, Zevzekdibi Mevkiindedir. Sebil Kasabası-Çamlıyayla anayolunun 400 m. yukarısında ulaşımı kolay bir yerdir. Tabii, doğal bir mağara olup, tahmini uzunluğu 200-250 m., genişliği 10-15 m. kadardır.

Sahada birçok küçük mağara da mevcuttur. Bunlar; Tarsus (Berdan) Barajı’nın kuzeyinde travertenler içerisinde, Tarsus kuzeyinde Sayköy içerisinde, Sebil yakınlarında ve Cehennem Dere Vadisi içerisinde yer alan küçük mağaralardır. Ancak bu mağaralar hem turizm hem de arazi kullanım açısından şu anda değerlendirilmemektedir.

Benzer Belgeler