• Sonuç bulunamadı

“Karma” nýn Anlamý

kanunu demek oluyor. Kýsacasý ve en basit ifadesiyle, iyi iþler yapan bir insan iyi durumlarla, kötü þeyler yapan da, kötü durumlarla karþýlaþmak zorunda kalýyor.Yine Hint inançlarýna göre, bu sonuçlarýn kiþiye dönmesi, ille de ayný yaþamda olmak zorunda deðil, bu sonuçlar daha sonraki yaþamlarda da kiþiye

dönebiliyor ve bu da, "Karma" anlayýþýnýn ayný zamanda doðal olarak

"Reenkarnasyon" yani dünyaya defalarca gelip gitme olgusunu da içinde

barýndýrdýðýný ifade ediyor. Yapýlan yeni araþtýrmalara göre, günümüzde dünya üzerinde iki milyar kadar Budist ve Hinduist'in yaný sýra, Batý dünyasý halkýnýn yüzde yirmi beþi de, reenkarnasyonu, yani dünyaya defalarca gelindiðini kabul ediyor.

Bu düþünceler aslýnda insanlýk tarihi kadar eski. Hemen hemen bütün dinlerde bu konuya deðinen unsurlara rastlamak mümkün. Bu unsurlar zaman zaman dinler-den dýþlanmýþ olsalar dahi, insanlýk, yaþamý boyunca, "düþünce akýmý" ,

"felsefe", "mezhep" ,"inanýþ", "parapsikolo-ji" , "spiritüalizm" ve bunun gibi baþlýklar altýnda, bu düþünceleri taþýmaktan, bu konularda araþtýrmaktan vazgeçmemiþ.

Tibet'li Budistler'in lideri Dalai Lama, karma ve reenkarnasyon düþüncesinin doðru anlaþýlmasý için þu uyarýyý yapýyor:

"Bazý insanlar karma kavramýný yanlýþ anlýyorlar. Bu öðretiyi, sanki her þey önce-den belirlenmiþ ve kiþi kaderinde hiçbir þeyi kendisi deðiþtiremezmiþ gibi algýlýyor-lar. Karma düþüncesi, aktif kuvvet demektir ve bu da, gelecekte olacak þeylerin tama-men kiþinin kendi elinde olduðu anlamýna gelir."

Demek ki, karma kavramýndan doðru sonuçlarý çýkarýrsak, geleceðimizin iyi veya kötü olmasýnýn tamamen bugün

yapacaðýmýz iþlerle belirleneceðini, bir atasözünün deyiþiyle, ne ekersek onu biçe-ceðimizi anlamamýz gerekmektedir. Demek ki gökyüzünde bir yerlerde oturup, kade-rimizi kara kaplý bir deftere önceden yazan birileri yoktur ve demek ki, yapacaðýmýz iyi iþlerle, geleceðimizi olumlu yönde etkile-memiz mümkündür veya olumsuz olmakta ve olumsuz iþler yapmakta devam edersek, gelecekten olumlu olmasýný beklemek gibi bir lüksümüz de bulunmamaktadýr.

Bilim ve Karma

Son zamanlarda bilim, birçok þeyi olduðu gibi, "karma" düþüncesini de mercek altýna alarak, bu yöndeki inanýþ ve varsayýmlarýn doðru olduðunu deneylerle ispatlamak yoluna gitmekte.

Kanada York Üniversitesi Psikoloji Profesörü Myriam Mongrain, 719 denek üzerinde þöyle bir deney yapýyor. Mongrain bu kiþileri önce iki gruba ayýrýyor.

Gruplardan birindeki kiþilere, bir hafta boyunca her gün ancak beþ ile en fazla on beþ dakikayý alacak kadar bir zamanda, baþka insanlara iyi bir þey yapmak görevini veriyor. Bu kiþiler hergün örneðin bir engelliye herhangi bir iþinde yardým ediyor-lar veya bir baþka insanýn bir derdini dinli-yorlar veya bir yardým kuruluþuna küçük bir baðýþta bulunuyorlar. Diðer grup böyle bir þey yapmadan normal günlerini yaþýyor. Mongrain sonuçlarý þöyle anlatýyor:

"Baþkalarýna faydalý ve iyi bir iþ yapmýþ olanlarýn nasýl bir mutluluk yaþadýklarýný görmek çok þaþýrtýcýydý. Birinci gruptakiler

ikincisine nazaran kendilerini çok daha iyi hissediyorlardý ve ayrýca kendilerine güven-leri de artmýþtý." Psikolog ayrýca böyle bir sonuca varmak için ne kadar az bir zahmet gerektiðini de vurguluyor: " Biz bu insan-lara, iyi bir iþ için günlerinden sadece birkaç dakika ayýrmalarýný istedik, Afrika'da misyonerlik yapmaya gitmelerini deðil." Ayrýca bu gruptaki insanlarda depresyon azalmasý da tespit edilmiþ. Daha da ilginci de, birinci gruptaki deneklerin yaþamlarýn-daki olumlu etkilerin, günde birkaç dakikalarýný iyi bir iþ için ayýrdýklarý o bir haftadan sonraki altý aylýk sürede de, devam etmiþ olmasý.

Kanada'daki araþtýrma grubunun bu dene-yi, daha büyük bir deneyin bir parçasýymýþ. Araþtýrmacýlar bir seri deneyle, insanlarýn mutluluðunun hangi yollarla arttýrýlabile-ceðini bulmak istiyorlar. Aralarýnda "müzik dinlemek", "birinde minneti tanýmak" v.s. gibi birçok baþka alternatifin de bulunduðu deneylerde, en iyi sonuçlarý alan da yine "birine bir iyilik yapan grup" olmuþ.

Bir baþka deney de Amerikan Harvard Üniversitesi'nde yapýlýyor. Bu üniversitede doktorasýný yapmakta olan Kurt Gray,

orta-lama yaþý 32 olan 49 kadýn ve 42 erkeði iki gruba ayýrýyor. Her iki gruptaki kiþilere birer dolar daðýtýyor. Birinci grupta-kilere dolarý kendileri için kullanmalarý söyleniyor, diðer

grupta-kilere ise, kendilerine verilen bir dolarý Uluslararasý Çocuklarý Koruma Organizasyonu Unicef'e baðýþlamalarý söyleniyor. Bundan sonra yapýlan deneyin sonuçlarý çok ilginç. Her denekten tek koluyla iki kilo aðýrlýðýnda bir halteri kaldýrmasý isteniyor. Bir dolarý baðýþlamýþ olan denekler halteri, baðýþ yapmamýþ olan-lara nazaran ortalama yedi saniye daha fazla tutabiliyorlar. Ýyi bir iþ yapmýþ olmak, bunu yapmýþ olan deneklerin fizik ve dayanma gücünü ve iradesini ölçülebilir bir biçimde arttýrýyor. Gray'in deney sonrasý açýklamalarý þöyle:

"Gandi veya Mother Teresa da

belki de doðuþtan doðaüstü güçlerle

donatýlmýþ kiþiler deðildiler ama

yürüdükleri yolda yaþamlarýnýn

gayesini bulduklarýndan olaðanüstü

denilecek güce ulaþmýþlardý." Gray

bu fenomeni, "moral

transforma-tion" (ahlâki dönüþüm) olarak

adlandýrýyor. Bu durum insanlarýn,

olaðanüstü hallerde, baþkalarýnýn

hayrýna çok güç bir iþi baþarmak

zorunda kaldýklarýnda

geliþtire-bildikleri olaðanüstü güçlere de bir

açýklama getiriyor.

Ýyilik ile Mutluluk Arasýndaki Doðrudan Baðlantý

Yardým et ve mutlu ol!

Ýyi ve baþkalarýnýn hayrýna bir iþ yap-manýn nasýl olup da böylesine olumlu bir güç meydana getirebildiðini anlamak isteyen Oregon Üniversitesi araþtýrmacýlarý,

insan beynini inceliyorlar. Deneyden hemen önce hayýr kurumlarýna para baðýþý yapmýþ deneklerin beyinlerinin nükleer spin tomog-rafisi çekildiðinde, beynin "mükafatlandýr-ma" merkezinin çok miktarda mutluluk hor-monu salgýladýðý görülüyor. Böylece iyilik etmek fiilinin insaný neden mutlu ettiðinin bilimsel delili de ortaya konmuþ oluyor

Hangimiz tanýmayýz bu duyguyu? Yaþlý bir insanýn kesif trafiðin ortasýnda karþý kaldýrýma geçmesi için kolundan tuttuðu-muzda, kýþýn ayazýnda titrediðini gör-düðümüz bir yoksulun omuzlarýna sýcak bir ceketimizi koyuverdiðimizde, karný aç bir evsize bir kap yemek ikram edebil-diðimizde, kanadý kýrýlmýþ bir serçeyi iyi ederek avuçlarýmýzdan özgürlüðe uçuþunu seyredebildiðimizde, herhangi bir sebepten umutsuzluk uçurumu kenarýnda gözyaþlarý döken bir dostumuza teselli olabildi-ðimizde, sorumsuz bir þoförün çarptýðý, yolumuzun üstüne çýkan yaralý kediyi kucaklayýp veterinere taþýdýðýmýzda, cebimizdeki paranýn küçük bir kýsmýyla, bizim kadar talihli olmayan baþka bir insanýn çoktandýr istediði bir arzusunu yerine getirebildiðimizde - örnekler uzatýla-bilir- içimizde kývýlcýmlanýp büyüyen o sýmsýcak mutluluk duygusunu, o sevinci, o huzuru?

Demek ki formül aslýnda bu kadar basit: "Mutlu, hayatýndan memnun, kendine güve-nen, yaþamýnýn doðru yerde oturduðuna emin olan, güçlü bir insan olmak istiyorsan, baþkalarýna faydalý þeyler yap!" Baþta doðu dinleri olmak üzere çeþitli dinlerde sözü edilen ve günümüzdeki ilmi araþtýrmalarýn da ortaya çýkarmaya baþladýðý "karma" gerçeðinin ana fikri ve bize vermek istediði mesaj da bundan baþka bir þey deðil.

Ýlaveten "karma" düþüncesinde, yalnýzca günümüzün deðil, her þeyden önce yap-týðýmýz iyi iþlerle geleceðimizin de mutlu ve olumlu olmasýný saðlayacaðýmýz da öðretiliyor.

Mutlu, özgüvenli, yaþamýndan memnun bir insan olmak! Hem de yalnýz bugün deðil, gelecekte de öyle olmasýný saðlamak.

Aslýnda yeryüzündeki tüm insanlarýn tek amacý bu deðil mi? Ýnsanlar ömür boyu bu duyguyu tadabilmek için çalmadýklarý kapý býrakmýyor deðiller mi? Ýnsanlar bunun için ömürleri boyunca deli gibi çalýþmýyor mu? Bazýlarý mutluluða ancak çok parayla eriþe-ceklerini sandýklarý için. Bazýlarý mutluluðu toplayabildikleri kadar çok maddi olanak toplamakta sandýklarý için. Bazýlarý mutlu olabilmek için þöhret peþinde, bazýlarý güç peþinde, bazýlarý durmaksýzýn karþý cinsin peþinde koþmuyorlar mý? Mutluluðu ancak onlarda bulabileceklerine inandýklarý için. Aslýnda hepimizin gayreti, çalýþmasý, aran-masý, hedefi bu bir parça mutluluða ulaþ-mak için deðil mi? Ve sonra da, hedefledi-ðimiz þeylerin hiçbirinin, onlara ulaþtýðý-mýzda bize kalýcý mutluluðu getirmediðini görmek. Sonra yeniden arayýþlara düþmek ve yine ayný yanýlgýlar. Gerisi hayal kýrýk-lýðý, umutsuzluk, mutsuzluk, yaþama küskünlük, kanýksama, duyarsýzlýk, yaþama ve insanlara karþý alaycýlýk ve yanlýþ yollar.

Uzaðýmýzda ve komplike yollarda aradýðýmýz çözümler, anlaþýlan gerçekte yanýbaþýmýzda. Aynen bir zaman bir bil-genin dediði gibi: "Aslýnda kolaylýk, zor-luðun yanýbaþýndadýr."

Mutluluðu, yaþam boyu peþinden koþ-tuðu yanlýþ idollerde deðil de, baþkalarýna

yardým etmekte bulan pek çok insan gelip geçti bu yeryüzünden. Birçoklarý da zamanýmýzda böyle bir yaþamý sürdürmek-teler. Bazýlarý da tam ters yönde gitmekte iken yollarýný deðiþtirip, bu yola sapanlar. Bunlarýn en tanýnmýþlarýndan biri de Ýncil'de öyküsü anlatýlan, Hýristiyanlýk dinine büyük hizmetler vermiþ olan Aziz Pavlus' dur. Pavlus, Hz. Ýsa'nýn ölümünden sonra, Hýristiyanlýðý kabul etmiþ insanlara büyük eziyet eden Yahudi bir Roma vatan-daþýdýr, kendisi Tarsuslu zengin bir ailenin oðludur ve o zamanlar adý Saul'dür. Yeni yeþermekte olan Hýristiyanlýk dinini bölücü bir Yahudi mezhebi olarak görmekte ve yokedilmesi gerektiðine inanmaktadýr. Günlerden bir gün, yine Hýristiyanlarý takip edip öldürmek üzere Þam'a giderken, çölün ortasýnda birdenbire, artýk çoktan bu dünya-da bulunmayan Hz. Ýsa karþýsýna çýkar ve ona sorar: "Neden bana eziyet ediyorsun

Saul?" Bu mucize Saul'un tüm yaþamýný alt üst eder. Bu karþýlaþmada Hz.Ýsa'nýn ýþýðýn-dan geçici olarak kör olan Saul

Hýristiyanlýðý kabul eder, Romalý ismi olan Pavlus'u kullanmaya baþlar ve o günden sonra yalnýzca yeni dinin ve din kardeþ-lerinin hizmetinde çalýþarak, bu dini yay-mak için seyahatler yaparak, bu uðurda defalarca ölümden dönerek, sonunda Aziz mertebesine yükselir. Ýncil'de çeþitli halklarý Hýristiyanlýða davet etmek için yazdýðý 13 mektup bulunmaktadýr.

Yanlýþ yolumuzdan dönmek, zorluðun yanýbaþýndaki kolaylýðý bulabilmek için, Hz. Ýsa'nýn tek tek her birimizin karþýsýna çýkmasý, pek olasý bir þey deðil herhalde. Mucizeler artýk olmadýðýndan deðil ama aklýmýzýn, görmesini bilen gözlerimizin, hissetmesini bilen yüreðimizin de birer mucize olduðunu farketmek bile,

yolu-muzu deðiþtirerek devamlý ve kalýcý mutluluk yönüne çevirmek için yetebilir aslýnda belki de.

Günümüzde, baþkalarýna yaptýðý küçük iyiliklerin, kendi mutluluk seviyelerini yükselttiðini keþfetmiþ bir sürü insan var ve bunlar, yaþlý komþunun kapýsýnýn önündeki kar-larý kürümekten, bir evsizin cebine gizlice para koymaya kadar bin-lerce küçük iyiliði yaþam program-larýna dahil etmiþ durumdalar; hattâ bu kiþilerin günümüzün vazgeçil-mez sosyal platformu internet'te buluþup, deneyimlerini birbirleriyle paylaþmasý da olaðan þeylerden.

Bu internet adreslerinden biri de Almanya'da: "www.gute-tat.de"

Thorwald Dethlefsen ve "Reenkarnasyon Deneyimi"

Çaðýmýzda karma ve reenkarnasyon konusunda yapýlmýþ yüzlerce araþtýrma, yazýlmýþ yüzlerce kitap bulunuyor. Konuyu hem eski, hem de zamanýmýzdaki kay-naklardan derleyerek bir çalýþma dizisi yap-mayý uzun zamandýr düþünmekte olduðum-dan, kitap ve internet karýþtýrarak hazýr-ladýðým ön çalýþmada rasthazýr-ladýðým bir haber, konuyu hemen þimdi ele almam konusunda etkili oldu. Bu gecikmeli olarak öðrendiðim bir ölüm haberiydi. Türkiye'de ismi belki çok az bilinen, belki de hiç duyulmamýþ olan ama dünyaca ünlü bir Alman Reenkar-nasyon araþtýrmacýsýnýn, yaklaþýk bir yýl önce bu dünyayý terketmiþ olduðu haberine rastlamýþtým birden. Kitaplarýný 1990'lý yýl-larda büyük merakla okuduðum, bir anlam-da spritüalist düþünceye geri dönüþümü saðlayan ve reenkarnasyon konusundaki o zamanki düþünce sýnýrlarýmý geniþletmiþ olan araþtýrmacýya ilgi borçlu olduðum düþüncesiyle, reenkarnasyon konusundaki incelemeyi onunla baþlatmayý istedim.

1970 ve 1993 yýllarý arasýnda kitaplarý ve araþtýrmalarý ile büyük ilgi uyandýrmýþ olan Thorwald Dethlefsen, bugün sadece bir ezoterik ve reenkarnasyon ustasý olarak deðil, büyük bir mistik olarak tanýmlanýyor. Münih'te tamamladýðý psikoloji tahsilinden sonra, hipnozla tanýþan Dethlefsen, çeþitli süjeler üzerinde yaptýðý hipnoz çalýþmalarý esnasýnda, zamanda geriye götürdüðü deneklerin doðum anýný aþtýktan sonra karþýsýna birden baþka þahsiyetler olarak çýkmasýyla da, reenkarnasyon gerçeði ile karþýlaþýyor. Bundan sonra yaptýðý ise, reenkarnasyon olayýný yüzlerce, binlerce kiþi üzerinde araþtýrarak, bu fenomeni bir

terapi aracý olarak kullanmak, yani çeþitli ruhsal veya psikolojik, hattâ fiziksel sorun-larý olan hastasorun-larý iyileþtirmek. Yýllar içinde bunu yaparken de reenkarnasyon olayýnýn kapsamlý bir tanýmýný ortaya koymuþ, tarifi-ni yapmýþ, yazýlý protokolü tutulmuþ yüzlerce örnekle çeþitli boyutlarýný açýk-lamýþ oluyor. 1975 yýlýnda kurduðu "Olaðanüstü Psikoloji Özel Enstitüsü"nde, halen çeþitli yerlerde, kendi kuruluþlarýnda Dethlefsen ekolüne göre çalýþmakta olan onlarca reenkarnasyon terapisti yetiþtiriyor, çeþitli yerlerde konferanslar veriyor, ardý ardýna kitaplar yazýyor.

Yaþamý boyunca çok yönlü bir araþtýrma-cý olarak sadece reenkarnasyon konusuyla kalmayýp, astroloji, homöopati, simya, mi-toloji, teoloji, ruhsal þifa, Kabala, büyü gibi konularý da incelemekten geri durmuyor ve 1994 yýlýnda Kawwana adýný verdiði yeni bir kuruluþa yöneliyor. Kabala'dan etkilen-diði ileri sürülen bu kuruluþ, belirlenmiþ bazý dua þekilleri ve ritüelleriyle, insaný ve dünyayý þifaya kavuþturmayý amaçlýyor. Bu aþamadan sonra yavaþ yavaþ inzivaya çeki-len Dethlefsen, son senelerinde mutlak bir sessizliðe bürünüyor. Kitaplarý çok satanlar listesinde üst sýralarý iþgâl ettiði ve kendisi hakkýnda kitaplar yazýldýðý halde, onun sesini duyan artýk olmuyor. 2010 Aralýk ayý baþýnda, çekildiði Viyana'daki evinde, henüz 64 yaþýndayken inme inmesiyle dünya yaþamýna vedâ edinceye kadar.

Gelecek sayýmýzda, Dethlefsen'in Reenkarnasyon görüþüne, öðretisine ve çýkardýðý sonuçlara, kitaplarýnda ortaya koyduðu yüzlerce örnekten bölümler de alarak devam edeceðiz.

Nasýl yaþadýðý, neler yaptýðý hakkýndaki bilgiler, herkesin neredeyse masallaþtýrdýðý, efsaneleþtirdiði gerçeklere dayalý olmasýna raðmen, þiirlerinden de anlaþýldýðý gibi Yunus Emre yaþamýn ve insanýn tüm gerçeklerini tatmýþ, daima insanlarla ve halkla iç içe yaþamýþ, paylaþmýþ, özünü böyle yoðurmuþtur. Zaten dikkatli ve

sis-temli bir araþtýrma ile Yunus Emre'nin gerçek hayat hikâyesini þiirlerinden oku-mak ve anlaoku-mak mümkündür.

Efsane olmasýna gelince; derviþ-filozof, þair olmasýna ve zamanlarý aþan bakýþ açýsýyla anlatým biçimine raðmen; kendi maddi varlýðýný eritmiþ, insanlýða katmýþ

YunusEmre

Benzer Belgeler