• Sonuç bulunamadı

2. Karaman Bölgesi’nin Türk Tarihi Süreci

2.2. Karamanoğullarının Siyasi Tarihi

Karamanoğulları, Selçukluların yıkılış döneminde kurdukları beylikle Türkiye tarihinde öne çıkan bir Türkmen topluluğudur. Onların Oğuzların hangi boyuna mensup olduğu ve Türkiye’ye hangi tarihte geldiği meselesi tarihçiler arasında tartışma konusu olmuştur. Fuad Köprülü’nün başını çektiği grup onların Salur boyunun Karaman oymağına mensup olduğunu savunmakla birlikte103 genel kanaat, Karamanoğullarının Afşarlardan geldiği yönündedir104. Kaynaklardaki farklı değerlendirmeler dolayısıyla Karamanoğullarının Türkiye’ye hangi tarihte geldiği hususunda da tartışmalar yapılmıştır. Onların Tuğrul Bey döneminde Selçukluların iskân siyaseti icabı Azerbaycan’dan Anadolu’ya gönderilen Türkmen grupları içerisinde yer aldığına dair çeşitli bilgiler bulunsa da105 kesin olarak bilinen, Karamanoğlu Beyliğini kuran Afşarların Türkiye Selçuklu Sultanı I. Alaaddin Keykubad döneminde Ermenek

102Osman Turan, Selçuklular Zamanında Türkiye, İstanbul 1993, s. 38–40.

103Köprülüzâde Mehmed Fuad, "Oğuz Etnolojisine Dair Tarihi Notlar", Türkiyât Mecmuası, S. I, İstanbul 1925, s. 193.

104M. C. Şehabettin Tekindağ, "Karamanlılar", İslam Ansiklopedisi, C. 6, İstanbul 1993, s. 317. 105Köprülüzâde Mehmed Fuad, "Salur", İslam Ansiklopedisi, C. 10, İstanbul 1993, s. 137.

civarında bulunduğudur106. Şikâri’nin kaydına göre Karamanlıların önderi olarak bilinen ilk kişi Sadedddin Bey’dir. Şirvan’dan bölgeye gelmişti ve kendisine bağlı on bin obalık Türkmen grubu mevcuttu. Ondan sonra Karamanlı Oğuzlarının başına oğlu Nureddin (Nûre Sufi) geçmiştir107.

I. Alaaddin Keykubad 1225’te İç-el’i fethettikten sonra, Kilikya Ermenilerinin buraya yönelik tehditlerinin önünü kesmek için Türkmenleri bölgeye yerleştirerek nüfus yapısını lehine çevirmeyi başarmıştı. Bölgeye yerleştirilen bu Oğuz boyları, daha sonra Karamanoğlu Beyliği’nin nüfusunu teşkil edecektir108. 1231’de peygamberlik iddiasıyla ortaya çıkan Baba İlyas’ın Türkmenler arasındaki nüfuzu Karaman ilinde de kısa sürede etkisini göstermiştir. Aynı sene Karaman Türkmenlerinin önderi olan Nûre Sufi’nin onu ziyaret ederek destek vermesi Babailiğin bölgede önem kazandığının göstergesidir. Babai ayaklanması başarıya ulaşamasa bile Nûre Sufi’nin Babailik vesilesiyle bölgedeki Türkmenler içerisinde elde ettiği dini nüfuz, oğlunun yörede hâkimiyet tesis etmesinde etkili olacaktır109.

Nûre Sufi’den sonra Karaman ve çevresinde oğlu Karaman Bey’in faaliyet gösterdiği Selçuklu kaynaklarından anlaşılmaktadır. Ermenek, Mud, Gülnar ve Silifke havalisinde etkili olan Karaman Bey’i itaat altına alamayan Sultan Rükneddin Kılıçarslan, Lârende kalesini verdiği Karamanoğulları ile akrabalık bağı da tesis ederek sükûneti sağlamaya çalışmıştır110.

106Ali Sevim-Yaşar Yücel, Türkiye Tarihi, C. I (Fetihten Osmanlılara Kadar 1018–1300) , Ankara 1995, s. 240. Nüfusu genelde Türklerden oluşan Karaman, Ermenek ve Larende sıradağlarının ötesinde, kuzeydoğudaki bir mevkide bulunmuşlardır. Türklerin Alaşehir dediği büyük Rum Şehri Philadelphia ve Aksaray gibi, I. Kılıçarslan zamanından kalma Selçuklu şehirleri, onların yönetimi altında idi. Bunlara, merkezleri olan Karaman şehrinden dolayı Karamanlılar dendi. Nicolae Jorga, Osmanlı İmparatorluğu Tarihi, C. 1, İstanbul 2005, s. 150.

107Şikârî, Karamannâme, (Çeviren: Metin Sözen - Necdet Sakaoğlu), İstanbul 2005, s. 103. Nure Sufi hakkında bkz. İsmail Hakkı Mercan, “Osmanlı – Karamanlı Münasebetleri”, Yeni Türkiye, Osmanlı Özel Sayısı, Siyaset ve Teşkilat, İstanbul 2000, s. 81; Faruk Sümer, “Karaman-oğulları (Karamanlılar)”, (Çeviren: Mehmet Akif Erdoğru), Türk Dünyası Araştırmaları, S. 100, İstanbul 1996, s. 68.

108O. Turan, Selçuklular Zamanında Türkiye, s. 345–346. Karaman bölgesindeki Oğuz boyları için ayrıca bkz. F. Sümer, Oğuzlar, s. 252, 259–260, 266–267; F. Sümer, “Karaman-oğulları (Karamanlılar)”, s. 67. 109 Köprülüzâde Mehmed Fuad, "Anadolu Beylikleri Tarihine Ait Notlar", Türkiyât Mecmuası, S. II, İstanbul 1928, s. 16; Ahmet Yaşar Ocak, Babaîler İsyanı, İstanbul 1996, s. 145.

1261 yılına kadar Selçuklularla Karamanoğulları arasındaki münasebetlerin dostça sürdüğü anlaşılmaktadır. Ancak bu tarihte bölgedeki bazı Türkmen beylerinin Sultan Kılıçarslan tarafından öldürülmesine karşılık olarak Karamanoğulları da Konya’ya yürümüştür. Emir Muineddin Pervane, Karamanoğullarını mağlup ederek isyancıların önde gelenlerini öldürtmüştür. Ancak bu müdahale bile Karamanoğullarının Selçuklular aleyhindeki faaliyetlerini durdurmak bir yana ilişkilerin daha da bozulmasına sebep olmuştur. 1271’de bölgelerine tayin edilen Selçuklu emiri Bedreddin Hutanî’ye karşı ayaklanan ve bu girişimleri bastırılan Karamanlılar, Hatiroğlu Şeref isyanına destek vermekten de geri durmamıştır. Bu sırada beyliğin başında Mehmed Bey vardır111.

13. yüzyılın son çeyreğinde Moğolların bütün askerleri ve aileleri ile Anadolu'da oturmaya başlaması ve kurdukları baskının bir neticesi olarak Doğu ve Güneydoğu Anadolu Türkmenleri batıdaki uç bölgelerine doğru göçe başlamışlardı. Bu göçün bir neticesi olarak Ermenek, Mud, Silifke ve Anamur bölgesinde yaşayan Karamanoğullarına dâhil olan Türkmen nüfus belirgin bir biçimde artmıştır112. Bu güçlenmeyle birlikte Karamanoğulları 1281/1282'de tekrar isyan etmişlerdir. Karamanoğlu Mehmed Bey'in Rükneddin Siyavuş adlı bir şahsı sultan ilân ederek tahta oturtması ile başlayan hadise, Ermenek ve uçlardaki Türkmenlerin desteği ile daha da büyümüş, isyancılar Konya'yı ele geçirmiştir. Moğolların yardımıyla Konya’yı alan Gıyaseddin Keyhüsrev, Develi Karahisar’a kaçan Cimri’yi takip ederek öldürtmüş ve isyanı bastırmıştır113. Bu hadiseden sonra uzun bir süre Karamanoğulları ile ilgili olarak kaynaklarda bilgiye rastlamak mümkün değildir. Muhtemelen Moğolların Cimri isyanını bastırması süreci çok kanlı olduğundan bölgedeki Türkmenlerin faaliyetleri de kesintiye uğramış olmalıdır. Ancak bu durum Karamanoğullarının yöredeki nüfuzunun tükenmiş olduğu anlamına gelmez. Nitekim Timurtaş b. Emir Çoban, 1318/1319'da Anadolu valiliğine atandığında, Selçuklu ailesinden geri kalanları ortadan kaldırmak üzere harekete geçtiğinde, bunlardan bazılarının Karamanlılara sığındığı bilinmektedir.

111 Kerîmüddin Mahmud-i Aksarayî, Müsâmeretü’l-Ahbâr ,(Çeviren: Mürsel Öztürk), Ankara 2000, s. 53–54, 77–87. Karamanoğlu Mehmed Bey için bkz. Ali Gülcan, Karamanoğlu 1.nci Mehmed Beğ’in İhtilali ve Nedenleri, Karaman 1949.

112

Faruk Sümer, "Anadolu'da Moğollar", Selçuklu Araştırmaları Dergisi, S. I, Ankara 1970, s. 46–50. 113 El-Hüseyin b. Muhammed b. Ali el-Ca'feri er-Rugadi İbn Bibi, El Evamirü'l-Ala'iye fi’l-Umuri’l- Ala’iye, C. II, (Çeviren: Mürsel Öztürk), Ankara 1996, s. 210–213; Şikârî, Karamannâme, s. 129.

Moğol valisi de bu gücün farkına varmış olmalı ki ilk iş olarak Karamanoğulları üzerine sefer düzenleyerek onları itaat altına almak suretiyle ülkedeki sükûneti sağlamaya çalışmıştır114.

Moğollar Anadolu’dan çekildikten sonra ülkedeki siyasî vaziyet önemli ölçüde değişmiştir. Bu yapı içerisinde Karamanoğulları, Moğollarla sürdürdükleri mücadeleyi, onların ülkedeki son valisi olup bağımsızlığını ilan eden Eretna'ya karşı da yürütmüşlerdir. Diğer taraftan bakıldığında Dulkadiroğulları, Aydınoğulları, Taceddinoğulları ve Amasya beyleri iyi ilişkiler geliştirirken hâkimiyetine karşı çıkan çevresindeki Türk unsurlarını itaat altına almaya çalışan Eretna’nın en fazla askerî faaliyette bulunduğu Türk teşekkülü, Karamanoğullarıydı115. 1335’li yıllarda Karamanoğullarının 25.000 atlı bir o kadar da yaya olmak üzere 50.000 askerinin bulunduğu dönemin kaynaklarında yazılıdır116 ki bu mücadelenin temelinde yatan nüfus ve askerî sebep de bu güçle yakından ilgilidir.

Timurtaş Noyan Anadolu’ya geldiğinde Karamanoğullarında iktidarı ele geçirmek üzere yapılan mücadeleye Memlûklerin de karıştığı ve bu vesileyle Mısır’la irtibat kurulduğu görülmektedir. 1318’de Musa Beyle kardeşi İbrahim arasındaki taht kavgasında Memlûk Sultanı Melik Nâsır’ın arabuluculuğuyla İbrahim Karaman’da, Musa Ermenek’te başa geçerek sulh yapılmıştır. İbrahim Bey kısa süre sonra Konya’yı da beyliğinin sınırlarına dâhil ederek kaynakların dikkatini beyliğinin üzerinde toplayacaktır. 1361’de Alâaddin Ali Bey beyliğin başına geçene kadar Karamanoğullarının Moğollarla mücadeleyi sürdürdüğü bu arada iç çekişmeler sebebiyle eski gücünden uzaklaşmakla birlikte bölgedeki nüfuzunu koruduğu anlaşılmaktadır117. Bu dönem aynı zamanda Osmanlı-Karamanoğlu münasebetlerinin başladığı devirdir.

Ali Bey, Osmanlı Sultanı I. Murad'ın kızı Melek Hatun'la evlidir ve Rumeli'ye asker çıkaran kayınpederine bir müfreze göndermek sureti ile sembolik de olsa destek

114Müneccimbaşı Ahmed b. Lütfullah, Câmiü'd-Düvel, C.II, (Çeviren: Ali Öngül), İzmir 2000, s. 140– 142.

115Kemal Göde, Eratnalılar, Ankara 1994, s. 69–79. 116Z. V. Togan, Umumî Türk Tarihine Giriş, s. 317.

117İsmail Hakkı Uzunçarşılı, Anadolu Beylikleri ve Akkoyunlu, Karakoyunlu Devletleri, Ankara 1988, s. 9–13.

olmaktaydı. Ancak Osmanlıların Rumeli'de elde ettiği başarılar kısa süre sonra bu desteğin kesilmesine sebep olacaktır. Osmanlıların Rumeli’de yürüttüğü gaza/cihad faaliyetlerinin bir benzerini yaparak Anadolu’daki Türkmen gücünü çevresinde toplamaya çalışan Ali Bey de Kız Kalesi’ni kuşatmış, ancak kesin bir netice alamadan geri dönmüştür. Bundan sonra çevresindeki Türk beyliklerine yönelen Karamanoğulları, Hamidoğulları, Germiyanoğulları, Eretnalılar ve Kadı Burhaneddin’in hâkimiyeti altındaki topraklara saldırmışlardır. Bu seferlerden istedikleri sonucu elde edemeyen Ali Bey, Osmanlıların elindeki Beyşehir’e taarruz düzenleyerek bu kez kayınpederi ile mücadeleye başlamıştır. İki taraf arasında yapılan savaşı kaybeden Karamanoğlu Beyi, 1386’da, Beyşehir’i geri verme şartıyla Osmanlılarla barış imzalamıştır. Ancak bu barış kalıcı olmamış ve kayınpederinin Kosova’da şehit düşmesinden sonra Eşrefoğlu, Aydın ve Menteşe beylikleriyle ittifak yaparak yeniden Beyşehir’i ele geçirip Osmanlı Devleti’ne savaş açan Ali Bey, 1390’da, müttefiklerinden Eşrefoğlu dışındakilerin Sultan Bayezid tarafından ilhâk edilmesine müdahale edemediği gibi Beyşehir’den de çekilmek zorunda kalmıştır. Bu çekişmenin akabinde Kadı Burhaneddin’in elindeki bazı yerleri kısa süreli ele geçiren Ali Bey, buralarda da tutunamadıktan sonra 1394’te Timur’un yüksek hâkimiyetini tanımıştır. Böylece Anadolu’daki faaliyetlerinde beyliğini destekleyecek bir müttefik bulduğunu düşünen Ali Bey, Kadı Burhaneddin ve Osmanlı topraklarına taarruz etmiş, ilkinden istediği neticeyi alamasa da ikincisinde Anadolu beylerbeyi Timurtaş Paşa’yı esir alarak Ankara ve Bursa taraflarını ele geçirmiştir. Bu sırada Eflak seferinde bulunan Sultan Bayezid, 1398’de sefer dönüşünde Karamanoğulları üzerine sefere çıkarak hem beylerbeyini esaretten kurtarmış ve Ali Bey’i mağlup ederek Konya ve Karaman’ı ele geçirmiştir. Konya’da hayatını kaybeden Ali Bey’in eşi ve çocuklarını Bursa’ya nakleden Sultan Bayezid ele geçirdiği bu şehirlerle beyliğin kuzeydeki topraklarını da ilhâk etmişti. Karamanlıların hâkimiyet sahasında Mud, Ermenek, İçil ve Taşeli tarafları kalmıştı118.

Karamanoğullarının bölgedeki hâkimiyeti Ankara Savaşı’ndan sonra yeniden yükselişe geçecektir. Zira bu savaşta Timur’un yanında yer alan Karamanoğulları, Osmanlı Devleti’nin uğradığı mağlubiyet sonrasında fetret dönemine girmesine bağlı

118Osmanlı-Karamanlı münasebetleri için bkz. Âşık Paşazade, Osmanoğulları’nın Tarihi, (Hazırlayan: Kemal Yavuz – M. A. Yekta Saraç), İstanbul 2003, s. 135–136; Oruç Bey, Oruç Bey Tarihi (Osmanlı Tarihi 1288–1502), (Hazırlayan: Necdet Öztürk), İstanbul 2007, s.31–46; Kadı Burhaneddin’le mücadele için bkz. Yaşar Yücel, Anadolu Beylikleri Hakkında Araştırmalar, C. 1–2, Ankara 1991, s. 188–189.

olarak eski topraklarına yeniden kavuştuğu gibi sınırlarını Beypazarı, Sivrihisar, Kırşehir ve Kayseri civarına kadar genişletmişti. Bu dönemde beyliğin başında Ali Bey’in oğlu Mehmed Bey bulunmaktaydı. 1413’te Bursa’yı da ele geçiren Mehmed Bey, Osmanlı Devleti’yle yeniden rekabete girişmişti. Ancak buradaki hâkimiyeti kalıcı olmamış, Çelebi Mehmed’in ordusuyla bölgeye yöneldiğini haber alınca aynı yıl şehri yakarak ülkesine geri dönmüştür119.

Osmanlı-Karamanlı antlaşmasından sonra Memlûkler, Karamanlı ülkesine sefer düzenleyerek bu beyliğin iç işlerine müdahil olmuş ve 1420’de Ali Bey’i iktidara getirmiştir. 1422’den başlayan iç çekişmelere iki yıl sonra Osmanlılar da karışmış ve İbrahim Bey’i başa geçirmişlerse de istedikleri neticeye ulaşamamışlardır120. Zira Karamanoğlu beyi Beyşehir’i zapt etmekle Osmanlı topraklarına saldırmıştı. Kısa süre sonra bölgeden çekilmelerine rağmen beyliğine en güçlü devri yaşatan İbrahim Bey, Osmanlılar aleyhindeki faaliyetlerini sürdürmüştür. Macarlarla ittifakı, Kayseri’yi ele geçirmesi, Amasya’yı kuşatması 1437’de iki taraf arasında imzalanan barış antlaşmasına kadarki ilk faaliyetleri olan İbrahim Bey, Macaristan'daki yenilginin ardından Macar kralıyla anlaşarak iki taraftan Osmanlı ülkesine harekât düzenlemiştir. Macarlar Balkanlarda faaliyet gösterirken O da Ankara, Kütahya ve Afyon çevresine akınlar düzenlemiştir. Ancak bu faaliyeti karşılıksız kalmamış ve 1444’te Haçlılarla anlaşan Sultan II. Murad, Karamanoğulları üzerine sefere çıkmış, barış isteyen İbrahim Bey, istendiğinde asker gönderme şartı da dâhil olmak üzere Osmanlılarla anlaşma yolunu seçmiştir121.

II. Murad döneminde bu seyirde gelişen Osmanlı-Karamanlı münasebetleri O’nun ölümünden sonra yeniden bozulmuş ve İbrahim Bey, 1451’de Batı Anadolu’daki Osmanlı hudutlarına ordu sevk etmiştir. Bunun üzerine Sultan II. Mehmed Karamanoğulları üzerine sefere çıkmış, barış isteyen İbrahim Bey, Beyşehir, Seydişehir ve Kırşehir’i bırakmak ve istenildiğinde asker göndermek şartıyla anlaşmak zorunda

119A. Sevim-Y. Yücel, Türkiye Tarihi, s. 249–250; Oruç Bey, Oruç Bey Tarihi, s. 49. 120Âşık Paşazade, Osmanoğulları’nın Tarihi, s. 191.

kalmıştır. Nitekim Fatih'in Kastamonu seferinde Karamanoğullarının yardımcı kuvvetleri de görev almıştır122.

Yaklaşık 40 yıl iktidarda kalan İbrahim Bey123, 1464’te öldükten sonra oğulları arasında taht mücadelesi başlamıştır. İshak Silifke’de kalırken diğer oğlu Pir Ahmed de Konya’yı ele geçirmiş ve beylik ikiye ayrılmıştır. İshak’ın Uzun Hasan’dan aldığı yardım ile kardeşinin hâkimiyetine son vermesi, Konya’dan çekilen Pir Ahmed’in de Fatih’e sığınması, Karamanoğulları üzerinde Akkoyunlu-Osmanlı çekişmesinin başlamasına yol açmıştır. 1466’da Osmanlı ordusu İshak Bey’i mağlup edip Silifke kalesi hariç, bütün Karaman ülkesini ele geçirmiştir. Bu gelişmeyle Osmanlıların bölgedeki nüfuzunu devam ettirmiş gibi gözükse de desteğinin karşılığında Akşehir, Beyşehir, Ilgun ve çevresini Fatih’e veren Pir Ahmed, kısa süre sonra buraları tekrar geri almak üzere harekete geçmişti. Osmanlı Sultanı sefer sonucunda Konya’yı ele geçirmiş, bu esnada Karaman’a çekilmiş olan Pir Ahmed, Osmanlı ordusu bölgeden ayrıldığında yeniden şehri kuşatmış, mağlup olunca da Uzun Hasan’ın yanına sığınmıştır. Gedik Ahmed Paşa komutasındaki Osmanlı kuvvetleri ise Alanya ve Silifke'yi de ele geçirmiştir. 1472’de Uzun Hasan’dan aldığı destek ile yeniden Karaman ve çevresine hâkim olan, Konya’yı kuşatsa da alamayan Pir Ahmed, Beyşehir’de karşılaştığı Osmanlı kuvvetlerine mağlup olarak tekrar Uzun Hasan’ın yanına gitmek zorunda kalmıştır. Kardeşi Kasım ise İçil civarında Karamanlı hâkimiyetini sürdürmeyi başarmıştır. 1473 Otlukbeli Savaşından sonra Uzun Hasan’ın yanından ayrılan Pir Ahmed, İçil’e gelerek yeniden Osmanlılara karşı faaliyete girişmiş ancak mağlup başarılı olamamıştır124.

122Hoca Sadettin Efendi, Tacü’t-Tevarih, C. III, (Hazırlayan: İsmet Parmaksızoğlu), İstanbul 1979, s. 44– 46; M. C. Şehabettin Tekindağ, "Son Osmanlı-Karaman Münasebetleri Hakkında Araştırmalar", İÜEFD, C. XIII, S. 17–18, İstanbul 1963, s. 47–49.

123 Osmanlı Devleti, bazı ulemadan fetvalar alarak, Karamanoğlu İbrahim Bey’e karşı verdiği mücadelenin haklı olduğunu ispatlamaya çalışmıştır. Bkz. Ramazan Boyacıoğlu, “Osmanoğullarının Karamanoğlu İbrahim Bey Aleyhine Aldığı Fetvalar”, Pax Ottomana Studies In Memoriam Prof. Dr. Nejat Göyünç, Ankara 2001, s. 647–656. İbrahim Bey, Karamanoğulları’nın önemli hükümdarlarındandır. Kendisinin Karaman ve çevresinde yaptırdığı birçok eser vardır. İbrahim Bey için bkz. F. Sümer, “Karaman-oğulları (Karamanlılar)”, s. 77; Ali Gülcan, Karamanoğlu 2. İbrahim Bey ve İmareti Tarihçesi, Karaman 1983; İ. H. Konyalı, Ermenek ve Mut, s. 405–452; İ. H. Konyalı, Niğde Aksaray Tarihi I, s. 427–428.

124Tursun Bey, Târîh-i Ebü’l-Feth (Hazırlayan: Mertol Tulum), İstanbul 1977, s. 153–154; Mustafa Nuri Paşa, Netayic’ül-Vukuat, C. I-II (Çeviren: Neşet Çağatay), Ankara 1992, s. 46–49; Hoca Sadettin Efendi, Tacü’t-Tevârih, C. III, s. 76–81; M. C. Ş. Tekindağ, "Son Osmanlı-Karaman Münasebetleri ", s. 49–53.

Pir Ahmed Bey’den sonra İçil ve çevresinde Karamanoğlu hâkimiyetini devam ettiren kardeşi Kasım Bey, Gedik Ahmed Paşa’nın 1474’te, İçil'i almasından sonra sadece Develi Karahisar’ı idare eder hale gelmişti. 1475’te Konya valisi olan şehzade Mustafa’nın bu bölgeyi de ele geçirmesiyle Türkiye’deki Karamanoğlu siyasî varlığı son bulmuştur125. Sultan Bayezid, kendisine tâbi olmak kaydıyla Kasım Bey ve ölümünden sonra yerine geçen Mahmud Bey’in İçil’i idare etmesine izin verdiyse de ikincisinin Memlûklerle işbirliği yapması, 1487’de bu müsaadenin ortadan kalkmasına ve bölgenin, Osmanlıların Karaman eyaletinin sınırlarına dâhil olmasına zemin hazırlamıştır126.

Benzer Belgeler