• Sonuç bulunamadı

BÖLÜM 2: JEOMORFOLOJİK ÖZELLİKLER

2.2. Kurak Morfoklimatik Bölge Üniteleri ve Topografyaları

2.2.1. Karakum Çölü

Karakum çölü, 350 bin km² alanla Türkmenistan’ın büyük bölümünü kaplamaktadır. Aynı zamanda yüzölçümü bakımından dünyanın en büyük çöllerinden biridir (Dumpeton, 2006). Karakum çölü, Horezm2 düzlüğünden Kopet Dağın eteğindeki düzlüğe ve Paropamiz dağ kuşağına kadar, Amuderya’nın vaha bölgelerinden başlayarak, Batı Uzboya doğru uzanmaktadır (Şekil 5). Karakum Çölü batıdan doğuya doğru 800 km, kuzeyden güneye doğru 550 km uzanır (http://geografictm.narod.ru, 2015).

Karakum çölü üç ana bölüme ayrılmaktadır. Bunlar, Merkez Karakum, Unguz Karakum ve Güneydoğu Karakum bölgeleridir. Unguz Karakum ve Merkezi Karakum çöllerinin sınırları, Güneydoğu Karakum çölünden daha keskindir. Unguz Karakum’un yüksekliği diğer bölgelere nazaran daha yüksektir. Bu nedenle Yüksek Karakum çölü de denilmektedir. Bölgede yüksek kumul tepelerinin yanı sıra masiflerin yüzeye çıktığı noktaları da yer alır ( Babayev ve Diğerleri, 2012 ).

Merkezi Karakum yüzölçümü açısından bölgeler arasında en büyüğüdür. Kuzeyinde Unguz Karakum, güneyinde Kopet Dağı eteği düzlükleri, Tecen ve Murgap delta düzlüğü, doğusunda Amuderya, batısında Batı Uzbey iler diğer bölgelerden ayrılır ve 200 000 km²’lik bir alana sahiptir. Düz bir arazi yüzeyinin olmasına rağmen rüzgârların etkisiyle farklı yüzey şekilleri oluşmuştur. Bu süreç günümüzde de devam etmektedir. Güneydoğu Karakum, kuzeybatısında Merkez Karakum, güneyinde, Bathyz ve Karabil platoları, doğusunda Amuderya vaha bölgesi ile diğer bölgelerden ayrılır. Bölgenin litolojik yapısı Kuvaterne dönemine ait alüvyal malzemelerden oluşur. Takırlarında

görüldüğü bölgede, farklı yüzey şekilleri yer alır. Amuderya nehri kenarında yüksekliği 20 – 30 m’ye kadar yükselen barkan kumulları vardır. Bölgenin eğimi güneyden kuzeybatıya doğru azalır. Diğer özelliklerinden biri de, yüksekliği 50 m’yi bulan barkan kumulları yer alır.

Unguz Karakum, Türkmenistan’ın kuzeyinde yer alır. Doğusunda Amuderya, kuzeyinde Horezm Düzlüğü, Batısında Üstyurt platosu, güneyinde Merkez Karakum ile diğer bölgelerden ayrılır. Jeolojik oluşumu açısından Karakum çölünün en eski bölgesidir. Neojen yaşlı kırmızı kumullar ve kil taşlarından oluşur. Daha sonra fiziksel parçalanmayla oluşan kumulların alt kısmında Neojen dönemine ait tabaka bulunur. En çok görülen yüsey şekilleri kumul sırları ve kumul tepeleridir. Kumul tepelerinin aralarını takır ve tuz bataklıklar kaplar (Şekil 16).

Bunun yanı sıra bölgede küçük kayalıkları görmek mümkündür. Bu kayalıkların arasındaki çöküntü bölgelerini kumullar, takırlar ve tuzlu topraklar kaplamaktadır. Tuzlu topraklar İçoğuz kükürt madeni çvresinde yaygındır. Aynı zamanda ülkenin en çukur noktası da (Akçakaya Çöküntü Bölgesi) Unguz Karakumda yer alır (Babayev ve Diğerleri, 2012).

Karakum çölünde, yazları çok sıcak, kışları ise çok soğuktur ve su yönünden de oldukça fakirdir. Bu nedenle tarım ve hayvancılık çok zor şartlarda yapılmaktadır.

Doğal şartlar çok zor olsa da Türkmen halkı çok eski zamanlardan beri kendi yöntemlerini kullanarak geçimini sağlamaktadır. İnsanlar şartlar zor olsada, bölgenin doğal zenginliklerinden yararlanmışlar ve halende yararlanmaya devam edilmekte. Karakum çölünün su kaynakları kuyular kazılarak sağlanmıştır (Şekil 17). Geçmiş asırlarda Karakum çölünün gelişmesinde geleneksel yöntemler kullanılmıştır. Bu nedenle gelişmelerin ilerlemesi çok yavaş olmuştur (Babayev ve Diğerleri, 2012).

Son yıllarda Karakum Çölünde, modern yöntemler kullanılarak ve farklı araştırmalar yapılmıştır. Yapılan çalışmalar sonrasında çölde doğal zenginliklerin olduğu belirlenmiştir. Çöl ilerlemesinin durdurulması ve bazı alanların kazanılması için yapılan çalışmalar sonrasında birçok bölge tarıma açılmıştır. Geri kalan otlak bölgeleri de hayvancılığın yapıldığı alanlardır. Bu çalışmalara Türkmenistan’ın Çevre Koruma Bakanlığının Çöller, Bitkiler ve Hayvanlar Dünyası Milli Enstitüsü öncülük yapmaktadır. Karakum çölüne dünyanın en uzun kanalı olan Karakum Kanalının açılması sonucunda, çölün gelişmesine ve ülkenin ekonomisine büyük katkı sağlamıştır.

Şekil 17: Merkez Karakum da kurumuş olan eski bir kuyu.

Karakum çölü ülkede düz bir görünüm sergilemekte. Ancak rüzgârların ve fiziksel parçalanmanın etkisiyle farklı yeryüzü şekilleri oluşmuştur. Bunların çoğu bölgedeki rüzgârın etkisiyle oluşmuştur. Kumul tepelerinin aralarında takır (playa) ve tuz bataklıkları da vardır. Üzerinde bitkilerinde yetiştiği kumul sıraları kuzeyden güneye, batıdan doğuya doğru yüzlerce kilometre uzanmaktadırlar. Bu kumul tepelerinin yüksekliği 5 – 60 m. arasında değişir. Kumul tepelerinin arasındaki düzlüklerin genişliği bazı yerlerde 200-300 m arasında değişmekte. Yüksek kumul tepelerinin arasındaki mesafelerin uzun olduğu yerlerde küçük kumul tepeleri yer alır (Magtımov ev İlamanov, 2015).

Çöl yüzeyinde hakim olan yüzey şekilleri Barkanlar, parabolik kumullar, ripplemark, deflasyon çukurları, takırlar (playa), inselberg, hamada ve reg yaygın olarak görülür (Şekil 18).

Şekil 18: Güneydoğu Karakum Repetekte kumul sıraları üzerinde oluşmuş riplemarklar (www.panaramio.con, 2016).

Barkanlar: Enine kumulların en basit yapıda olanları ve en çok görülenleridir. Şekilleri hilale benzer. Hilalin gövdesinin hâkim rüzgâra bakan yamacı daha az eğimli, diğer yamacı ise diktir. Barkanlar’ın oluşumları şu şekilde açıklanabilir. Bir kum yığının hâkim

sürüklenirler ve bu yamacın daha çok üst kısmında birikirler. Birikme devan ettikçe kuytu yamacın eğimi de artar. Eğim artışı, kumların burada birikmeyecekleri bir sınır değere erişene kadar devam eder. Bu eğim değeri kuru kum için 34°’tir. Sonuçta kuytu yamaç, hâkim rüzgâra bakan yamaca oranla daha dik bir şekil alır. Kum yığının tepesi bu şekilde gelişirken, onun her iki tarafı, buralardaki kumların, rüzgârın estiği yönde, ileriye doğru sürüklenmeleriyle uzar ve kum yığını hilal şeklini alır (Şekil 19) ( Hoşgören, 2010 ). Karakum çölünde barkanlar iki şekilde oluşmuştur. Birincisi hilal şeklindeki barkan, ikincisi barkan sırasından oluşur. Hilal şeklindeki barkanlar çok seyrek denk gelmektedir. Bu kumullar rüzgârın etkisiyle başka yerlere taşınırlar (Şekil 20).

Şekil 19: Barkan Kumulunun oluşum aşaması (Hoşgören, 2010).

Şekil 20: Güneydoğu Karakum Üçacı’da Barkan Kumulları (www.panaramio.com, 2016).

Barkan kumulları sabit duran kumullar değildirler. Yaşam alanlarına, tarım arazilerine ve yollara rüzgârların etkisiyle hareket ederek zararlar verebilirler. Eski zamanlarda bu kumullar çok tehlikeli bir doğa olayı olarak görülmektedir. Şimdiki zamanda bu kumulların yer değiştirmesini önlemek kolaylaşmıştır.

Barkan kumullarının tehlike arz ettikleri yerlerde kamıştan, çalılardan rihter soda otu bitkileri kare ve düz şeklinde dizilerek koruma kalkanları oluşturulmaktadır (Şekil 21). Bu koruma şeritlerini demir yolları, kara yolları ve karakum çölünün kenarlarında görmek mümkündür. Bu koruma şeritlerinin yerlerine bazı yerlerde ebucehil çalısı, rihter soda otu ve saksavul gibi çalılık bitkiler ekilmektedir. Bunun sonucunda kumul tepelerinin hareket etmemelerini sağlarlar.

Şekil 21: Merkez Karakum’dan bir barkan sırası görünümü. Barkanların yola doğru

hareket etmemesi için oluşturulmuş bir kalkan.

Karakum Çölünün Oluşumu: Karakum Çölünün oluşumu antik çağlardan beri bilim adamlarının ilgi odağı olmuştur. Türkmen bilim adamları da Çölün oluşumu ile ilgili birçok araştırmaya imza atmışlardır. Horezm Âlimi El-Biruni X. yüzyılda Karakum çölünün bulunduğu alanda eski zamanlarda deniz olduğunu söylemiştir. Karakum çölünün oluşumu hakkındaki en net bilgi XIX. yüzyılda tanınmış Rus bilim adamı E.A.Obruveç tarafından ortaya atılmıştır. Obruveç Karakum çölünde yapmış olduğu incelemeler sonucunda, çölün kumullarının güneydeki dağlardan gelen akarsuların getirdiği malzeme olduğu neticesine varmıştır.

Neojen’de oluşmaya başlayan çöl sahası zaman içerisinde nem ve rutubetten mahrum kaldığı için çölleşmiştir. Bundan yaklaşık 200 milyon yıl önce Turan düzlüğünün yerinde Tetis denizi yer almakta idi. Türkmenistan’ın Güney ve Güneybatısında çeşitli dağ sistemlerinin oluşması sonrasında Tetis denizi küçülerek kurumuştur. Karakum çölünün kapladığı alandaki Tetis denizinin kuruması sonrası, Amuderya Hazar Gölüne Doğru akmaya başlamıştır. Amuderya’nın getirmiş olduğu kumul taneleri de Karakum üzerine birikmeye başlamıştır. Daha sonra bölgede yer alan Murgap, Tecen gibi akarsuların Amuderya ile birleşmesi ile birlikte su miktarı artan akarsuyun taşıdığı malzemelerde

fazlalaşmıştır. Bu kumul tanelerinin çökmesi sonrasında Karakum çölünü oluşturan kumul tabakası ortaya çıkmıştır. Orta Asya’nın ikliminin zamanla değişmesi ile havanın yavaş yavaş kurumasına bağlı olarak Amuderya’nın suyu giderek azalmıştır. Eskiden Hazar gölüne dökülen nehir sonradan geriye çekilerek yönünü kuzeye doğru çevirmiştir. Nehir şimdiki Horezm düzlüğü üzerinden akarak Aral gölüne dökülmeye başlamıştır. Yönünün değişmesi ve Karakum çölünün içerisinden çekilerek Aral gölüne akmaya başlaması sonrası, Amuderya’nın kolları olan Tecen ve Murgap nehirleri Karakum çölü içinde kaybolmuştur. Bu nedenle de Karakum Çölü’nün bulunduğu alan büyüyerek su yönünden fakirleşmiş ve bir çöl alanı haline gelmiştir (Babayev ve Diğerleri, 2012).