• Sonuç bulunamadı

I. BÖLÜM

2.2. Karakter Eğitimi

2.2.1. Karakter Kavramı

Karakter kelimesi, kazımak anlamına gelen (bir mum tabletinin, yontulmamış bir taşın veya metal bir yüzeyin üstüne kazımak gibi) Yunanca olan “charassein” kelimesinden gelir. Karakter kavramı zaman içinde farklı anlam kazanarak bugünkü kullanımıyla bir kişinin davranış özellikleri, ahlaki yapısı halini almıştır (Ryan ve Bohlin, 1999: 5). Karakter, kişiye özgü davranışların bütünü olup, insanın bedensel, duygusal ve zihinsel etkinliğine çevrenin verdiği değerdir (Köknel, 2005: 20).

“Karakter; bir bireyin kendine özgü yapısı, onu başkalarından ayıran temel belirti ve bireyin davranış biçimlerini belirleyen ana özellik, öz yapı, ıra, seciye; bir kimsenin veya bir insan grubunun tutumu; duygulanma ve davranış biçimi; üstün, manevi özellik ve felsefi anlamda da bireyin kendi kendisine egemen olmasını, kendi kendisiyle uyum içinde

bulunmasını, düşünüş ve hareketlerinde tutarlı, sağlam kalabilmesini sağlayan özellikler bütünüdür" (TDK, 2009: 1077, 1078).

Karakter, anlaşılması kolay, doğrudan gözlenebilen, iyi davranışlardır. İyi davranışlar; belirli kelimeleri kullanma ve hareketleri gerçekleştirme ya da bunlardan kaçınmadır. İyi davranış; nezaket, dürüstlük, yasal otoriteye uyma, azim, iyi bir mizah anlayışı sergileme, sadakat ve bunun gibi belirli erdemler göstermeden meydana gelir. Bu bakımdan iyi davranış belirli erdemleri uygulamadır (Wynn, 1985: 4; akt. Leming, 1996).

Karakter, davranışların, huyların, motivasyonun ve becerilerin bir araya gelmesidir. Karakter bir kişinin birey olarak zihinsel, soysal, duygusal ve ahlaki olarak olumlu gelişimlere sahip olmasıdır (Battistich, 2005: 2).

Dewey (1922: 38) “karakteri alışkanlıkların kazanılması” olarak tanımlayarak bu alışkanlıklardaki hareketlerin neden olduğu sonuçların etkisini belirtmiştir (Aktaran: Althof ve Berkowitz, 2006: 497).

Karakter, “ruhta iyice yerleşen prensipler veya maksimler aracılığı ile her irade fiilinin kati ve muayyen olması üzerine ruhun istikrar kazanmış halidir”. Eğer bu prensipler zamanın ve toplumun ahlak kurallarıyla uygunluk teşkil ederse o zaman karakter ahlaklılık vasfını taşır. (Kerschensteiner, 1929/1954: 18).

Karakter; ahlaki bilgi, ahlaki duygu ve ahlaki davranıştan oluşur. İyi karakter “iyiyi bilme, iyiyi isteme ve iyiyi yapma yani zihnen, kalben ve davranışlarla iyi alışkanlıklar” kazanmadır (Lickona, 1991: 51). Gough’a (2011: 3) göre “karakter, ahlaki anlamda, özümüzde olduğumuz şey, alışkanlıklarımızın bir toplamı, iyi ve kötü huylarımızın bir karışımıdır”.

Günlük yaşamda karakter, kişilik ve mizaç (huy) kavramları birbirinin yerine kullanılmaktadır. Özellikle karakter ve mizaç kavramları kişiliğin tümü değil ancak birer parçasıdırlar (Sardoğan ve Karahan, 2007: 136).

Kişilik, “bireyi başkalarından ayıran; bireyin doğuştan getirdiği ve sonradan kazandığı özelliklerin bir bütünüdür” (Senemoğlu, 2010: 72). Kişilik, bireyin özel ve ayırıcı davranışlarını içermektedir. Özeldir çünkü bireyin sıklıkla yaptığı ya da en tipik davranışlarını temsil eder. Ayırt edicidir çünkü bu davranışlar bireyi diğer insanlardan ayırır (Morgan, 1974/2000: 311). Dolayısıyla kişilik kalıtımla başlayıp, yaşantılar yoluyla bireyi diğer insanlardan farklı kılan tüm özellikleri içeren bir gelişim süreciyle oluşur

(Yılmaz, 2007: 61). Duygularımız, yeteneklerimiz, güdülerimiz, mizacımız (huyumuz), sosyal, fiziksel-psikomotor ve bilişsel özelliklerimiz, karakter ve değerlerimiz, inançlarımız, tutumlarımız, görüşlerimiz vb. tüm özelliklerimiz kişiliğimizi oluşturur. Kişilik, insan davranışlarının tüm yönlerini kapsayan bir kavramdır (Senemoğlu, 2010: 72).

Kişilik, insanların yaşadıkları hayat ve sürdükleri ömür içinde ortaya koydukları bütün davranışların ve sahip oldukları özelliklerin toplamıdır. Bu davranışların bir kısmı, bedeni özellikler, toplumsal özellikler ve ruhsal niteliklerden kaynaklanır. Bedeni özellikler; kişilerin yaşı, cinsiyeti, bedeni ve fiziki görünümleri gibi beden ve biyolojik yapılarına dair olan kişilik özellikleridir. Toplumsal veya sosyal özellikler; sosyal kurallar, ilkeler, değerler, sosyal ilişkiler, iletişim tarzı gibi kişilerin içinde yaşadıkları toplum kültürünün onlara öğrettiği davranış kalıpları ile ilgili özelliklerdir. Kişiliğin, en alt ve derin tabakası olan ruhsal niteliklerde ise; kişilerin iyilik, güzellik, dürüstlük veya kötülük, çirkinlik, yanlışlık gibi “tabiat” ve “öteki insanlar” ile ilgili bakış açıları ve kanatları bulunmaktadır (Eroğlu, 2009: 202).

Karakter kavramını kişilikten ayıran en önemli husus, karakter kavramının çoğunluk tarafından ahlaksal özellikleri anlatmak üzere kullanılmış olmasıdır. Toplumda “karakterli” ve “karaktersiz” insanlardan söz edilir (Baymur, 1994: 252). Karakter ve karakterli olmak iyiyi, güzeli, doğruyu yapmak, başkalarını sevmek, özveride bulunmak demektir. İyi huylu, güzel ahlaklı, doğru sözlü insan karakterlidir (Köknel, 2005: 20). Bu anlamda davranışlarına toplumda değer verilen ahlak kurallarına uygun olarak yönetebilen, sosyal değerler sistemini benimsemiş olan kişilere “karakterli” denilmektedir (Baymur, 1994: 252). Kötü huylu, yalancı, bencil insan da karaktersizdir. Ayrıca iyi-kötü, güzel-çirkin, doğru-hatalı, olumlu-olumsuz kavramları göreli olduğu için karakterli ya da karaktersiz olmak da göreli olup zaman içinde gruptan gruba, toplumdan topluma, ülkeden ülkeye değişebilir (Köknel, 2005: 20, 21). Ayrıca karakter, ilk yaşlardan itibaren sosyal yaşantılar sonunda birtakım değer yargılarının benimsenmesi ile gelişir. Benimsenen değerler, kişiliğin bir yanını oluşturur. Bu bakımdan karakter sözünün kişilik ile ilişkisi vardır. Fakat kişilik, karakteri de içine alan ve bir insanın kendine özgü fiziksel ve ruhsal bütün niteliklerini içeren daha kapsamlı bir terimdir (Baymur, 1994: 252).

Mizaç da karakter gibi, insan kişiliğinin bütününü değil, ancak bir yanını oluşturur. Mizaç, “bir insanın duygusal ve devimsel hayatının özelliklerinin tümü olarak kabul

edilmektedir” (Baymur, 1994: 252). Mizaç, kalıtımsal bir özellik taşır ve devamlılık gösterir. Mizaç, bireye ait bazı temel ve ayırt edici özellikleri ifade eden bir kavramdır. Kızmak, öfkelenmek, neşeli ve sıkılgan olmak gibi bireyden bireye değişen özelliklerin tümüne mizaç denir (Güney, 2008: 196). Dolayısıyla mizaç, kişiliğin duygusal yanıdır, karakter ise kişiliğin ahlaki yönüdür (Aydın, 2008b: 3).

Karakter, iyi alışkanlıkların veya erdemlerin, kötü alışkanlıkların veya bizleri olduğumuz gibi yapan alışkanlıkların karışımıdır. Bu iyi ve kötü alışkanlıklar bizi gösterir, hayata ve mücadelelerimize karşı tavrımızı sürekli olarak etkiler. Örneğin, dürüstlük erdemine sahipsek, birinin cüzdanını kaldırımda bulduğumuzda karakteristik olarak sahibini arar bulur ona cüzdanı veririz. Eğer kötü alışkanlıklara, hainliğe sahipsek etrafta uygunsa onu alır sağa sola bakar olduğumuz yerden uzaklaşırız (Ryan ve Bohlin, 1999: 9).

Karakter özellikleri çoğu insanın sandığı gibi doğumsal nitelik taşımaz ve insana doğa tarafından bağışlanmaz. Karakter özellikleri bir model gibi insan varlığına yerleşir ve onun fazla düşünmeye gerek kalmadan her durumda tutarlı bir kişi gibi davranabilmesini sağlar. Doğumsal temellere dayanmayan bu özellikler, yaşam içerisinde sonradan edinilir (Adler, 1927/2001: 174).

Karakter; birbiriyle ilişkili üç öğeden oluşur. Bunlar: “ahlaki bilgi”, “ahlaki duygu”, ve “ahlaki davranış”. Örneğin; adalet erdemine sahip olmak için önce adaletin ne olduğunu ve insan ilişkilerinde ne gerektirdiğini anlamalıyız (ahlaki bilgi). Adaletle de ilgilenmeliyiz, adil davranmadığımızda uygun suç için hazır olmalıyız ve diğerlerinin adil olmadan acı çektiğini gördüğümüzde ahlaki öfke duyabilmeliyiz (ahlaki duygu). Son olarak, adaleti uygulamalıyız, ilişkilerimizde adil davranmalıyız ve vatandaş olarak sosyal adaleti destekleyecek zorunluluklarımızı uygulamalıyız (ahlaki davranış) (Lickona, 1997: 65). Ahlaklı bir yaşam için bu üç unsur gereklidir; bu üç unsur bir araya gelerek ahlaki olgunluğu oluşturur. Çocuklarımız için istediğimiz karakter türlerini düşündüğümüzde neyin doğru olduğuna karar verebilmelerini, doğru olanı önemsemelerini ve doğru olduğuna inandıkları şeyi yapmalarını istediğimiz açıktır (Lickona, 1991: 51). Şekil 1’de karakterin öğeleri ele alınmıştır.

Şekil 1: İyi Karakterin Öğeleri

(Lickona, 1991: 51)

Karakterin ahlaki bilgi, duygu ve davranışı nasıl barındırdığını şu örnekle somutlaştırabiliriz (Avcı, 2009: 152). Buğra kitapları ve kitap okumayı çok sevdiği için hafta sonları bir kitapçıda çalışmaya başlamıştır. Buğra hem kitapçıda çalıştığı hem de para kazandığı için mutludur. Bir süre sonra Buğra kitapçıya gelen bazı kitapların üzerinde bandrol olmadığını ve patronunun sonradan kitapların üzerine sahte bandrol yapıştırttığını fark eder. Yani kitaplar orijinal baskı değildir ve patronu orijinal baskı gibi bu kitapları satmaktadır.

Buğra’nın çalıştığı kitapçıya bir gün öğretmeni gelir ve birkaç kitap almak istediğini söyler. Bu durum Buğra’yı huzursuz eder. Çünkü öğretmeninin alacağı kitaplar orijinal kitaplar değildir. Buğra patronunun yaptığı işin kanunsuz olduğunu ve doğru bir davranış olmadığını düşündükten sonra bu durumu öğretmenine anlatmaya karar verir. Öğretmenine patronunun yaptığı davranışın yanlış olduğunu, insanları kandırdığını söyler. Buğra, öğretmeni gittikten sonra patronuna insanları bu şekilde kandıramayacağını kendisini ilgili kuruma şikâyet edeceğini söyler ve işten ayrılır.

AHLAKİ BİLGİ • Ahlaki farkındalık • Ahlaki değerleri bilme • Bakış açısı edinme • Ahlaki düşünce • Karar verme • Öz-bilgi (kendi bilgisi) AHLAKİ DUYGU • Bilinç • Özgüven • Empati • İyiyi sevme • Oto kontrol • Alçakgönüllülük AHLAKİ DAVRANIŞ • Yeterlilik • İrade • Alışkanlık

Buğra’nın kararı karakterin üç parçasını içeriyor. Buğra’nın patronunun davranışının yanlış olduğu yargısına varması “ahlaki bilgi”, öğretmeninin ve diğer insanların sahte kitaplarla kandırılmasına üzülmesi “ahlaki duygu” patronunu şikâyet edeceğini söylemesi ve işten ayrılması “ahlaki davranış” tır.

Yukarıdaki örnekte görüldüğü üzere başkaları tarafından görülme tehlikesi olmaksızın insanın yaptığı şeyler, onun gerçek karakterini yansıtır. Karakter iyi ve kötü alışkanlıklarımızın bir toplamıdır. Karakter alışkanlıkları düşünme, duygu ve davranış biçimlerinden oluşur. Belli karakter alışkanlıklarına sahip olmak, belli durumlarda belli biçimlerde davranmamızı sağlar. Buna rağmen kişisel alışkanlıklarımızın aksi yönde hareket etme potansiyelimizde vardır. Fakat birçoğumuz genelde alışkanlıklarımıza uygun biçimde hareket ederiz. Bundan dolayı daha iyi bir insan olmaya çalışırken, alışkanlıklarımızı mutlaka ciddiye almalıyız. Aristo’nun “İnsan neyi tekrar tekrar yapıyorsa, odur” sözü alışkanlıklarımızın önemini en iyi şekilde ifade etmektedir (Gough, 2011: 24-26).

Sonuç olarak karakterli insan olmak gelişimsel bir süreçtir. Bilgi, çaba ve uygulama ister. Destek, örnek (hem iyi hem kötü), cesaret ve bazen ilham kısaca bizim Karakter Eğitimi dediğimiz şeyi gerektirir (Ryan ve Bohlin, 1999: 13).