• Sonuç bulunamadı

İlk derece mahkemelerince eksik inceleme ve araştırma ile verilen ancak kanun yolu incelemesinden geçmeksizin kesinleşen kararlara karşı öngörülen kanun yolu kanun yararına temyizdir.

1 Haziran 2005’te yürürlüğe giren 26.9.2004 tarih ve 5236 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununda Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanunun 16’ncı maddesi ile “kanun yararına temyiz” Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunun 429’uncu maddesinde yeniden düzenlenmiş ve önemli değişiklikler gerçekleştirilmiştir.

Kanun yararına temyiz hukuk mahkemelerinin kesin kararlarına karşı başvurulabilecek istisnaî ve kendine özgü bir temyiz yoludur445. Hukuk mahkemesince verilen hukuka aykırı bir karar, temyizi kabil olmadığı için veya temyizi kabil olduğu hâlde taraflarca temyiz edilmediği için kesinleşmiş olabilir. İşte bu hâlde hukukun yanlış uygulandığını tespit edip mahkemelerin bundan sonraki benzer olaylarda aynı

443 Bkz:Yargıtay 12.HD 10.02.2005 tarih ve 207/2426 E K sayılı kararı:MEŞE. 444Kuru/Arslan/Yılmaz s.604.

yanlışı yapmalarını önlemek için, bu gibi hükümler Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısının kanun yararına temyizi üzerine Yargıtay tarafından incelenir. Yargıtay hukukun yanlış uygulandığı kanısına varırsa hükmü kanun yararına bozar (m. 427, VI). Batı hukuk sistemlerinde ise “kanun yararına bozma” şeklinde bir müessese -Fransa dışında446- mevcut değildir. Sorun, mahkemeler silsilesi içinde giderilmekte, idare hiçbir şekilde bu sürece karıştırılmamaktadır447.

Kanun yararına temyizin amacı kesin hükmü etkilemeksizin Yargıtay in- celemesinden geçmemiş olan kararın yanlış olduğunun açıkça duyurulması ve bu yanlışların tekrarlanmasını önlemek için mahkemelerin uyarılmasıdır448. Bu amaçla da kanun yararına bozma kararının bir örneği Adalet Bakanlığına gönderilir ve Bakanlıkça Resmî Gazete’de yayınlanır (m. 427, son). Kanun yararına bozma hükmün hukukî sonuçlarını kaldırmaz (m. 427, VII).

Eksik araştırma ve inceleme ile karar verilmesi ve bu kararın temyiz edilmeden kesinleşmesi halinde bu karar kanun yararına temyiz sebebi oluşturur449.

Öğretide, kanun yararına temyiz edilecek kararların maddî anlamda kesin hüküm teşkil etmesi gerektiği belirtilmektedir. Bu görüşe göre, maddî anlamda kesin hüküm teşkil etmeyen kararların hukuka aykırılıklarının daha sonra düzeltilmesi mümkün olduğundan, bu kararlar hakkında kanun yararına temyiz yoluna gidilemez450. Daha açık bir anlatımla Yargıtay incelemesinden geçmeden kesinleşen veya temyizi mümkün olmadığı için verildiği anda kesin olan kararlar, maddî anlamda kesin hüküm teşkil etmiyorsa, haklarında kanun yararına temyiz yolu kapalıdır. Bu fikre göre, kanun yararına temyize başvurulabilmesinin ön şartı, kararın maddî anlamda kesin hüküm teşkil etmesidir. Maddî anlamda kesin hüküm teşkil etmedikleri için haklarında kanun yararına temyize başvurulamayan kararların en tipik örneği icra mahkemesinin takip hukukuna ilişkin olarak verdikleri kararlardır. Yargıtay da öğretide kabul gören bu

446 Yılmaz-Olağanüstü Temyiz, s.23. 447 Ünal s.99.

448 Ünal s.99; Nalbantoğlu s.125-131.

449 “Taraflar hazır bulunup, bizzat anlaştıklarını açıklamaz veya hakim, tarafların anlaşmalarını uygun bulmaz ise, taraflardan delilleri sorulup toplanması sonucunda evlilik birliğinin temelinden sarsılmış olup olmadığının Medeni Kanunun 184. maddesi çerçevesinde takdiri gerekirken, davacı ve davalı dinlenilmeksizin taraf vekillerinin beyanı ile yetinilerek eksik inceleme ile boşanma hükmü kurulmuş olması usul ve kanuna aykırıdır.-SONUÇ: Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının Usul Muhakemeleri Kanununun 427/6. maddesine dayalı kanun yararına bozma isteğinin açıklanan sebeple kabulü ile hükmün sonuca etkili olmamak üzere bozulmasına..” Yargıtay 2. HD 29.09.2005 tarih ve 10528/13106 E K sayılı kararı: RG 14.11.2005 tarihli sayısı.

görüşe uygun olarak, ihalenin feshi ve istihkak davalarına ilişkin hükümlerde olduğu gibi icra mahkemesinin takip hukukuna ilişkin sınırlı inceleme usulü ile değil, normal bir hukuk mahkemesine benzer şekilde her türlü delili inceleme yetkisine sahip olarak baktığı davalar sonucu verilen hükümlerin kanun yararına temyiz edilebileceğine, diğerlerinin ise kanun yararına temyiz edilemeyeceğine karar vermiştir451.

Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunun 427’nci maddesinin 6’ncı fıkrasında “Yargıtay’ca incelenmeksizin kesinleşmiş hükümler”den maksat maddî anlamda kesin hüküm değil, şeklî anlamda kesin hükümdür. Daha açık bir anlatımla o hükme karşı olağan kanun yollarına başvurulmasına imkân bulunmaması ifade edilmek istenmiştir. Kanun yararına temyizin amacı, kararın yanlış olduğunun açıkça duyurulması ve bu yanlışların tekrarlanmasını önlemek için mahkemelerin uyarılması olduğundan, maddî anlamda kesin hüküm teşkil etmeyen hükümlerin de kanun yararına temyiz edilebilmesi, bu müessesenin amacına uygun düşer. Kanun yararına temyiz sonucunda verilen bozma kararı hükmün hukukî sonuçlarını kaldırmayacağından, maddî anlamda kesin hüküm teşkil etmeyen kesin hükümler açısından da bu görüş bir sakınca doğurmayacaktır452. Nitekim Yargıtay, pek çok çekişmesiz yargı işinde, bu tür kararların maddî anlamda kesin hüküm teşkil etmemesini kanun yararına bozma açısından bir engel olarak görmemiştir453

5236 sayılı Kanunun 16’ncı maddesiyle değişik Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunun 429’uncu maddesinin 1’nci fıkrasında “İlk derece mahkemelerinin ve bölge adliye mahkemesi hukuk dairelerinin kesin olarak verdikleri kararlarla, istinaf veya temyiz incelemesinden geçmeden kesinleşmiş bulunan kararlara karşı” kanun yararına

451 “Kanun yararına temyiz yolu, ancak kesin şekilde verilen veya Yargıtayca incelenmeksizin kesinleşen hükümler için söz konusudur. Takip hukuku ile ilgili tetkik mercii (icra mahkemesi) kararları esas hak ve taraflar yönünden kesin hüküm teşkil etmez. Zira, icra takibi belli safhalardan geçerek kesinleşmiş ve sonucu alınmış olsa bile, itiraz etmemiş veya itirazı kaldırılmış borçlu, alacağı itiraza uğramış veya itirazın kaldırılması için tetkik merciine gelmemiş alacaklı, dava açma yoluna gidebilir. Bu itibarla icra tetkik merciinin takip hukukuna ilişkin kararları aleyhine “yargılamanın iadesi” istenemeyeceği gibi “kanun yararına temyiz yoluna” da başvurulamaz. Tâbiî ki icra tetkik merciinin mahkeme hüviyetinde olarak dava biçiminde baktığı ve bu itibarla kesin hüküm niteliğini iktisap eden “istihkak davaları”, “ihalenin feshi isteği” sonunda verdiği hükümler ve “cezaya ilişkin hükümleri” bundan müstesnadır.” Yargıtay 12 HD 03.11.1977 tarih ve 9191/9125 E K sayılı kararı: Uyar s.424-425.

452 Yılmaz-Olağanüstü Temyiz s.77.

453 “Bir kadının bu süre içerisinde iki kez doğum yapmasının tıbben mümkün olmadığı açık olup, hakim, nüfus kayıtlarında düzeltme yaparken bu kayıtların diğerleri ile çelişik olmamasına özen göstermeli, böyle bir sonucu doğuracak kararlar vermemelidir. Mahkemece bu husus dikkate alınmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi usul ve kanuna aykırıdır.-Bu itibarla yukarıda açıklanan nedenlerle Cumhuriyet Başsavcılığının temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün HUMK.'nun 427. maddesi gereğince sonuca etkili olmamak kaydıyla kanun yararına bozulmasına..” Yargıtay 2. HD 27.09.2005 tarih ve 11246/13986 E K sayılı kararı: RG 14.11.2005 tarihli sayısı.

temyiz yoluna başvurulabileceği belirtilmiştir. Bu ifade olağan kanun yollarının tüketilmiş olmasını vurgulaması nedeniyle şekli anlamda kesinliğin, kanun yararına temyiz yoluna başvurulabilmesi için yeterli olduğu görüşünü desteklemektedir. Kanun koyucu ayrıca kararın maddî anlamda kesin hüküm teşkil etmesini aramamıştır454.

Mahkemelerden verilen nihaî kararlara karşı temyiz yoluna başvurulabilir (m. 427, I c.1). Ancak bu kural mutlak olmayıp, birçok istisnaî hâlde verilen hükümler temyiz edilemezler. Bu nitelikteki hükümler verildikleri andan itibaren kanundan dolayı kesindirler. Temyizi kabil olmadıkları için verildikleri anda kesin olan hükümler hakkında ise, sadece kanun yararına temyize başvurulabilir (m. 427, VI).

Temyiz edilmeleri mümkün olduğu hâlde, taraflarca süresi içerisinde temyiz edilmedikleri için kesinleşen hükümler de, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı tarafından kanun yararına temyiz edilebilir (m. 427, VI). Kesinleşmemiş hükümler için kanun yararına temyiz yoluna başvurulamaz455. Temyiz edilmesine rağmen esasa ilişkin bir inceleme yapılmaksızın talebin reddî hâlinde hüküm, Yargıtay incelemesinden geçmiş sayılamayacağından kanun yararına temyize gidilebilir. Örneğin temyizi mümkün olmayan bir hüküm temyiz edilirse ya da temyizi mümkün olduğu hâlde temyiz süresi geçtikten sonra temyiz yoluna başvurulmuşsa, Yargıtay’ın vereceği temyiz talebinin reddî kararı o nihaî kararın Yargıtay tarafından incelendiği anlamına gelmez. Çünkü Yargıtay sadece dosyanın temyizen incelenmesinin mümkün olmaması nedeniyle temyiz isteğini reddetmiştir. Esasa ilişkin bir inceleme yapmamıştır. Bu nedenle de o hüküm kanun yararına temyiz edilebilir456.

Kanun yararına temyiz edilmiş olan hüküm, temyiz isteğinin Yargıtay ta- rafından yerinde görülmesi üzerine kanun yararına bozulur (m. 427, VII). Kanun yararına bozma kararı hükmün hukukî sonuçlarını ortadan kaldırmayacağından (m. 427, VII c. 2) mahkeme, bu bozma kararı üzerine hiçbir işlem yapamaz457. Yani taraflar kanun yararına bozma kararından yararlanamazlar458.

454 Saldırım s.35 vd. 455 Saldırım s.37. 456 Saldırım s.37.

457“Kanun yararına bozma yapılması hâlinde yeniden duruşma yapılarak dava görülüp hükme bağlanamaz. Zira kanun yararına bozmanın hükmün hukukî sonuçlarını kaldırmayacağına dair olan Hukuk Muhakemeleri Usulü Kanununun 427’nci maddesinin 4’üncü (şimdiki 7’nci) fıkrası buna engeldir. Mahkemece bundan zuhul ile davanın yeniden görülüp karara bağlanması usul ve kanuna aykırıdır. Hükmün açıklanan nedenle bozulmasına ...” Yargıtay 6.HD, 11.10.1977 tarih ve 6529/6430 E K sayılı kararı:YKD 1978/2, s. 207.

Hükmün hukukî sonuçlarını kaldırmayan, hâkimlere hukuku öğretme amacı dışında bir işlevi olmayan kanun yararına temyiz müessesesi kaldırılmalıdır. Kanun yararına temyiz kararlarından daha önemli olan Yargıtay kararlarının tamamı yayınlanmazken veya bunlara sistematik olarak ulaşma imkânı yokken, nispeten daha önemsiz sayılabilecek kararların hâkimlere hukuku öğretmek için yayınlanması amacıyla kanun yararına temyiz yolunun kabul edilmesinin bir anlamı yoktur459.

Bu müessesenin olmaması hâkimler hakkında disiplin cezası uygulanmasına engel teşkil etmez. Ayrıca kararı temyiz etmeyen tarafın bunun sonuçlarına katlanması gerekir. Tarafların temyiz etmemeleri nedeniyle kesinleşen veya verildikleri andan itibaren kesin olan hükümler için adlî bir denetim sistemi gerekli görülüyorsa, bu sistemin idarenin müdahalesi olmaksızın işlemesinin yargı bağımsızlığı ve kuvvetler ayrılığı prensibine uygun olacağı görüşüne biz de katılmaktayız.

Farklı konularda verilen kanun yararına bozma sayısının fazlalığını bir ölçüde anlamak mümkündür. Fakat aynı konuda verilen kanun yararına bozma kararlarının çokluğu dikkate alındığında460 bu müessesenin fayda getirmediği kolaylıkla anlaşılabilir.

Benzer Belgeler