• Sonuç bulunamadı

Kamuda Engelli Kadın Olarak Yaşanılan Zorluk

Kamuda çalışan engelli kadınlardan “engelli ve kadın” olması nedeniyle de facto olarak zorluk yaşayan iki kişi olduğu tespit edilmiştir. Bu kadınlardan bir tanesi bu problemi önceki işinde yaşadığını belirtmiştir. Geri kalan 14 kadın, engelli ve

kadın olmaları nedeniyle herhangi bir sorun yaşamadıklarını belirtmiştir. Engelli kadınların, “engelli kadın” olarak sorun yaşamamsının altında iki temel neden tespit edilmiştir. İlk olarak, engelli kadınların iş yerlerinde belirli basit işlerde uğraşan kişiler oldukları anlaşılmıştır. Ayrıca, engelli kadınların diğer çalışanların kariyerini tehdit etmedikleri belirlenmiştir. İkinci olarak, engelli kadınların çağrı merkezi, santral odası vb. merkezden uzak mekânlarda çalıştıkları ve görünmez kılındıkları belirlenmiştir. Buradan hareketle, engelli kadınların kendi mekânlarında kaldığı ve farklı taleplerde bulunmadığı sürece sorun yaşamadıkları anlaşılmıştır.

Görüşülen kadınların “engelli kadın” olarak yaşanılan zorlukların neler olduğuna dair tatmin edici cevaplar vermediği tespit edilmiştir. Bununla birlikte beş kadın, kamuda çalışan başka engelli kadınların “engelli ve kadın” olarak yaşadığı zorluklarla ilgili fikirlerini beyan etmişlerdir.

Elif’in anlattıkları engelli kadınların iş hayatında kadın olarak çok fazla sorun yaşamamalarının açıklaması niteliğindedir. Kendisi yaşadığı olayı şöyle anlatmaktadır:

“İlk kamuda işe başladığımda bi kamu kuruluşunun resepsiyonunda çalışıyorudum. Müdür gece oniki sabah sekiz çalışmamı istedi. ‘Nasıl olcak?’ dedim. Zaten bayanım bir de görme engelliyim, gece gece nası işe gidip geliyim yani. İşte orda müdür benim görme engelli bir kadın olarak resepsiyonda olmamı istemedi mesela. Geç saatlerde daha az kişi oluyo diye de beni gece saatlerinde çalıştırmak istedi. Bu gibi, insanlarla iletişimin olduğu yerlerde sağlıklı, vücut proporsiyonu iyi kadınları almak istiyorlar yani…”

Yukarıdaki ifadelerden, engelli kadınların görünür olduklarında çemberin dışına itilmek istendikleri anlaşılmaktadır. Yani çağrı merkezi ya da santral odasında çalışırken herhangi bir sorun yaşamayan engelli kadınlar görünür yerlerde çalışmaya başladıklarında anda görünmez kılınmaya çalışılmaktadır.

Engelli kadın olması nedeniyle sorun yaşayan Şükriye durumu aşağıdaki gibi anlatmaktadır:

“Engelli kadınlar için hamilelik izin sürelerinin çoğaltılması gerektiğini düşünüyorum. Benim hamileliğim engelli bir kadın olarak çok zor geçti

mesela… Hamilelikte aldığım kilolar yürümemi zorlaştırdı ve beni çok yordu. Bu nedenle engel durumum ilerledi hatta… Hamilelikten sonra Bir gün eşim: ‘Senin bir pantolonun paçası kısalmış mı?’ dedi. Daha sonra fark ettik ki diğer bacağım kısalmış. Yani ben, hamilelik izinlerinin süresinin uzatılması gerektiğini düşünüyorum.”

Şükriye, engelli kadınların hamilelik izinlerinin yeterli olmadığını belirtmiştir. Kendisi de hamilelik döneminde çalışması nedeniyle çok yorulduğunu ve zorlandığını ifade etmiştir. Şükriye’nin sağlığının bu nedenle bozulduğu tespit edilmiştir.

Beş kadın, engelli kadınların yaşadığı problemler ile ilgili aşağıdaki gibi açıklamalarda bulunmuştur.

Ayşe: “Engelli kadın 1-0 yenik başlıyor. Kurumlarda kadınların çalışma oranı

yeni yeni arttı zaten. Evlilik, çocuk, izin kadın çalıştırmaktansa erkek çalıştırmayı tercih ediyorlar… Mesela, çağrı merkezi işinde bizde gece vardiyalar oluyor. Erkeklere daha kolay vardiya yazılıyor. Artık sınavla girildiği için işe girişte bişi yapamasalar da erkekleri daha çok seviyorlar çünkü erkekler daha işlerine yarıyor.”

Bilgecan: “Erkek engeline bakılmaksızın pohpohlanabiliyo ama kadında böyle

bir şey yok. ‘Sen kadınsın otur evinde sen kız kısmısın gibi…’ Bir de şöyle bir şey var hem engellisin hem kadınsın ya senin daha az iş yapabileceği düşünülüyor… Bunu biliyorsun! Mesela aynı şekilde bir engelli erkek arkadaşıma daha farklı işler verebiliyorlar.”

Yukarıdaki ifadelerden engelli kadınların engelli erkeklere göre bazı işlerde daha çok tercih edildiği anlaşılmaktadır. Engelli olmaları nedeniyle zayıf görülen bireylerin kadın olmaları nedeniyle bir kat daha güçsüz görüldükleri belirlenmiştir. Engelli kadınların çifte dezavantaj yaşadıkları tespit edilmiştir.

“Bayanların çalışma hayatı zaten zor; yemek, çocuk, temizlik var… Engelli olunca daha da zorlaşabiliyor. İş arkadaşları her zaman destek olmuyorlar ama kamu daha rahat tabi özel sektöre göre… Bayanın yönettiği yerde bayan olmak zor, bayanlar bayanları çekemiyor, bayanlarda çekememezlik var. Özel sektörde kadınlar birbirini rakip görüyor. Eski yöneticim de on bayanla

çalışacağıma bir erkekle çalışmayı tercih ederim diyordu. Kadınlar birbiriyle çok iyi görünüyor ama birbirini satabiliyor…”

Laçin engelli kadınların yaşadığı zorluları feminist bir perspektifin oldukça dışındaki bir pencereden yorumlamıştır. Kendisi yemek yapma, çocuk bakımı, temizlik gibi işlerin kadının sorumluluğunda olduğunu belirten ifadeler kullanmıştır. Engelli kadınların hem domestik işler hem de çalışma hayatı nedeniyle daha fazla zorlandığını ifade etmiştir. Bununla birlikte iş hayatındaki kadını dışlayan erkek egemen yapıya ayrıca değinmiştir.

Zelal: “Ben kadın olarak kreş zorluğu yaşıyorum mesela ama yanlış

anlaşılmasın bunun engelli olmamla bir ilgisi yok. Özellikle yazın çocukları ne yapacağımı şaşırıyorum. Evde bıraksam başlarına bir şey gelecek diye korkuyor insan. Bakacak kişiyi her zaman da bulamıyorsun. Aklın hep onlarda yani… Ben engelli bir kadın olarak kreş sorunu yaşadığımı söyleyebilirim.”

Yukarıdaki ifadelerden Zelal’in de çalışan pek çok kadın gibi çocukları için kreş bulma zorluğu yaşadığı anlaşılmaktadır. Kendisi kreş sorunu engelli kadın olması nedeniyle değil kadın olması nedeniyle yaşadığını ifade etmiştir. Bununla birlikte kreş sorunun, çocuk sahibi engelli kadınların problemi olduğu tespit edilmiştir.

Mine: “Kadın olarak iş hayatında olmak görsellikten dolayı daha zor. Özellikle,

özel sektördeyken çalıştığım kurum ek bina açtı o binaya daha önemli özel müşterilerin gelmesi düşünülüyordu. Diğer presentable buldukları sekreterleri diğer binaya aldılar. Tabi ben presentable bulunmadığım için ana binada kaldım. Bu durumu problem etmedim. Kendilerini çok da haksız bulmuyorum aslında! Sonuç olarak ben de hastane sahibi olsam aynı şeyi yapardım. İşten çıkarılmadığım sürece sorun yok yani. Tabi bunun aynı zamanda değişmesi gereken bir anlayış olduğunu da düşünüyorum, medyada, dizilerde hep aynı tip güzel kadınlara âşık olunuyor bize hiç âşık olunmaz mı yani!”

Yukarıdaki ifadelerden engelli kadınların görsel kaygılar nedeniyle iş hayatında arka plana atıldıkları anlaşılmaktadır. Bununla birlikte bazı engelli kadınların bu durumu normal karşılayabildikleri görülmektedir.

Engelli kadınların engelli ve kadın olmaları nedeniyle kadınların, bazı işlerde erkeklere göre tercih edilebildiği, hamilelik izin sürelerinin yetersiz kalabildiği ve kreş bulma sorunu yaşadıkları sonucu elde edilmiştir. Bu bölümdeki en dikkat çeken noktalardan biri de engelli kadınların feminist bilinç eksikliği içinde olmalarıdır. İş hayatında güzel kadınların çalıştırılmayı tercih etmenin normal karşılanması ve kadının çalışma hayatının zorluğunun ev işleri ve çocuk bakımı olduğu düşüncesi bu durumu göstermektedir.

Sonuç olarak, engelli kadın olarak sorun yaşamamayı etkileyen en önemli faktörlerden birinin “görünmez olmak” olduğu sonucu çıkarılabilmektedir.