• Sonuç bulunamadı

İktisadi düşünürler kalkınma seviyesinin ölçmek için farklı değişkenler kullanmaktadırlar. Bunları aşağıdaki gibi sıralamak mümkündür.

1.5.1. Kişi Başına Gayri Safi Yurtiçi Hasıla

Hem gelişmiş hem de gelişmekte olan ülkeler için iktisadi kalkınmanın göstergelerin en önemlisi kişi başına düşen GSYİH’dır. Kişi başına düşen GSYİH toplumsal göstergeler ile yakından ilgilidir ve iktisadi kalkınmanın olabilmesi için en gerekli unsurların başında gelmektedir. Kişi başına GSYİH sayısal bir kavram olduğu için ortalama bir değerdir. Ancak içerisinde gelir dağılımının nasıl gerçekleşeceğine dair bilgiler yoktur, gelişmekte olan ülkelerde bu konuyla ilgili adil olmayan bir durum mevcutsa bu değer güvenilir olmaktan çıkmaktadır. Aynı zamanda GSYİH değerleri ülkeden ülkeye farlılık gösterebilmektedir (Alataş, 2014, s.11).

GSYİH herhangi bir ülkede belirli bir süreçte ortaya çıkarılan nihai mal ve hizmetlerin piyasa değeridir (Arslan, 2015: 495). Kişi başına düşen gelir ülkelerin gelişmişlik seviyelerinin belirlenmesinde önem taşımaktadır. Çoğu iktisatçı tarafından kabul edilen bu ölçüt kimileri tarafından da gerçeği tamamen göstermediği için eleştirilmiştir. Bu eleştirilerin temel nedeni ise GSYİH oranlarının her ülke için farklılık yarattığıdır (www.ekodialog.com).

Ekonomik kalkınmışlık seviyesinin belirlenmesi için ulusal sınırlarını aşan bazı örgütler kişi başına düşen GSYİH oranını kullanarak ülkelerin gelişmişlik seviyelerini belirlemek için bazı kategoriler oluşturmuşlardır. Bu örgütlerden belirli bir öneme sahip olan Dünya Bankası her senenin temmuz ayında GSYİH oranlarını gözeterek bu kategorileri oluşturmaktadır (Alataş, 2014, s.7).

Temmuz 2018’de Dünya Bankası’nın GSYİH sınıflandırması aşağıda yer almaktadır (Dünya Bankası);

Düşük ve Orta Gelirli Ekonomiler; Kişi başına düşen GSYİH değeri 1.026

dolar ile 3.995 dolar arasındaki ülkelerdir.

Orta Gelirli Üst Ekonomiler; Kişi başına düşen GSYİH değeri 3.996 dolar ile

12.375 dolar arasındaki ülkelerdir.

Yüksek Gelirli Ekonomiler; Kişi başına düşen GSYİH değeri 12.376 dolar

veya daha üstü olan ülkelerdir.

1.5.2. İnsani Kalkınma Endeksi

Günümüzde gelişmiş ülkeler göz önünde bulundurulduğunda geleneksel üretim faktörleri denilen fiziki sermaye, toprak ve emek faktörü gibi girdilerin seviyelerindeki artışın artan ekonomik büyümeye etkisi kısmi olmaktadır. Ekonomik büyüme ve kalkınmaya kaynak teşkil edecek esas unsur niteliği artıran bilimsel bilgilerin seviyelerindeki artıştır (Arı, 2018, s.32).

İnsani kalkınma endeksi insani gelişmenin üç temel aşamasında uzun süreli gelişmeyi değerlendirmek için uygulanan bir ölçüm yöntemidir. Bu üç temel aşama,

 Uzun ve sağlıklı yaşam  Bilgiye erişim

 İnsana yakışır bir yaşam standardı olarak belirtilmektedir.

Uzun ve sağlıklı yaşam, tahmin edilen ortalama hayat süresiyle ölçülmektedir. Bilgi birikim seviyesi yetişkin insanların ortalama öğrenim süresiyle belirlenmektedir. Bilgiye erişim ise okulla tanışacak yaştaki çocuklar için tahmin edilen öğretim süresiyle çocuğun öğrenim göreceği toplam süre olarak

hesaplanmaktadır. Yaşam standardı kalitesi ise satın alma gücünden yola çıkarak kişi başına düşen gelir verileri cinsinden değerlendirilmektedir (UNDP, 2018).

Birleşmiş Milletler beşerî problemleri şu üç başlıkta belirtilmesi gerektiğini savunmaktadır. Bunlar,

 Kalkınma için beşerî haklar,

 Devamlılığı sağlanabilir beşerî kalkınma,  Beşerî güvenlik.

Birleşmiş Milletlere göre beşerî haklar birincil önem taşıyan sorundur. Hatta Birleşmiş Milletler ve ona üye olan devletlerin ilk olarak yaptığı etkinlik Uluslararası İnsan Hakları Sözleşmesi’nden doğan ve sürekli bu konularda ilerleme kaydeden insan hakları ve özgürlüklerin kapsamını büyütmek, korumak ve takip etmektir. Devamlılığı sağlanabilir beşerî kalkınma ise ikincil önem taşıyan sorundur, devlet ile halk arasında sürekli bir iletişim olmalı ve toplumsal kuralların oluşturulmasında yoksul insanları önceliğe alarak, yaşam kalitesi sürekli artırılmaya çalışılmalıdır. Yani bütün gelişme gayretleri insan tabanlı olmalıdır. Üçüncü temel sorun ise beşerî güvenliktir, 1994 yılında Beşerî Kalkınma Raporunda belirtilen, beşerî güvenlik iki farklı konudan oluşmaktadır. Birincisi; açlık hastalık zülüm gibi ölümcül tehditlere karşı, ikincisi ise yaşam kalitesinin kesintiye uğramaması ve buna karşı güvenliğin sağlanmasıdır (Kaynak, 2014, s.98). Sonuç itibariyle 3 boyutta birbirini tamamlayan unsurlardır. Dünyadaki tüm aktörlerin bunların sağlanması için gerekli özveriyi göstermesi gerekmektedir.

1.5.3. Fiziksel Yaşam Kalite Endeksi

Fiziksel yaşam kalite endeksi, 1970 yılının son zamanlarında ABD’de David Morris tarafından ortaya çıkarılmış bir endekstir. Bu endekse ortalama yaşam süresi, okuryazarlık oranı ve bebek ölüm seviyeleri gibi konular içerik kazandırmıştır. Bir ülkenin fiziksel yaşam kalite endeksi kişi başına düşen GSMH ile paralel olduğu düşünülmektedir. Fakat fiziksel yaşam kalite endeksi hayat kalitesinin seviyesinden çok miktarını ölçmektedir. Bu endekste; özgürlük, güvenlik, eşitlik ve insan haklarına yer verilmemektedir (Aydın, 2016, s.18).

Dünyaca kabul edilmiş evrensel bir düşünceye göre, kalkınmanın sadece gelirle ilgili olmadığı düşünülmekte ancak gelirin kalkınmanın gerçekleşmesinde önemli ölçüde bir paya sahip olduğu vurgulanmaktadır. Bireylerin yaşamlarını sürdürmede ihtiyaç duydukları temek gereksinimleri elde etmede gelir oldukça önem taşımakta olup, kalkınmanın araçlarını elde etmede en önemli araç olmaktadır. Kalkınma, yoksulluk ve yetersiz beslenme sorunlarının çözüme kavuşturulmasını tanımlamaktadır. Yaşam beklentisindeki artışlar, bebek ölüm oranlarındaki düşüşler ve okur-yazarlık oranlarındaki artışlar bu konudaki amaçlara riayet etmektedir (Özcan, 2011, s.63).