• Sonuç bulunamadı

3. TÜRKİYE’NİN KIRSAL KALKINMA DENEYİMİ

3.2. Planlı Dönemdeki Kırsal Kalkınma Çalışmaları

3.2.1. Kalkınma Planları

Kalkınmanın planlı bir yaklaşımla sağlanabileceği düşüncesinden hareketle kalkınma planları hazırlanmış ve gelişme perspektifleri belirlenmiştir. Bu planlar dayanaklarını 1961 ve 1982 anayasalarından almakta olup, dokuzuncu kalkınma planı dışında diğer planlar beş yıllık dönemler halinde hazırlanmıştır (Bakırcı, 2007).

Birinci Beş Yıllık Kalkınma Planı (1963–1967); ülkemizde köy kalkınması sorununun olduğunu ortaya koyan ilk teknik belgedir. Kırsal alanda gelişme ve kalkınma için, toplum kalkınması adıyla bir modelin uygulanması öngörülmüştür. Kırsal alanın gelişmesini sağlamak için kamu hizmetleri ile halk katılımını organize etmek ve rasyonelleştirme amaç olarak belirlenmiştir (Kayıkcı, 2005; Çeken ve Ökten, 2008).

Ekonomik hedefler yanında geniş halk topluluklarını daha yüksek bir yaşama seviyesine ve sosyal güvenliğe ulaştırmak birinci planın sosyal hedefleri arasında yer almaktadır. Bu yaklaşım planın bütüncül bir kalkınmanın gerekli olduğu vurgusunu taşıdığını göstermektedir (Bakırcı, 2007). Planda tarımda verimliliğin arttırılması, gelirin yükseltilmesi, eğitim başta olmak üzere sosyal hizmet olanaklarının genişletilmesi, istihdam olanaklarının arttırılması gerektiği savunulmuştur (Anonim, 1962).

İkinci Beş Yıllık Kalkınma Planı’nda (1968–1972); kırsal alanın sorunları geniş bir bölüm halinde ele alınmış, getirilen yeni politikalar kooperatifçiliğin gelişmesi ile “küçülen toplum birimlerinde teşebbüs gücünün geliştirilmesi” programları olmuştur. Ancak bölge planlama çalışmaları tavsiyeden öteye geçememiştir. Bu dönemde, Orman Köyleri, “özel sorunu olan köyler” olarak ele alınmış ve bu köylerin kalkındırılmaları için, kooperatifçilik ve kredi uygulamaları öngörülmüştür (Çeken ve Ökten, 2008).

Birinci planın toplum kalkınması ile köy kalkınmasını eş anlamlı gören yaklaşımı, kentsel alanları kapsam dışında bırakması ve yönetimsel sorunların nedeni ile bazı eksiklikler taşımaktaydı. İkinci planda bu eksikliklerin giderilmesine yönelik olarak “köy ve köylü sorunları” adıyla bir başlık açılmış, buna karşılık toplum kalkınması alanı oldukça daraltılarak, “küçük toplum birimlerinde teşebbüs gücünün geliştirilmesi” kapsamında düzenlenmiştir (Anonim, 1967; Günaydın, 2001).

Üçüncü Beş Yıllık Kalkınma Planı’nda (1973–1977); şehirleşmeye, kırsal alan sorunlarına, çevre sorunlarına, sektör ve alt sektör ana planlarına, il planlamalarına, kalkınma öncelikli yerlere ve toplu küçük mahalli tasarrufların değerlendirilmesi gibi kırsal alan ile ilgili konulara oldukça önem verilmekte olup, ülkemizdeki yerleşme dokusunun belirlenmesine ilişkin önlemler getirilirken, kırsal alanda da, gerek kamu hizmetlerinin, gerekse köylünün öz kaynaklarının bütünleşmesi ve rasyonelliği için Merkez Köyler Tespiti Araştırması yapılması öngörülmüştür (Anonim, 1972; Çeken ve Ökten, 2008).

Kırsal yerleşim biçiminin doğurduğu sorunların çözümünü amaçlayan Merkez Köyler, ekonomik boyutları ile bir bütün olarak içeren Köy Gelişme Merkezleri Projesi ile Kooperatifleşme olgusu, Üçüncü Beş Yıllık Kalkınma Planı kapsamında gündeme getirilmiştir (Anonim, 2009b).

Üçüncü Beş Yıllık Kalkınma Planında; kır ve kent farkının zamanla en aza indirilecek biçimde değiştirilmesinin ve kır–kent yerleşme dokusunun bir bütün olarak kalkınma ihtiyaçlarına uygun mal, hizmet, insan ve haberleşme akımını sağlayacak şekilde yönlendirilmesinin ilke olarak benimsendiği görülür. Bu çerçevede kırsal yerleşme olgusundaki dağınıklığın merkez köyler yaklaşımı ile çözümlenmesi politika olarak öngörülmüştür (Doğanay, 1993a).

Dördüncü Beş Yıllık Kalkınma Planı (1979–1983); ilk üç plana göre daha çok kapsamlı ve hacimli olup, şehirleşme sorunu vurgulanmış, gecekondu sorunlarının çözümü için kırsal alanda yaşayanların bulundukları yerlerde tutulması, bunun için de çiftçilerimizi kırsal kalkınma ve sanayi projeleri ile gelirinin arttırılması için şu araçların

kırsal alanda uygulanması öngörülmüştür: Etkin bir tarım reformu, demokratik kooperatifleşme, tarımda köylüye dönük devlet düzenlemesi ve desteği, Köy–Kentler yoluyla yeni bir üretim düzeninin kurulması. Bunun yanında bölgesel gelişme politikaları çerçevesinde bölgesel gelişmeler ile kalkınmada öncelikli yöreler üzerinde yeni tedbir maddeleri getirilmiştir (Doğanay, 1993a; Çeken ve Ökten, 2008).

Planda; geri kalmış bölgelerin, özellikle Doğu ve Güneydoğu Anadolu Bölgelerinin hızla gelişmesini sağlamak amacıyla, bu bölgelere ait sorunlar bir bölge gelişme anlayışı çerçevesinde topluca ele alınacağı, gelişmeyi başlatacak ve gelişmenin temel unsuru olacak büyük projelerin hazırlanması ve mevcutların hızla uygulanmaları birer itici güç olarak değerlendirileceği belirtilmektedir. Ülke ekonomik coğrafyasını geri kalmış yörelerin lehine geliştirmeyi sağlamak amacı ile sanayinin kalkınmada öncelikli yörelere götürülmesine ağırlık verilerek gerekli önlemlerin alınacağı vurgulanmaktadır (Anonim, 1978a: 294).

Beşinci Beş Yıllık Kalkınma Planı’nda (1985–1989); “Köye Götürülen Hizmetler” ve “Bölge Planlaması” bölümlerinde; kırsal alanda yaşayanların gelirini arttırmak, sosyal ve kültürel gelişmelerine katkıda bulunarak kalkınmalarına hız kazandırmak amacıyla Entegre Kırsal Kalkınma Projeleri uygulanması öngörülmüştür. Plan kapsamında başta Doğu ve Güneydoğu Anadolu Bölgeleri olmak üzere kalkınmada öncelikli yörelerin kalkındırılması ve böylece bu bölgeler ile diğer bölgeler arasındaki gelişmişlik farkının zaman içinde azaltılması yönündeki ilke ve politikalarla kırsal alan ve kırsal sanayi sorunlarına da değinilmiştir (Doğanay, 1993a; Çeken ve Ökten, 2008).

Planda kırsal yerleşmelere yönelik özel bir düzenleme yer almamış, merkez köylere yönelik kısa vurgular ile yetinilmekle birlikte, kırsal kalkınmanın sağlanması amacıyla alternatif faaliyetlerin oluşturulmasına yönelik olarak geleneksel köy el sanatlarının teşvik edilerek, destekleneceğine vurgu yapılmıştır (Anonim, 1984).

Altıncı Beş Yıllık Kalkınma Planı’nda (1990–1994); yerleşme, şehirleşme, bölgesel gelişme ve kalkınmada öncelikli yöreler ile kırsal alana götürülecek hizmetler bölümlerinde bir önceki plan dönemindeki yaklaşık aynı önlemler yer almıştır. Bu bağlamda, dünyadaki hızlı yapısal değişimlere ayak uydurmak ve ortaya çıkan rekabet ve uluslararası bağımlılık sürecinde çağı yakalamak için köklü değişim ve toplumsal dönüşümlerin yaşanacağı bir dönemi içereceği yaklaşımı benimsenmiştir (Çeken ve Ökten, 2008).

Ayrıca bu planda ormancılık ve orman köylerine (OR–KÖY) ilişkin olarak; ormanların genişletilmesi, orman köylüsünün kalkındırılmasına yönelik teknik ve mali tedbirler ile özel orman kurulmasıyla ilgili teşvikler yer almaktadır (Anonim, 1989).

Yedinci Beş Yıllık Kalkınma Planı’nın (1996–2000); uygulanmaya konulduğu dönem küreselleşme olgusunun dünya gündemine girdiği, her alanda olduğu gibi tarımsal ve kırsal alanlarda da bu olgunun etkilerinin açıkça hissedildiği bir dönem olmuştur. Yedinci Beş Yıllık Kalkınma Planı, dünyadaki hızlı yapısal değişimler ve bunların ortaya çıkardığı rekabet ve uluslararası bağımlılık sürecinde Türkiye’nin çağı yakalamak için köklü yapısal değişim ve toplumsal dönüşümlere zorlandığı bir ortamda hazırlanmıştır (Anonim, 1995).

Yedinci planda kırsal kalkınma ve kırsal alan faaliyetlerine ilişkin yaklaşım ve stratejiler belirgin biçimde geri planda kalmıştır. Planda kırsal kalkınmaya ilişkin ifade edilen görüşler kırsal altyapı başlığı altında sıralanmıştır (Bakırcı, 2007).

Sekizinci Beş Yıllık Kalkınma Planı (2001–2005); kırsal altyapı hizmetlerinin yaygınlaştırılması ve etkinliğinin artırılmasında merkezi kamu kuruluşları, yerel yönetimler ve sivil toplum örgütlerinin eşgüdüm içerisinde çalışmalarının sağlanması kararlarını içermekte, yeterli ve sağlıklı içme suyu olmayan köyler içme suyuna kavuşturulacağı, kırsal kanalizasyon şebekeleri çevre sağlığı açısından risk taşıyan yöreler ile turistik yörelerde yaygınlaştırılacağı belirtilmektedir (Bakırcı, 2007).

Köy yollarının bakım, onarım ve kar mücadelesi çalışmalarının, bu hizmetlerden faydalanan köylerin katılımı ile veya kurdukları kooperatif, birlik ve diğer organizasyonlar tarafından yapılmasını sağlayacak düzenlemelerin gerçekleştirileceği vurgulanmaktadır (Kayıkcı, 2005).

Plan döneminde kaynakların etkin kullanımı ilkesi çerçevesinde ekonomik, sosyal, çevresel ve uluslararası gelişmeler boyutunu bütün olarak ele alan örgütlü, rekabet gücü yüksek, sürdürülebilir bir tarım sektörünün oluşturulmasını hedefleyen Tarım Stratejisi (2006–2010) hazırlanmıştır (Anonim, 2004b).

Dokuzuncu Kalkınma Planı’nda (2007–2013); “Bölgesel Gelişmenin Sağlanması” ile ilgili olarak şu tespit yer almaktadır; Ülkemizde, gerek kırsal ve kentsel yerleşim birimleri, gerekse bölgeler arasındaki sosyo-ekonomik yapı ve gelir düzeyi dengesizlikleri önemini korumaktadır. Mevcut fiziki ve sosyal altyapı ile kentlerin sunduğu istihdam olanakları yoğun göç hareketlerinin yarattığı nüfus baskısını karşılamakta yetersiz kalmaktadır. Bu yapı, bölgelerin, sorunlarına ve potansiyellerine

göre farklılaştırılmış tedbirleri içeren bütüncül bir bölgesel gelişme politikasını gerekli kıldığı belirtilmektedir (Anonim, 2006a).

Kırsal kalkınma sadece tarıma dayalı olmaktan ziyade iletişimden eğitime, doğal kaynaklardan istihdama kadar çok kapsamlı bir politika alanı olmalıdır. Dolayısıyla Dokuzuncu Kalkınma Planı Kırsal Kalkınma Politikaları Özel İhtisas Komisyonu Raporunda da belirtildiği üzere, kalkınmadan anlaşılması gereken; insanların insanca yaşam koşullarına erişim olanaklarının artması, gelir dağılımının iyileşmesi, gelir düzeyinin yükselmesi, sosyal ve kültürel alanlarda yerele uygun gelişmelerin sağlanması, doğal kaynakların korunarak kullanılması ve zenginliklerin bireyin hayatına yansıma sürecidir. Bu süreçte kırsal bölgelerin farklı sorunları ve farklı ihtiyaçlarının olduğu özellikle dikkate alınması gereken bir husustur. Bu nedenle kırsal bölgeler için strateji geliştirirken bu farklılıkların göz önüne alınması bir zorunluluktur (Örnek, 2007).

Onuncu Kalkınma Planı’nın (2014–2018); temel amaçları şehirlerin ve kırsal alanların kendine özgü koşul ve niteliklerine göre, daha iyi iş fırsatlarını ve yaşam ortamlarını sunabilir hale getirilmesi olarak belirlenmiştir. Bu amaç doğrultusunda, ülke genelinde birtakım öncelikli hedefler belirlendiği görülür. Bu hedefler; sosyo-ekonomik

uyumun güçlendirilmesi ve topyekûn kalkınmanın sağlanması için bölgesel gelişmişlik farklarının azaltılması, bölge ve şehirlerin potansiyelleri kapsamında ekonomik tabanların genişletilerek rekabet güçlerinin geliştirilmesi, yerleşimlerde temel yaşam kalitesi standartlarının oluşturulması, düşük gelirli bölge ve şehirler başta olmak üzere ulaştırma, lojistik ve iletişim altyapısının iyileştirilmesi, piyasalara ve kamu hizmetlerine erişimin kolaylaştırılması, gelişmiş bölge ve şehirlerin küresel ekonomiyle bütünleşmesini güçlendirecek politikaların uygulanması olarak sıralanabilir (Anonim,

2013a: 29).

Türkiye’nin kırsal kesime yönelik kalkınma politikaları ve uygulamaları konusundaki ulusal kapasitesinin onuncu kalkınma planı hedefleri doğrultusunda kırsal kalkınma politikalarının daha yönetilebilir bir yapıya kavuşturulması amacıyla Ulusal Kalkınma Stratejisi (2014–2020) hazırlanmıştır. Bu belgede kırsal kalkınma faaliyetlerinin tasarımı, uygulaması, koordinasyonu ve izleme-değerlendirme süreçleri bakımından başvurulması gereken hususlar belirlenmektedir.

2014-2020 yıllarını kapsayan Ulusal Kırsal Kalkınma Stratejisi’nde kırsal kalkınma politikalarına ilişkin tasarım ve uygulama tecrübeleri gözetilerek, Türkiye’de tüm kırsal kalkınma faaliyetlerinde uygulanması önerilen birtakım ilkeler belirlenmiştir.

Bu ilkeler; (1) Devamlılık–sürekli kılınması, (2) İşbirliği–tüm kesimlerin ortaklığı, (3)

Kapsayıcılık–her toplumsal grubu kapsama, (4) Katılımcılık–geniş katılım ve işbirliği,

(5) Kurumsallaşma–yönetimsel örgütlenme, (6) Tamamlayıcılık–eşgüdüm

organizasyon verimlilik, (7) Yenilikçilik–değişikliklere açık olmak, (8) Yerellik–yerel özelliklerin ön plana çıkarılması, (9) Yerindelik–idari organizasyon ve yasal çerçeve,

(10) Yeşilcilik–doğal kaynak ve değerlerin korunması, (11) Yönetişim–karar alma ve

verme süreçlerinde eşgüdüm biçiminde ifade edilmektedir (Anonim, 2014b: 22).

Benzer Belgeler