• Sonuç bulunamadı

3.4. TCMB’nin Uyguladığı Geleneksel Olmayan Para Politikaları ve Finansal

3.4.3. Kaldıraca Dayalı Zorunlu Karşılıklar

Türkiye, cari açığının milli gelire oranının yüksek olduğu bir ülkedir. Bu sebeple dış risklere duyarlı olan Türkiye ekonomisinin, küresel dengesizliklere karşı kırılgan bir yapısı vardır. Türkiye ekonomisinin bu kırılgan yapısını azaltmak için finansal istikrarın sağlanmasının daha fazla önem kazanması ile birlikte 2010 yılının sonlarında fiyat istikrarının yanında finansal istikrarı da kapsayacak yeni para politikaları geliştirilmiştir (TCMB, 2013: 2).

Basel II sermaye yeterlilik oranı, geleneksel olmayan para politikaları için bankaların toplam risk ağırlıklı varlıklarının öz kaynaklarına oranı ile ölçülmektedir.

27 http://www.tcmb.gov.tr/wps/wcm/connect/TCMB+TR/TCMB+TR/Main+Menu/Para+Politikasi/ Interaktif+Grafikler/Cari+islemler+dengesi (erişim: 25.11.2017)

Fakat risk ağırlıkların hesaplanması yöntemlerinden dolayı bazı dönemlerde makro finansal riskler için yetersiz kalmaktadır. Bu sebeple yüksek borçlanmadan kaynaklanan risklerin birikmesinin sınırlanması için Basel III çerçevesinde ana sermayenin aktifler ve de belirli dikkate alınmayan oranlarıyla bilanço dışı kalemler toplamına bölünmesi ile bulunan ve riskli kaldıraç oranının Basel II sermaye yeterlilik oranıyla beraber kullanılması gündeme gelmiştir. (Ana Sermaye (Pasif Toplam + Bilanço Harici Kalemler)) (TCMB, Bülten 2013: 5).

2013 yılının son çeyreğinde TCMB bu politika ile kaldıraç oranı ortalaması %3 ile %3,5 Aralığında kalan bankalardan 2014 yılından beri 1-2 puan aralıklarında ilave zorunlu karşılık yükümlülüğü getirmiştir (Oskay, 2017: 14). Banka sektörünün borçlarını limitlendirerek şoklara dayanabilme seviyesini artırmayı amaç edinen kaldıraca dayalı zorunlu karşılıklar, 2017 yılı haziran ayına kadar, sektörün kaldıraç oranı aşağıda yer alan şekil-8’de gösterildiği gibi yüzde 7,5 civarında gerçekleşmiştir. Nisan ve Haziran dönemindeki verilere göre sektörünün kaldıraç oranı, asgari oran Basel III düzenlemesindeki belirlenenlere göre yüzde 3 civarında iken, TCMB uygulamasında 2015 yılı son üççeyreğinin de yüzde 5’in üzerine çıkmış olması TCMB’nin istikrarlı bir seyir izlediğinin göstergesidir.

Şekil-7: Kaldıraç Oranının (KO) Dağılımı

Kaynak: TCMB, 2017 raporu

İlk olarak 2013 yılında izleme amacıyla uygulamaya konulan ve ilave olarak zorunlu karşılıklar oranı ağırlığının kademeli olarak genişletilmesi öngörülmektedir. Aynı zamanda kaldıraç oranı aylık finansal tablolardaki veriler üzerinden

hesaplanmaktadır. TCMB politikasına ait olan kaldıraç oranı, ana sermayenin aşağıda bulunan kalemleri bölünmesi ile bulunur. Bunlar:

• Pasif toplam tutarı

• Gayri nakdi kredi ve yükümlülükler • Cayılamaz taahhütlerin tutarı

• Cayılabilir taahhütlerin 0,1 katsayısıyla çarpımı sonucu elde edilen tutar Türev finansal araçlara ait taahhütlerin her birinin kendi kredi dönüşüm oranı ile çarpılmasıyla bulunan tutar (TCMB, Bülten 2013: 5).

3.4.4. Rezerv Opsiyon Mekanizması

TCMB 2011’e 10 sayılı zorunlu karşılıklar hakkındaki yayınladığı değişiklikle, bankalara TL yükümlülükleri için ayrılması gereken ZKO %10 oranına kadar olan bölümünün dolar veya Euro türünden temin edilmesi imkânıdır. Buna ilaveten bankacılık sisteminde esneklik sağlamak için kıymetli madenlerin depo hesaplarının tutulması gereken ZK tamamına yakın kısmıyla kıymetli madenlerin depo hesapları hariç yabancı para yükümlülükleri için tesis edilmesi şart olan zorunlu karşılıkların %10 kadarının Merkez Bankası gözetiminde ‘standart altın’ cinsinden tutulabilmesine olanak sağlamıştır.

Rezerv Opsiyon Mekanizması (ROM) zorunlu karşılıklar uygulamasına yeni bir perspektif getirmiştir. Aslen ROM sermaye hareketlerindeki aşırı hareketlenmenin makro ekonomik ve finansal istikrarda oluşan olumsuz etkiyi azaltmak için geliştirilmiştir. ROM politikası ile bankalar, TL zorunlu karşılıklarının bir kısmını yabancı para veyahut altın cinsinden tesis edilmesi imkânı tanınmıştır. Bu imkân Rezerv Opsiyon Oranı (ROO) olarak belirlerken, zorunlu karşılık başına TL temin edilecek yabancı para veya altının karşılığının belirlenmesi katsayısına ise Rezerv Opsiyon Katsayısı (ROK)olarak tanımlanır (Vural, 2013, s.69-70).

ROM, finans sisteminde daha düşük bir giderle ve kalıcı bir politikayla ülke parası ihtiyacının karşılanmasını sağlamıştır. Aynı zamanda ROM, döviz rezervlerinin desteği ve zamanında etkili kontrolü ile altının ekonomiye kazandırılması amacıyla kullanıldığı için önemli bir uygulamadır (Serel ve Özkurt, 2014, s.63). ROM’ların otomatik dengeleyici özelliğinin sağlamlaştırılması ve gerek

duyulan döviz likiditesinin karşılanması için ROK’lar da teknik ayarlamalar yapılmıştır.

Bankalarda belirlenen imkân dilimlerine göre TL yükümlülükleri için belirlenmesi gereken zorunlu karşılıkların en fazla %60 ABD doları ve en fazla %30’unu standart altın cinsinden tesis edebilirler.

2011 yılından bu yana hem bankalar hem de finansman şirketlerinin çoğu ROM politikasını kullanmaya devam etmişlerdir. Böylece döviz kullanım oranı %92,5 olarak gerçekleşmiştir.

Şekil-8: Döviz Tesis İmkânına Göre ROM’lar

Kaynak: TCMB, 2018: 5

Ülkedeki tasarrufların altından oluşan kısmının ekonomiye kazandırılması ve de rezervlerin artırılması hedefiyle, 2016 yılı Kasım ayıyla birlikte, mevcut ROM’lara ilave olarak yüzde beşlik yeni dilim eklenmiştir. Bu eklenen dilime yurt içinde yerleşik bulunanlardan 3 Ekim 2016 tarihinden beri toplanacak işlenmiş veya hurda altının kabul edilmesi kararı alınmıştır (TCMB, 2016 Raporu: 43). 2018 yılında altın kullanım oranı %92,1 olarak gerçekleşmiştir. Bankalar politika ile standart altın elde edebilmektedir. 2018 yılında altın imkânının kullanım oranı %77,9 oranında gerçekleşmiştir.

Ülkedeki tasarrufların altından oluşan kısmının ekonomiye kazandırılması ve de rezervlerin artırılması hedefiyle, 2016 yılı Kasım ayıyla birlikte, mevcut ROM’lara ilave olarak yüzde beşlik yeni dilim eklenmiştir. Bu eklenen dilime yurt

içinde yerleşik bulunanlardan 3 Ekim 2016 tarihinden beri toplanacak işlenmiş veya hurda altının kabul edilmesi kararı alınmıştır (TCMB, 2016 Raporu: 43). 2018 yılında altın kullanım oranı %92,1 olarak gerçekleşmiştir. Bankalar politika ile standart altın elde edebilmektedir. 2018 yılında altın imkânının kullanım oranı %77,9 oranında gerçekleşmiştir.

Şekil-9: Altın Tesis İmkânını Göre ROM’lar

Kaynak: TCMB, 2018: 5

Yastık altı olarak tanımlanan hurda altınların yatırımcılar açısından depolama, güvenlik ve fırsat maliyetleri bulunmaktadır. Çünkü yastık altı altınların belirli bir getirisi yoktur. Bunların ekonomiye kazandırılması ve yatırımcılara ek gelir getirmesi amacıyla bankalara hurda altın alma şartı 03.10.2016 yılında getirilmiştir. Nisan 2017 tarihi itibariyle 322 milyon TL değerinde 2,2 ton hurda altın tesis edilmiştir. Hurda altından yararlanan banka sayısı 10 ve kullanım oranı ise yüzde 6,8 iken yukarıda şekil-9’da da gösterildiği gibi 2018 yılında %48,1 olarak gerçekleşmiştir (TCMB, 2017: 43 ve TCMB, 2018: 5).