• Sonuç bulunamadı

1. BÖLÜM: HALK HİKÂYELERİNDE MİTOLOJİK KAHRAMANLAR…

1.1. Asıl Kahraman

1.1.4. Kahramanın Yolculuğu

Hikâyeler, kahramanın yolculuğu etrafında şekillenmiştir. İncelenen hikâyelerin çoğunda kahraman, pir elinden aşk badesi içer ve sevgilisini aramak için yolculuğa çıkar. Bu yolculukta kahraman, birçok engelle karşılaşır. Bu engelleri koruyucuları sayesinde başarıyla atlatan kahraman, sevgilisine kavuşur.

Hikâyelerde, kahramanın yola çıkış nedenleri ve yolculuğu sırasında başından geçenlerle şamanın ayin sırasında yaptığı yolculuk arasında bazı benzerlikler vardır. Şaman, dünyalar arasında seyahat ederken, yolda hem onu engelleyen hem de yardım eden varlıklarla karşı karşıya gelir. Bununla birlikte, yolculuğu sırasında şamanın birçok yetenek ve özelliğe sahip olması gerekir. Hikâye kahramanlarının da tıpkı şaman gibi yolculuğu sırasında kendisine engel olmak isteyen varlıklarla karşılaştığı ve olağanüstü güçlerden yardım aldığı gözlenmiştir. Ayrıca kahramanların da şamanlar gibi birçok yetenekle donatılmış olduğu görülür. Ancak şamanların yolculukları yer altına ve yer üstüne doğru olurken, hikâyelerde kahramanların yolculukları yeryüzünde olmaktadır. Yani hikâyeler, realist çizgiye daha çok yaklaşmıştır.

Hikâyelerde geçen yolculuk temasına ve bu yolculukta kahramanın başından geçen olaylara örnek olarak “Kirmenşah” hikâyesi verilebilir.

“Kirmenşah” (Alptekin, 1999) hikâyesinde pir elinden bade içen Kirmenşah, sevgilisini aramak için Herat’a gitmek üzere yola çıkar. Yolda birçok engelle karşılaşan Kirmenşah, pirin yardımıyla bu engelleri aşar ve Herat’a ulaşır. Bu arada dev, Kirmenşah’ın sevgilisi Mahperi’yi kaçırmıştır. Kirmenşah,

Mahperi’yi bulmak için Kaf dağına doğru yola çıkar. Ancak Kaf dağına Kirmenşah’tan başka kimse gidememektedir. Pir bile bir noktadan sonra gidememektedir. Bu yol zorlu bir yoldur. Kahraman, birçok engelle karşılaşır;

fakat pir ve Davutoğlu Süleyman’ın yardımlarıyla Kaf dağına ulaşır. Devi kendi kılıcıyla öldürür. Bir engel de amcaoğullarıdır. Fakat Kirmenşah’ın atı, ona yardımcı olur. Sonunda Kirmenşah ile Mahperi birbirine kavuşur.

Burada görüldüğü gibi kahraman, olağanüstü güçlerle donatılmıştır.

Yolculuğu sırasında engellerle karşılaşır; fakat pir ve atı ona yardımcı olarak, onun engelleri aşmasını sağlarlar. Şamanlara da yolculuğu sırasında koruyucu varlıklar yardım eder. Yine hikâyede olduğu gibi, şamanın da atı yolculuğu sırasında ona yol gösterir ve yardımcı olur.

Bu hikâyede ayrıca herkesin gidemediği, pirin bile belli bir yere kadar gidebildiği bir mekândan söz edilir. Bunun örneği Şamanizm’de de görülmektedir. “Şamanlar seçilmiş kişilerdir ve bu nitelikleriyle, topluluğun öteki üyelerinin ulaşamadığı bir kutsal alana erişebilirler.” (Eliade, 1999: 26).

Altay Şamanları, yeraltı yolculuğu sırasında ormanlar, yüksek dağlar, araziler geçerler ve buralarda ölmüş şamanların kemiklerinden oluşmuş yığınları görürler (Çoruhlu, 70). Bu kemikler, başarısız olup kötü ruhlara yenilen şamanların kemikleridir. Burada incelenen hikâyelerde de kahraman, çıktığı yolculukta yolu üzerinde kuru kafalara, insan kemiklerinden oluşmuş yığınlara ya da kafatasından yapılmış kulelere rast gelir. Bunlar, kahramanın yolunun üzerinde bulunan, kimseye yol vermeyen, ülkelerden haraç alan, olağanüstü gücü olan Arap kılıklı kızların öldürdüğü insanların kafataslarından yaptıkları kulelerdir. İncelenen hikâyelerden “Şah İsmail”,

“Elif ile Mahmut”, “Bey Böğrek” hikâyeleri buna örnek olarak verilebilir.

Burada yol üzerinde insan öldüren engeller, şamanların da ölümüne sebep olan kötü ruhlar olduğu söylenebilir.

Hikâyelerde kahramana engelken, daha sonra ona yardımcı ve sevgili olan kızlar, şamanın yolculuğu sırasında ona yardım eden gökte yaşayan

kızlara da benzetilebilir. Bu konu “Kahramanın Sevgilileri” bölümünde işlenecektir.

Hikâyelerde, kahramanı yolculuğu sırasında engelleyen tiplerden biri de “küp uçura karı”, “cadı”, “yaşlı kadın” gibi adlar alan kadındır. Kahramana kötülük yapmak isteyenler cadıya başvurur; böylece cadının olağanüstü gücü sayesinde kahraman zor duruma düşer. “Tahir ile Zühre”, “Asuman ile Zeycan” hikâyeleri buna örnek verilebilir. (bkz. Arap Köle, Cadı, Dev) Yine ana, baba, Arap da engelleyici bir unsur olarak hikâyelerde yer almaktadır.

Hikâyelerde Keloğlan, yardımcı tip olarak görülmektedir. Örneğin

“Tahir ile Zühre” (Türkmen, 1998: 226) hikâyesinde Keloğlan, Zühre’den Tahir’e haber getirir. “Hurşit ile Mahmihri” (Sakaoğlu, 1996: 68) hikâyesinde ise, haramilerin Mahmihri’ye zarar vermelerini engellemek için, Keloğlan bir rüya anlatarak onları aldatır. Yine çobanlar, yaşlı kadınlar ve hayvanlar da hikâyelerde kahramana yolculuğu sırasında yardım eden yardımcı tip olarak görülürler.

Görüldüğü gibi hikâyelerde, kahramanın yolculuğu sırasında kendisine engel olan kişiler bulunduğu gibi, ona yardımcı olan kişiler de bulunmaktadır. Bu kişiler, şamanın yolculuğu sırasında ona yardım eden iyi ruhlara ve engelleyen kötü ruhlara benzetilebilir. Ayrıca yardımcı kişileri, Türk inanışlarında yer-su ruhlarına; engelleyici kişileri ise Erlik ve zümresine benzetebilmek de mümkündür.

Mircea Eliade’nin de belirttiği gibi:

“tanrılar kendi adlarıyla işin içine karışmazlarsa da, görünümleri, kahramanın koruyucularının, düşmanlarının ve arkadaşlarının figürlerinde hala belirmektedir. Kamufle edilmişlerdir ya da daha iyisi düşmüşlerdir ama görevlerini yapmayı sürdürürler.”

(Eliade, 2001: 244)

Ayrıca kahramanın yolculuğu ile erginlenme süreci arasında da bir ilişki kurulabilir. Campbell’e göre, kahramanın mitolojik macerasının yolu,

geçiş ayinlerinde sunulan formülün büyütülmüş halidir: Ayrılma, erginlenme, dönüş (41). Bu söz konusu ayrılma, erginlenme ve dönüş evreleri kahramanın kendi bölgesine ait mikrokozmik bir zafer elde etmesine yardımcı olur (49).

Campbell, erginlenme törenlerini toplumun yaşamında oldukça önemli bir yer kaplayan geçiş ayinleri denen şeylerin (doğum, ad verme, ergenlik, evlilik, ölüm vb. ayinleri) zihnin geride bırakılan alışkanlıklarından, bağlarından ve yaşam düzenlerinden koparıldığı, biçimsel ve genellikle oldukça şiddetli kesip biçme alıştırmalarıyla öne çıktığını belirtir. Ayrıca Campbell, daha sonra da yaşam macerasını yeni durumun biçimlerine ve uygun hislerine katmak üzere tasarlanmış ayinlerin uygulandığı kısa ya da uzun kapanma döneminin geldiğini; böylece sonunda normal dünyaya dönme zamanı geldiğinde, erginlerin yeniden doğmuş kadar iyi olacaklarını belirtir (20-21).

Hikâye kahramanlarının serüvenleri de, erginlenme sürecine benzetilebilir. Kahraman, yukarıda da verildiği gibi, bade içerek yolculuğa çıkar. Bade, onun yolculuğa çıkmasında önemli bir yer tutar. Çünkü bu sayede kahraman, bir kıza aşık olmuştur ve onu elde etme düşüncesindedir.

Böylece “ayrılma” gerçekleşir. Kahramanın yolculuk boyunca yaşadığı serüvenler “erginlenme” senaryosuna benzetilebilir. Çünkü kahraman, yolculukta karşılaştığı engelleri aşarak daha da güçlenmiştir. Sonuç olarak da kavuştuğu kızı alarak ülkesine dönen kahraman, Campbell’in de belirttiği gibi, “dönüş”ü yaşamıştır. Ancak hikâyelerde, masallarda olduğu gibi, dönüşle macera bitmemektedir. Bazı hikâye kahramanları, dönüşle ikinci bir maceraya da atılmaktadırlar. Bu macerasında kahraman, babasıyla da mücadele etmektedir. Fakat sonuçta kahraman, babasını da yenerek mutlu sona ulaşır.

Ayrıca Campbell’in de belirttiği gibi, erginlenme süreçlerinde nasıl kahraman eski alışkanlıklarından, yaşam düzeninden ayrıldıysa; hikâye

kahramanı da yolculuğa çıktığında eski düzenini bırakır. O artık tam bir kahramandır.

Evrim Özünel de “Masal Mekânında Kadın Olmak” adlı eserinde, masal kahramanlarının yola çıkışlarının ardından geçirdikleri erginleme süreçleri ve geçiş dönemlerini, birey olma ve yeni bir aile oluşturma emelleriyle açıklanabilir nitelikte olduğunu; masal kahramanlarının toplum tarafından kabul gören iktidar simgelerini elde etmeleriyle, birey olma süreçlerini tamamladığını belirtir (129). Evrim Özünel’in masal kahramanları için değindiği bu konu, hikâye kahramanlarına da uygulanabilir. Zira hikâye kahramanlarının da yola çıkışları, birey olma ve yeni bir aile kurma isteğiyle açıklanabilir. Bunun da toplum tarafından kabul görmesi önemlidir.

Mircea Eliade de, masalın bir başka düzlemde ve başka yollarda, örnek oluşturacak inisiyasyon senaryosunu yinelediğine şu şekilde değinir:

“olağanüstü masal, son derece ciddi ve sorumluluk taşıyan bir serüven yapısındadır; çünkü sonuç olarak bir inisiyasyon senaryosuna indirgenir: İnisiyasyonla ilgili sınamalara (canavara karşı savaşmalar, görünüşte aşılamayacak olan engeller, çözülmesi gereken bilmeceler, yerine getirilmesi olanaksız işler vb.), Cehenneme inişe ya da Göğe yükselmeye veya ölüme ve dirilmeye (zaten ikisi de aynı anlama gelir), Prensesle evlenmeye her zaman rastlanır.” (2001:

245).

Bu bağlamda Mircea Eliade, inisiyasyonun simgesel bir ölüm ve bir dirilme aracılığıyla, bilgisizlik ve olgunluğa erişmemişlikten yetişkin insanın akıl çağına geçiş olduğunu belirtir (2001: 248).

Burada da görüldüğü gibi, masallar gibi hikâyeler de bir inisiyasyon senaryosuna indirgenebilir. Çünkü Eliade’nin de belirttiği gibi hikâyelerde de kahramanların yolculuklarında inisiyasyon ile ilgili sınamalar, yani aşılması oldukça zor engeller, ölüp dirilme, sonunda padişahın kızı ile evlenme görülür.