• Sonuç bulunamadı

Kafkasya İktisadi Faaliyetleri Üzerine Siyasi Çekişmeler

1.2. SÂSÂNÎLER DÖNEMİNDE İRAN'IN İKTİSADİ YAPISI

2.1.7. Kafkasya İktisadi Faaliyetleri Üzerine Siyasi Çekişmeler

Kafkasya28, Roma ve Sâsânî devletleri arasında sürekli el değiştiren

coğrafyalardan biridir. Bulunduğu konum itibariyle Doğu ve Batı arasında bir köprü vazifesindedir. Hazar Denizi’nin kuzeyinde Orta Asya’nın batısında yer almaktadır. Kıymetli bir yerde bulunması sebebiyle eskiçağlardan beri sık sık çeşitli milletlerin güç savaşlarına şahitlik etmiştir. Birçok milletin egemenliğine girmiştir. Bu topraklar VII. yüzyıla kadar Sâsânî ve Bizans arasında uzun yıllar askeri, siyasi, ticari, dini vb. mücadelelerin geçtiği bir bölgedir (Toumanoff, 1971: 27). Fakat diğer konularda da olduğu gibi Kafkasya üzerinde de bir tarafın net üstünlüğü görülmemektedir. Özellikle güneydeki sınırlar iki devlet arasında sık sık el değiştirmiştir. Bölgede yaşayan Ermeniler ve Gürcüler kimi zaman Sâsânîlere karşı Bizans’ın yanında yer alırken kimi zaman birbirleriyle mücadele etmişlerdir.

Büyük Roma İmparatorluğu Kafkasya’ya doğrudan egemen olmak yerine daha çok asker ve idari anlamda yönetmeyi uygun görmüştür. Constantinos zamanında sınırlar çok fazla genişlememesine rağmen Armenia M.S. 279’da Sâsânî egemenliğinden alınmıştır. Kafkasya’nın iki önemli bölgesi vardır: Armenia ve İberya. Armenia29bölgesi M.Ö. III. yüzyılda Fırat nehrinin kuzeybatısı (Küçük Armenia), güneybatısı (Büyük Armenia) ve Sophene olarak üç kısma bölünmüştür. Bölge orman ürünleri ve maden bakımından zengindir. Aynı zamanda askeri ihtiyacı karşılamak için ciddi bir genç nüfusa ve stratejik kale, geçit ve ticaret yollarına sahiptir. Roma Ermeni yerel yöneticisi olan

nakhararlar sayesinde siyasi ve askeri çıkarlarını korumuşlardır. Yerel krallar sayesinde

Sâsânîlere karşı Kafkas sınırlarını kontrol altında tutmaya çalışmışlardır (Honigmaann, 1970: 4).

Nakhararlar bölgenin hâkimiyetinde ciddi derecede söz sahibidirler. Kendi aileleri içerisinde iktidar mücadelesini yaşarken bazıları Sâsânî bazıları Roma tarafını tutarak iki devlet arasındaki mücadeleleri daha da kızıştırmışlardır. Bunlara bir örnek IV. yüzyıl sonlarında yaşanmıştır. Roma kralı I. Theodosius (379-395) ile Sâsânî hükümdarı III. Şapur (383-388) mücadeleler sonucunda Armenia topraklarını kendi aralarında taksim

28Hazar Denizi ve Karadeniz arasında yer alan bölgedir. İran, Mezopotamya ve Anadolu’nun doğusunda

bulunmaktadır. Ortalama yükseltisi fazla ve yüksek dağlarla çevrilidir fakat çeşitli yol güzergâhları ve geçitleriyle stratejik bir yerde konumlanmıştır. “Kafkasya”, DİA, C.XXIV, s.157-58.

etmişlerdir. Doğu kısmı Sâsânî idaresinde satraplıklara ayrılmıştır. Batı toprakları Roma İmparatorluğuna geçmiştir. 387’deki antlaşmadan 532’de I. Iustinionus dönemine kadar

nakhararlar batı topraklarında imparatorluğun vasalı olmuşlardır (Toumanoff, 1971:

117).

I. Iustinionus imparatorluğu sırasında batıda Germenlerle mücadele ettikten sonra yönünü doğuya Sâsânîlere yöneltmiştir. Bizans tarihinde I. Iustinionus dönemi Kafkaslar politikasına ağırlık verilen bir dönemdir. Doğu sınırını güvence altına almak isteyen Iustinionus, Armenia bölgesinde idari ve askeri yenilikler yapmıştır. Magister

militum per Armeniam adlı askeri komutanlık kurmuştur. Bu askeri birlikle imparator

bölgenin savunmasını sağlamıştır (Preiser ve Kapeller, 2004: 348). Aynı zamanda I. Iustinionus bölgeyi Sâsânî etkisinden kurtararak Bizanslaştırmaya yönelmiştir. Yerel yönetici nakhararları ve ailelerini görevden alarak yerlerine Bizanslı memurlar atadı. Fakat bölgede uzun yıllar hâkimiyet sağlayan bu aileleri tamamen ortadan kaldırmayı başaramamıştır (Tezcan, 2012: 242). İmparatorluk egemenliğini ve iktidarını Kafkasya’da sağlamlaştırmak için Hıristiyanlık dininden de faydalanmayı tercih etmiştir. Bizans-Sâsânî arasında Kafkaslar üzerine mücadeleler genellikle Armenia coğrafyasında gerçekleştiğinden dolayı Armenia halkı bu durumdan fazlasıyla etkilenmiş parçalara bölünerek uzunca bir zaman böyle yaşamışlardır (Bala, 1927: 20).

Kafkasya coğrafyası üzerine Sâsânî-Bizans siyasi ve askeri çekişmeleri V. ve VI. yüzyılda canlılığını korumuştur. 533’de I. Iustinionus, Sâsânî hükümdarı I. Hüsrev Anuşirvan’la “Sonsuz Barış” yapmıştır. Antlaşmayı I. Hüsrev kısa süre sonra bozup Karadeniz’in doğu kıyısındaki Lazika (Batı Gürcistan) bölgesini ele geçirmiş ve Armenia ile İberia bölgelerini de tahrip etmiştir. Böylece antlaşma da bozulmuştur. Bizans ve Sâsânî mücadelelerinde Kafkaslarda bulunan Lazika bölgesi önemli bir konumda idi. Karadeniz’in güneydoğu ucunda yer alan, yarı özerk olan, Kalkhis diye de adlandırılan bir krallıktı. Lazika kralı Gobazes Bizans’ın vasalıydı. Iustinionus’un bölgeye göndermiş olduğu bir temsilci, bölgeyi imparatorluk tekeline dönüştürmeye çalışınca halkın tepkisiyle karşılaştı. Kral Gobazes bu durum karşısında Sâsânî hükümdarı I. Hüsrev’den yardım istemek zorunda kaldı. Lazika yoksul bir krallıktı fakat stratejik bir konumu vardı. Sâsânîler Lazika’yı bir köprü olarak kullanıp Karadeniz üzerinden Bizans’ı zor durumda bırakabilir ve özellikle Hunlarla iş birliği içerisine girebilirdi. Hedefini gerçekleştirmek isteyen I. Hüsrev 541 baharında Lazika’ya girerek Bizans’a saldırdı. Her iki tarafın

mücadelesinde üstün gelen Sâsânîler oldu. Önemli bir liman şehri olan Petra şehrini ele geçirdiler (Norwich, 2013: 189). Bizans’ın komutanı Belisarios ordunun başında Sâsânîler üzerine yürüdü. Nisibis (Nusaybin) yakınlarındaki İran bölgesinden geçip Mezopotamya’ya yöneldi. Sisaurani’yi ele geçirdi. Mezopotamya’daki yaz aylarında geçen savaş iklimin etkisi ve Bizans ordusunda baş gösteren dizanteri sebebiyle tam bir sonuca ulaşamadı. Bir de üstüne Bizans ordusunda veba salgını ortaya çıktı. Bu dönemde çıkan veba salgını Bizans tarihindeki salgınların belki de en fecisiydi. Belisarios doğuda tam başarı sağlayamayınca Constantinopolis’e geri dönmek zorunda kaldı. İki devlet arasında Kafkaslar yüzünden yaşanan savaşlar 562’ye kadar aralıklarla devam etti. Bizans-Sâsânî mücadelesi 562’de Sâsânîlerin Kafkasya’nın batısında yer alan stratejik noktadaki Lazika bölgesini boşaltarak Bizans’a iade etmesiyle sonuçlanmıştır (Ostrogorsky, 2011: 65-66).

II. Justinian, II. Tiberius ve Mauricius zamanlarında Bizans-Sâsânî mücadelesi devam etmiştir. 572-591 yılları arasında Kafkas hâkimiyeti için birbirleriyle yaklaşık 20 yıl savaştılar. II. Tiberius (578-582) döneminde Sâsânî hükümdarı IV. Hürmüz eski sınırlara dönmeyi temel alan barış görüşmelerine başladılar. Antlaşma neticesinde Persarmenia bölgesi Sâsânîlerin egemenliğinde kaldı (Ostrogorsky, 1995: 73). Bizans imparatoru Mauricius (582-602) Kafkasya’da hâkim oldukları yerlere sadakatle bağlı

Kouropalates adlı yerel yöneticiler atamıştır. İberya yöneticisi I. Guaram (588-590)

kouropalates unvanını kullanan ilk yerel yöneticidir (Brosset, 2003: 186). Mauricius’un buradaki amacı Liberyalıların desteğini alarak imparatorluğun bölgedeki gücünü arttırmaktır. Aynı zamanda Bizans’ta askeri ve idari bir yönetim birimi olan thema’yı uygulamaya çalışmıştır. Bu unvanlar sayesinde Armenia ve İberya yerel yöneticileri askeri ve siyasi bir kimlik kazanmıştır. İmparatorluk ihtiyaç halinde yerel idarecilere para, asker ve donanma yardımında bulunmuşlardır. Yardımların altında ezilmek istemeyen yerel idareciler Bizans’a karşı oluşabilecek bir başkaldırının veya ayaklanmanın oluşmasını tüm güçleriyle engellemeye çalışmışlardır (Brosset, 2003: 235). Kullanılan diğer unvanlardan bazıları şunlardır: Prokonsül, konsül, kont, dük vs. İmparator unvan vermesinin yanında bazen hâkimiyet sembolü olarak taç göndermiştir (Kaşgarlı,1991: 1092). 591 yılında tahta çıkmak için Bizans’tan yardım isteyen Sâsânî Hükümdarı II. Hüsrev (591-628) tahta çıkar çıkmaz Armenia’nın büyük kısmının Bizanslılara ait

olduğunu kabul eden bir antlaşma imzalamıştır (Ostrogorsky, 1995: 73). 20 yıl devam eden savaşlar böylece sona ermiş, Bizans-Sâsânî sınırı belirlenmiştir.

Bizans İmparatorluğu Kafkasya coğrafyasına dair egemenlik haklarından vazgeçmemek için V. ve VI. yüzyıllarda Sâsânîlerle bazen askeri bazen siyasi ve idari güç savaşına girmiştir. Müslüman Araplar tarafından Sâsânî Devletinin yıkılmasının ardından yine bölgeyi kimseye kaptırmamak için bu defa Müslüman Araplarla mücadele etmiştir. Onlara karşı Kafkaslar civarına gelip devletleşen Hazarlar ile iş birliği içerisine girmiştir. Ayrıca diğer ittifak kurduğu gruplar arasında Batı Türkleri ve bölgede yaşayan Abhazya yöneticileri yer almaktadır (Artamanov, 2008: 329). Hazarlarla evlilikler aracılığıyla akrabalık ilişkileri kurmaya çalışmaları Bizans’ın Kafkaslarda uyguladığı stratejik oyunlardan biridir.

Bizans imparatoru Herakleios (610-641) zamanında Müslüman Araplar 640 yılından itibaren Kafkaslara saldıracaklardır. Bu durum bölgede Bizans hâkimiyetinin sarsılmasına neden olmuştur. Bizans’ın Ermeniler üzerindeki dini baskısından sıkılan yönetici ve halk kimi zaman Bizans’a karşı İslam Devleti ile işbirliği yapmıştır (Brosset, 2003: 235). Sonuç olarak Bizans İmparatorluğu Roma’dan aldığı mirasla bölgeyi yönetmeye çalışmıştır. İdari makamlara atama yaparak, yöneticilere imparatorluk unvanları vererek, evliliklerle akrabalık ilişkileri kurarak, askeri hizmetleri karşılığında toprak tahsis ederek Kafkasya politikasını yürütmüştür (Bournoutian, 2011: 51). Bizans İmparatorluğunun Kafkaslar üzerindeki egemenliği kesin olarak Malazgirt Savaşından (1071) sonra son bulmuştur.