• Sonuç bulunamadı

3.1. Kır Yerleşmeleri

3.1.1. Kır Yerleşmelerinin Tarihçesi

Bir ülke ve sahanın tarihi coğrafyasını ortaya koyabilmek için o alan ile ilgili birçok belge ve kaynağa ulaşmak, bunların içindeki belgelerden coğrafyaya ait olanlarını ayıklamak ve ortaya çıkanları coğrafyanın prensiplerine uygun bir şekilde değerlendirmek gerekir (Elibüyük, 1990, 11).

Şereflikoçhisar’ın tarih boyunca önemli ve büyük yerleşim alanlarının uzağında bulunması, bu bölge ilgili tarihi bilgilerinde az olmasına neden olmuştur. Bu nedenle bölge de yerleşik hayatın tam olarak ne zaman başladığı bilinmemekle beraber, Kültür Bakanlığının höyüklerde yaptığı araştırmalardan elde edilen arkeolojik buluntular bize bu bölgenin M.Ö. 3000 yıllarına kadar uzanan 5000 yıllık tarihi geçmişe sahip olduğunu göstermektedir. Ancak bölgenin bugünkü temellerinin Osmanlı Devletinin duraklama ve gerileme döneminde atıldığı ise tarihi vesikalarla ortadadır.

İlçe toprakları ülkemizin en eski yerleşme alanlarındandır. Höyükler halindeki ilk yerleşmelerden çıkartılan güneşte kurutulmuş kiremitler Cilalı Taş döneminde bile buralarda yerleşildiğini göstermektedir (Atak,1971, 8). Milattan önceki devirlerde Hititlerin, Roma ve Doğu Roma (Bizans) imparatorluğunun, bir ara da İran Devleti'nin hakimiyetinde kalan ilçe arazisi, Malazgirt Zaferi'nden sonra Selçuklu Türkleri'nin hakimiyetine girmiştir. Dolayısıyla araştırma alanımızın tarihi gelişimini üç dönemde ele alabiliriz.

Anadolu’nun Türk hakimiyetine girmeye başladığı döneme kadar geçen süreç birinci kısmı oluşturmaktadır ki bu sürece ilişkin tarihi bilgilerimiz kısıtlıdır. MÖ. 3000- 2000 yıllarında Anadolu’da ve Şereflikoçhisar çevresinde Hatti kavmi yaşamıştır. Şereflikoçhisar ile ilgili ilk tarihi bilgilere ise Hititler zamanından kalma arkeolojik kalıntılar ve yazılı belgelerde rastlamaktayız. Ancak kırsal yerleşmelerle ile ilgili bilgilere rastlanmamaktadır. Hitit Devletinin zayıflamasıyla M.Ö. 734-732 yıllarında Asur kralı III.Taglatpalasar bütün Hitit topraklarını Asur hakimiyetine almıştır. İşte Bu yıllarda Koçhisar’da Asur hakimiyeti altında kalmıştır. Bu dönemde Asurlu tacirler Anadolu’da ticaret yapmışlardır. Bu ticaret esnasında Koçhisar toprakları da ticaret kervanlarının güzergahında bulunmaktaydı. Ticaret kervanları iki güzergah takip etmiştir. Bunlardan ilki günümüzdeki E-90 karayolu hattını takip eden yol, ikincisi ise

Hirfanlı Barajı ile Karasınır Dağı arasında doğu-batı yönünde uzanan ve halk arasında Uluyol olarak bilinen yol. Bu yol Kacarlı, Gülhyük ve Şerefflikdavutlu köylerinden geçerdi. Bu dönemde Asurlu tüccarlar Mezopotamya’dan gelerek büyük şehirlerin banliyölerinde ticaret merkezi kurmaya başlamışlardır. Bir süre Büyük Frigya Devleti’nin hakimiyeti altında kalan Koçhisar toprakları daha sonra Perslerin hakimiyetine girmiştir.

M.Ö. VI.yy.da Perslerin Frig Devletini ortadan kaldırması ile tüm Anadolu Pers egemenliğine girmiştir. Perslerin Yunanistan’a ilerlemeleri Grekopers kültürü adı verilen yeni bir uygarlık geliştirmiştir. Bu durum M.Ö. III yy.da Büyük İskender’in Persleri ortadan kaldırmasına dek devam eder. Büyük İskenderle başlayan ve M.Ö. 300 yıllarında sona eren döneme Helenistik dönem adı verilmektedir. Büyük İskender’in ölümünden sonra bölge kumandanlar arasında paylaşılmıştır. Şereflikoçhisar ilçesi topraklarını muhtemelen Aksaray ile birlikte Kapadokya Eyaletine bağlanmıştır. Roma İmparatorluğunun M. S. 395 de ikiye ayrılması ile Doğu Roma İmparatorluğu içinde kalan araştırma sahamız Doğu Roma’nın Bizans ismini almasından sonra Bizans egemenliğinde kalmıştır. Gerek Roma döneminde gerekse Bizans döneminde önemli yol güzergahları üzerinde bulunan Şereflikoçhisar Romalı ve Bizanslıların Suriye seferlerinde hep geçiş ve dinlenme alanı olarak önemli bir misyon yüklenmiştir. M.S. I yy.da Havari St. Paul ve müritleri tarafından Anadolu da yayılmaya başlayan Hristiyanlık, çok tanrılı Roma taraftarlarının büyük tepkisine neden olduğundan, ilk Hristiyanlar korunma açısından daha elverişli yerlere yerleşmeye başlamışlardır. Ayrıca inzivaya çekilmek isteyen bir çok din adamı Şereflikoçhisar yakınlarındaki Kapadokya Bölgesi’ne gelmiştir. İşte bu dönemde Koçhisar ahalisi de tüm Roma gibi hrıstiyanlığa geçmiştir (Konyalı, 1971, 8).

M.S. VII. yy. da Rum topraklarına sefere çıkan Abbasi Halifesi El-Memun M.S. 805 yılında Anadolu’da 16 kale fethetmişti. Koçhisar kalesi de bunlardan biriydi (Konyalı, 1971, 8). Bu kaleleri fetheden halife birer mesaj göndererek buradaki halkı İslamiyet’e davet etti. Koçhisar kalesindeki Nasraniler başta olmak üzere kırsal kesimde yaşayan halk daveti kabul ederek Müslüman oldu. Böylece tüm Anadolu’da olduğu gibi araştırma alanımızda İslam’ın egemenliğine girmeye başladı.

1071 yılında Alparslan’ın Romen Diyojen’i Malazgirt ovasında yenmesiyle birlikte Türkler Anadolu’ya girmeye ve yerleşmeye başlamışlardır. Böylece araştırma alanmızın tarih sahnesindeki ikinci dönemi de başlamıştır. İşte bu savaştan tam 5 yıl

sonra yani 1076 yılında Kutalmışoğlu Süleymanşah tarafından Şereflikoçhisar’ı Ereğli ile birlikte Selçukluların hakimiyetine girmiştir. Selçuklu hakimiyeti süresince Şereflikoçhisar Aksaray’ın koparılamaz bir parçası olmuştur. Sultan II. Kılıçarslan Türk hakimiyeti geleneğine uyarak memleketini 11 evladı arasında paylaştırmıştır. Şereflikoçhisar Sivas ve Aksaray ile birlikte Kutbud-din Melikşah’a düşmüştü. Selçuklu devletinin yıkılıp yerine beyliklerin kurulmasıyla birlikte Şereflikoçhisar 1467 yılına kadar Karamanoğlu beyliği topraklarında kalmıştır. Bu dönemde Fatih Sultan Mehmet tarafından Osmanlı topraklarına katılan Şereflikoçhisar Aksaray’ın bir nahiyesi durumunda idi. Selçuklulardan kalma en önemli tarihî eser Kale Mahallesi’nde bulunan Sultan Alaaddin Camii’dir (Konyalı, 1971, 15).

Karamanoğlu Beyliği’ne 1467’de son veren Fatih Sultan Mehmet Şereflikoçhisar’da üçüncü dönemin başlamasını sağlayan gelişmeyi ortaya koymuştur. Şereflikoçhisar ile ilgili en detaylı bilgilere de bu dönemde rastlamaktayız. Fatih devrinde 1479 yılında yapılan yazımlarda Şereflikoçhisar hakkında bazı bilgiler verilmektedir. Bu dönemde Koçhisar’da 5 adet vakıf bulunmakta idi. Bunlar, Koşhisar Camii Vakfı, Enbiya Dede ve Derviş Noktalu Zaviyesi, Sürmeli Zaviyesi Vakfı, Sürmeli Mezrası.

II. Beyazıt döneminde ise Şereflikoçhisar kaza statüsünde idi. Bu dönemde Şereflikoçhisar’ın 53 adet vakfı bulunmaktaydı. Yavuz Sultan Selim zamanında ise Şereflikoçhisar Karaman vilayetinin 14 kazasından biri idi.

Osmanlılar zamanında Koçhisar ile ilgili en geniş bilgiye Kanuni Sultan Süleyman devrinde rastlamaktayız. Bu devirde Koçhisar kazası genelinde 45 cemaat, 132 mezra, 1638 ev ve 2380 vergi mükellefi bulunuyordu. Bu verilerden yola çıkarak kaza nüfusunun 10,000 civarında olduğu tahmin edilmektedir. Yine merkez nahiyede bir adet memlaha (tuzla) 31 cemaat vardı ve senelik gelir 344.549 akçe idi. Kanuni döneminin en belirgin özelliklerinden biri de konar göçerlerin yerleşik hayata zorlanmasıdır. Bu zorlamanın gerekçesi ise Anadolu’nun Türkleşmesini sağlamak ve Anadolu’yu Türkler için ebedi bir yurt haline getirmektir. Bu süreçte yerleşik hayata geçen ilk Türkmenler Karabük, Büyükkışla, Büyükdamlacık, Küçükdamlacık, Kanlıkışla, Acıöz, Odunboğazı ve Yusufkuyusu köylerinin temellerini atmıştır. III. Murat zamanında Şereflikoçhisar yine Aksaray’a bağlı bir kazadır. Yine bu dönemde kaza genelinde 97 cemaat, 122 mezra vardı. Görüldüğü gibi Kanuni dönemindeki mezra sayısı ile III. Murat dönemindeki mezra sayısı arasında az bir fark varken cemaat

sayısında iki kattan fazla bir büyüme gerçekleşmiştir. Bu durum bize Şereflikoçhisar ve çevresinin III. Murat döneminde daha yoğun bir şekilde yerleşmeye açıldığını gösterir. XVII. yy. Şereflikoçhisar çevresinde nüfusun ve yerleşme sayısının hızla artmaya başladığı yılların başlangıcıdır. Çünkü bu yıllar imparatorluğun geriye çekilmeye başladığı ve küçüldüğü yıllardır. Dolayısıyla kayıp edilen vatan topraklarında yaşayan Türk nüfusu Anadolu’ya doğru göç etmeye başlamıştır. Halbuki yaklaşık 400 yıl önce Osmanlı’ya katılmış bu bölgedeki Türkmenler fethedilen bölgelerin Türkleşmesini hızlandırmak amacıyla yine bu bölgelerden İstanbul’a, Balkanlara ve Kıbrıs’a götürülmüştü. Bu dönemde Anadolu’ya gelen Türk boylarından biri de Nogay Türkleridir. 1853-1856 Osmanlı Devleti ile Rusya arasında yapılan Kırım savaşından sonra Anadolu'ya göçeden Nogay Türkleri, Anadolunun çeşitli yörelerine yerleştirilirken Konya’da bu yerlerden biri idi. Bu dönemlerde Konya’ya bağlı olan Şereflikoçhisar’a da Nogay Türkleri yerleştirilmiştir. Günümüze kadar gelen bu soydaşlarımızın oluşturduğu köyler Akın, Doğankaya ve Şekerköy’dür. Doğankaya köyünün kuruluşu Kulu tarihinde şu ifadelerle yer almaktadır:”1853-1856 Osmanlı Devleti ile Rusya arasında yapılan Kırım savaşından sonra Anadolu'ya göçeden Nogay Türkleri tarafından kurulmuş bir köydür. Osmanlı arşiv belgelerinde Abdülgedik olan köy 1860 yıllarında kurulmuştur. Kulu Paşadağı dolaylarına iskan ettirilen Nogaylardandırlar” (Sönmez , 2003, 14) .

XIX.yy. Osmanlı’nın sadece dışarıda değil içerde de zor günler yaşadığı dönemdir. XIX. yüzyılın ortalarında Antep, Urfa, ve Maraş yörelerinden zorunlu ikamete tabi tutulan Şereflikoçhisar çevresi hızla nüfus kazanmaya başlamıştır. İşte Hamzalı Köyü sakinleri de bu dönemde şimdiki bölgelerine gelmişlerdir. XIX.. yy.ın ikinci yarısında Toroslarda çıkan yörükler arasındaki karmaşa nedeniyle yörükler yerleşik hayata zorlanmış ve bu köyün sakinleri bu bölgede iskana zorlanmıştır. Araştırma sahamızda yer alan köylerin büyük bir kısmının tarihi çok eskilere dayanmamaktadır. Ancak bazı köy alarında ki höyük yerleşmelerinde yapılacak olan kazılar araştırma alanımızın tarihi hakkında daha fazla ve doğru bilgi edinmemizi sağlayacaktır. Özellikle Değirmenyolu, Karabük, Akın köylerinin yakınlarındaki höyüklerde ve ilçe merkezindeki ören yerlerinde yapılacak kazıların ülke ve bölge tarihine daha fazla ışık tutacağı şüphe götürmeyen bir gerçektir.

Sultan Abdülaziz zamanında 1868 yılında Esb-Keşan kazasının bir nahiyesi durumuna getirilen Şereflikoçhisar’da 16 cami, 22 mescit ve 43 mektep vardı.

Görülüyor ki bu dönemdeki nüfus artışı daha hızlı bir şekilde gerçekleşmekte olup bunu sonucu olarak 1868 yılından 1891 yılına kadar nahiye olan Şereflikoçhisar 1891 yılında Konya Vilayeti’nin kazası statüsünü kazanmıştır. Böylece Fatih Sultan Mehmet döneminde feth edilen, bu fetih ile halkı yeni fethedilen alanlara yerleştirilen Şereflikoçhisar tekrar eski günlerine kavuşmaya başlamıştır.

Milli Mücadele döneminde büyük kahramanlıklar gösteren Şereflikoçhisar halkı bu dönmede çok fazla sayıda şehit vermiştir. 1920 yılında Aksaray Vilayeti’nin bir kazası olan Şereflikoçhisar’ın bu dönemde 107 köyü mevcuttu. Ancak 1932 yılında Aksaray’ın il statüsünden çıkarılmasıyla Şereflikoçhisar, 2441 sayılı kanunla Ankara’nın kazası olurken köy sayısı ise 97’ye düşmüştür.

Benzer Belgeler