• Sonuç bulunamadı

B. Kıbrıs’ta Enosis Talepleri ve İngiltere’nin Tutumu

1. Kıbrıs Sorunun BM Gündemine Taşınması

“Self Determinasyon”tanımlaması ilk olarak Amerikan Başkanı

Wilson tarafından I. Dünya Savaşından hemen sonra ortaya atıldı. Her ulusun çoğunlukta bulunduğu bölgelerde bağımsız devlet kurma hakkını tanıyan yaklaşım, temelde sömürgeciliğe karşı olarak gözükse de egemen devletlerin çıkarlarına ters düşeceğinden mandacılık biçiminde uygulandı. Sömürge topluluklar için bağımsızlığa giden yolda önemli bir argüman olan self determinasyon fikri, birçok sömürge topluluk gibi Kıbrıslı Rumların da dikkatini çekiyordu. BM Anayasasında da yerini alan self determinasyon kavramı II. Dünya Savaşı sonrasında oluşan yeni siyasi iklimle güç kazandı.

II. Dünya Savaşından sonra İngiltere’den umduğunu bulamayan Kıbrıslı Rumlar Makarios’un iş başına gelmesi ile yöntem değişikliğine gitti. Self Determinasyon kavramını Enosis çıkarları doğrultusunda yorumlayan Rumlar böylelikle Kıbrıs meselesinin BM gündemine taşınması için gayret gösterdiler. BM Anayasasında “Halklar için tanınan eşit haklar ve self determinasyon

prensibine saygı gösterilerek ve dünya barışı için gerekli diğer önlemler alınarak uluslararası arenada dostça ilişkileri geliştirme..”biçiminde tarif edilen kavram

aslında bir bölgede mukim halkların ilişkilerini eşit haklar ve saygı temelinde yürütmesini öngörürken, madde Makarios tarafından Rumlar lehine tanınması gereken politik üstünlük olarak yorumlanıyordu. Bu yorumdan hareketle çalışmalarını yürüten Makarios 1951 yılı başında Kıbrıslı Rum liderlerle görüşmeler yapmış netice olarak Kıbrıs meselesinin İngiltere ve Yunanistan arasında görüşülerek halledilmesi gerektiği yönünde açıklamalarda bulunmuştu.371

Makarios Kıbrıs’ın uluslararası siyasette öncelikli mesele olarak değerlendirilmesi için 1952 yılında bazı temaslarda bulundu. Mısır, Lübnan ve Suriye’de bulunan Ortodoks cemaatlerle görüşen Makarios Kıbrıs meselesinin BM’de gündeme gelmesi durumunda bu ülkelerden destek istedi. Buna ek olarak Yunanistan Başbakanı görüşen Makarios görüşmede Venizelos’a Yunanistan’ın Kıbrıs meselesi hususunda daha etkin olması gerektiğini iletti. Bir yandan Yunan siyasilerle görüşen Makarios diğer yandan kilise marifetiyle eylemler tertip ediyor, Yunan hükümetine baskı kurmaya çalışıyordu. Makarios’un ısrarcı tutumu Venizelos tarafından sert bir biçimde eleştirilirken Venizelos, Makarios’u “Sayın

Başpiskopos Yunanistan’ı yöneten kişi benim ve Kıbrıs konusunu ortaya atmanın ne zaman uygun olacağı kararını ben vereceğim.”demek suretiyle uyarıyordu.

Aslında her Yunan siyasetçi gibi Enosis taraftarı olan Venizelos sadece şimdilik bu mesele üzerinden İngiltere ve Türkiye ile ters düşmek istememekteydi.

Yunanistan ziyaretinden umduğu bulamayan Makarios verdiği demeçte Yunan siyasileri ve Venizelos’u eleştirerek, “Liderleriniz dolambaçlı ve

büyük ölçüde diplomatik bir yol izlemekle birlikte sorunu BM gündemine taşımak konusunda yeterli cesareti ortaya koymamaktadır. Size doğruları konuşmak zorundayım. Hükümet ve muhalefet hala İngiltere ile dost bir çerçevede görüşme yollarının açık olduğunu savunuyor. Aslında Kıbrıs meselesi diye birşey olmadığını savunan İngiltere bunun için açık kapı bırakmış değildir. Yunan politikacılar kendilerini kandırıyorlar, daha kötüsü Yunan halkını kandırıyorlar. Kapılar ancak BM’nin baskıları yoluyla açılabilir.” diyordu.372

Venizelos görüşmesinden kısa süre sonra Yunanistan’da Makarios adına sevindirici gelişmeler yaşandı. Venizelos’un ardından işbaşına gelen Papagos, Makarios’un Yunanistan ziyareti sırasında görüştüğü muhalefet liderleri arasındaydı. Dahası Papagos, Makarios için Venizelos’a göre çok daha uyumlu çalışılabilecek bir lider izlenimi veriyordu. 373

Aslen asker ve Enosis konusunda istekli bir lider olan Papagos’un beklediği fırsat İngiliz Dışişleri Bakanı Eden’in 22 Ağustos 1953 tarihindeki Yunanistan ziyareti ile ayağına geldi. Papagos’un Enosis konusundaki fikirlerini açıklamaya çalıştığı anda lafa giren Eden “İngiliz hükümetinin Kıbrıs diye bir

sorunu yoktur, olamaz ve Yunanistan’la tartışılacak bir Kıbrıs sorunumuz da olamaz.”diyerek Papagos’un sözünü kesiyordu.374 Eden’in bu sert tavrı Rum ve Yunan kamuoyunda infiale neden olurken, Papagos ise Enosis düşüncesinden dolayı İngiltere ile karşı karşıya gelen ilk Yunan lider olacaktır.

İngiltere’nin Enosis hakkındaki olumsuz tavrı Yunanistan’da sinirleri gerdi. Yunanistan bu tarihten sonra Enosis konusunda belirginleşen bir tutum

372 Gürhan Yellice, İngiltere’nin Kıbrıs Politikası (1950-1960), Dokuz Eylül Üniversitesi Atatürk İlke

ve İnkılapları Enstitüsü, (Basılmamış Doktora Tezi) İzmir 2011 s.56.

373 Faruk Sönmezoğlu, Türkiye Yunanistan İlişkileri ..,s.8.

içerisine girerken, Eden görüşmesinin hemen ardından Yunanistan’a gelerek hükümet yetkilileri ile görüşen Makarios İngiltere’nin tavrını sert biçimde eleştiriyordu. Başbakan Papagos ise 1954 Şubat başında yaptığı açıklamada İngiltere ve Yunanistan’ın Kıbrıs sorununun halli konusunda 23 Şubat’a kadar masaya oturmaması durumunda sorunun Eylül’de yapılacak BM görüşmelerinde gündeme getirileceğini söylüyordu.375 Yunanlıların tüm bu taleplerine karşın

İngiltere, Kıbrıs meselesini Birleşik Krallığın iç meselesi olarak değerlendirmekte, bu sebeple BM’nin Kıbrıs konusunda aleyhte bir karar alamayacağını düşünmektedir.

Başbakan Papagos 23 Mart 1954 tarihinde Kıbrıs’ın Yunanistan’a ilhakı için BM’ye başvurulacağını ilanı etti.376 Bu sırada Makarios ile yapılan

görüşmeler hakkında bir takım haberler yayılmaya başladı. Çıkan haberler arasında Makarios’un uluslararası kamuoyunu çözüme zorlamak maksadı ile şiddete başvuracağı, adada silahlı kuvvet oluşturduğu ve Yunanistan’ın bu konuda Makarios’u desteklediği iddiaları yer aldı.

1954 yılı Temmuz ayı Kıbrıs için önemli gelişmelerin yaşandığı bir ay oldu. İngiltere’nin Süveyş konusunda Mısır ve bölge ülkeleri ile anlaşmaya varması Kıbrıs’ın önemini artırmış, Süveyş’ten askerlerini çekmek zorunda kalan İngiltere Ortadoğu’da yeni askeri merkez olarak Kıbrıs’ı kullanmaya başlamıştı. Savaş sonrası yıpranan ekonomisini düzlüğe çıkarma gayretinde olan İngiltere, gelirlerinin önemli bir kısmını elde ettiği Ortadoğu’yu ve bölgedeki tutunma noktası olan Kıbrıs’ı şüphesiz bırakmayacaktı. İngiliz Koloni Bakanı Henry Hopkinson gazetecilerin sorusu üzerine İngiltere’nin sömürge politikası hakkında açıklamalar yapmış Kıbrıs hakkında gelen bir soruya ise “Commonwealth içinde

bazı kesin bölgeler vardır, özel durumlarından dolayı buralara kesinlikle bağımsızlık verilemez.”şeklinde yanıt vermişti. 377

375 Mehmet S. Emircan, a.g.e,, s.124.

376 Eftal Irkıçatal, “a.g.m.”s.50; Fatih Akın, a.g.e., s.127.

377 Eftal Irkıçatal, “a.g.m.”s.53.; Şükrü Gürel, Kıbrıs Tarihi (1878-1960) Kolanyalizm…, s.91.; Ahmet

C. Gazioğlu, Kıbrıs Sorunu ve Bağımsızlık, Cyrep Yayınları, Lefkoşa 1986, s.32.; Şükrü Sina Gürel,

Yunanistan, Hopkins’in açıklamalarını talihsizlik olarak nitelerken, Başbakan Papagos ise Hopkins’i yangına benzin dökmekle itham ediyordu. İngiltere-Yunanistan ilişkilerinde krize neden olan açıklama adada büyük hayal kırıklığına neden oldu. Kıbrıs’ın Yunanistan’a ilhakında tek çıkar yolun Yunanistan’ın BM başvurması olarak değerlendiren Rumlar bu tarihten itibaren Makarios öncülüğünde giderek hırçınlaşan bir biçimde faaliyetlerini sürdürdü ve AKEL dâhil olmak üzere tüm Rumlar aynı konuda fikir birliğine vardı.

Yunanistan’ın 20 Ağustos 1954’te BM Genel Sekreterliğine yaptığı başvuru üzerine Kıbrıs meselesi BM gündemine resmen taşınmış oldu.378 Yunanistan başvurusunda BM Anayasasında yer alan “Self determinasyon” uygulamasının Kıbrıs Rumları için işlerlik kazandırılmasını talep ederken, Başbakan Papagos ise BM’ye ilettiği mektubunda adada yaşayan nüfusun büyük çoğunluğunun aslen Yunan olduğu ve Yunanistan ile birleşme arzusunda olduğunu ifade etmekteydi. Öte yandan Kıbrıs’ta kilise öncülüğünde BM toplantılarıyla eş zamanlı olarak düzenlenen mitinglerle BM etki altına alınmaya çalışmaktaydı. 379

Yunan tezlerini sert bir biçimde eleştiren İngiltere, Yunanistan’ın bu davranışına anlam vermekte zorlandığını, getirilen bu teklifin uzun yıllara dayanan İngiliz-Yunan dostluğunu zedeleyici ve yine bu yaklaşımın NATO’nun Ortadoğu’daki çıkarlarını riske edeceğini savundu. 24 Eylül’de başlayan görüşmeler 17 Aralık’ta sona ererken alınan karar Kıbrıs meselesinin şimdilik genel kurulda tartışmaya açılmayacağı yönündeydi. Amerika’nın çekimser kaldığı görüşmeler esasen İngiltere’ye verilmiş bir destek olarak değerlendirilmekteydi.

378 Yavuz Güler, “Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyetinin Kuruluşuna Kadar Kıbrıs Meselesi”Gazi

Üniversitesi Kırşehir Eğitim Fakültesi Dergisi, Cilt 5, Sayı 1, Kırşehir 2004, s.104-105.; Eftal

Irkıçatal, “a.g.m.”s.54.; Mehmet S. Emircan, a.g.e,, s.124.

İstikrarsız Yunan siyasetinin getirdiği endişe Amerika’yı çekimser kalmaya itti, neticede Batının egemen devletlerini karşısına alarak sonuca varamayacağının farkında olan Yunanistan görüşmelerden şimdilik eli boş dönmüştü. 380

Konu ile ilgili görüşlerini paylaşan Yunan Dışişleri Bakanlığı görüşmeleri başarısızlık olarak değerlendirmeyerek memnuniyetini dile getirdi. Kıbrıs’ın BM gündeminde yerini almasını uzun soluklu bir mücadelenin başlangıcı olarak gören Bakanlık, meselenin BM’de gündem edilmesi dolayısıyla İngiltere’nin iç meselesi olmaktan çıktığı yorumunu yaptı. Öte yandan büyük hayal kırıklığı yaşayan Makarios için sonuçsuz kalan görüşmeler gibi Yunan Dışişlerinin açıklamaları da tam anlamıyla felaketti. Nitekim görüşmelerden sonuç elde edemeyen Kıbrıslı Rumlar, Makarios’un daha önce sözünü ettiği

“Başka yollar denenebilir.” söylemini EOKA tedhişini hortlatarak teyit

etmekteydi.