• Sonuç bulunamadı

C. Yunanistan’ın Enosis’i Sahiplenmesi

1. EOKA’nın Kuruluşu ve Adada Rum Tedhişi

Kıbrıs sorununun BM gündemine taşınması Yunan siyasilerce 1954 yılının Nisan ayında karara bağlanmış, Kasım 1954’e kadar devam eden süreç İngiltere’nin ketum tavrı neticesinde sonuçsuz kalmıştı. Göreve geldiği günden itibaren ortaya koyduğu tüm diplomatik girişimlerin boşa çıktığını gören Makarios bu tarihten sonra şiddeti Enosis ideallerine ulaşmakta ön açıcı bir yöntem olarak seçerken, öteden beri hazırlıklarını sürdürdüğü tedhiş teşkilâtını da aktif hale getiriyordu.

Makarios, ayrılıkçı faaliyetlerinde Kiliseyi adeta bir üs olarak kullanıyor bunun yanı sıra başta Yunan kiliseleri olmak üzere Yunan

289 Şükrü Sina Gürel, Tarihsel Boyutları İçinde…, s.55.

290 Şükrü Gürel, Kıbrıs Tarihi (1878-1960) Kolanyalizm…, s.91.; Ahmet C. Gazioğlu, Kıbrıs Sorunu

ve Bağımsızlık, Cyrep Yayınları, Lefkoşa 1986, s.32.; Şükrü Sina Gürel, Tarihsel Boyutları İçinde…,

milliyetçilerinin hatta birçok Yunan siyasinin desteğini alıyordu.291 Makarios 1951

yılında gerçekleştirdiği Yunanistan ziyareti sırasında silahlı mücadeleye ilişkin fikirlerini ilk kez dile getirmiş, 2 Temmuz 1952 tarihinde Yunanistan’da yaptığı görüşmelerde ihtilâl komitesi kurma kararı almıştı. Karar üzerine 7 Mart 1953 tarihinde Atina’da toplanan ihtilâl komitesine Makarios başkanlık ederken, Grivas ve Nikolas Papadopulos başta olmak üzere 12 komite üyesi de ona eşlik etti. Komite üyeleri “Baba, Oğul ve Kutsal Ruh adına yemin ederim ki, Kıbrıs’ın İngiliz

boyunduruğundan kurtulması için bütün gücümle çalışacağım. Teşkilât tarafından bana verilen emirleri ne kadar zor olursa olsun itiraz etmeden yerine getireceğim. Yakalanıp işkenceye maruz kaldığım takdirde teşkilâtın herhangi bir sırrını veya üyelerimizin adlarını asla açıklamayacağım. Yeminime riayet etmediğim takdirde asırlarca hakarete layık ve hain olarak her türlü cezaya müstahak olacağım. ”292

diyerek kurulan bu gizli teşkilâta bağlılıklarını bildirmiştir.

Makarios temellerini attığı teşkilâtın çalışmalarını büyük bir gizlilik içerisinde sürdürmesine azami önem göstermiş, teşkilâtın başlangıçta silahlı eylemlerden çok Rum milli bilincini destekleyici yayın ve faaliyetlerde bulunmasını öncelemiştir. Makarios’un bu öncelikleri sebebiyle Grivas ile karşı karşıya geldiği ve Grivas’ın sert eleştirilerine maruz kaldığı bilinmektedir.

23 Mayıs 1889 yılında Magosa’da dünyaya gelen Grivas,293 Balkan

Savaşları, I. Dünya Savaşı ve Yunanlıların Anadolu’yu işgali sırasında teğmen olarak görev yapmış, II. Dünya Savaşı sırasında Almanlara karşı savaşmış, Almanya’nın Yunanistan’ı işgali sonrasında kurduğu Khi adlı örgüt ile çalışmalarına devam etmişti. Politik esneklikten uzak askeri amaçlarla yoluna devam eden örgüt aşırı sağcı ve milliyetçi çizgiyi temsil etti. Ateşli bir Yunan milliyetçisi, tutkun bir Enosis taraftarı olan Grivas tüm bu özellikleri dolayısıyla Makarios’tan gelen yardım

291 Dilek Yiğit Yüksel, “Kıbrıs’ta Yaşananlar ve Türk… s. 318.; Bahadır Dülger, “Kıbrıs Meselesinde

Yeni Bir Safha”Hürsöz Gazetesi, Sayı 1411, 23 Şubat 1951, s.1.

292 Halit Fikret Alasya, Tarihte Kıbrıs…, s173.; Kıbrıs ve Rum Yunan Emelleri, KKTC Milli Eğitim

ve Kültür Bakanlığı Lefkoşe 1998, s.41-42.

talebine olumlu yanıt vermiş, Temmuz 1951 yılında adaya gelerek mevcut askeri durum hakkında çalışmalarda bulunmuştur. 294

EOKA’nın henüz kuruluşunu gerçekleştirmediği dönemlerde de Makarios öncülüğünde vücut bulan bazı organizasyonlar dikkat çekmektedir. Bu örgütler henüz silahlı eylemlerle anılmayan ancak adanın huzur ve güven ortamını tehdit etme potansiyelini üzerinde taşıyan küçük kilise ve işçi örgütlenmeleri olarak karşımıza çıkmaktadır. OXEN (Kıbrıs Ortodoks Hristiyan Gençlik Teşkilâtı) ve PEON (Pankıbrıs Ulusal Gençlik Teşkilâtı) isimli örgütler bahsi geçen bu yapılar içerisinde en etkili olanlardı. Bu örgütler adadaki İngiliz yönetimini telin edici yayınların yanı sıra, protesto gösterileri ve boykotlar düzenliyor, ada Rumlarını Enosis lehine şevklendiriyorlardı. 295

Makarios Yunanistan hattında bir taraftan siyasi süreç işletilirken öte yandan Grivas’ın koordinasyonunda askeri hazırlıklar devam etti. Grivas 1952, 1953 yıllarında adaya yaptığı ziyaretlerde kilise ve manastırları ziyaret ederek sabotaj, suikast ve tüm tedhiş faaliyetlerinde kullanılması muhtemel stratejik noktaları tespit etti. İhtilal komitesi hazırlanan raporları inceledikten sonra adada silahlı eylemlerin başlatılması, bu hususta gereken adımların atılması konusunu karara bağladı. Kararın ardından harekete geçen ayrılıkçılar Mart 1954 tarihinden itibaren adaya silah ve patlayıcı sevkiyatına başlıyordu. Bir yandan silah sevkiyatı devam ederken öte yandan militanların eğitim ve teşkilâtlandırılması ile ilgili süreç yürütüldü. 8-10 kişilik hücreler şeklinde yapılanan örgüt kırsal ve şehir yapılanması olarak teşkilâtlandırıldı.296

Diplomatik adımların olumsuzlukla sonuçlanması adada gerilimi tırmandırıyordu. Makarios’un 8 Eylül 1954’te yaptığı konuşmada kullandığı “Bizans

İmparatorluğu zamanında din düşmanı barbar akıncılar, Küçük Asya’dan kalkıp

294 Şükrü Sina Gürel, Tarihsel Boyutları İçinde…, s.56.; Ulvi Keser – Barış Özdal, “Kıbrıs Türk

Mücadele Tarihinde Kıbrıs Türk Kurumları .., s.65.

295 Işıl Tuna, “a.g.m”, s.86.

296 Ahmet C. Gazioğlu, Kıbrıs Sorunu ve Bağımsızlık, Cyrep Yayınları, Lefkoşa 1986, s.37.; Kıbrıs ve

buralara akın ettikleri zaman, biz tanrımıza sığınmıştık. Konstantinapol’deki Ayasofya Kilisesinde ayini yarıda kesip çanları susturdukları zaman da yine tanrımıza sığınmıştık. Yunan milleti Türk esareti altında geçirdiği yıllar boyunca tanrıdan yardım bekledi. Bu dualar boşa gitmedi. Bir gün elbet tanrımızın yardımı ile çanlar yeniden çalacaktır. Bugün Yunan Kıbrıs’ımızın bağımsızlığına kavuşması için tanrımıza sığınıyoruz. Tarih ispat etmiştir ki Kıbrıs ezelden beri Yunanlıdır. Bu haklı dava uğrunda sonuna kadar mücadele edeceğiz. Yaşasın Yunanistan!! Yaşasın İlhak!!”297 cümleleri tansiyonu daha da yükseltti. 14 Ekim 1954’te Makarios ile

Yunanistan Dışişleri Bakanı Stephen Stephanopoulos arasındaki görüşmelerde Makarios’un adanın Yunanistan’a bağlanması için şiddetin yöntem olarak kullanılabileceği iması, Yunan bakan tarafından itidalle karşılanmış, Stephanopoulos Makarios’a “Şiddet çözümü imkânsız hale getirebilir.”uyarısında bulunmuştu. 298

Tüm bu gelişmelerin yaşandığı bir ortamda Grivas St. George isimli tekneyle 10 Kasım 1954 tarihinde adaya çıktı. Adaya gizli yollarla çıkan Grivas’ın gelişi EOKA militanlarına “Digenis Burada, Akritas Burada”koduyla bildirilmiş, Grivas adaya çıkar çıkmaz örgütün son durumunu tespit ve eyleme geçmeden önceki son hazırlıklarını kontrol etmişti. 299 İngilizler ise bu sıralarda Rum grupların

içerisinde girdiği hareketliliğin farkında olmakla beraber henüz Rum tedhişine dair kesin bir delil edinememişlerdir.

Grivas örgütün açığa çıkacağı endişesiyle bir an önce harekete geçmek arzusunda iken Makarios eyleme geçmek için “Yunanistan’ın Bağımsızlık

Günü”olan 25 Mart’ı işaret etmektedir. Burada Makarios ve Grivas arasındaki tutum

farklılığı açıkça gözler önüne seriliyor. Makarios, şiddeti diplomatik engelleri aşmakta bir kaldıraç olarak görürken, Grivas şiddeti zafere ulaşmadaki mutlak yöntem olarak benimsemektedir. Makarios eylemlerin hükümet binaları ve askeri

297 Kemal Akmaran, Kıbrıs Türkünü İmhayı Hedefleyen Akritas Planı ve Annan’a Dek Uzanan

Planlar Süreciyle Kıbrıs, Bilge Karınca Yayınları, İstanbul 2004, s.94.; Vergi Bedevi, Başlangıcından Zamanımıza Kadar Kıbrıs… s.181-182; Erol Mütercimler, a.g.e, s.97.

298 Şükrü Gürel, Kıbrıs Tarihi (1878-1960) Kolanyalizm…, s.103.

299 Ulvi Keser, Kıbrıs’ta Yeraltı Faaliyetleri ve Türk Mukavemet Teşkilâtı (1950-1963),IQ Kültür

Sanat Yayıncılık, İstanbul 2007, s.51-54.; Ulvi Keser, Kıbrıs’ta Türk Yunan Fırtınası…, s.168.; Ulvi Keser – Barış Özdal, “Kıbrıs Türk Mücadele Tarihinde Kıbrıs Türk Kurumları .., s.66.

üslerle sınırlı kalması gerektiğini düşünüyor, Grivas adada gayrı Rum unsurların tamamını hedef olarak addetmekle, topyekûn saldırının kaçınılmaz olduğunu dillendiriyordu. Nitekim saldırıların başladığı 1 Nisan 1955 tarihli beyannamesinde, Grivas EOKA militanlarına şu şekilde seslendi: “Karşımızda iki düşman vardır.

Birincisi İngilizler, ikincisi Türkler’dir. İlk evvela İngilizler ile mücadele edeceğiz ve onları adadan çıkartacağız. Bundan sonra Türkleri imha edeceğiz. Hedefimiz ilhaktır. Her ne pahasına olursa olsun, bu gayeye ulaşmak vazifemizdir.”300

Uzun süren hazırlık safhasının ardından EOKA militanları 1 Nisan 1955 gecesi saat 03.00’de harekete geçmiş, şiddet eş zamanlı olarak adanın dört yanına yayılmıştı. Militanların öncelikli hedefleri arasında bankalar, valilik binaları, müsteşarlık daireleri, İngiliz Kara Kuvvetleri Genel Karargâhı ve radyo istasyonu yer alıyordu. Binalar bombalanarak havaya uçuruldu. Larnaka’da polis merkezi ve mahkeme binasına yapılan sabotajları, Limasol ve Magosa’daki şiddet eylemleri takip ediyor, Grivas ise tüm bu olanları Lefkoşa’da gizlendiği evden keyifle takip ediyordu.301 Aynı gün adaya dağıtılan bildirilerde “Hürriyetimizi kendi elimizle ve

kanımız pahasına da olsa kazanmaya hazır olduğumuzu bütün dünyaya gösterme zamanımız gelmiştir. Yirminci asırda insanların hürriyetlerini temin için kan akıtmalarına mecbur bırakılışından dünya diplomasisi utanmalıdır…”cümleleri

Digenis imzasını taşıyordu. Başta İngilizler olmak üzere hadiselerin şokunu üzerinde taşıyan herkes “Kim bu Digenis?”sorusunu soruyordu.302

Gizlilik Grivas’ın örgütlenmesinde dikkat ettiği hususların başında gelmektedir. Bu sebeple oluşturulan tedhiş örgütü açığa çıkmamış, yapı deşifre edilememişti. Eylemlerin oluş biçimi göz önüne alındığında söylenebilecek tek şey bu denli büyük bir kalkışmanın adanın Rum ahalisi tarafından planlanamayacağıdır. Gizlilik içerisinde yürütülen tedhiş faaliyetinde Yunanistan hükümetiyle olan irtibatı

300 Abdulhaluk Çay, Kıbrıs’ta Kanlı Noel – 1963, Türk Kültürünü Araştırma Enstitüsü Yayınları,

Ankara 1989, s.40.; Kıbrıs ve Rum Yunan Emelleri, KKTC Milli Eğitim ve Kültür Bakanlığı Lefkoşe 1998, s.43-44.

301 Ulvi Keser, Kıbrıs’ta Yeraltı Faaliyetleri ve Türk …, s.62-74.; Ulvi Keser – Barış Özdal, “Kıbrıs

Türk Mücadele Tarihinde Kıbrıs Türk Kurumları .., s.66.

302 Sebahattin Egeli, Kıbrıs Cumhuriyeti Nasıl Yıkıldı, Kastaş Tarih Araştırmaları Dizisi, İstanbul

sağlamakla görevli General Manelaos Pandelidis, İsakios kod adlı Yunan Bakan Averof’a bilgi akışını sağlıyor, Haris kod adıyla Makarios ve Digenis kod adıyla da Grivas organizasyona önderlik ediyordu. 303

Rum tedhişçileri adada bu denli güçlü ve organize bir silahlı örgüt kurmayı nasıl başardıkları üzerinde dikkatle durulması gereken ve birbiriyle bağlantılı birkaç husus göze çarpıyor. II. Dünya Savaşı sonrasında İngiltere’de İşçi Partisi iktidara gelmiş, iktidara gelen bu yeni parti İngiltere’nin sömürge politikasında değişikliğe gitmişti. Uygulamaya konulan yeni politika İngiltere’nin bir kısım sömürgelerinden vazgeçmesi ve elde kalan sömürgeleri üzerindeki sert tedbirleri yumuşatması şeklindeydi. Söz konusu politika Kıbrıs’ta sert tedbirlerin yumuşatılmasına ek olarak kilise ve sağ sendikal yapıların faaliyetlerinde serbestiyet kazanması şeklinde uygulandı. Bu durum Enosisçi Rumlar için şüphesiz kaçırılmayacak bir fırsattı. İngiltere’nin yeni sömürge stratejisi Rumların kilise eliyle örgütlenmesine, kilise üzerinden toplanan paralarla silah ve patlayıcı teminine ve bunun yanında sendikal örgütler üzerinden insan kaynağı oluşturmasına imkân sağladı. Bunun dışında İngiltere ve Yunanistan arasında yürütülen diplomatik süreç adanın İngiliz idaresinin gafil avlanmasına neden oldu. 304

Adada 1 Nisan’da başlayan tedhiş hız kesmeden devam etti. 3 Nisan’da Lefkoşa’da üç, Limasol’de ise beş bombalı eylem gerçekleştirildi. Eylemler İngiliz istihbarat servisine ait tesislerle askeri üsleri hedef aldı. 12 Nisan’da İngiliz polisi tarafından yapılan baskınlarda yüklü miktarda patlayıcı ele geçirilirken 17 Mayıs tarihinde bir ilkokulda yapılan aramada önemli miktarda silah ve patlayıcı ele geçirildi. 20 Haziran’da Lefkoşa’da, 23 Haziran’da Magosa’da ve 30 Haziran’da yine Lefkoşa’da gerçekleşen bombalı eylemler sonrasında adanın İngiliz idaresi

“Geçen Aralık ayında İngiltere’nin Orta Şark Komutanlığı Süveyş Kanalı Bölgesinden Kıbrıs adasına nakledildiği zaman kendimizi bir İngiliz müstemlekesinde ve bize dost bir halkın içinde zannettiğimiz için olağanüstü güvenlik tedbirleri almaya lüzum göstermemiştik. Fakat son hadiseler bu hükümde

303 Ulvi Keser, Kıbrıs’ta Türk Yunan Fırtınası…, s.171.

yanıldığımızı gösterdi. Maalesef biz de olağanüstü tedbirlere tevessül etme mecburiyetinde kaldık”305 açıklamasını yapıyordu. Yaşanan hadiselerin önüne

geçmek isteyen İngilizler sıkı tedbirler alma yoluna gitseler de muvaffak olamadılar. Rum militanları her gün yeni bir bombalama, sabotaj veya yağma ile eylemlerine devam etti. 306

Kıbrıs Milli Türk Birliği Partisi öncülüğünde 2 Ağustos 1955 günü Lefkoşa’da bir araya gelen Kıbrıs Türk toplumu Rum militanların hedefi olmuş, yağmalanan Türk dükkânları ve çıkan hadiseler karşısında İngiliz polisi olayların önüne geçmekte yetersiz kalırken Türkler ise Rum tedhişi ile ilk kez karşı karşıya kalıyordu.