• Sonuç bulunamadı

Küreselleşmenin İktisadi ve Siyasi Dayanağı Liberal Kapitalizm

İspanyolcadan, İngilizceye geçen liberalizm, ‘liberty’ sözcüğünden türetilmiş ve özgürlük anlamında kullanılmıştır. Liberalizm XIX. yüzyılın ortalarından itibaren; basın ve siyaset özgürlüğünü, kendini özgürce ifade etme hakkını, özel mülkiyet olgusunu ve serbest ticaret fikrini savunanları tanımlamada kullanılan bir etiket haline gelmiştir.174

Liberal Kapitalizmin tarihçesi konusunda birkaç farklı görüş olmakla birlikte ağırlıklı olarak kabul gören yaklaşım kapitalizmin; XIII. yüzyıldan itibaren ortaya çıkmaya başladığı ve XVI. yüzyıldan itibaren de başat ideoloji konumuna geldiği yönündedir. Gunder ve Gills’e göre; kapitalizmin yaklaşık 5000 yıllık bir geçmişi vardır ve kapital birikimi hiçbir kesintiye uğramadan günümüze kadar varlığını sürekli korumuştur.175 Wallerstein ise; bu teoriye karşı çıkmakta ve kapitalizmin; XIII. yüzyıldan itibaren yavaş yavaş belirmeye başladığını ve XVI. yüzyılda ise güçlü bir hal aldığının vurgulamaktadır.176

Kapitalizmin temellerine bakıldığında; kelimenin ilk halinin “kapital” ve “kapitalist” kelimelerinden türediğini, kapitalizmin ise çok daha sonradan ortaya çıktığı görülmektedir.

Böylelikle 1211 yılında ilk kez İtalya’da kullanılan Kapital kelimesi, 1283 yılında literatüre girmeye başlamış ve bu tarihte “bir şirketin sermayesi” anlamında kullanılmıştır. Kelime, Avrupa’da ki ticari etkileşim ile birlikte, XVI. yüzyılda Fransa ve Almanya’da kullanılmaya başlanmıştır. Kapitalist kelimesinin ilk kez XVI. yüzyılın ortalarında Hollanda ve Fransa’da kullanılmaya başladığı tahmin edilmektedir. Bu tarihlerde, doktrinlerde ve vergi kanunlarında kapitalist kelimesi geçmeye başlamıştır. Kapitalizm sözcüğünün ilk kez kullanılması ise XIX. yüzyılın ortalarında olmuştur. Luis Blanc kapitalizmi; “kapitalin değerini bir kesimin, diğerlerini dışlayarak üstlenmesi” olarak tanımlayarak sözcüğe belirli bir format kazandırmıştır. Sosyalist literatüre bakıldığında ise Marx’ın bile ünlü eleştirisi Das Kapital’de kapitalizm kelimesini henüz keşfetmemiş olduğu, kapitalist kelimesi kullanılarak

173

MİNİBAŞ T., Azgelişmiş Ülkelerde Kalkınmanın Finansman Politikaları ve Türkiye, Der Yayınları, İstanbul, 1992, s., 61

174

YAYLA A., Liberalizm, Turhan Kitabevi, Ankara, 1992, s., 13

175

GUNDER F A ve GILLS B.K, Dünya Sistemi: Beş yüz Yıllık Mı- Beş bin Yıllık Mı ?, Çev: E.SOĞANCILAR, İmge Kitabevi, 1. Baskı, Ankara, 2003, s., 537

176

WALLERSTEIN I, “Dünya Sistemi: Beş yüz Yıllık mı-Beş bin Yıllık mı ?” içinde Dünya Sitemleri Kavramına Karşı Dünya Sistemi Kavramı: Bir Eleştiri, Çev: SOĞANCILAR, E., F.A GUNDER ve B.K GILLS, İmge Kitabevi, 1. Baskı, Ankara, 2003, 527-531

yapılan ilk eleştirinin ise çok daha yeni bir tarih olan 1902 yılında Sombart tarafından yapıldığı görülmektedir.177

Görüldüğü gibi Braudel’in kronolojisi, büyük ölçüde Wallerstein’i doğrulamakta ve böylelikle süreksiz sermaye birikiminin söz konusu olmadığı anlaşılmaktadır. Bugünün en büyük küresel gerçeği olan kapitalist sistem yaklaşık 500 yıldır baş bir yapıya kavuşmuştur.

Kapitalizm iktisadi bir düzen olarak Batı ve Kuzey Avrupa’da, ama özellikle Protestan inancı içinde filizlenip gelişmiştir. Bu durumun yaşanmasında Protestan inancının ve öğretisinin rolü oldukça önemlidir. Boş boş durmanın insana fayda getirmeyeceği ve sürekli çalışılarak para kazanılması gerektiği ve boş durmanın ve dinlenmenin aylaklık olduğu yaklaşımı Protestan inancından türeyerek ortaya çıkmış ve zenginleşme güdüsü kapitalizme ruh vermiştir.178

Liberal Kapitalizm, Ortaçağ Avrupa'sının skolastik yapılanması içinde hayat bulmaya çalışmış ve doğal olarak bireysel özgürlük talepleri dinsel dogmalarla engellenmeye çalışılmıştır. Ancak Avrupa’da genişleyerek ilerleyen reform hareketleri seküler bir dünya görüşünü hayata geçirerek, egemenliği gökyüzünden alarak yeryüzüne indirmiş.179 Ve böylelikle liberalizmin temel söylemi olan bireysel özgürlük ifadesine işlerlik kazandırılmıştır.

Yeryüzünün küreselleşmesi ile, kapitalizmin etki alanının yayılması arasında çok güçlü bir ilişki göze çarpmaktadır. Ancak bu ilişkinin yalnızca küreselleşmenin yerleşik bir hal almaya başladığı 1980’lerden sonra ortaya çıktığını düşünmek gerçekçi değildir. Zira henüz daha XV. yüzyıl ile XVIII. yüzyıl arasında bile Avrupa’da ortaya çıkan fiyat dalgalanmalarının İslam dünyasından -özellikle Osmanlı İmparatorluğu- Çin’e, Hindistan’dan Brezilya’ya kadar tüm yerkürede domino etkisi yarattığı ve böylelikle yeryüzü pazarlarının birbirine bağlandığı gerçekliği görülmektedir.180 Böylece dünyaya bugün egemen olan küresel iktisadi düşüncenin temellerinin yaklaşık beş asır önce atılmaya başladığını söylemek mümkündür.

Kapitalizm yüzyıllar boyunca bireysel özgürlük ve rasyonel düşünce teorisi yaklaşımlarıyla büyümüş ve rekabet politikalarıyla gelişip günümüzün başat iktisadi

177

BRAUDEL F., Maddi Uygarlık: Mübadele Oyunları, Çev: M.A.KILIÇBAY, İmge Kitabevi, 2. Baskı, Ankara, 2004, s., 203-209

178

WEBER M., Protestan Ahlakı ve Kapitalizmin Ruhu, Çev: Z.GÜRATA, Ayraç Yayınları, 2. Baskı, Ankara, 1999, s., 44-45

179

TURAN M., “Klasik Liberalizmin İki Temel Kurgusu ve Genel Bir Kritik”, Dokuz Eylül Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi, Cilt:2, Sayı:4, İzmir, 2000, s., 101-102

180

politikası olmuştur. Liberal Kapitalist doktrinde rekabetin yeri çok önemlidir ve sistemin motoru durumundadır.181

Liberal Kapitalizm, her ekonomik birimin kendi kararını kendisinin verdiği ve sonuçlarına iyisiyle kötüsüyle kendinin katlandığı bir sistemi öngörmektedir. Bireylerin fayda, firmaların ise kar maksimizasyonu peşinde koştukları ve böylece çıkarları doğrultusunda en rasyonel davranışı hayata geçireceklerini varsayan liberal yaklaşım; karar birimlerinin verecekleri kararlarda özgür olmalarını savunur. Kumanda ekonomilerinin aksine, piyasa ekonomisinde karar birimleri yerine karar veren ve onların adına merkezi planlar yaparak ekonomik ve sosyal yapıyı belirleyen bir otorite yoktur.182

Kapitalizm, sosyal statünün belirleyici özelliğinin oluşumundaki farklılığıyla da, kendinden önceki sistemlerden kesin çizgilerle ayrılmaktadır. Kapitalist sistemde, sosyal statü; üretim araçları üzerindeki hakimiyet ile belirlenirken, kapitalizm öncesi toplumlarda otorite ve güç ilişkileriyle belirlenmekte idi. Böylece kapitalist öncesi toplumlarda sosyal statü ve/ya ekonomik kaynaklar üzerindeki egemenlik otorite olmanın bir sonucu iken, kapitalizmde ekonomik kaynaklar üzerindeki egemenlik sosyal statü sahibi olmanın bir belirleyicisidir.183

Liberalizm, bireysel özgürlükler temeline oturtulan yaklaşımıyla devletçi sistemlerden tamamen farklı olma iddiasındadır. Aydınlanma çağının etkisiyle bireyi temel değer olarak alan liberal doktrin, otoriter sistemlerin aksine bireyin yaratıcı gücünün önemine vurgu yapar. Bireyin, sınıf veya ırk diktatörlüğüne feda edildiği totaliter sistemleri tepki niteliğinde olan Liberalizm, Hayek’in ifadesiyle; “Tek kuvvet olarak bütün gücü elinde toplayan Sosyalist ve Faşist devlet sistemlerinin aksine, bireyin toplumdaki mevkiini belirleme amacı taşımamaktadır”.184

Günümüz küresel sisteminin temel ekonomik ve ideolojik dayanağı olan Liberal Kapitalizm, başta Sosyalizm olmak üzere tüm karşıt fikirler tarafından geçmişte ve günümüzde sert eleştirilere uğramıştır ve uğramaktadır. Marx, kapitalizmi tanımlarken; “emeğin sömürüsüne dayanan üretim tarzı”185 yorumunu yaparak kapitalizmi bir sömürü düzeni olarak ifade etmektedir.

181

MANDEL E., Marksist Ekonomi Kuramına Giriş, Çev: ÜNLÜ, A., Toplumsal Dönüşüm Yayınları, 2. Baskı, İstanbul, 1998, s., 42

182

PUTZ T., Kuramsal Ekonomi Politikasının Temelleri, Çev: KEPKEP, N., Der Yayınları, İstanbul, 1994, s., 48

183

GÜLALP H., Kapitalizm-Sınıflar ve Devlet, Belge Yayınları, 1. Baskı, İstanbul, 1993, s., 19

184

HAYEK Von F.A, Kölelik Yolu, Çev: FEYZİOĞLU, T., ve ARSAN, Y., Liberte Yayınları, 2. Baskı, Ankara, 1999, s., 151

185

Kapitalizm hakkında belirgin başka bir eleştiride bulunan Schumpeter ise, kapitalizmin gelişiminin uzun süreçte kendini yok edeceğini savunmaktadır. Düşünüre göre; işletmelerin aşırı büyümesi sonucunda, girişim ile girişimci arasındaki bağ kopmakta dolayısıyla da kapitalizmin temeli olan mülkiyet özgürlüğü kavramı anlamsızlaşmaktadır. Böylelikle işletmeleri sahiplenen çalışanları olurken, müteşebbisin işletmeyle arasındaki ilişki sadece hisse senetleri ortaklığından ibaret olmaktadır. İşletmelerin aşırı büyümesi müteşebbis ruhu öldürmektedir.186

Liberal Kapitalizm denilen ve bugün küreselleşmeye şeklini veren doktrin, günümüzde büyük ölçüde muhafazakar düşünce ile ortak hareket etmektedir. Yeni Liberalizm ve Yeni Muhafazakarlık birleşerek “Yeni Sağ” açılımı oluşturmuşlardır. Bu durumun ortaya çıkmasında büyük ölçüde II. Dünya Savaşından sonra yeni muhafazakarların, kapitalizmi keşfetmeleri etkendir. Kendilerini refah devletini savunan “sosyal liberallerden” ayırmak amacıyla “liberal bakış açılı muhafazakarlar”187 olarak isimlendiren bu yeni akımın, liberalizmle ile ortak hareket etmesini sağlayan üç temel dayanak vardır. Bunlar:188

 Geleneksel bırakınız yapsınlar formatlı, ‘bireyselcilik öğretisi’,

 Kapitalizmin temellerini geleneksel ahlaki değerlere -ağırlıklı olarak Hıristiyanlık inancına- gör şekillendirilen ‘liberteryenizm’,

 Menger ile başlayan ve Hayek ile devam eden ‘sosyalizm karşıtlığı’, şeklindedir. Türkiye’de, tıpkı önceki Demokrat Parti ve ANAP hükümetlerinde olduğu gibi, yaklaşık 10 yıldır iktidarda bulunan Ak Parti hükümeti de kendini bu çizgiye en çok yakın gösteren bir siyasi akımdır. Kendini “Muhafazakar Demokrat” olarak tanımlayan siyasi irade, aslında “demokrat” kavramını Liberal olarak anlamaktadır. Yani, aslında Mevcut hükümetin siyasi ve ekonomik çizgisini Muhafazakar Liberal olarak tanımlamak bu noktada daha doğru bir tespit olacaktır. Konumuz dışında olduğu için Demokrat-Liberal kavramlarının anlamları üzerinde fazla durmayacağım. Elbette ki sıkça eleştirildiği gibi yer yer muhafazakarlığını ve yer yer de liberalliğini ön plana çıkaran hükümet, halen de ikisini birden istikrarlı bir şekilde uygulamayı başarabilmiş değildir.

186

TEKEOGLU M., İktisadi Düşünceler Tarihi, Çukurova Üniversitesi Basımevi, 1. Baskı, Adana, 1993, s., 223

187

SALLAN GÜL S., Sosyal Devlet Bitti Yaşasın Piyasa! : Yeni Liberalizm ve Muhafazakarlık Kıskacında Refah Devleti, Etik Yayınları, İstanbul, 2004, s., 79-88

188

SALLAN GÜL S., Sosyal Devlet Bitti Yaşasın Piyasa!: Yeni Liberalizm ve Muhafazakarlık Kıskacında Refah Devleti, Etik Yayınları, İstanbul, 2004, s., 86