• Sonuç bulunamadı

KüreselleĢmenin Göç Üzerine Etkileri

BÖLÜM 1: ALMANYA’YA ĠġÇĠ GÖÇÜNÜN TARĠHĠ ARKA PLANI VE

1.1. Göç ve Göç Kuramları

1.1.6. KüreselleĢmenin Göç Üzerine Etkileri

Sosyal bilimciler 20. yüzyılın son yıllarındaki ekonomik değiĢimleri adlandırmada ana kavram olarak küreselleĢmeyi kullanmıĢlardır. Politik, ekonomik ve toplumsal hareketlerde kısacası tüm etkinlik ve değiĢimlerde küreselleĢme kavramı hayata girmiĢ ve artık yadsınamayacak bir hal almıĢtır. KüreselleĢme, iletiĢim ağının yaygınlaĢması ve hızlanması sonucu toplumsal, politik ve ekonomik alanlarda birçok yeni durum ortaya çıkartmıĢtır. Bunun bir uzantısı olarak dünyanın bir ucunda meydana gelen toplumsal, politik ve ekonomik olaylar, sınırları aĢarak dünyanın diğer ucunda yaĢayan bireyleri

etkiler hale gelmiĢtir (McGrew, 2005:19). KüreselleĢmenin, tek tek bireylerin ve toplumların yaĢam tarzlarında önemli değiĢiklikler getiren kültürel boyutu, küresel kültürün inĢası ve yerel kültürlerin popüler kültürün Ģemsiyesi altına girmesi anlamına gelmektedir. Bu olgu literatüre “McDonaldlaĢma” olarak girmiĢtir. Bu süreç toplumda sadece yiyecek sanayi değil, giyim, eğitim, iĢ, sağlık, politika ve aile gibi diğer tüm alanları da derinden etkilemektedir (Ritzer, 1998).

KüreselleĢme kavramı o kadar yaygınlaĢmıĢtır ki artık hemen hemen her alanda ve durumda bu kavramla karĢılaĢmaktayız. Wallerstein, küreselleĢmenin daha yeni keĢfedilmesine rağmen, yüzyıllardır sistemin temel özelliklerinden biri olduğunu ifade etmiĢtir. Samir Amir‟de Wallerstein‟in bu görüĢüne katılır. Amir‟e göre kapitalist sistemin küreselleĢmesi kesinlikle yeni bir durum değildir. KüreselleĢme Amerika‟nın keĢfi ile baĢlamıĢtır. Yine aynı Ģekilde Robertson‟da küreselleĢmenin 16. yüzyıldan itibaren süregeldiğini vurgulamıĢtır. KüreselleĢmeye dair görüĢlerde en göze çarpan kiĢi ise Bauman‟dır. Ona göre küreselleĢme dünya toplumları bağlamında sadece birleĢtirici değil, aynı zamanda ayrıĢtırıcıdır da. Toplumları bölme iĢlemini birleĢtirirken gerçekleĢtirir. Çünkü dünyanın tek tipliliğini artıran nedenler ile bölen nedenler özdeĢtir. Bourdieu ise küreselleĢmeyi olumsuz bir süreç olarak ele alır. KüreselleĢme refah devletlerine karĢı bir saldırıdır. KüreselleĢme vahĢi kapitalizmin tamiridir (Kızılçelik, 2003:60-61).

KüreselleĢme barıĢ ve dostluk temelinde iliĢkiler getirmekten ziyade, çatıĢmayı artırmıĢ ve insanları bir arada tutan bağları zayıflatmıĢtır. Dünyayı çatıĢma ve kavga alanı haline getirmiĢtir. Bu anlamda diyebiliriz ki küreselleĢme, toplumları kimliksizleĢtirme ve köksüzleĢtirme projesidir. Hem küresel ölçekte hem de ulusal ölçekte ayrımcılığı desteklemektedir. Giddens ise küreselleĢmeyi dünya çapında toplumsal iliĢkilerin yoğunlaĢması süreci olarak ifade eder. KüreselleĢme gitgide bütün toplumların iliĢkilerine daha fazla etki etmekte ve bu etkiyi hepimiz hissetmekteyiz. KüreselleĢme sadece ekonomik bir olgu değildir. Hatta daha çok mekânın ve zamanın dönüĢtürülmesiyle ilgilidir. Giddens bu etkiyi uzaktan etki olarak tanımlar ve küresel iletiĢimin ve toplu ulaĢım araçlarının ortaya çıkmasıyla iliĢkilendirir (Giddens, 2002:12).

KüreselleĢme ile birlikte postmodernizm, yerelleĢme ve neo-liberalizm gibi anlayıĢlar tartıĢılır olmuĢ, farklılığa ve çeĢitliliğe olan vurgu artmıĢtır. KüreselleĢen dünyada kimlikler öne çıkartılmıĢtır. Dolayısıyla küreselleĢme ve yerellik karĢılıklı iliĢki içerisindedir. Kısacası küreselleĢmeyi yeni dünya düzeni, yerelleĢme, neo-liberalizm ve postmodernizm ile birlikte düĢünmek gerekmektedir. Söz konusu söylemlerin tamamı ise kapitalizm ile bağlantılıdır. KüreselleĢme, kapitalizmin günümüzdeki boyutunu ifade eder ve kapitalizmin dünyaya yayılmasıdır (Kızılçelik, 2003:19).

KüreselleĢme ve beraberinde getirdiği değiĢimler toplumsal yapının her alanına nüfuz etmiĢtir. Sosyal, kültürel, ekonomik her alan yeniden yapılanma içerisine girmiĢtir. Arslan‟nın naklettiğine göre, Castles ve Miller göç hareketlerinin önümüzdeki yirmi yılı etkileyecek bazı genel eğilimleri olarak beĢ nokta tespit etmiĢtir. Bunlar: göçün küreselleĢmesi, göçün hız kazanması, göçün farklılaĢması, göçün kadınlaĢması ve göçün politikleĢmesidir (Arslan, 2001).

Göç toplumsal alanda önemli bir değiĢim göstergesi olarak, küreselleĢme bağlamında farklı açılardan ele alınmaya baĢlanmıĢtır. Özellikle son yıllarda göç ve göçmenlik tartıĢmaları postmodern bir anlayıĢla, daha çok çokkültürlülük, vatandaĢlık ve kimlik tartıĢmaları ekseninde incelenmektedir. KüreselleĢme süreci hemen hemen tüm dünyayı fakat bazı bölgeleri diğerlerinden daha fazla etkilemektedir. Bunun sonucu olarak belirli bölgelerdeki insanların küreselleĢmenin olumsuzluklarından daha fazla etkilenmesi bu insanların daha güvenilir bölgelere gitme isteğini artırmıĢtır. Bu süreç az geliĢmiĢ ülkelerde daha çok iç göç olarak kendini göstermiĢtir. Süreçten en çok etkilenenler, tarımla uğraĢan kırsal kesim insanı ve kentlerdeki vasıfsız iĢçiler olmuĢtur.

Günümüzde, sermayenin küresel dolaĢma konusunda serbest olduğu; buna karĢın emeğin dolaĢımının serbest olmadığı kabulünden yola çıkılarak, uluslararası göçün “beyin göçü” ile sınırlı olduğu, artık vasıfsız emeğe ihtiyaç duyulmadığı düĢüncesiyle vasıfsız iĢgücü göçünün olmadığı ve olmayacağı yönünde iddialar bulunmaktadır. Buna gerekçe olarak kimyasal ve elektronik teknolojilerden yeni enformasyon teknolojilerine geçiĢ sürecinin yaĢanması ve bunun sonucu olarak kol gücüne dayalı iĢçi sınıfının oranında düĢüĢ yaĢandığı gösterilmektedir. Bu görüĢ küreselleĢme sürecinde göçü açıklamada yetersiz kalmaktadır. Bugün göç ve göçmen sorunu yaĢamayan ülke hemen hemen yoktur. KüreselleĢmeden toplumların farklı katmanları farklı Ģekilde

etkilenmiĢtir. Göçmen konumunda olanların durumu kötüye gitmekte ve yabancı düĢmanlığı artmaktadır. Bunun yanı sıra tüm engellemelere rağmen göç farklı kanallardan devam etmektedir. Ve sadece beyin göçü olarak değil, vasıfsız iĢgücü göçü olarak devam etmektedir. Bu anlamda göç ve göçmenlik olgusu ulusal ve uluslar arası ölçekte sınıflaĢma açısından değerlendirilmediği sürece tam anlamıyla bir çözümleme yapılamayacaktır.

Günümüz geliĢmiĢ ülkelerinde göç konusu üzerinde en çok tartıĢılan konulardan birini oluĢturmaktadır. Göçle bağlantılı olarak sınıf altı, yeni marjinallik, kent yoksulları gibi kavramlar sıklıkla kullanılır olmuĢtur. KüreselleĢme süreciyle birlikte göç de çeĢitlilik kazanmıĢtır (ErbaĢ, 2002: 179-195). Edward Said göç olgusuna farklı bir açıdan yaklaĢmıĢtır. Ona göre göçerlik ve sürgün, kesintili bir var olma durumudur. Özellikle küreselleĢen dünyada bu olgu çok daha etkin bir Ģekilde varlığını göstermektedir. Göç eden kiĢi bilmektedir ki seküler dünyada evler geçicidir (Chambers, 1994:11).