• Sonuç bulunamadı

Irkçılık ve Yabancı DüĢmanlığı

BÖLÜM 1: ALMANYA’YA ĠġÇĠ GÖÇÜNÜN TARĠHĠ ARKA PLANI VE

1.2. Türk DıĢ Göç Sürecinin BaĢlangıcı

1.2.4. YurtdıĢına Göç Eden Türk Göçmenlerin KarĢılaĢtığı Belli BaĢlı

1.2.4.4. Irkçılık ve Yabancı DüĢmanlığı

Almanya‟daki yabancı nüfusunun ulusal nüfus içerisinde dikkat çekici bir biçimde artmaya baĢlamasıyla birlikte bu duruma karĢı tepki oluĢmaya baĢlamıĢtır. Yabancı nüfusunun Almanya‟nın genel nüfusu içerisindeki yükselen oranı demografinin yeni yüzünü oluĢturmuĢtur. Almanya, göç yoluyla tetiklenen ulusal kimlikle ilgili

belirsizlikle yüz yüze gelen tek Avrupa ülkesi olmamakla birlikte en fazla etkilenen ülkedir (Koslowski, 2000: 13).

Almanya göçünün ikinci on yıllık döneminde kalıcı olma eğilimi göstermesi üzerine, göçmenliğe iliĢkin var olan sorunlarla birlikte iĢten çıkarılma, geri gönderilme ve yabancı düĢmanlığı gibi sorunlar doğmaya baĢlamıĢtır. Bu Ģekilde bir yandan kendi içlerinde yabancılaĢma ve bir yandan da Almanlar tarafından dıĢlanma yaĢamıĢlardır. 1986 yılında “yabancıların basındaki olumsuz imajı”nı araĢtıran öğretim üyesi Klaus Merten, Almanya‟da yayınlanan gazete ve dergilerde Türklerin diğer yabancı iĢçilere göre daha olumsuz tanıtıldığı ve Türklerin potansiyel suçlu olarak gösterildiğini tespit etmiĢtir. Ve sonraki süreçlerde de gerçekleĢen kundaklama olayları bu tespitleri doğrulamıĢtır. Türklerin Almanya‟da kalıcı olduğunu anlayan Almanlar daha sonra bazı kimliksizleĢtirme politikalarına soyunmuĢlardır. Bu kimi zaman Türklerin kendi aralarında bölünmelerine yol açma amaçlı olmuĢ, kimi zaman da Türkiye ile bağlarını zedeleyici Ģekilde gerçekleĢmiĢtir. Bu çalıĢmalar halen daha devam etmektedir. Bu engellemelerin en net Ģekli ise göç yasalarıdır. Ġlk zamanlar, memlekete telefon edememe, kötü koĢullar altında gettolarda yaĢamak zorunda kalma gibi sıkıntılar zamanla yerini vize alamama, eğitim eksikliği, yabancı düĢmanlığı gibi sorunlara bırakmıĢtır. Alman Federal ĠçiĢleri Bakanı Otto Schily‟nin Süddeutsche Zeitung (27.06.2002.) gazetesine verdiği demeçte, “Türk azınlığın uyumu için en iyi yol asimilasyondur. Almanya‟da yeni azınlıklar yaratılmasına karĢıyız. Her dili destekleyemeyiz. Türklerin ana dili Almanca olmalıdır. Ġki dilli Almanya istemiyoruz. Almanya‟da Türk Adası oluĢmasını istemiyoruz” (Doyuran Kartal, 2004: 60-65). Tüm bunlar yabancı düĢmanlığının açık bir ifadesidir.

Almanya‟da çoğu grup baĢlangıçta iĢçi alımını desteklemiĢ olmalarına rağmen, yabancılara kiralık ev vermeyi reddederek, bar ve eğlence yerlerine girmelerini yasaklayarak gizli bir yabancı düĢmanlığının tohumlarını atmıĢlardır. 1970‟lerden sonra iĢsizlik probleminin ortaya çıkmaya baĢlamasıyla birlikte Almanya‟da ırkçılık yaygınlaĢmaya baĢlamıĢ, iĢsizliğin sebebi olarak yabancı iĢçiler ve yabancılar arasında en yüksek oranda olan Türk iĢçiler gösterilmiĢtir (Castles-Miller, 2008:313).

Irkçı saldırılar tüm Avrupa ülkelerinde kendini göstermekle birlikte Almanya‟da daha belirgindir. Batı Avrupa ülkeleri içinde ırkçılıktan en çok etkilenenler Almanya

Türkleridir. ĠĢsizlik ve evsizlik gibi sıkıntılar Almanya‟da ırkçı saldırıların en önemli nedeni olarak gösterilmiĢtir fakat bu nedenler yegâne neden değildir sadece ırkçı saldırıları besleyen nedenlerdir. Önyargılar ırkçılığı beslemektedir. Örneğin Alman bir annenin çocuğuna Türk çocuklarla oynamamasını tembihlemesi çocukta Türklere karĢı önyargının tohumlarını atmaktadır. Anne bu isteğini açıklarken Türkler hakkındaki olumsuz düĢüncelerini çocuğuyla paylaĢacaktır. Bu erken yargılar yeni bilgilerle de değiĢmiyorsa önyargıya dönüĢmüĢ demektir. Almanya‟da 80‟li yılların baĢında ırkçı saldırılar baĢladığında politikacılar “bunlar bir avuç serseridir” diyerek geçiĢtirmiĢlerdir. Fakat bu sokaklardaki bir avuç serseri grubu saldırılarını sürdürürken, 5 ġubat 1982 de üniversitelerde “Heidelberg Manifestosu” olan ırkçı bildiriyi ilan etmiĢlerdir. 15 profesörün imzası olan bu bildirinin bazı noktaları Ģunlardır;

“... Sınıflarda yabancıların çoğunlukta olduğu eğitim sistemi içinde kendi çocuklarımızdan hangi geleceği beklemekteyiz... Sadece hayat dolu, el sürülmemiĢ namuslu Alman aileleri bizim halkımızın geleceğini oluĢtururlar. Yalnız bizim çocuklarımız Almanların ve Avrupalıların geleceğinin yegâne temelini oluĢtururlar... Yabancıların ülkelerine geri dönüĢleri... Ülkemize ekonomik rahatlık da getirecektir.” Bu bildirinin medyada duyurulması, Türklere karĢı istemeyen grupların eylem birliği yapmasını da hızlandırmıĢtır. 150‟den fazla milliyette insanın yaĢadığı Almanya‟da bu bildiriden sonra sadece Türkler hedef toplum haline gelmiĢtir. Bir anda Almanya duvarlarına “Türkler DıĢarı”, “Defolsun Türkler” gibi yazılar yazılmaya baĢlanmıĢtır. Almanya‟da yabancı düĢmanlığından kaynaklanan saldırıları üç baĢlık altında değerlendirebiliriz.

a) ġiddet saldırıları, yaralama, dövme ve kundaklama Ģeklinde meydana gelen saldırılardır.

b) Sözlü ve yazılı saldırılar, basında yer alan asılsız haberler, sözlü tehditler, ithamlar, psikolojik baskılar. Psikolojik baskılar daha çok küçük düĢürme, azarlama ve alay etme Ģeklinde kendini göstermektedir.

c) Gizli ve açık yapılan ayrımcılıktır ki bu hayatın her alanında olabilir. Özellikle iĢ alanında ve sosyal ortamlarda bu daha net hissedilmektedir. Türkler iĢe alınmada

en son sırada ve iĢten çıkarılmada ilk sırada yer almaktadırlar (Kılıçarslan, 1997:27-31).

Göçmenler bugün genel olarak üç konuda eĢitsizlikle karĢı karĢıyadır; Devlet iliĢkilerinde, ticari alanda ve sosyal haklardan yararlanmada. Avrupa‟daki Türklerin bir müddet sonra özellikle görevleri bittikten sonra geri dönmeye zorlandıkları, bu konuda yasalar oluĢturulduğu bilinmektedir. Geri dönüĢ gerektiği gibi gerçekleĢmediğinde Türklerin toplumsal ve yasal olarak eĢit muameleden mahrum edilerek gettolaĢmaya zorlandıkları görülmektedir (Akkaya, 1992:11).

Irkçı Saldırıların Nedenleri (TaĢ, 1999:93-95).

1- Toplumsal Nedenler

b) Göçmenlerin niceliksel artıĢı: ırkçı saldırılarda niceliksel artıĢ önemli rol oynamaktadır. Bazı Avrupalılar belli sayıya kadar yabancının kabul edilebilir, fakat fazlasının sosyal huzursuzluğa sebep olabileceğini belirtmektedir. Bu anlamda Almanya‟da hem göçmen sayısı fazla hem de ırkçı saldırılar fazladır. c) Irkçı Ģiddet ve ekonomik kriz: ırkçı Ģiddet bazen sosyo-ekonomik nedenlerle

iliĢkilendirilmektedir. Özellikle ekonomik krizin baĢ gösterdiği dönemlerde ülke gelirinin yabancılarla paylaĢılmak istenmemesi Ģiddete yol açabilmektedir. d) Irkçı Ģiddet ve ulusal kimlik: Avrupa‟da büyük bir kesim, ırkçı Ģiddeti Ģiddet

geleneğine ve ulusal özelliklere ve kültüre dayandırmaktadır. 2- Özel Nedenler

a) Alkolizm: ırkçı olayları inceleyen bazı yetkililer bu olayların ırkçılıkla iliĢkili olmadığını sadece aĢırı sarhoĢluktan kaynaklandığını iddia etmiĢlerdir.

b) Polisin ve devletin tutumu: ırkçı Ģiddet olaylarının birçoğunda polis ihmali olduğu saptanmıĢtır. Devletin bu pasif tutumunun Ģiddet olaylarını artırdığı iddia edilmektedir.

c) AĢırı sağ partiler: ırkçılığı araĢtıran kaynaklara göre, ırkçı faĢist aĢırı sağ parti ve grupların Ģiddeti organize etmede etkili olduğu ve bunu yaparken de sokak çetelerinden faydalandıkları belirtilmiĢtir.