• Sonuç bulunamadı

2. KURAMSAL VE KAVRAMSAL ÇERÇEVE

2.2. Küresel Isınma

Türkeş (2007, s.46)’e göre küresel ısınma, sanayi devriminden beri, özellikle fosil yakıtların yakılması, orman alanlarının hızla tahrip edilmesi, tarımsal etkinlikler ve sanayi süreçleri gibi çeşitli insan etkinliklerinin yanında atmosfere salınan sera gazlarının atmosferdeki birikim miktarlarında meydana gelen hızlı artışa bağlı olarak, şehirleşmenin de etkisiyle doğal sera etkisinin kuvvetlenmesi sonucunda, yeryüzünde ve atmosferin alt katmanlarında (alt ve orta troposfer) saptanan sıcaklık artışı olarak tanımlanmaktadır.

Aksay vd. (2005, s.31) de küresel ısınmayı, atmosferin dünya yüzeyine yakın kısımlarında ortalama dünya sıcaklığının doğal olarak ya da insan etkisiyle artması olarak tanımlamışlardır.

Küresel ısınmaya yol açan sera gazları; esas olarak, fosil yakıtların yakılması (enerji ve çevrim), sanayi (enerji ilişkili; kimyasal süreçler ve çimento üretimi, vb. enerji dışı), ulaştırma, arazi kullanımı değişikliği, katı atık yönetimi ve tarımsal (enerji

ilişkili; anız yakma, çeltik üretimi, hayvancılık ve gübreleme vb. enerji dışı) etkinliklerden kaynaklanmaktadır.

Son 150 yıl içinde dünya üzerinde fosil yakıt kullanımı ve çimento üretiminden 265 Milyar ton (Mt), arazi kullanım değişikliğinden 124 Mt olmak üzere toplam 389 Mt Karbon (C) atmosfere salınmıştır. Bunun 214 Mt’u karasal ekosistemler ve okyanuslar tarafından geri alınmış, atmosferde 175 Mt Karbon (C) fazlalığı oluşmuştur. Her yıl insan kaynaklı net 3,2 Mt C atmosfere katılmaktadır (Tablo 2.3.). Bunda en büyük pay, enerji üretimi için fosil yakıt kullanımı ve sanayi üretimine aittir.

Tablo 2.3.

Ekosistemlere ve Sektörlere Göre Küresel Karbon Dengesi (Salım ve Alım, Mt)

Atmosfere/atmosferden (Yıllık)

Ekosistem ve sektör Salım Alım

Karasal ekosistemler (bitki örtüsü, toprak, çürüntü materyali, bataklıklar, sulak alanlar, meralar, tarım alanları)

60.0 61.4

Arazi kullanım değişikliği (ormansızlaşma, tarım, turizm, yerleşim vb.)

1.6 0.5

Okyanuslar 90.0 92.0

Fosil yakıt yakılması ve çimento üretimi (enerji, sanayi, ulaştırma, inşaat)

5.5 0.0

Toplam 157.1 153.9

Fark (atmosferde kalan net insan kaynaklı karbon tutarı) 3.2

Kaynak: DPT (Devlet Planlama Teşkilatı). (2000). 8. Beş Yıllık Kalkınma Planı-İklim Değişikliği Özel İhtisas Komisyonu Raporu. http://ekutup.dpt.gov.tr/cevre/oik548.pdf adresinden 20 Ağustos 2007 tarihinde alınmıştır.

Küresel hesaplamalara göre, atmosfere salınan insan kaynaklı sera gazı salımları sebebiyle, küresel karbon dengesi denk kapanmamaktadır (IPCC, 2002).

Şekil 2.5: Küresel Karbon Döngüsü ve İnsan Kaynaklı Sera Gazı Salımlarının Küresel Karbon Dengesinde Yaptığı Değişiklikler

Kaynak: IPCC 2002’den değiştiren Türkeş, M. (2003a). Sera Gazı Salımlarının Azaltılması İçin Sürdürülebilir Teknolojik Ve Davranışsal Seçenekler. V. Ulusal Çevre Mühendisliği Kongresi Bildiriler Kitabı, s. 271.

Küresel karbon döngüsünün iki büyük ana bileşenini oluşturan karasal ekosistemler (ormanları da içeren tüm bitki örtüsü ve topraklar) ve okyanuslar, toplam tutarın 4,6 (2,3+2,3) Milyar ton karbon (MtC)’lik bölümünü tutar. Karasal ekosistemlerin ve okyanusların tuttuğu ya da uzaklaştırdığı karbon tutarı atmosfere salınan toplam tutardan çıkarıldığında, her yıl insan kaynaklı net 3,3 MtC’nin atmosferde kaldığı sonucuna ulaşılır. İklim değişikliğinin önlenebilmesinin odak noktasını da, her yıl atmosferde kalan bu yaklaşık 3,3 MtC’lik fazla karbonun kontrol edilmesi ve atmosferden uzaklaştırılması (azaltılması) oluşturur (Türkeş, 2003a, s.270).

Temel olarak insan etkinlikleri sonucunda atmosferin kimyasal bileşiminde ortaya çıkan önemli değişiklikler sonucunda, küresel yüzey sıcaklıklarında 19. yüzyılın sonlarında başlayan ısınma, 1980’li yıllarla birlikte daha da belirginleşerek, hemen her yıl bir önceki yıla göre daha sıcak olmak üzere, küresel sıcaklık rekorları kırılmıştır.

Sıcaklık kayıtlarının tutulmaya başlandığı 1860 yılından bu yana kırılan rekorlar ve görülen uç değerler şunlardır (Kadıoğlu, 2008, s.34):

• 1860 yılından bu yana görülen en sıcak 20 yılın 19’u 1980’den sonra gerçekleşmiştir.

• 1860 yılından bu yana görülen en sıcak 20 yılın 11’i 1990’dan sonra gerçekleşmiştir.

• Son 50 yıl, buzul kayıtlarına göre son 6000 yılda gözlemlenen en sıcak yarım yüzyıldır.

• Okyanus sıcaklık kayıtlarına göre 1950’li yılların ortalarından 1990’ların ortalarına kadar önemli bir ısınma yaşanmıştır.

1860 yılından 2005’e kadar tutulan sıcaklık kayıtları Şekil 2.6.’da gösterilmiştir. Buna göre 1906 – 2005 yıllarını kapsayan 100 yıllık zaman periyodunda dünyanın ortalama sıcaklığı 0.74 °C artmıştır.

Sıcaklık artışının en yoğun olarak gözlendiği dönem ise 1990 yılı sonrasıdır. Sıcaklık artışının temel nedeninin, sanayi devrimini takip eden yıllarda fosil kaynaklı yakıtların aşırı derecede kullanılmaları sonucu atmosfere salınan sera gazlarının doğal sera etkisini kuvvetlendirmesi olduğu bilim çevreleri tarafından kabul edilmiştir (Kreider vd., 1999, s.1362; IPCC, 2007, s.36).

Şekil 2.6: 1860’dan İtibaren Küresel Ortalama Sıcaklıklar

Kaynak: IPCC (Intergovernmental Panel on Climate Change). (2007). Technical Summary. In: Climate Change 2007: The Physical Science Basis. Contribution of Working Group I to the Fourth Assessment Report of the IPCC, [Solomon, S., D. Qin, M. Manning, Z. Chen, M. Marquis, K.B. Averyt, M. Tignor and H.L. Miller (eds.)]. Cambridge University Press, Cambridge, United Kingdom and New York, NY, USA. s.37.

Küresel ısınmaya bağlı olarak iklimlerdeki yağış ve sıcaklık değişiklikleriyle beraber kutuplardaki buzullar ile buz tabakaları hızla erimeye, bu erimelerle birlikte deniz seviyesinde yükselmeler görülmeye başlamıştır. Yağışlı ve yağışsız zamanlar arasındaki normal geçişler kalmayıp zaman zaman bir bölge şiddetli sağanak yağış alır iken, başka bir bölge hiç yağış almayıp iklimi gayet kurak geçmeye başlamıştır (M. A. Çınar, 2007, s.150).

Bu değişikliklerin potansiyel tehlikeleri sadece havanın ısınarak insanları terletmesi değildir. Örneğin; yükselen deniz su seviyesi ve azalan toprak neminin çok daha büyük etkileri olabilecektir. Aslında insanlar hızlı bir iklim değişimine kendini uydurabilir ve ondan korunabilir, fakat bitkiler ve hayvanlar bu değişime ayak uyduramadığı için insanların besin zincirini de oluşturan tüm ekolojik sistem tehlikededir (Kadıoğlu, 2008, s.31).

Küresel ısınmanın sonuçlarından biri olan ve diğer sonuçlarının nedenini oluşturan bir başka önemli konu ise, iklim değişikliği sorunudur.