• Sonuç bulunamadı

D. Ġzz Bin Abdüsselam Ġçin Kullanılan Nisbe, Künye ve Lakaplar

2. Künye ve Lakapları

Ġzz b. Abdüsselam‟ın hayatını konu alan kitaplarda ve tabakatlarda, onun hakkında çeĢitli künyeler ve lakaplar kullanılmıĢtır. Onun için Ebu Muhammed, Ġzzeddin, Ġzzeddin b. Abdüsselam, Ġbn Abdüsselam, Ġzz b. Abdüsselam, el-Ġzz, Sultanü‟l-Ulemâ, Bâyiu‟l-Mülûk gibi künye ve lakaplar kullanılmıĢtır102

.

Onun için kullanılan lakapların baĢında Ebu Muhammed lakabı gelmektedir ki, onun hayatıyla ilgili kitaplarda ve tabakatlarda bu lakabı kolaylıkla görebiliriz103

. Ġzz b. Abdüsselam‟ın çocukları vardı, fakat çocuklarından ilimce en meĢhuru Mu- hammed Abdullatif (v. 695/1296) idi, sonra çocuklarından Ġbrahim meĢhurdu. Ġzz b. Abdüsselam oğlu Muhammed‟e nisbetle Ebu Muhammed diye anılmıĢtır 104.

Ġzzeddin lakabına gelince, bu lakab Ġzz b. Abdüsselam‟ın yaĢadığı asırda ge- nellikle halifeler, melikler, emirler ve alimler için kullanılan bir lakabtı. Din nisbesi ise özeldir, Allah Teala‟nın dinine yakın olmak, onun için sevilmektir, ondan dolayı önem göstermektir ve onun fadlını arzu etmek ve onun hizmetinde rağbet etmektir. Din; insanların onunla inayetlerinin ve nüfuslarının güçlenmesi içindir. Ġzz b. Abdüsselam‟a, “Dinin Ģerefi, dinin izzeti” anlamına gelen bu lakap, onun dini emir- leri yerine getirmedeki hassasiyeti ve bu emirlerin yerine getirilmesinde gösterdiği azim ve gayretten dolayı verilmiĢtir105

.

Ġzz b. Abdüsselam için kullanılan, Ġbn Abdüsselam lakabı da, bilinen bir la- kabı olmakla birlikte, onun yaĢadığı dönemde bu lakap, birçok kiĢi için kullanılmıĢ- tır, isimlerin birbirine benzemesinden dolayı kitapların kime ait olduğu noktasında bazı karıĢıklıklar oluĢabilmekte ve onun olmadığı halde bazı kitaplar ona nisbet edi- lebilmektedir106. Vehîbî onun en meĢhur lakabının Ġbn Abdüsselam olduğunu söyle- mektedir107. Zikrettiğimiz bütün bu lakaplar içerisinde en çok kullanılanı Ġzz b. Abdüsselam olduğu için biz de çalıĢmamızda bu ismi esas aldık.

102

Subkî, Cilt: 8, s. 209; Meraği, Cilt: 2, s. 73; Tağriberdi, Cilt: 7, s. 208; Dâvûdî, Cilt: 1, s. 315; Edirnevî, Cilt: 2, s, 242; Vehîbî, s. 47; Zühaylî, s. 39; Ġzz bin Abdüsselam, Cilt: 1, s. 2; Bilmen, Cilt: 2, s. 571.

103 Subkî, Cilt: 8, s. 209; Meraği, Cilt: 2, s. 73; Tağriberdi, Cilt: 7, s. 208; Dâvûdî, Cilt: 1, s. 315;

Edirnevî, Cilt: 2, s. 242; Zühaylî, s. 39; Ġzz bin Abdüsselam, Cilt: 1, s. 2; Bilmen, Cilt: 2, s. 571.

104

Zühaylî, s. 41.

105 Vehîbî, s. 47; Zühaylî, s. 41. 106 Zühaylî, ss. 41-42.

34 “el-Ġzz” lakabı Ġzzeddin lakabının kısaltılmıĢ Ģeklidir ve yaĢadığı dönemde insanlar arasında bilinen en meĢhur lakabıdır. Tarih, tercüme ve fıkıh kitaplarında kullanılan bu lakabı ikinci lakabı olan “Sultanu‟l-Ulema” gibi meĢhurdur108

.

Ġzz b. Addusselam için kullanılan lakaplardan birisi de alimlerin sultanı an- lamına gelen, “Sultanü‟l-Ulema” lakabıdır ki, bu da onun için kullanılan meĢhur la- kaplardan birisidir109.

Zühâyli, “İzz b. Abdüsselam” adlı kitabında bu lakap Ġzz b. Abdüsselam‟ın lakabıdır. Bu lakabı onun öğrencisi Ġbn Dakîku‟l-îd (v. 702/1303) tarafından veril- miĢtir. Ġbn Subkî‟nin zikrettiği gibi, “ġeyh Ġzzeddin, Sultanü‟l-Ulema diye lakaplandırıldı.” diyor110

.

Ġzz b. Abdüsselam‟ın “Sultanü‟l-Ulema” diye isimlendirilmesinin nedenle- rinden birisi de onun hiçbir zorluk ve baskı altında kalmadan karĢısındaki kim olursa olsun doğru bildiği Ģeyleri söylemesidir. O, sultanların ve emirlerin yaptıkları Ģeyleri doğru görmediği zaman delillerini ortaya koyarak onların yaptıklarının yanlıĢ oldu- ğunu çekinmeden söylerdi. Ġctihad kapısının kapalı olduğunu söyleyen ve kendile- rinden önceki alimlerin görüĢlerinin dıĢına çıkmayan bazı meselelerde sert ve kaba olan alimlerin görüĢlerine muhalefet eder, yenilikçi düĢünceler ve fikirler ortaya ko- yardı, bunu yaparken de hiç kimseden çekinmezdi. BaĢka bir neden de onun yenilikçi düĢüncelerinin olması, ders vermesi, kitap yazması, üstün kabiliyetli birisi olması ve yaĢadığı dönemde ġafiî‟lerin önde gelenlerinden biri olması ve ictihad makamına yükselmiĢ olmasıdır diyebiliriz. Ġzz b. Abdüsselam‟ın ömrü iyilikleri emretmek kötü- lüklerden de alı koymakla geçmiĢtir. Bunu yaparken Allah‟tan baĢka hiç kimseden korkmadan yapmıĢtır. ġam‟da Emevi Camii Hatipliği yaptığı sıralarda o dönemde gelenekselleĢmiĢ olan mimbere kılıçla çıkma ve yöneticileri övme gibi adetleri, tep- kilere aldırıĢ etmeden bid‟at oldukları gerekçesiyle yapmamıĢtır. Ayrıca Regâibte ve ġaban ayının yarısında kılınan namazları bid‟at olduğu gerekçesiyle kaldırmıĢtır 111

. Ġzz b. Abdüsselam duruĢuyla halk arasında o kadar sevilmiĢ ve sözüne itibar edilen bir alim olmuĢtu ki, isteseydi halk yığınlarını peĢinden sürükleyebicek bir iti-

108 Zühaylî, s, 41.

109 Subkî, Cilt: 8, s. 209; Meraği, Cilt: 2, s. 73; Dâvûdî, Cilt: 1, s. 315; Vehîbî, s. 47; Zühaylî, s. 41;

Ġzz bin Abdüsselam, Cilt: 1, s. 2.

110 Dâvûdî, Cilt: 1, s. 315;Vehîbî, s. 47; Zühaylî, s. 42.

111 Subkî, Cilt: 8, s. 210; Tağriberdi, Cilt: 7, s. 208; Dâvûdî, Cilt: 1, s. 316; Zühaylî, ss. 42-43; Ġzz bin

35 bara sahipti. Onun vefatı üzerine Memlük Sultanı Baybars‟ın söylediği Ģu söz, onun halk arasındaki gücünü göstermeye yetecektir: “Bugün iktidarımın temelleri daha da sağlamlaĢmıĢtır. Çünkü bu alim, Ģayet insanlardan isteseydi, tahtımı yerle bir edebi- lirdi.”112

Bizce Ġzz b. Abdüsselam‟ın “Sultanü‟l-Ulema” diye anılmasının asıl nedeni, yaĢadığı dönemde geniĢ halk kitleleri tarafından itibar görmesi, Ģer‟i alanlarda birçok değiĢik eser vermesi, onun doğru bildiği Ģeylerden asla ödün vermemesi ve düĢünce- lerini sonucu ne olursa olsun savunması, savunduğu Ģey görevinden azledilmek, hap- se atılmak gibi sonuçlar doğursa dahi, savunduğu Ģeyden ödün vermeden sadece Allah‟tan korkarak, düĢüncelerinin arkasında durup onları yerine getirmesidir.

Ġzz b. Abdüsselam‟a verilen lakaplardan birisi de “Bâyiu‟l-Mülûk” (Melikle- rin Satıcısı) lakabıdır113. Ona bu lakabın verilmesinin nedeni, yine doğru bildiği Ģey-

lerden asla vazgeçmemesi ve verdiği kararda geri adım atmayıp, sonucu ne olursa olsun, zorluklara göğüs germesidir.

“Bâyiu‟l-Mülûk” (Meliklerin Satıcısı) lakabını alması Ģöyle olmuĢtur: Ġzz b. Abdüsselam ġam‟daki görevi sırasında vermiĢ olduğu fetvalardan dolayı baskı altın- da kalmıĢ, insanlara fetva vermesi engellenmiĢ, hapsedilmiĢ, görevinden azledilmiĢ ve çeĢitli baskı ve zorlamalarla karĢılaĢmıĢtır. Daha sonra (639/1241) senesinde Mı- sır‟a hicret etmiĢtir114

. Mısır‟da Melik Salih Necmeddin Eyyûb (v. 646/1248), Ġzz b. Abdüsselam‟ın ilmi seviyesini bildiği için ona çeĢitli ikramlarda bulunmuĢ ve ona kadılık görevi ve Amr b. Âs Camiinde hutbe verme görevi vermiĢtir115

.

ġeyh Ġzz, ġam‟da olduğu gibi Mısır‟da da görüĢlerinden asla geri adım at- mamıĢ, önemli ve saygın birisi olmuĢtur. Salih Necmeddin Eyyûb, iktidarını güçlen- dirmek için Beytülmalden çok sayıda memlûk‟ü satın almıĢ ve bu memlûk‟lerin sayı- ları zamanla artmıĢ, yöneticilik kademelerinde ve orduda çeĢitli görevlere yükselmiĢ- lerdir. O sıralar Mısır‟da kadılık görevinde bulunan Ġzz b. Abdüsselam, Beytülmalın gelirleriyle alınan bu kiĢilerin köle konumunda olduklarını söylemiĢ, dolayısıyla on- ların yöneticilik yapamayacaklarını belirtmiĢ, son olarak da Memlûk emirlerinin her türlü yetkilerini, kadılık görevinin yetkilerini kullanarak durdurmuĢtur. Ġzz b.

112 Subkî, Cilt: 8, s. 215; Zühaylî, s. 192. 113

Zühaylî, s. 182.

114 Tağriberdi, Cilt: 7, s. 208; Dâvûdî, Cilt: 1, s. 315; Edirnevî, Cilt: 2, s. 242; Zühaylî, s. 179; Ġzz bin

Abdüsselam, Cilt: 1, s. 2.

36 Abdüsselam‟ın bu fetvası üzerine Memlûk emirleri bir araya gelerek onun bu fetva- sını kaldırmasını istemiĢlerse de, Ġzz b. Abdüsselam bunun mümkün olmadığını, kendilerinin bedellerinin Allah yolunda harcanacağı bir pazarda satılmaları gerektiği ve sonra da azad edilerek tekrar görevlerine dönebileceklerini söyleyerek onlara ce- vap vermiĢtir. Onun bu kararlı durumu üzerine emirler durumu sultana bildirmiĢler, sultan, Ġzz b. Abdüsselam‟ın kendisini alakadar etmeyen mevzulara karıĢmamasını söyleyince, Ġzz b. Abdüsselam kadılık görevini bırakarak ailesini çocuklarını ve eĢ- yalarını da alarak eĢeğine yüklemiĢ ve Kahire‟den çıkmıĢtır. Onun Mısır‟dan ayrıldı- ğını duyan araların da kadınların ve çocuklarında bulunduğu çok sayıda insan yola çıkmıĢ ve onu bu kararından geri döndürmeye çalıĢmıĢlardır. Sultan Salih Mısır hal- kının Ġzz b. Abdüsselam‟a gösterdikleri bu ilgi karĢısında geri adım atmıĢ ve daha Kahire‟nin dıĢına ulaĢmadan ona yetiĢip kararından vazgeçirmeye çalıĢmıĢtır. Sultan Ġzz b. Abdüsselam‟a vermiĢ olduğu fetvanın gereğini yerine getireceğine söz vererek, onun geri dönmesini sağlamıĢtır116

.

Ġzz b. Abdüsselam Mısır‟a dönüp görevine baĢladıktan sonra, emir fetvasını geri almasını istemiĢ, fakat Ġzz b. Abdüsselam geri adım atmamıĢtır. Bunun üzerine emir onu tehdit etmiĢ ve daha da ileri giderek hizmetinde olanları da alıp onu öldür- mek için ġeyhin evini kuĢatmıĢtır. Kapıyı çaldıklarında ġeyhin oğlu Abdullatif dıĢarı çıkmıĢ, durumu görünce, gördüklerini babasına haber vermiĢtir. ġeyh dıĢarı çıkıp Emire baktığında, Emirin eli tutulmuĢ ve kılıcı yere düĢmüĢtür. Hatasını anlayan Emir ağlayarak ġeyhten özür dilemiĢ, elinin düzelmesi için dua istemiĢtir117.

Ġzz b. Abdüsselam Sultan Salih‟in verdiği sözle Mısır‟a geri döndükten he- men sonra Memlûk emirlerinin satılması için bir pazar kurdurmuĢ, bu pazarda emir- ler için oldukça yüksek bir fiyat belirleyerek onları satıĢa çıkarmıĢtır. Açık artırma usulüyle satılan emirlere en yüksek fiyatı, kendi özel mülkünden ödeyerek Sultan Salih sahip olmuĢ ve ardından onları hürriyetlerine kavuĢturarak görevlerine dön- dürmüĢtür. Alınan bedel insanların tasarrufunda kullanılmak üzere Beytülmale gön- derilmiĢtir. EĢine rastlanılmamıĢ bu olaydan sonra Ġzz b. Abdüsselam “Bâyiu‟l- Mülûk ” (Meliklerin Satıcısı) lakabıyla anılmıĢtır118

.

116 Subkî, Cilt: 8, ss. 216-217; Dâvûdî, Cilt: 1, ss. 317-318-319; Zühaylî, ss. 179-180-181. 117 Subkî, Cilt: 8, s. 217; Dâvûdî, Cilt: 1, ss. 317-318.

37