• Sonuç bulunamadı

3.1. Araştırmanın Problemi

3.6.12. Kültürel Farklılıkların İletişimdeki Rolü

Farklı kültürlere mensup bireyler arasındaki kültürel farklılıklar bazı durumlarda iletişimsizliğe, yanlış anlaşılmalara ya da sorunlara neden olabilmektedir. Bu da farklı kültür grupları arasında bir iletişim sorununa yol açmaktadır. Bu farklılıkları, farklılıkların yol açtığı sorunları ve yine bu kültürel farklılıkların iletişimdeki rolünü belirlemek amacıyla katılımcılara bu başlık altında sekiz soru yöneltilmiştir. Bu sorular şunlardır:

1. İnsanlarla tanıştığınızda Süryani olduğunuzu belirtme gereği hissediyor musunuz? Böyle bir durumda nasıl bir tepkiyle (olumlu/olumsuz) karşılaşıyorsunuz?

2. Midyat’ta Süryanileri ve diğer etnik grupları bir arada yaşatan şeyler sizce nelerdir?

3. Kendinizi yaşadığınız ulusal kültür içinde herhangi bir kültüre yakın hissediyor musunuz (Türk, Kürt, Arap vb.)? Hissediyorsanız bu kültür hangisi?

4. Yaşadığınız ulusal kültür içerisinde düşüncelerinizi açıklamada zorluk yaşıyor musunuz? Kendinizi bu konuda özgür hissediyor musunuz?

151 5. Bugüne kadar Süryani olmanızdan dolayı size ya da tanıdığınız herhangi birine karşı herhangi bir konuda ayrımcılık yapıldı mı? Yapıldıysa bir örnekle açıklayabilir misiniz?

6. İçinde yaşadığınız ulusal kültür ile sizin kültürün arasındaki benzerlikleri ya da farklılıkları birkaç örnekle açıklayabilir misiniz?

7. Eğer varsa ulusal kültürle olan kültürel benzerlikleriniz iletişimde kolaylık sağlamakta mıdır? Örnek verebilir misiniz?

8. Eğer varsa ulusal kültürle olan kültürel farklılıklar iletişim engeline ya da sorunlara yol açmakta mıdır? Örnek verebilir misiniz?

Katılımcılara ilk olarak “İnsanlarla tanıştığınızda Süryani olduğunuzu belirtme gereği hissediyor musunuz? Böyle bir durumda nasıl bir tepkiyle (olumlu/olumsuz) karşılaşıyorsunuz?” sorusu yöneltilmiştir. Katılımcılardan bazıları Süryani olduğunu özellikle belirtme gereği hissettiğini söylerken bazı katılımcılar ise böyle bir hissin olmadığını ve Süryani olduklarını özellikle belirtmediklerini ifade etmişlerdir.

Katılımcı E1 ”Evet özellikle belirtiyorum. Herkesten olumlu tepki alıyorum. Beni Süryani olarak tanımalarını istiyorum.” demiştir (E1, 45, İlkokul). E3 “Evet Süryani olduğumu özellikle belirtiyorum. Çünkü biz var olduğumuzu özellikle hissettirmek istiyoruz. Genelde olumlu tepkiler alıyorum ama bazen Süryanilerin adını duymayan ve hakkımızda bir şey bilmeyen insanlarla da karşılaşabiliyoruz. Böyle durumlarda da genelde şaşırma oluyor. Bazen olumsuz tepkiler de görebiliyoruz. Olumsuz tepki gösteren kişiler Hıristiyan olduğumuz için böyle tepkiler veriyor. Süryanilik aslında bir kültürdür. Bunu dinle yani Hıristiyanlıkla bağdaştırmak bence yanlıştır.” diyerek düşüncelerini ifade etmiştir (E3, 44, Ortaokul). “Evet, belirtme gereği hissediyorum.” diyen E4 de Süryanileri bilenlerin genelde olumlu tepki gösterdiklerini, tanımayanların ise genelde şaşırdıklarını belirtmiş ve bugüne kadar olumsuz bir tepkiyle karşılaşmadığını sözlerine eklemiştir (E4, 36, Ortaokul). E5 de Süryani olduğunu özellikle belirtme gereği hissedenlerden. Bunu belirttiğinde şaşıranların olduğunu ve genelde olumlu tepkiler aldığını ifade

152 etmiştir (E5, 18, Lise Öğr.). E8 de E5 ile benzer ifadelerde bulunmuş ve “Evet özellikle belirtme gereği hissediyorum. Bizleri tanımayanlar ya da hakkımızda bir şey bilmeyenler şaşırıyor ve tepkiler de genellikle olumlu oluyor.” demiştir (E8, 24, Üni. Öğr). Yine diğer katılımcıların verdiği cevaplara benzer şekilde E9 da bunu özellikle belirttiğini, Süryanileri bilmeyen kişilerin genelde şaşırdığını ve olumlu tepki verdiklerini söyleyerek, bugüne kadar olumsuz tepkinin neredeyse hiç olmadığını belirtmiştir (E9, 35, İlkokul). “Süryani olduğumu belirtme gereği hissediyorum.” diyen katılımcı E10 ise sonrasında genelde olumlu tepkiler aldığını ve bunun yanı sıra şaşıranların da olduğunu söylemiştir (E10, 58, İlkokul).

Katılımcıların bir kısmı Süryani olduklarını özellikle belirtme gereği hissetmediklerini ifade etmişlerdir. Bu katılımcılardan biri E2’dir. Bunu özellikle belirtme gereği hissetmediğini söylemiştir (E2, 38, Üni). “Süryani olduğumu özellikle belirtmiyorum.” diyen E6 ise sözlerine şöyle devam etmiştir: “Bir de zaten son birkaç yıl içerisinde Midyat çok tanınan bir bölge oldu. Biz Süryanileri birçok kişi biliyor ve tepkileri de olumlu oluyor. O nedenle özellikle belirtme gereği hissetmiyorum. Bizi bilmeyenler ise genellikle şaşırıyorlar.” (E6, 55, İlkokul). Katılımcı E7 Süryani olduğunu özellikle belirtme gereği hissetmediğini fakat bir sohbet esnasında söyleyebildiğini ifade ederek, bunu söylediğinde birçok kişinin şaşırdığını ve Süryanileri bilenlerin tepkilerinin ise genelde olumlu olduğunu belirtmiştir (E7, 31, Üni). 22 yaşındaki katılımcı K1 de bunu özellikle belirtmediğini ve sorduklarında söylediğini belirterek, öğrenen kişilerin ise genelde şaşırdığını ve tepkilerin çoğunun olumlu olduğunu ifade etmiştir (K1, 22, Lise). Bir diğer katılımcı K2 de belirtme ve söyleme gereği hissetmeyen katılımcılar arasındadır (K2, 18, Lise Öğr.). Yine başka bir katılımcı E11 de bunu özellikle belirtmediğini ve böyle bir gereklilik hissetmediğini söyleyerek “Ama bir sohbet esnasında söylediğimde şaşıranlar da oluyor fakat tepkileri genelde olumlu oluyor. Bugüne kadar pek olumsuz tepki almadım diyebilirim.” demiştir (E11, 30, Üni). E12 de özellikle belirtme gereği hissetmediğini söylemiş fakat Süryani olduğunu söylediğinde insanların tepkilerinin olumlu olduğunu belirtmiştir (E12, 66, Ortaokul). K4 ise şu cevabı vermiştir: “Bunu özellikle belirtme gereği hissetmiyorum. Söylediğimde ise olumlu tepkiler alıyorum. Bugüne kadar olumsuz tepki veren olmadı.” (K4, 43,

153 İlkokul). E14 de K4’le benzer ifadelerde bulunmuş, özellikle belirtme gereği hissetmediğini söylemiş ve “Bunu özellikle belirtmiyorum ama Süryani olduğumu öğrendiklerinde olumlu tepkiler alıyorum.” diyerek sözlerine devam etmiştir (E14, 30, Lise). E13 (30, Lise), K3 (20, Üni), E15 (50, Ortaokul) ve K5 (40, İlkokul) de aynı cevabı vererek Süryani olduklarını özellikle belirtme gereği hissetmediklerini ifade etmişlerdir.

Verilen cevaplar değerlendirildiğinde katılımcılar arasında Süryani olduğunu özellikle belirtme gereği hissedenler olduğu görülmekle birlikte, bunu özellikle belirtmeyenler ve böyle bir hisleri olmadığını ifade eden katılımcıların daha fazla olduğu görülmektedir. Buradan çıkan sonuca göre denilebilir ki görüşme yapılan Süryanilerin çoğu bunu özellikle belirtme gereği duymamaktadır.

Katılımcılara sorulan ikinci soru “Midyat’ta Süryanileri ve diğer etnik grupları bir arada yaşatan şeyler sizce nelerdir?” sorusudur. Katılımcıların tamamı bu soruya benzer cevaplar vermiştir. Verilen cevaplara bakıldığında katılımcılar Midyat’ta Süryanileri ve diğer etnik grupları bir arada yaşatan şeylerin saygı, sevgi, hoşgörü, kardeşlik, dostluk, insanlık, değer olduğunu dile getirmişlerdir. Bunun yanı sıra katılımcılardan E7 (31, Üni) bu etnik grupların bir arada yaşamasını sağlayan şeylerin hoşgörü ve kabullenme olduğunu söylerken, E9 (35, İlkokul) ise bu soruya hoşgörü, saygı ve zorunluluk cevabını vermiştir. Verilen cevaplar göz önüne alındığında Süryanileri ve Midyat’ta yaşayan diğer etnik grupları bir arada yaşatan birden çok faktör olduğu ve söz edilen etnik grupların bir arada sorunsuzca yaşadığı söylenebilir.

“Kendinizi yaşadığınız ulusal kültür içinde herhangi bir kültüre yakın hissediyor musunuz (Türk, Kürt, Arap vb.)? Hissediyorsanız bu kültür hangisi?” sorusu, katılımcılara yöneltilen üçüncü sorudur. 20 katılımcıdan 15’i kendilerini Süryani kültürü dışında herhangi bir kültüre yakın hissetmediklerini ifade etmiştir. Katılımcı E3 (44, Ortaokul) kendini bazı durumlarda Türk kültürüne yakın hissettiğini söylerken, başka bir katılımcı E6 “Bence biz Arap kültürüyle daha yakınız.” cevabını vermiştir (E6, 55, İlkokul). Katılımcılar K1 (22, Lise) ve E10 (58, İlkokul), Kürt kültürünün kendilerine daha yakın geldiğini ifade ederken, bir diğer

154 katılımcı E13 ise “Bence burada yaşayan bütün etnik gruplar kültür yönünden birbirine benziyor.” demiştir (E13, 30, Lise). Her ne kadar bazı katılımcılar kendilerini başka etnik grupların kültürlerine yakın hissettiklerini söylemiş olsalar da, verilen cevaplara bakıldığında katılımcıların büyük çoğunluğunun düşüncesi kendilerini ulusal kültür içerisinde kendi kültürlerinden başka bir kültüre yakın hissetmedikleri yönündedir.

Katılımcılara “Yaşadığınız ulusal kültür içerisinde düşüncelerinizi açıklamada zorluk yaşıyor musunuz? Kendinizi bu konuda özgür hissediyor musunuz?” sorusu yöneltilmiş ve Süryanilerin ulusal kültür içerisinde, düşünce bakımından kendilerini ne derece özgür hissettikleri belirlenmeye çalışılmıştır. Sorulan bu soruya katılımcılardan 7’si kendilerini özgür hissettiklerini ve düşünceleri açıklama konusunda herhangi bir zorlukla karşılaşmadıklarını ifade ederken, 4 katılımcı düşüncelerini açıklamada zorluk yaşadıklarını ve kendilerini özgür hissetmediklerini belirtmiştir. Diğer 9 katılımcı ise bazen zorluk çektiklerini ve böyle durumlarda kendilerini tam olarak özgür hissetmediklerini söylemiştir. Verilen cevaplar göz önünde bulundurulduğunda düşünceleri açıkça belirtme ve bu konuda özgür hissetme konusunda Süryanilerin görüş ayrılığında olduğu görülmektedir.

Sorulan beşinci soru olan “Bugüne kadar Süryani olmanızdan dolayı size ya da tanıdığınız herhangi birine karşı herhangi bir konuda ayrımcılık yapıldı mı? Yapıldıysa bir örnekle açıklayabilir misiniz?” sorusu Süryanilerin bugüne kadar herhangi bir dışlanmaya maruz kalıp kalmadığının belirlenmesi amacıyla sorulmuş ve bu konunun önemli olduğu düşünülmüştür. Katılımcılardan bazıları bugüne kadar herhangi bir ayrımcılığa maruz kalmadıklarını söylemiş, birçok katılımcı ise ayrımcılık ve dışlamayla karşılaştıklarını ifade etmiştir. Birkaç katılımcı ise eskiden bu tarz şeylerin olduğunu fakat günümüzde artık ayrımcılık ve dışlamanın söz konusu olmadığını belirtmiştir.

Katılımcı E1 ayrımcılık olduğunu söylemiş ve şu örneği vermiştir: “Ayrımcılık yapıldığı zamanlar oldu, oluyor da. Örneğin bazı kamu görevlerinde yer alamıyoruz. Bir de şöyle bir örnek verebilirim askerde Süryani ve özellikle de Hıristiyan olduğum için onbaşı olamadım.” (E1, 45, İlkokul). Katılımcılardan E3

155 (44, Ortaokul) “Hiç yapılmadı dersem yalan olur. Ama örnek vermek istemiyorum.” cevabını verirken, E4 (36, Ortaokul) ise bazen ayrımcılık yapıldığını ve dışlandıklarını ifade etmiş fakat iki katılımcı da bu konuda bir örnek vermemiştir. E5 “Evet yapıldı. Önyargı ve cahillik olduğunda bir dışlanma da oluyor. Örneğin arkadaş ortamındayken nadir de olsa ‘Bu Süryani bununla konuşmayalım.’ diyenler oluyor. Zaman zaman bu tarz şeylere maruz kalıyorum. Ama hoşgörü söz konusu olduğunda çok güzel anlaşabiliyoruz. Zaten hepimiz birer insanız ve ırk farklılığına hiç gerek yok. Bir Süryani’nin bir Türk’ten ya da bir Kürt’ten hiçbir farkı yok bence. Birlikte yaşamamız gerekiyor ve birlikte yaşayınca barış ve kardeşlik kavramları öne çıkıyor. Böylece ülkemizde çok daha güzel yıllar yaşayabileceğimize inanıyorum.” diyerek cevap vermiştir (E5, 18, Lise Öğr.). Ayrımcılığa maruz kaldığını ifade eden katılımcılardan biri de E7’dir. E7 verdiği cevapta şunları söylemiştir: “Örneğin ilkokulda ya da lisede okıurken sen Süryani’sin, seninle arkadaşlık yapılmaz diyenler oldu. Yani az da olsa ayrımcılığa maruz kaldım.” (E7, 31, Üni). K1 (22, Lise) küçükken birkaç kere ayrımcılıkla karşılaştığını fakat şu an böyle bir problem yaşamadığını söylerken, E8 ise muhakkak ayrımcılık olduğunu ve en az bir kere de olsa ayrımcılığa maruz kaldıklarını ifade etmiş fakat bu iki katılımcı da örnek vermemiştir (E8, 24, Üni. Öğr). Katılımcılardan K2 ise şu örnekle ayrımcılıkla karşılaştığını söylemiştir: “Süryani olduğum için okulda bazen okulda benimle konuşmak isteyemen arkadaşlarım oldu.” (K2, 18, Lise Öğr.). Hem kültürel hem de dinsel anlamda zaman zaman ayrımcılığa maruz kaldıklarını söyleyen E9 ise günümüzde her ne kadar çok fazla bu durumla karşılaşmasalar da yine de ara sıra böyle şeylerin olduğunu belirtmiş fakat bu duruma bir örnek vermemiştir (E9, 35, İlkokul). Katılımcı E10 ise kendisine karşı ayrımcılık yapıldığını şu örnekle açıklamıştır: “Örneğin 1974’te ben ve ailem İstanbul’da yaşıyorduk ve Süryani olduğumuzu birkaç aile biliyordu. Bizim Süryani olduğumuzu öğrendikten sonra diğer aileler bizi istemedi ve dışladılar.” (E10, 58, İlkokul). “Eskiden çok fazla ayrımcılık yapılıyordu. Özellikle dinimizden dolayı dışlanıyorduk.” diyen E12 herhangi bir örnek vermemiş ve günümüzde bu durumun değiştiğini, artık pek fazla ayrımcılığa maruz kalmadıklarını ifade etmiştir (E12, 66, Ortaokul). E11 de E12 ile aynı görüştedir. Geçmişte ayrımcılık ve dışlanma olduğunu fakat günümüz için böyle bir şeyin söz konusu olmadığını belirtmiştir. Herhangi bir örnek vermemiştir (E11,

156 30, Üni). K3 de ayrımcılık yapıldığını düşünen katılımcılardan biri. Cevabının devamında ise şu örneği vermiştir: “İstanbul’da üniversitede okurken, arkadaşlarım Süryani olduğumu öğrendiklerinde özellikle Hıristiyan olduğum için beni dışladılar ve bu durum iki sene boyunca devam etti. Ama Midyat’ta kesinlikle böyle bir şey olmadı.” (K3, 20, Üni). Eskiden çok fazla ayrımcılık yapıldığını ve dışlamaların olduğunu söyleyen E15 ise bu duruma bir örnek vermemiş fakat günümüzde bu durumun artık çok nadir olduğunu belirtmiştir (E15, 50, Ortaokul). Yine katılımcılardan E14 de eskiden ayrımcılığa maruz kaldığını fakat günümüzde böyle bir şeyin söz konusu olmadığını söyleyerek, cevabının devamında şöyle bir örnek vermiştir: “Örneğin lisede okurken dışlandığım zamanlar oldu. Askerlikte de bazı asker arkadaşlarım tarafından ayrımcılığa maruz kaldığım zamanlar oldu.” (E14, 30, Lise). Ayrımcılık yapıldığını söyleyen ve örnek vermeyen bir diğer katılımcı E13 ise şunları söylemiştir: “Gerek ırk yönünden gerekse din yönünden ayrımcılığa maruz kaldığımız ve dışlandığımız zamanlar oluyor. Nadiren de olsa kör zihniyetli insanlar tarafından buna maruz kalıyoruz.” (E13, 30, Lise).

Katılımcılar K5 (40, İlkokul), E6 (55, İlkokul), K4 (43, İlkokul) ve E2 (38, Üni) ayrımcılık ve dışlanmaya maruz kalmadığını söyleyen katılımcılardır. Bugüne kadar böyle bir şey yaşamadıklarını ifade etmişlerdir.

Verilen cevaplar göz önüne alındığında ayrımcılığın olduğunu söyleyen katılımcı sayısı, olmadığını söyleyen katılımcı sayısından fazladır. 20 katılımcıdan 16’sı bugüne kadar ayrımcılığa ve dışlanmaya maruz kaldıklarını belirtmiş, diğer 4 katılımcı ise böyle bir şeyle hiç karşılaşmadıklarını ifade etmiştir. Bu durumda denilebilir ki katılımcıların büyük çoğunluğu ayrımcılık ve dışlanmanın olduğunu ve az ya da çok buna maruz kaldıklarını düşünmektedir.

Yönetilen altıncı soru “İçinde yaşadığınız ulusal kültür ile sizin kültürün arasındaki benzerlikleri ya da farklılıkları birkaç örnekle açıklayabilir misiniz?” şeklindedir. Katılımcılardan E2 (38, Üni) benzerlik ve farklılıklarla ilgilenmediğini ifade ederken, 17 katılımcı benzerlikten çok farklılıklar olduğunu söylemiş ve benzerliklere bazı örnekler vermiştir. Verilen örneklerde katılımcılar, ulusal kültürle Süryani kültürü arasında benzer olan değerlerin büyüklere saygı, misafirperverlik,

157 sofra kültürü, düğünler, kız isteme törenleri, bayram gelenekleri, taziye törenleri olduğunu düşünmektedir. Katılımcılar K2 (18, Lise Öğr.) ve E10 (58, İlkokul) ise benzerlik olmadığını ve kültürel yönden farklı olduklarını düşünmektedir. Verilen cevaplar değerlendirildiğinde katılımcıların birçoğu benzerlikten çok farklılıklar olduğunu ve söz konusu benzerliklerin ise bazı konularda olduğunu düşündükleri görülmektedir. Hiç benzerlik olmadığını düşünen katılımcı sayısı ise çok azdır.

Sorulan yedinci soru eğer varsa ulusal kültürle olan kültürel benzerliklerin iletişimde kolaylık sağlayıp sağlamadığını öğrenmek amacıyla sorulmuştur. Katılımcı E13 (30, Lise) kültürel benzerliklerin pek kolaylık sağladığını düşünmediğini söylemiştir. Başka bir katılımcı E2 (38, Üni) ise kültür farklılığı olsun ya da olmasın kendisinin her zaman kolay iletişim kurabildiğini ifade etmiştir. Diğer 18 katılımcı kültürel benzerliklerin iletişimde kolaylık sağladığını düşünmektedir. Benzerliklerin ortak noktada buluşmayı sağladığını söyleyen katılımcılar, böylece daha kolay iletişim kurduklarını belirtmişler fakat örnek vermemişlerdir. Verilen cevaplarda katılımcıların birçoğunun benzer şeyleri söylemesi, kültürel benzerliklerin iletişimde kolaylık sağladığı düşüncesini güçlendirmektedir.

Bu başlık altında sorulan son soru “Eğer varsa ulusal kültürle olan kültürel farklılıklar iletişim engeline ya da sorunlara yol açmakta mıdır? Örnek verebilir misiniz?” sorusudur.

Katılımcı E2 (38, Üni), yedinci soruya verdiği cevaba benzer bir cevap vermiş ve kültürel farklılıkları umursamadığını, her zaman kolay iletişim kurduğunu söylemiştir. Katılımcılar E3 (44, Ortaokul), E4 (36, Ortaokul), E6 (55, İlkokul), K1 (22, Lise), E9 (35, İlkokul), E10 (58, İlkokul), E14 (30, Lise) ve K5 (40, İlkokul) kültürel farklılıkların iletişim engeline sebep olmadığını ifade ederek, herhangi bir sorun yaşamadıklarını belirtmiştir. E8 (24, Üni. Öğr) her iki tarafında anlayışı olduğu sürece sorun yaşamadıklarını söylemiştir. K2 ise “Karşıdaki farklı kültürden olan kişiler eğer anlayışlı ve hoşgörülüyse, bu farklılıklar iletişim engeline yol açmıyor.” ifadelerini kullanmıştır (K2, 18, Lise Öğr.). Katılımcı E12 anlayış olduğu sürece bir sorun yaşamadıklarını söylemiştir (E12, 66, Ortaokul). K4 ise benzer şeyleri

158 paylaştıklarında daha rahat olduğunu ama kültürel farklılıkların iletişim engeline neden olmadığını düşünmektedir (K4, 43, İlkokul).

Katılımcılar arasında kültürel farklılıkların iletişim engeline ve sorunlara yol açtığını düşünen kişiler de bulunmaktadır. Katılımcı E1 (45, İlkokul) “Evet bazen sorunlara yol açabiliyor. Özellikle Hristiyan olmamızın bu durumda etkisi büyük.” derken, bir diğer katılımcı E5 (18, Lise Öğr.) ise “Eğer bir önyargı varsa orada bir iletişim engeli olabiliyor. Yani farklılıklardan çok bu önyargı iletişimsizliğe sebep oluyor.” diyerek düşüncelerini belirtmiştir. Katılımcı E7 ise kültürel farklılıkların kesinlikle sorunlara yol açtığını ifade ederek, “Ortak paydada buluşamadığımızda iletişim sorunu yaşıyoruz.” demiştir (E7, 31, Üni). Katılımcılar E11 (30, Üni), K3 (20, Üni) ve E15 (50, Ortaokul) de farklılıkların bazen iletişim sorunlarına neden olduğunu söylemiştir. “Farklılıklarımız kesinlikle iletişimde sorunlara yol açıyor.” diyen katılımcı E13, benzerlik olmadığında yakınlaşmanın da olmadığını belirtmiştir (E13, 30, Lise).

Verilen cevaplara bakıldığında katılımcıların birçoğu, kültürel farklılıkların Süryaniler ve ulusal kültür üyesi insanlar arasında herhangi bir soruna neden olmadığını düşünmektedir. Bazı katılımcılar ise bunun aksine farklılıkların iletişim sorunlarına neden olduğunu ifade etmiştir. Bu katılımcılar farklılık söz konusu olduğunda ortak noktada buluşmanın olmadığını ve bunun da yakınlaşmalara engel olduğunu düşünmektedir. Sonuç olarak denilebilir ki katılımcılar genel olarak kültürel farklılıklar konusunda herhangi bir sorun yaşamamakta ve bir iletişim engeli olmadığını düşünmektedir.

159

SONUÇ

Kültürlerarası iletişim kavramının akademik bir alan olarak ortaya çıkışı İkinci Dünya Savaşı sonrasına özellikle 1940’lı yıllara dayanmaktadır. Geçmişle kıyaslandığında kültürlerarası iletişim; iletişim, ulaşım, bilişim vb. alanlarda meydana gelen gelişmeler sonucunda günümüzde daha fazla önem kazanmıştır. Tarihsel süreç içerisinde değerlendiğinde, farklı toplumları ve farklı kültürleri bir araya getiren nedenler savaş, ticaret, göç gibi faktörler olmuştur. Fakat günümüz açısından bakıldığında özellikle küreselleşme ve teknolojik gelişmeler, insanların farklı kültürlerle karşılaşmasını ve bu farklı kültürler arasındaki etkileşimi hızlandırmıştır.

Kültürlerarası iletişim genel olarak farklı kültürel grupları oluşturan bireyler arasındaki her türlü paylaşım olarak tanımlanmaktadır. Kültürlerarası iletişimin ana konusunu farklı kültürlerin karşılaşmalarıyla gerçekleşen etkileşim oluşturmaktadır. Toplumların neredeyse tamamı, kendi ulusal kültürlerinin yanı sıra içinde birçok altkültür grubunu da barındırmaktadır. Ulusal kültür, toplumda yaşayan bireylerinin büyük çoğunluğunun mensup olduğu, toplumdaki diğer bireyler arasında da kabul görmüş ve egemen olan kültür olarak tanımlanabilir. Alt kültür ise genel olarak toplum içerisinde yer alan azınlık gruplar tarafından benimsenmiş kültürdür. Bu bağlamda ele alındığında Türk kültüründe de farklı etnik grupların oluşturduğu altkültür grupları bulunmaktadır. Türkiye’de ulusal kültürle birlikte varlığını sürdüren altkültür gruplarından biri de Süryanilerdir. Sayıca az olmalarına rağmen kültürleri, dilleri ve dinleriyle ülkenin kültürel çeşitliliğine katkı sağlayan Süryaniler, çalışmanın ana unsurunu oluşturmaktadır.

Bu çalışmada, kültürlerarası iletişim bağlamında bir altkültür grubu olan Süryanilerin ulusal kültürle olan iletişimi incelenmiştir. Türkiye’de Süryanilerin yoğun olarak yaşadığı şehirlerden biri Mardin’in Midyat ilçesidir. Bu nedenle araştırma bölgesi Midyat merkez olarak belirlenmiş, Midyat’ta yaşayan 20 katılımcıyla derinlemesine mülakat yapılmıştır.

Yapılan çalışmanın arka planını oluşturması amacıyla ilk olarak birinci