• Sonuç bulunamadı

3.1. Araştırmanın Problemi

3.6.2. Anadil

Farklı kültürler arasındaki iletişim söz konusu olduğunda, dil önemli bir kavram olarak öne çıkmaktadır. Samovar arkadaşlarının da (2009: 221) belirttiği gibi dil kişisel bir parçası ve ulusal kimliğin temel taşıdır. Dilin çağdaş toplumlardaki önemi, farklı kültürlerden insanları daha önce görülmemiş bir ölçekte bir araya getiren küreselleşmenin bir sonucu olarak artmaktadır. Dil özellikle kültürlerarası

105 iletişim çalışmalarında önemli bir unsurdur. Her kültürlerarası etkileşimde taraflardan biri iki dili de konuşmak zorundadır. Katılımcılara dilleriyle ilgili olarak “Süryanicenin bilinme, konuşulma ve korunma durumu nedir? Gençler yaygın kullanmakta mıdır?” sorusu yöneltilmiştir. Verilen cevaplar doğrultusunda bazı katılımcılar dilin öğretilmesinde ve kullanılmasında ailenin önemli bir etken olduğunu belirtmişlerdir. Yapılan görüşmeler sonrası dilin büyük oranda korunduğu ve Süryaniceyi bilmeyen katılımcı olmadığı gözlemlenmiştir.

E1 sorulan soruya “Anadilimizi tabii ki kullanıyoruz. Lehçede sorun yok fakat okuma yazmada biraz sorunumuz var. Bizde neredeyse herkes Süryaniceyi okuyor, konuşuyor ama dilin ancak %30-%40 kadarını tamamıyla öğreniyor. Çünkü 13-14 yaşlarından sonra mecburen diğer okullara devam ediyor. Daha sonra ise iş güç derken dilimizi gençler tam anlamıyla konuşamıyor.” cevabını vermiştir (E1, 45, İlkokul). Katılımcılardan E2 de Süryanicenin şu an sadece Midyat ve köylerinde konuşulduğunu ifade ederek gramer anlamında dili bilen kişi sayısının çok düşük olduğunu fakat konuşulma durumunun bir nebze daha iyi olduğunu belirtmiştir (E2, 38, Üni). Katılımcılardan E3, Midyat’ta yaşayan gençlerin %90’ının Süryaniceyi bildiğini ve konuştuğunu, Süryaniceyi ellerinden geldiğince korumaya çalıştıklarını ve anadili korumanın azimli olmakla ilgisi olduğunu belirtmiş, Midyat’ta birden çok etnik kökenli insan yaşadığından dolayı bazen cümlelere Türkçe, Kürtçe ve Arapça kelimeler karıştığını fakat buna rağmen dili bugüne kadar koruduklarını ifade etmiştir (E3, 44, Ortaokul). Katılımcılardan E4 de E3 ile benzer ifadelerde bulunmuş, bugüne kadar Süryaniceyi koruduklarını ve bütün gençlerin dillerini bildiklerini belirtmiştir (E4, 36, Ortaokul). Diğer bir katılımcı E5, Midyat’taki tüm Süryanilerin Süryaniceyi bildiğini ve konuştuğunu, yaşlıların da gençlerin de hepsinin ana dillerini bildiğini, anladığını ve konuştuğunu ifade ederek gençlerin aynı zamanda ders aldıklarını da ayrıca belirtmiştir (E5, 18, Lise Öğr.). K1 ise, E4 ve E3’ün belirttiği şekilde anadilleri olan Süryaniceyi koruyabildiklerini ve bugün Midyat’ta birçok gencin Süryanice bildiğine değinmiştir (K1, 22, Lise).

Bir Süryani’nin ilk başta anadilini bilmesi gerektiğini ve dilin onlar için çok önemli olduğunu belirten E6, sözlerine şöyle devam etmiştir: “Diğer diller sonradan gelir. Ama biz şu anda Süryaniler olarak özellikle Turabdin Bölgesi adı verilen bu

106 yerde Süryaniceyi bilmeyen kimse yoktur. Burada Süryaniler var. Mardin’de, İstanbul’da, Elazığ’da, Malatya’da ve Diyarbakır’da da Süryanilerimiz var fakat üzülerek söylüyorum onlar Süryanice bilmiyorlar. Süryani dilini ayakta tutan Turabdin Bölgesi’ndeki Süryanilerdir. Ayrıca biz kendi aramızda dilimizi yaşatmak zorundayız. Çocuklarımız doğar doğmaz Süryaniceyi öğretiyoruz. 3 yaşlarına geldiklerinde okuma yazmayı öğrenmesi için medreselere gönderiyoruz. Bunu hala da devam ettiriyoruz. Şu anda Midyat’ta iki tane medresemiz var. Okul olmadığı dönemlerde ve Cumartesi-Pazar buralarda eğitim veriyoruz. Şu an eğitim gören 115 tane çocuğumuz var. 3 ile 11 yaşları arasındaki çocuklara bu eğitimleri veriyoruz. Maksat Süryaniceyi okumayı ve yazmayı öğretmek ve bunların yanı sıra ilahileri de öğretmektir. Konuşmayı zaten evde her çocuk öğreniyor o ayrı bir konu. Süryaniliği ayakta tutan şeylerden biri de Süryanicedir.” (E6, 55, İlkokul).

Katılımcılardan E7, Midyat ve yöresinde Süryanicenin korunmasının yüzde yüz olduğunu düşünmektedir. Herkesin Süryaniceyi bildiğini ve her Süryani ailenin çocuklarına ilk öğrettiği dilin anadilleri olan Süryanice olduğunu da sözlerine ekleyen E7, dilin korunmasına önem verdiklerini de belirtmektedir (E7, 31, Üni). Anadillerini şimdilik koruyabildiklerini ifade eden E8 ise, “Bir okulumuz olmadığı için öğretemiyoruz. Okul kurulmasına izin verilmiyor. Ama aileler çocukları doğar doğmaz Süryaniceyi öğretmeye başlıyorlar.” şeklinde düşüncelerini ifade etmiştir (E8, 24, Üni. Öğrencisi). Süryanicenin korunmasının eskiye oranla daha iyi korunduğunu ifade eden katılımcılardan E9, gençlerin Süryaniceyi bildiğini ve yaygın olarak kullandığını düşünenlerden biridir. Fakat dillerini tam olarak koruyamadıklarını da sözlerine ekleyen katılımcı, bu duruma neden olarak Süryanilerin anadillerine yaşadıkları ülkenin dilinden cümleler katmalarını göstermiştir (E9, 35, İlkokul). Bir diğer katılımcı olan K2 de Süryaniceyi ellerinden geldiği kadar korumaya çalıştıklarını ve gençlerin de yaygın olarak konuştuklarını dile getirmiştir (K2, 18, Lise Öğr.).

Bir dilin öğrenilmesinde ve korunmasında ailenin büyük önemi olduğunu düşünen katılımcılardan biri de E10’dur. “Bu durum ailelere bağlı olan bir şeydir. Benim çocuklarım Süryaniceyi biliyorlar ve çok güzel konuşuyorlar. Bir dili öğrenmeden aile çok önemlidir. Bize göre okul evdir, anne baba mühimdir. Anne

107 babalar çocuklarına anadilimizi öğretiyorlar. Şükürler olsun dilimizi şimdiye kadar koruyabildik fakat daha ne kadar dayanır bilemiyorum. Biz dilimizin korunmasını ve devam etmesini istiyoruz. İnşallah da sürecek.” diyerek düşüncelerini ifade etmiştir (E10, 58, İlkokul). 66 yaşındaki ortaokul mezunu E12 ise Midyat’ta yaşayan gençlerin %95’inin Süryaniceyi bildiğini ve konuştuğunu belirtmiş, “Biz çocuklarımıza, torunlarımıza kültürel olarak dilimizi öğrenmelerini tavsiye ediyoruz. Evlerimizde genellikle Süryanice konuşuluyor. Nasıl olda dışarıda Türkçeyi öğrenir veya başka bir ülkedeyse oranın dilini öğrenir fakat kültürümüz kaybolmasın, anadilimiz kaybolmasın diye dilimizi korumaya çalışıyoruz.” demiştir (E12, 66, Ortaokul). E13 “Dilimizi tabii ki koruyabildik. Dışarıda her ne kadar rahat konuşamıyorsak dahi ev içinde rahatça konuşabiliyoruz. Süryanice anadilimiz olduğu için ilk konuşacağımız dil de odur. Ayrıca gençlerimizin neredeyse hepsi Süryaniceyi yaygın olarak kullanıyor.” diyerek düşüncelerini dile getirmiştir (E13, 30, Lise).

E11, Midyat ve civar köylerinde yaşayanların Süryaniceyi bildiğini ve konuştuğunu fakat bu durumun Mardin merkez ve Süryanilerin yaşadığı diğer yerler için geçerli olmadığını belirtmiştir. Özellikle Mardin’de yaşayan Süryanilerin 10-15 aile dışında Süryanice bilmediklerini, daha çok Türkçe ve Arapça bildiklerini sözlerine eklemiş ve diğer yerlerle kıyaslandığında Midyat’ta Süryanicenin bilinme ve konuşulma durumunun daha iyi bir durumda olduğunu ifade etmiştir (E11, 30, Üni).

Katılımcılardan K3, dillerini koruyabildiklerini, gençlerin tamamının Süryaniceyi bildiğini ve konuştuğunu ifade etmiş, Süryanice anadilleri olduğu için çocukların doğduğu andan itibaren direkt olarak bu dili öğrendiklerini, Türkçenin ise zaten okulda öğretildiğini sözlerine eklemiştir (K3, 20, Üni). “Dilimizi bugüne kadar koruyabildik. Özellikle evimde Süryanice konuşmak istiyorum çünkü çocuklarımın bu dile alışmasını istiyorum. Ayrıca çocuklarım da Süryaniceyi biliyor. Anadili öğrenmenin şart olduğunu düşünüyorum.” diyen katılımcı K4 ise bu sözleriyle anadilin kendisi için ne kadar önemli olduğunu belirtmiştir (K4, 43, İlkokul). E14 ise diğer katılımcıların ifade ettiği gibi anadilleri olan Süryaniceyi koruyabildiklerini ve gençlerin bildiğini ve konuşabildiklerini belirtmiştir (E14, 30, Lise). Dillerini bugüne

108 kadar koruyabildiklerini ve bundan sonra da korumaya çalışacaklarını söyleyen katılımcı E15 ise “Gençlerimiz Süryanice biliyor. Elimizden geldiği kadar onlara öğretmeye ve dilimizi yaşatmaya çalışıyoruz.” şeklinde açıklama yapmıştır (E15, 50, Ortaokul). Kadın katılımcılardan K5, “Dilimizi bugünlere kadar getirebildik. Evimizde zaten genellikle Süryanice konuşuyoruz. Hem dilimizi yaşatmak hem de gençlerimizin daha iyi öğrenmesi için böyle yapıyoruz. Gençlerimiz de Süryaniceyi biliyor.” Demiştir (K5, 40, İlkokul).

Katılımcıların hepsinin anadillerini korudukları konusunda hemfikir oldukları, gençlerin de neredeyse tamamının Süryaniceyi bildikleri ve konuştukları gözlemlenmiştir. Ayrıca verilen cevaplardan anadil eğitiminin çocuğun doğduğu andan itibaren başladığı, anadilin öğrenilmesinde ailenin yerinin ve öneminin büyük olduğu ve bunun yanı sıra Süryanilerin evlerinde çoğunlukla Süryanice konuştuğu anlaşılmaktadır.