acı acı: Attarların küçük sarı yongacıklar halinde sattıkları bir ağaç kabuğu.C.1, s. 45
acı ayıt: Kırlarda ve tarlalarda kendiliğinden biten ve hoş kokulu pembe çiçekleri olan küçük ağaç,hayıt.C.1, s. 45
acı dülek-1: Bir otun, acı suyu sarılığa ilaç olarak kullanılan ve kavuna benziyen küçük meyvası, eşek hıyarı.C.1, s. 48
acı düvelek: Bir otun, acı suyu sarılığa ilaç olarak kullanılan ve kavuna benziyen küçük meyvası, eşek hıyarı.C.1, s. 48
acı düvlek: Bir otun, acı suyu sarılığa ilaç olarak kullanılan ve kavuna benziyen küçük meyvası, eşek hıyarı.C.1, s. 48
acı gara: 1.Sık, yuvarlak ve küçük taneli bir çeşit ekşi üzüm.C.1, s. 48
acı kara(I): 1.Sık, yuvarlak ve küçük taneli bir çeşit ekşi üzüm.C.1, s. 48
acı kavun: Bir otun, acı suyu sarılığa ilaç olarak kullanılan ve kavuna benziyen küçük meyvası, eşek hıyarı.C.1, s. 48
acı omca: 2.Üzümü acı ve küçük olan aşısız bağ çubuğu.C.1, s. 45
acı yonca: 1.Hayvan yemi olarak kullanılan,küçük ve koyu yeşil yapraklı yabani yonca.C.1, s. 54
aci cehre: Bahçe kenarlarında yetişen ve üzümden küçük, siyah meyvası olan bodur bir ağaç.C.1,
s. 54
acir-2: 2.Dolması yapılan, üzeri tüylü bir çeşit küçük hıyar.C.1, s. 52 acur(I)-2: 2.Dolması yapılan, üzeri tüylü bir çeşit küçük hıyar.C.1, s. 52 acur(I)-7: 3.Süs için yetiştirilen bir çeşit küçük kelek.C.1, s. 52
acuruk: 2.Dolması yapılan, üzeri tüylü bir çeşit küçük hıyar.C.1, s. 52
adol: İlkbaharda biten bir otun çift sürülürken tarlada çıkan ve soyularak yenen, küçük
patates büyüklüğündeki yumru kökü.C.1, s. 68
ağ yonca: 2.Açık yeşil yaprakları olan,küçük beyaz çiçekli bir çeşit yabani ot.C.1, s. 116
ahpin: Sebze v.s. ekilen küçük tarla.C.1, s. 133 akak(I)-2: 1.Irmak, dere, çay, küçük akarsu.C.1, s. 138 akan(I)-1: 1.Irmak, dere, çay, küçük akarsu.C.1, s. 138 akanca: 1.Irmak, dere, çay, küçük akarsu.C.1, s. 138 akar: 1.Irmak, dere, çay, küçük akarsu.C.1, s. 138 akarca(II)-1: 1.Irmak, dere, çay, küçük akarsu.C.1, s. 138
akça ağaç : 3.Küçük yapraklı, gevrek ve içi beyaz bir çeşit ağaç.C.1, s. 145
akçabağ: Ağaçlara sarılan, küçük yapraklı bir çeşit sarmaşık.C.1, s. 145
akdarı: 3.Mısır cinsinden küçük taneli bir tahıl.C.1, s. 146
akdarı: 4. Beyaz küçük taneli un yapılan darı, Arnavut darısı.C.1, s. 146
akdimlit: Beyaz, küçük taneli bir çeşit üzüm.C.1, s. 148 akdirmit: Beyaz, küçük taneli bir çeşit üzüm.C.1, s. 148
akglik: Küçük, sarı meyvalı, boz renkli bir çeşit ağaç.C.1, s. 149 akıldak(II): Küçük su toplumu çizgisi, su çatı.C.1, s. 151
akılgan(I)-4: 1.Irmak, dere, çay, küçük akarsu.C.1, s. 138
aklan(I)-5: 1.Irmak, dere, çay, küçük akarsu.C.1, s. 138 aklantı-2: 1.Irmak, dere, çay, küçük akarsu.C.1, s. 138
akmaz: Bir yere akıntısı olmıyan küçük göl.C.1, s. 159
ala eğri: Kabuğunu, çobanların kavallarına geçirdikleri küçük bir ağaç.C.1, s. 182
alacuk-2: 5. Ormandaki küçük düzlük, ağaçsız yer.C.1, s. 179 alagöz(II): Küçük taneli, ekşice bir çeşit üzüm.C.1, s. 187
alancık, alañcık: Küçük düzlük: Sizin öküzleri öteyüzde alancıkta gördüm.C.1, s. 195
aldangeç(I): İlkbaharda biten bir otun çift sürülürken tarlada çıkan ve soyularak yenen, küçük patates büyüklüğündeki yumru kökü.C.1, s. 209
ali yonca: Küçük yapraklı ve yoncaya benzer bir ot.C.1, s. 222
aliçehre: Yuvarlak, küçük ve siyah renkli, üzüme benzer meyvası olan ve dericilikte kullanılan bir ağaç.C.1, s. 221
alidede: Güz armudu, küçük ve bir tarafı kırmızı armut.C.1, s. 222 alim üzümü: Küçük ve sık taneli siyah üzüm.C.1, s. 222
allik taması: Küçük ve tatlı bir çeşit erik.C.1, s. 225
almacık(II): 1.Elmaya benzer meyvası olan küçük bir ağaç.C.1, s. 227
almacık(II): 4. Küçük yapraklı, elma şeklinde irice meyvalı, yenebilen bir ot.C.1, s. 227
almacık: Yaprağı hıyar yaprağından daha küçük, kara köklü, hayvanların istekle yediği bir çeşit ot.C.6, s. 4418
amaskene: Bir çeşit küçük, siyah erik.C.1, s. 238 amesken,
ameskene:
Bir çeşit küçük, siyah erik.C.1, s. 238
anavalı,anavallı: Suyun küçük arklara ayrıldığı yer, bent başı.C.1, s. 253
anavul-2: Suyun küçük arklara ayrıldığı yer, bent başı.C.1, s. 253
andız(II): Yuvarlak, küçük meyveli, iğne yapraklı bir çeşit ağaç.C.6, s. 4421
andiraz: Kiraz aşılanan, acı kabuklu, küçük meyvalı bir ağaç.C.1, s. 262 anool: Suyun küçük arklara ayrıldığı yer, bent başı.C.1, s. 253 aptal öldüren: Küçük, yeşil renkli bir çeşit yaban alıcı.C.1, s. 291
ardıç burucu: Ardıç üzümü, ardıçlarda biten küçük kırmızı meyva.C.1, s. 304
ardıç kıliği: Ardıç üzümü, ardıçlarda biten küçük kırmızı meyva.C.1, s. 304
arı otu: 2.Yenilebilen en fazla 20 cm. büyüklüğünde, küçük ve tüylü yapraklı bir ot.C.1, s. 322
arpa(I): 2. Taze, küçük hıyar.C.1, s. 330
arpalık(III): Küçük, köye, eve yakın ve verimli tarla.C.1, s. 331
asma(V): Kaynak yatağındaki otlu yer, sarp arazilerdeki küçük, sulu, otlu düzlükler.C.1, s. 346 atiçi: Küçük hıyar.C.1, s. 370
avıl: Avlu, evlerin küçük bahçesi.C.1, s. 388
ayeser: Ağustos ayının ilk iki fırtınası ki; birincisi büyük ayeser, ikincisi küçük ayeser adını
alır.C.1, s. 413
ayıt(I): Agnus Castus, küçük, ince yapraklı, kokulu, mor, mavi çiçekli, düzgün dallarından sepet örülen, halk indinde kutsal sayılan bir ağaç.C.1, s. 421
ayıyemişi: Kırlarda yetişen, üvezden daha küçük meyve veren bir çeşit ağaç, kocayemis.C.6, s. 4437
azraz: Ormanlarda kendiliğinden yetişen bir meyva ağacı ve bu ağacın küçük kahverengi meyvası.C.1, s. 443
babıneç: Küçük çiçekli ve güzel kokulu bir çeşit papatya.C.1, s. 453
babiniç,babaniç: Küçük çiçekli ve güzel kokulu bir çeşit papatya.C.1, s. 453
badıç(I): 1.Yeşil sebzelerin çiçekten hemen sonraki küçük hali.C.1, s. 466
badınç: 1.Yeşil sebzelerin çiçekten hemen sonraki küçük hali.C.1, s. 466
badış(I)-1: 1.Yeşil sebzelerin çiçekten hemen sonraki küçük hali.C.1, s. 466
badiç-1: 1.Yeşil sebzelerin çiçekten hemen sonraki küçük hali.C.1, s. 466
badis: 1.Yeşil sebzelerin çiçekten hemen sonraki küçük hali.C.1, s. 466
bağlama(XI): Köylünün evinden başka, köy dışında tarlada yaptığı ve içinde hayvanlarını, çift aletlerini sakladığı yer, küçük çiftlik.C.1, s. 482
bakoz: Ağaç temellerin küçük parçaları: Misafir odasının bakozları hafif kaldı.C.1, s. 495 balbardak: 2.Küçük yapraklı, kırmızı çiçekli, kırıldığı zaman tatlı bir su salıveren zehirsiz bir
ot.C.1, s. 500
barnak(I): 2.Bağ budanırken dal vermek için bırakılan küçük çubuk.C.1, s. 534 başşah(I): 4.Asmalardaki küçük salkımlar.C.1, s. 565
batalaç: 1.Sazlık, bataklık, çayırlarda kapalı küçük bataklık.C.1, s. 569
batalak(I): 1.Sazlık, bataklık, çayırlarda kapalı küçük bataklık.C.1, s. 569 batalga: 1.Sazlık, bataklık, çayırlarda kapalı küçük bataklık.C.1, s. 569
batalgan: 1.Sazlık, bataklık, çayırlarda kapalı küçük bataklık.C.1, s. 569 batalka: 1.Sazlık, bataklık, çayırlarda kapalı küçük bataklık.C.1, s. 568 batılga: 1.Sazlık, bataklık, çayırlarda kapalı küçük bataklık.C.1, s. 569
batılgan-1: 1.Sazlık, bataklık, çayırlarda kapalı küçük bataklık.C.1, s. 569
batılganlık: 1.Sazlık, bataklık, çayırlarda kapalı küçük bataklık.C.1, s. 569
batılka: 1.Sazlık, bataklık, çayırlarda kapalı küçük bataklık.C.1, s. 569
batılkan: 1.Sazlık, bataklık, çayırlarda kapalı küçük bataklık.C.1, s. 569
batırgan: 1.Sazlık, bataklık, çayırlarda kapalı küçük bataklık.C.1, s. 569
belerce, berelce: Rengi sarımtırak beyaz olan, küçük çekirdekli, ince kabuklu üzüm.C.1, s. 613 belerçe üzümü: Rengi sarımtırak beyaz olan, küçük çekirdekli, ince kabuklu üzüm.C.1, s. 614
bengilik(I): 2.Küçük meyveli bir çeşit ot.C.1, s. 628 beşparmak(II): Ayıt adı verilen küçük bir ağaç.C.1, s. 645
bet: Bent, küçük baraj.C.6, s. 4457 beyazdikencik
üzümü:
İnce kabuklu, küçük çekirdekli, sivri taneli ve geç olan üzüm.C.1, s. 647
bezil: 1.Kaya yüzündeki küçük seki.C.1, s. 652 bıçık: Dar ve küçük vadi.C.6, s. 4458
bıldik: Küçük domates.C.6, s. 4459
bızalık: Yerde, yapışık küçük yapraklı bir ot.C.1, s. 674
bicibici(I): 1.Küçük, koyu yeşil yapraklı, sık yetişen bir çeşit ot.C.1, s. 680 birecik(I): Bağlara dadanan küçük, zararlı bir böcek.C.1, s. 699
bostan güzeli: 1.Küçük, yuvarlak, kokulu bir çeşit kavun.C.1, s. 742 böğet: Küçük bent, su birikintisi.C.6, s. 4466
buddum: Antep fıstığının küçükleri.C.1, s. 778
buğduruk: Ağaçların, çiçek döktükten sonraki küçük meyvesi.C.1, s. 780
bulgur püskürmesi:
1.Küçük taneler halinde yağan kar.C.1, s. 788
bulgurcuk(I): 1.Küçük taneler halinde yağan kar.C.1, s. 788 bulgurçak: 1.Küçük taneler halinde yağan kar.C.1, s. 788
bulgurum: 2.Küçük dolu tanesi, dolu.C.1, s. 788
bulkurcuk: 1.Küçük taneler halinde yağan kar.C.1, s. 788 burcak(II): 1.Küçük taneler halinde yağan kar.C.1, s. 788
butalga: 1.Sazlık, bataklık, çayırlarda kapalı küçük bataklık.C.1, s. 569 bürüme(II): Küçük koruluk.C.1, s. 829
calak: Küçük karpuz.C.2, s. 1048
cambıt: Bağ bozulduktan sonra yetişen küçük taneli, döküntü üzüm.C2, s. 853
canka: Küçük sarı bir çeşit erik.C2, s. 857
cerik: Üzüm salkımının küçük parçası.C.6, s. 4472 cıbara (III): 3.Küçük üzüm salkımı.C2, s. 889
cıbara (IV): 4.Tütünün küçük yaprağı.C2, s. 889
cıbrı (I): Çiçeği burnunda, küçük hıyar.C2, s. 894
cığ (I): 1.Genç küçük ağaç dalları.C2, s. 898
cığnak: Hububatın küçük kökleri.C2, s. 905
cıngıl: Küçük üzüm salkımı.C.6, s. 4473
cırantı: Yamaçlardan akan sellerin yaptığı küçük dereler.C.2, s. 925
cırmılak: Yemeği yapılan küçük mantar.C.2, s. 935
cırtı(I): Meşe ağacı yemişinin en küçüğü.C.2, s. 938
ciba(IX): Küçük bahçe, avlu.C.2, s. 952 cicildarı: Küçük taneli darı.C.2, s. 959
cikcik(I): Meyve ve sebzelerin en küçüğü.C.2, s. 1024
cilago: Küçük soğan: Buyul kuruh tan doğanlar hep cilago oldi.C.2, s. 964 cimbiz(III): Küçük bataklık.C.2, s. 968
cimete(III): Meyve ve sebzelerin en küçüğü.C.2, s. 1023
cimmisir: Kolay patlatılan, taneleri küçük ve sivri olan mısır.C.2, s. 977
cincife üzümü: Kırmızı, küçük taneli, şarap yapmakta kullanılan bir çeşit üzüm.C.2, s. 976
cindarı: Kolay patlatılan, taneleri küçük ve sivri olan mısır.C.2, s. 977
cingil(II): Küçük üzüm salkımı.C.6, s. 4473 cinik(I): Küçük hıyar.C.2, s. 980
cinmisiri: Kolay patlatılan, taneleri küçük ve sivri olan mısır.C.2, s. 977 cirenk: Ana arktan ayrılan küçük ark.C.2, s. 985
citem: Küçük üzüm salkımı.C.2, s. 986
civek(I): Küçük taneli, siyah yabanî üzüm.C.2, s. 988 civiz(II): Meyvenin küçüğü.C.2, s. 990
cizvit börülce: Küçük cins fasülye.C.2, s. 992
cocul darı: Bir çeşit küçük darı.C.2, s. 1009
combak(II): Küçük göl.C.2, s. 997
cot: En küçük pirinç karığı.C.2, s. 1003 cov: Küçük pirinç bağlamı.C.2, s. 1004 cucul(III): Bir çeşit küçük darı.C.2, s. 1009 cumbur(I): Küçük taneli yabanî üzüm.C.2, s. 1015 cumburt(I): Küçük taneli yabanî üzüm.C.2, s. 1015 cumburt(II): Küçük göl.C.2, s. 1016
cücü(V): Küçük cins darı.C.2, s. 1021
cüvek-2: Küçük taneli, siyah yabanî üzüm.C.2, s. 988
çakırcımmıt: Küçük taneli siyah üzüm.C.2, s. 1044
çalak(IV): Küçük karpuz.C.2, s. 1048
çalak(VII): Küçük çağlayan.C.2, s. 1049
çançkır: Küçük çağlayan.C.2, s. 1067
çatmık(II): Ocağı tutuşturmaya yarayan küçük odun parçaları.C.2, s. 1092
çavşak: Küçük çakıllı tarla.C.2, s. 1095
çeç eriği: Bardak eriğinin küçük cinsi.C.2, s. 1105
çehri: 2.Küçük dağ eriği.C2, s. 876
çekidek armudu: Yaz ortasında yetişen çok çekirdekli küçük armut.C.2, s. 1112
çet(II): Ormanlarda büyük ağaçlar arasında yetişen gövdesi ve dalları elastikî bir cins küçük ağaç.C.2, s. 1149
çetle: Küçük üzüm salkımı.C.2, s. 1151
çevirme(I): Etrafı duvarla veya çitle çevrilmiş küçük bahçe.C.2, s. 1152
çığşak(II): Küçük taneli dolu, kar serpintisi.C.2, s. 1164
çımkırık(III): Küçük erik.C.2, s. 1176
çımrık: Ardıç odununun, ateşi tutuşturmak için kullanılan küçük parçaları.C.2, s. 1178
çın(II): Üzerinde çok meyve bulunan küçük dal.C.2, s. 1178
çındır: Küçük üzüm salkımı.C.6, s. 4473
çırçır(V): Yüksekten akan su, küçük çağlayan.C.2, s. 1186
çırlangıç(II): 4.Küçük domates.C.2, s. 937
çırnık(III): Küçük dere.C.2, s. 1188
çıtanak(II): Küçük dal.C.2, s. 1192
çıtırgu: Küçük dolu tanesi.C.2, s. 1194
çıtırık(III): Küçük dolu tanesi.C.2, s. 1194
çıtırık(XI): Yemiş ve kavunların üzerinde görülen küçük çatlaklar.C.2, s. 1195
çiçek(IV): Ufukta görülen küçük köpüklü dalgacıklar: Çiçek görülmeden kış gelmez.C.2, s. 1203
çidik: Üzümleri küçük olan yaban asması.C.2, s. 1205
çilkim: Küçük üzüm salkımı.C.2, s. 1218
çilmik: Küçük üzüm salkımı.C.2, s. 1218
çiltim: Küçük üzüm salkımı.C.2, s. 1218
çimbar(I): Ağaçların küçük dalları.C.2, s. 1221
çinebaşı: İri gözlü kalburdan geçen buğday taneleriyle taş toprak karışık olarak harmanda kalan küçük yığın.C.2, s. 1227
çitim: Küçük üzüm salkımı.C.2, s. 1244
çitime(II): Gri renkli, kabuğunun üzerinde sık ve birbirini kesen küçük yarıklar bulunan tatlı bir kavun cinsi.C.2, s. 1244
çitirmekke: Patlatılan bir cins küçük mısır.C.2, s. 1246
çitle: Küçük üzüm salkımı.C.2, s. 1244
çitlim: Küçük üzüm salkımı.C.2, s. 1244
çitmik(II): Küçük üzüm salkımı.C.2, s. 1244
çivek: Küçük taneli, siyah yabanî üzüm.C.2, s. 988
çiyil(III): Küçük taneli nohut.C.2, s. 1250
çizi: Bahçede sebze dikilen küçük bölümler.C.6, s. 4482
çorduk: Bir çeşit küçük armut.C.2, s. 1271
çortmuk: Toprak altından çıkarılan dallı budaklı küçük ağaç kütüğü.C.2, s. 1273
çöldürgen: Küçük bent.C.2, s. 1282
çömelti(I): Tarlada yığınların yanına yapılan küçük küme.C.2, s. 1286
çömen(I): 2. Ot ve mısır saplarından yapılan küçük yığın.C.2, s. 1286
çumbul(II): Küçük taneli yabanî üzüm.C.2, s. 1015
çüçerka: Küçük, yuvarlak acı biber.C.2, s. 1306
çüçük(I): Meyve ve sebzelerin en küçüğü.C.2, s. 1024
çüşka: Küçük yuvarlak acı biber.C.2, s. 1309
dabla(II): Küçük arazi.C.2, s. 1316
davşan elması: Tavşanların yediği küçük elma.C.2, s. 1382
davşan yimişi: Tavşanların yediği küçük elma.C.2, s. 1382
desdenbil: Küçük kavun, kelek.C.6, s. 4486
destimek: Yuvarlak, küçük, güzel kokulu bir çeşit tatlı kavun.C.2, s. 1437
deşti(II): Kavun ve karpuzların işe yaramayan küçükleri, döküntüleri.C.2, s. 1439
dığılcık: Küçük dolu.C.2, s. 1624
diğircik-1: Küçük dolu.C.2, s. 1624
dikencük: Ceviz yaprağı büyüklüğündeki yapraklarının üzeri küçük dikenlerle örtülü bir çeşit yabanî bitki.C.2, s. 1486
dikenli mısır: Arpa şeklinde küçük taneli bir çeşit mısır.C.2, s. 1486
dilme(III): Küçük toprak parçası, tarlanın bir parçası: Şurada bir dilme yerim var.C.2, s. 1497 dogrukara: İnce kabuklu, siyah küçük taneli ve tatlı, dayanıksız bir üzüm çeşidi.C.2, s. 1535 dombay(III): Küçük ve yuvarlak bir çeşit hıyar.C.2, s. 1552
dosdoden: Kokulu küçük kavun.C.2, s. 1567 döğülce: Küçük dolu.C.2, s. 1624
döğülcek(I): Küçük dolu.C.2, s. 1624
döme(I): Küçük tepe: Şu dömeğe çıkalım da biraz hava alalım.C.2, s. 1580
dömek(I): Küçük tepe: Şu dömeğe çıkalım da biraz hava alalım.C.2, s. 1580
döymeç otu: Yakı gibi kullanılan, küçük yapraklı, sarı çiçekli bir çeşit ot.C.2, s. 1594
dulcek: Küçük dolu.C.2, s. 1624 dumbi: Küçük tepe.C.6, s. 4490
dumbuz(II): Düzlük yerlerin ortasındaki küçük tümsekler.C.2, s. 1602
düdek: Ağaçların, çiçeklerini döktükten sonra meydana çıkan küçük meyveleri, ham meyve.C.2, s. 1616 dügürçük(II): Küçük dolu.C.2, s. 1624 düğcek(II): Küçük dolu.C.2, s. 1624 düğlet: Küçük kavun.C.2, s. 1621 düğücek(I)-1: Küçük dolu.C.2, s. 1624 düğücük(I)-1: Küçük dolu.C.2, s. 1624
düğül(II): Toprağın en küçük parçası.C.2, s. 1623
düğülce-1: Küçük dolu.C.2, s. 1624
düğülcük(I): Küçük dolu.C.2, s. 1624
düğürcük(II)-1: Küçük dolu.C.2, s. 1624
dülek: Olmamış küçük kavun, kelek.C.6, s. 4491
düve: Küçük karpuz.C.2, s. 1640
düvelek(I): 2. Kokusuz, tatlı, küçük bir çeşit kavun.C.2, s. 1640
düvelek(II): Olmamış küçük kavun, kelek.C.6, s. 4491
düvücek: Küçük dolu.C.2, s. 1624
düyülcek: Küçük dolu.C.2, s. 1624
ebece: Küçük kavun ve karpuz.C.3, s. 1651 ebeçe: Küçük kavun ve karpuz.C.3, s. 1651
ebekulağı(II): Kuzuların yediği küçük yapraklı bir ot.C.3, s. 1653
ebicahal: Küçük kavun ve karpuz.C.3, s. 1651 ebucahil: Küçük kavun ve karpuz.C.3, s. 1651
efirge: Ağaçların çiçekleri dökülünce görünen küçük meyvesi.C.3, s. 1669 eldirek(I): Taneleri küçük, yumuşak, rengi esmer bir çeşit buğday.C.3, s. 1708 eme(IV): Yerden çıkarılan patateslerin bıraktıkları küçük çukur.C.3, s. 1731 emesken: Bir çeşit siyah küçük erik, mürdüm eriği.C.3, s. 1734
engime: Büyük tepelerin küçük iniş yerleri, küçük uçurum.C.3, s. 1754 ergan üzümü: Küçük siyah taneli, erken olgunlaşan bir çeşit üzüm.C.3, s. 1767
eslen: 2. Küçük sel yatağı.C.3, s. 1785 eslenti: Küçük vadi.C.3, s. 1785
eşme(III): Toprağı kazarak açılmış küçük çukurlar.C.3, s. 1795
fatmaşal: Uzun bir sap üzerinde sıra ile gittikçe küçülerek çiçek açan bir çiçek.C.3, s. 1840
fındık biber(I): Küçük fakat çok acı olan bir biber.C.3, s. 1853
fındık cevizi: Küçük, kabuğu ince, üzeri pütürsüz ve beyazımsı bir çeşit ceviz.C.3, s. 1853
findos: Soğan tohumu, küçük soğan.C.3, s. 1866 fintos: Soğan tohumu, küçük soğan.C.3, s. 1866
firek biberi: Küçük, kırmızı, yuvarlak ve çok acı bir çeşit biber.C.3, s. 1869 foli: Tohum ekmek için toprağa açılan küçük çukur.C.3, s. 1875 furda(II): Küçük incir.C.3, s. 1879
gac: Küçük su kanalı.C.3, s. 1886
gara tohum: Soğanın çiçekten sonraki küçük ve siyah renkli tohumu.C.3, s. 1921 gecem: Bir çeşit küçük elma.C.3, s. 1959
gelemir buğdayı: Küçük sarı buğday.C.3, s. 1975
gelinarmutu: Allı ve küçük bir çeşit armut.C.3, s. 1979
gerdi: Sebze bahçelerinde ayrılmış küçük parçalar.C.3, s. 1996 gergelek: Dere ve ırmakların getirdiği küçük ağaç parçaları.C.3, s. 2000 gıcı(I): 3. Tütün ya da küçük boylu sebzelerin tohumu.C.3, s. 2025
gıli gıli(I)-2: 3.Bir çeşit küçük mantar.C.3, s. 2043
gırca(III): Küçük taneli dolu.C.3, s. 2054
gırcı kırmak: Küçük taneli dolu.C.3, s. 2054
gırcı: Küçük taneli dolu.C.6, s. 4511
gırcik(II): Küçük odun parçaları yığını.C.3, s. 2054
gırçı-1: Küçük taneli dolu.C.3, s. 2054
gırçıl(II): Küçük taneli dolu.C.3, s. 2054
gırımsa(I): Hafif kar ya da küçük dolu.C.3, s. 2058
gırımsı(I): Hafif kar ya da küçük dolu.C.3, s. 2058
gırlangeç: Küçük ve güzel kokulu süs kavunu.C.3, s. 2059
gısga: Tohumluk küçük soğan.C.3, s. 2062
gısğa: Tohumluk küçük soğan.C.3, s. 2062
gısha: Tohumluk küçük soğan.C.3, s. 2062
gıska: Tohumluk küçük soğan.C.3, s. 2062
gızamık: Küçük kırmızı meyvesi olan bir çeşit ağaç.C.3, s. 2069
gızılcık: Küçük kırmızı meyvesi olan bir çeşit ağaç.C.3, s. 2069
gilgil darısı: Küçük taneli darı.C.3, s. 2077
gilgil(I)-3: Küçük taneli darı .C.3, s. 2077 gilirik: Küçük taneli kar.C.3, s. 2078 gircik: Küçük ağaç parçaları.C.3, s. 2080
golluma: İnce ve küçük kesilmiş düz odun.C.3, s. 2098 goner: Küçük soğan.C.3, s. 2101
goru: Koru, küçük ormanlık.C.3, s. 2106 goşgoş(I): Küçük şelâle, çağlayan.C.3, s. 2107
gover: Küçük soğan.C.3, s. 2110
gökçe(VII): Taşlık alanda yetişen, yaprakları küçük ve dikenli bir çeşit ağaç.C.3, s. 2135
gölezeriği: Küçük kara renkli bir çeşit tatlı erik.C.3, s. 2144
göner: Küçük soğan.C.3, s. 2155
gözcük: Çok yağışlardan sonra yerden çıkan, sonra yok olan küçük kaynaklar: O kadar yağmur yağdı ki, yerlerden gözcük oynadı.C.3, s. 2177
göze(IV): Suların kenarında olan küçük çayırlık.C.3, s. 2177
gugus: Küçük dolu tanesi.C.3, s. 2190
guşetmeği: Küçük uzunca yapraklı bir çeşit kır sebzesi.C.3, s. 2202
guşeymeyi: Küçük uzunca yaprakb bir çeşit kır sebzesi.C.3, s. 2202
guşkirazı: Küçük kiraz gibi meyveleri olan gülgillerden bir çeşit çalı, kuşkirazı.C.3, s. 2202
guzudişi(I): Küçük taneli dolu.C.3, s. 2205
gügürcük: Küçük dolu tanesi.C.3, s. 2216
gümbet: Küçük derelerdeki derin yer, çukur.C.3, s. 2221
gün burnu(I): Güneş doğarken ya da batarken görünen küçük parçası.C.3, s. 2225
günün burnu: Güneş doğarken ya da batarken görünen küçük parçası.C.3, s. 2225
haklık(III): Küçük tahıl ambarı.C.3, s. 2255
han(I): Ekin biçilirken tarlanın bölündüğü küçük parçalar.C.3, s. 2270 haniça: Küçük ambar.C.3, s. 2275
hant(I): Küçük bostan.C.3, s. 2275
harak: Üzerinde küçük dalcıklar bulunan kesilmiş ağaç dalı: Kirezi budadım, dallarını harak
halinde kapıya getirdim.C.3, s. 2282
harık: Küçük suyolu, ark.C.6, s. 4517
haruh: Küçük hendek.C.3, s. 2297
hasmıhan: Dağlarda yetişen fındıktan küçük, kırmızı meyvesi olan bir çeşit ağaç.C.3, s. 2300
haspir: 2.Buğdaya karıştırılıp kavrularak yenilen, ayçiçeği tohumundan küçük, yağlı bir çeşit
tohum.C.3, s. 2300
hatındöşeği: Koza tarlasında yetişen, küçük beyaz çiçekli bir çeşit bitki.C.3, s. 2306
havıt: Tarla sulamakta kullanılan küçük göl.C.6, s. 4518
hefkere: Evin çevresindeki küçük sebzelik.C.3, s. 2328 hellük: Çelikçomak oynanan küçük ağaç.C.3, s. 2337
herek(I): 2. Küçük ağaç.C.3, s. 2343 hevkeve: Küçük bahçe, sebzelik.C.3, s. 2351 hırtı(III): Küçük kavun, karpuz.C.3, s. 2373
hızmuk: Küçük taneli mısır.C.3, s. 2383
hink(II): Kardan yapılan küçük tümsek.C.3, s. 2387
hocalar yemişi: Taşlık yerde yetişen, kırmızı kiraza benzer meyveleri olan bir çeşit küçük ağaç.C.3, s. 2390
hodala(II): Küçük kavun, karpuz.C.3, s. 2392 hodalak(I): Küçük kavun, karpuz.C.3, s. 2391
horatalık: Küçük parçalara ayrılmış tarla.C.3, s. 2410
horun(I): 2.Biçildikten sonra tarlada yapılan küçük burçak ya da mercimek yığınları.C.3, s. 2415 hozmil: Küçük taneli, irileşmemiş patates.C.3, s. 2425
höbek(I): 2.Küçük tepe.C.3, s. 2426
höllek: Küçük kavun, karpuz.C.3, s. 2430
höşük(II): Kuraklıktan yanmış, küçük kalmış mısır koçanı.C.3, s. 2438
hurhura: Küçük çağlayan.C.3, s. 2444 ımirge: Küçük filiz.C.4, s. 2477
ırlangeç: Küçük ve kokulu bir çeşit süs kavunu.C.4, s. 2488
iğdiş(I): Bir çeşit küçük armut.C.4, s. 2510
ikki: Küçük mazı.C.4, s. 2517
ilim(II): Tanelerinden çorba ve aş yapılan, kedi kuyruğuna benzeyen başaklar içindeki küçük bir
çeşit darı.C.4, s. 2526
ilişken(II): Küçük dikenli tohumları olan bir çeşit ot.C.4, s. 2528
ilki(I): Küçük çalılık, yeni süren çalı ya da ağaç filizleri.C.4, s. 2530 ilkilik(II): Küçük çalılık, yeni süren çalı ya da ağaç filizleri.C.4, s. 2530
istriç: Meşe ağacı gibi odunundan faydalanılan, gürgen ağacından küçük bir çeşit ağaç.C.4, s. 2562
işek(II): Kurt, çakal vb. hayvanların barındığı ıssız ve açıklık yerlerdeki küçük tepecik.C.4, s. 2563
kağcın: 2. Küçük taşlarla karışık toprak tabakası.C.4, s. 2594
kalaça: Küçük tepe.C.4, s. 2608
kaladan(I): Tahıl ambarının küçük gözleri.C.4, s. 2608 kallete: Küçük boy kalas.C.4, s. 2611
kandal(V): Orman içinde açılan küçük tarla.C.4, s. 2621 kantartopu: Küçük, tatlı kavun.C.4, s. 2628
kapulca: Taneleri küçük bir cins buğday, kaplıca.C.4, s. 2637
karabulgar: Küçük salkımlı bir cins üzüm.C.4, s. 2639
karaburcu: Küçük taneli, kokulu, pekmez yapmaya elverişli bir cins üzüm.C.4, s. 2639 karabüzgül: Küçük taneli, kokulu, pekmez yapmaya elverişli bir cins üzüm.C.4, s. 2640
karaca(IX): Küçük taneli, kokulu, pekmez yapmaya elverişli bir cins üzüm.C.4, s. 2640 kavar: Ana arkdan ayrılan küçük suyolları.C.6, s. 4540
kavsara(V): Küçük sebze bahçesi.C.4, s. 2693 kayah: 2. Küçük vadi.C.4, s. 2697
keçi kirazı: Kiraza benzer küçük meyveleri olan bir ağaç.C.4, s. 2717
keher(III): Vadilerdeki küçük tepeler.C.4, s. 2722 kelte(II): Küçük, yaşlı palamut ağacı.C.4, s. 2736 kelteme: 2.Küçük toprak yığını, tümsek.C.4, s. 2737 kendik: Küçük tahıl ambarı.C.4, s. 2742
kepez(I): Küçük çalılık, fundalık.C.6, s. 4547 kerez(IV): Küçük tepe.C.4, s. 2755
kerpize: Dağlarda yetişen kekiğe benzer kokulu, küçük yapraklı bir çeşit ot.C.4, s. 2757 kertlek(II): Küçük salatalık, hıyar.C.4, s. 2759
kes(II): Yaprakları soyulmuş küçük mısır koçanları.C.4, s. 2761 kevirdek: Ham ve küçük kavun.C.4, s. 2777
kevirtmek(I): Ham ve küçük kavun.C.4, s. 2777 kıldır(V): 3. Küçük domates.C.4, s. 2796
kındik(I): Küçük üzüm salkımı.C.4, s. 2811
kıra(I): Çiçeği düşmemiş, ceviz büyüklüğündeki küçük kavun, karpuz.C.4, s. 2815
kıramık(II): Hamken yeşil, olgunlaşınca siyah, küçük meyveleri olan bir çeşit funda.C.4, s. 2816
kırcı: Küçük, sert taneli kar.C.6, s. 4556
kırçıl yağmak: Küçük dolu yağmak.C.4, s. 2820
kırkat: Kırmızı ya da kestane rengi meyveleri olan, muşmulaya benzer küçük dikenli ağaç.C.4, s. 2829
kırma(V): Küçük dere.C.4, s. 2833
kırma(VII): 4. Birbirine paralel, küçük sel yarıntıları.C.4, s. 2834
kırmıt(I): Dağlarda yetişen, kabuğu kızılımsı renkli, silindir gibi küçük yumuşak meyve veren bir ağaç.C.4, s. 2835
kırmızı doruk: Tütün bitkisinin ucundaki küçük ve üstün tutulan yaprak.C.4, s. 2835
kırtış(I): 2. Tarlalarda ekin sulamak için açılan küçük arklar : Kırtışı çekdiniz mi ?.C.4, s. 2839
kıtış: Küçük, kara bir çeşit mantar.C.4, s. 2849
kirç(I): 2. Küçük çam kozalağı, çam tohumu.C.4, s. 2876
kirkit(II): Küçük taneli bir çeşit üzüm.C.6, s. 4562 kiyniş: Kuru, küçük üzüm.C.6, s. 4564
kizir(V): Kökü ve yaprağı yenilen küçük bir ot.C.4, s. 2889
kocacık(I): 2. Döveni boyunduruğa bağlayan ağacın baş tarafına takılan küçük ağaç parça.C.4, s.