• Sonuç bulunamadı

Jön Türk Devrimi (1908)

Makedonya, özellikleri olan bir bölgeydi. Rumlar, Sırplar, Bulgarlar bölgeyi kendilerinin sayıyor ve hükümetleri, bölgede yaygın bir çetecilik faaliyeti yürütüyorlardı. Amaçları, gözdikdikleri yerlerdeki Müslüman ve Türk nüfusu yok etmek ve kendi nüfus çoğunluklarını sağlamaktı. Türk subayları, dağlarda, çeşitli kombinezonlara başvurarak bu çetecilerle savaşıyor ve gerilla tekniklerini öğreniyorlardı. Bu gerilla savaşları dar bir bölgede çok sayıda subayı toplamakta ve onlarda ihtilalci vatansever eğilimleri kamçılamaktaydı. Öte yandan Makedonya, Balkan devletlerinin entrikalarının yanı sıra Büyük devletlerin ihtiraslarına sahne olmaktaydı.489

Makedonya’da Yunanlılar ile Bulgarlar kendilerine bağlı çeteler aracılığıyla kanlı bir gerilla savaşına tutuşmuşlardı. Bu, halklara sahiplenmek için onları Ortodoks ya da Bulgar kiliselerine zorla bağlamak uğruna verilen bir mücadeleydi. Oysa o sırada Balkanlar’ın resmi koruyucusu olan Rusya, Mançurya yenilgisiyle ve 1905 devrimiyle boğuşmaktaydı. Bu durumda bölgenin jandarmalığını Đngiltere üstlenmişti. 1908’de VII. Edward ile Çar II. Nikolas arasında gerçekleşen Reval buluşmasında iki gücün Balkanlar’da ortak bir eyleme girişmeleri kararlaştırıldı. Bu buluşma, söz konusu ittifakı, haklı olarak, o zamana dek iki rakip güç arasında bir tampon bölge işlevi görmüş olan Osmanlı Đmparatorluğuna son verecek bir adım olarak gören, Makedonya’daki çete savaşlarında bilenmiş genç Türk subaylarını ayaklanmaya itti.490

Jöntürk hareketi Sultan Abdülhamit’in despotluğuna karşı cesur bir darbeydi; devrimin ilk aşamasında liderleri milliyetçilik yolunu kesinlikle reddetmişlerdir.491Jön Türkler Avrupa örnek alınarak kurulmuş okullarda eğitim gördüler ya da yüksek öğrenimlerini Avrupa’da tamamladılar. Ayrıca Avrupa edebiyatı, basını ile yoğun tanışıklıkları sayesinde Avrupa kültürünün etkisi altındaydılar. Avrupa kamuoyunda bir Osmanlı bölgesi için yaygın olarak kabul gören bir adı çabucak almaları, tahminen bu

489

Doğan Avcıoğlu, Türkiye’nin Düzeni Dün- Bugün-Yarın, Đkinci Basım, Ankara: Bilgi Yayınevi, 1969, s. 120.

490 Stefanos Yerasimos, a.g.e., s. 67. 491 Misha Glenny, a.g.e., s. 193.

134

faktörlerle bağlantılıydı. Fakat Jön Türkler yine de bu adın kullanımının bazı sorunlar yarattığının bilincindeydiler.492

Jöntürk devrimi imparatorluğun milletleri arasında uyumluluk söylemini geçici olarak yayarken bunun Makedonya’nın Balkanlardaki komşuları Yunanistan, Bulgaristan ve Sırbistan’da böyle bir etkisi olmuş değildi. Aksine bunlar devrimin başarısını imparatorluğun aşırı zayıflığının bir işareti olarak görüyorlar ve bu durum da kendilerinin yayılmacı emellerini pekiştiriyordu. Meşhur Reval mülakatı ayaklanmanın kıvılcımı olmuştur.

Dünya basınından Đstanbul basınına yansıyan haberlere göre; 9 Haziran 1908’de Reval’de ( Estonya) buluşan Đngiliz Kralı Edward ile Rus Çarı II. Nikola, Osmanlı

Đmparatorluğunu bölüşmek için anlaşmaya varmışlardır. Haziran ayında Rus Çarı ve

Đngiltere Krallığı’nın Reval’de yaptıkları görüşme sonrasında kabul edilen Makedonya reform programı, ülke topraklarının bütünlüğü için acil bir tehlike olduğu işaretini vermişti. Padişah eğer Reval Planı’nı kabul ederse, devrimciler kendisine karşı güçlü bir silah elde edeceklerdi; reddettiği takdirde ise, hiç kuşkusuz, Avrupa devletleri hemen araya gireceklerdi. Her iki durumda da reform programı Makedonya önce özerk bir duruma gelecek daha sonra da bütünüyle elden çıkacaktı. Özerk bir Makedonya, Arnavut milli birliği tehlikeye sokacağı için, Arnavutlar bu yönde herhangi bir öneriyi doğal olarak reddedeceklerdi. Öte yandan anayasal bir rejimi, yani Türkiye’de kurulacak liberal demokratik bir yönetimi kendileri için yararlı bulacaklardı.

Đttihadçıların ulusal çıkarları monarşistlerden daha iyi koruyacaklarına inanıyorlardı. Bunun yanı sıra bağımsız bir Arnavutluk kurma ideali gerçekleştirmek için liberal demokratik bir rejimde mutlak monarşi de olduğundan daha rahat örgütlenip çalışabileceklerdi. Bu nedenle olayların iyice kötüleştiği 1908 Yazı başında Makedonya’nın parçalanması için Avrupa Devletleri ile görüşmelerde bulunan mutlakiyetçi rejime karşı, Đttihadçıları var güçleri ile desteklediler.493

Reval buluşmasının üçüncü günü, 12 Haziran 1908’de Binbaşı Enver Bey, ihtilali başlatmak üzere Selanik’i terk ederek dağlara çekilmiştir. Kolağası Niyazi Bey

492 Mehmet Hacısalihoğlu, a.g.e., s. 72. 493 Aykut Kansu, a.g.e., s.118.

135

ise üç gün sonra 15 Haziran’da 150 kişilik taraftarı ile onu Manastır’dan takip etmiştir. 24 Temmuz 1908’de II. Meşrutiyet’in ilanını kabul edilmiştir. Đkinci Meşrutiyet Makedonya’da coşku ile karşılanmıştır. Sırp, Bulgar ve Rum çeteleri, dağlardan inip, genel af yasası çıkarılarak eski kavgaların üzerine sünger çekilmiştir.494 Abdülhamid’in Meşrutiyete nasıl razı olduğunu göstermesi dolayısıyla 23/7/1908 tarihli Meclisi Vükela Mazbatasının sureti aşağıya konmuştur. Bu yazılmadan önce Abdülhamit anlaşılan ahali Kanunu Esasinin ilanını arzu ediyorlarmış. Kanunu Esasi ilanı aleyhinde değilim tarzında kendi adamları vasıtasıyla vükelaya tebligatta bulunmuş ve vükela onun üzerine cesarete gelmişler ve göreceğimiz mazbatayı imzalamışlardır. Abdülhamid’in buna razı olmasında en mühim amil, Kanunu Esasi tatbik edilmezse Rumeli’de veliahta biat edileceğine ve hutbenin onun adına okunacağına dair gelen haberlere yüz bin kişilik bir ordu ile Đstanbul üzerine yürünüleceğine dair Serez’den gelen haberdir.495

Dünyada pek az hareket Osmanlı Meşrutiyeti kadar büyük ümitler doğurmuştur ve keza pek az hareket doğurduğu ümitleri bu kadar çabuk ve kati olarak boşa çıkarmıştır. 1908 yılın ikinci yarısında ve 1909 yılının büyük bir kısmında Türkler müstakil kalmış son Türk Devletinin kurtulduğuna inanmakta idiler, dünyada pek çok kişi de bu inanca katılmaktaydı. Halbuki dört yıl sonra 1912’de Balkan Savaşıyla Rumeli’de Osmanlı hakimiyeti yıkılı, 1913 sonu ve 1914 başında ve Osmanlı Asyası büyük devletler arasında nüfuz bölgelerine ayrılır ve onun dağılması halinde büyük bir savaşsız paylaşılması kararlaştırılmıştır. Artık onun dağılma anını seçmek büyük devletlerin tensibine kalmıştı.496 Seferberliğin ilanında kolordunun vaziyeti, emir ve kumanda çabasında değil fakat Đttihatçıları devirmek için meşgul bir kolordu kumandanı ve bir Erkanıharbiye Reisi, 13. Fırka, 14. Fırka ve 15. Fırka kumandanları vardı. Hepsi Hükümeti Đttihadiye’den ve Đttihad taraftarlarının düşmanı idi. Mahmut Şevket Paşa’nın nezaretinden Meclisi Mebusan’a taraftardılar. Arnavutluk meselesi üzerine ordu dahilinde büyük bir zabit grubu Arnavutluk harekatını terviç etmekteydi.497

494 Abdülmecid Nureddin, a.g.e., s. 45.

495 Yusuf Hikmet Bayur, Türk Đnkilabı Tarihi, Dördüncü Baskı, Ankara: Türk Tarihi Kurumu Basımevi, 1991, s. 59.

496 Yusuf Hikmet Bayur, a.g.e., s. 61.

497 Đzzeddin Çalışlar, Đsmet Görgülü, On Yıllık Savaşın Günlüğü, Birinci Basım, Đstanbul: Güncel Yayıncılık, 2007, s. 32.

136

3. BĐRĐNCĐ BALKAN SAVAŞI (1912-1913)

1878 Berlin Antlaşmasında umduğunu bulamayan Bulgaristan bağımsızlığını kazandıktan sonra Balkanlar’da etkin bir politika izlemeye başlamıştı. Bosna-Hersek’in ilhakı ise Sırbistan’ı aynı yönde bir politika izlemeye itti. 1912 yılında bu iki devletin faaliyetlerinin çatışmaması için Rusya, Bulgaristan ve Sırbistan arasında arabuluculuk ve düzenleyicilik yapmaya başladı. Bunun sonucu olarak Osmanlı Devleti’ne karşı yapılan ittifaka Yunanistan ve Karadğ da katıldı. Yine 1912 yılında Đngiltere, Rusya ile Tallin’de gizli bir anlaşma yaparak, Rusya’yı Đstanbul ve Boğazlar üzerinde serbest bıraktı. Osmanlı Devleti’nin Balkanlar’daki Yunanistan, Bulgaristan, Sırbistan ve Karadağ, Rusya’nın aracılığıyla aralarında anlaşarak, Türkler’i Balkanlardan atmak istediler.498

29 Eylül 1911’de Trablusgarb da başlayan Türk Đtalyan Savaşı Balkan ülkelerinde heyecan yarattı. Balkanlarda birbirleriyle rekabet hatta çatışma içinde olan ülkeler Rusya’nın aracılığı ile aralarındaki anlaşmazlıkları bir kenara koyarak Osmanlı Devletine karşı ayrı ayrı ittifak oluşturdular. Balkanlar’da Sırplar, Yunanlılar ve Bulgarlar bağımsızlıklarını elde etmişlerdi. Arnavutluk henüz bağımsız değildi. Bağımsız olan Balkan Avusturya-Macaristan imparatorluğu’nun yönetiminde olan diğer ulusları etkilemeye çalıştı. Güney Slavları, Slovenler, Hırvatlar ve Sırplar olmak üzere üç ana gruba ayrılmıştı. Bosna ve Hersek’te ise hem Hırvatlar hem de Sırplar vardı. Bu dönemde Sırpların, Slovenlerin ve Hırvatların birleşmesi için Yugoslav hareketi başladı. Sırplar dini olarak Hırvat ve Slovenlerden farklı olsa da, tarihi ve kültürel birlik veya benzerlik bu hareket için yeterli idi.499 Bu hareket, Rusya’da ortaya çıkan Neoslavizimden de büyük destek gördü. Panslavistlerin aksine, Neoslavlar Rusya’nın kontrolünde bir Slav federasyonu değil, bağımsız anayasal Slav devletlerinin kurulmasını desteklediler. Böyle bir hareket veya program Rusya’nın hakimiyetinde ki Ukraynalılar ve Polonyalıların bağımsızlıkların meydan vereceği için Rusya’daki muhafazakar çevreler Neoslavizme uzak durdular. Bununla birlikte, liberaller bu akıma büyük destek verdiler. Berlin Kongresinde Rusya, Bulgaristan’daki kontrolüne karşılıklı

498

www.msxlabs.org/forum/soru-cevap/242655-1-balkan-savasinin-sebep-vesonuclari-nedir.html.

(05.04.2009). 499

Kezban Acar, Başlangıçtan 1917 Bolşevik Devrimi’ne Kadar Rusya Tarihi, Birinci Basım, Đstanbul: Nobel Yayınları, 2004, s. 281.

137

Sırbistan’ı Avusturya-Macaristan’ın etki alanında bırakmıştı ve 1900’lü yılların Sırbistan ile Avusturya-Macaristan arasında ilk kriz patlak verdi.500

Öncelikle Osmanlı topraklarında gözü olan Bulgaristan Makedonya’da çıkarları çatışmasına rağmen Sırbistan ile Sofya’da 13 Mart 1912’de Osmanlı Devletine karşı ilk ittifak anlaşmasını imza etti. Savaş sonunda ele geçirilecek toprakların paylaşımı ihtilaf halinde Rus Çarının hakemliğine bırakılacaktı. Bu anlaşma Temmuz ve Eylül 1912’de üç askeri ittifakla perçinlendi. Bulgar-Sırp ittifakını, Bulgar-Yunan ittifakı izledi. Balkan Yarımadasın’da sadece Arnavutluk ve Makedonya Osmanlı Devleti’nin egemenliğinde idi. Ama Balkan devletlerinin hepsi gözünü bu güzel toprak parçasına dikmişti. 8 Ekimde Bulgaristan, Yunanistan, Sırbistan ve Karadağ birleşerek Trablusgarp Savaşı’yla meşgul Osmanlı Devletine karşı savaş açtılar.501

Balkan Savaşı başladığında bütün devletler, Balkan ittifakının Osmanlı Devleti karşısında hezimete uğrayacağı inancındaydılar. Oysa tam tersi oldu.502Osmanlı Devleti siyasal ve askeri, her bakımdan kötü bir durumda yakalanıp savaşa zorlanmıştır. Birinci Balkan Savaşında Osmanlı kuvvetlerinin Balkanlılar karşısında çok kısa bir sürede ağır yenilgilere uğraması, Osmanlı Devletine, asker teşkilatının düzenlenmesi ve kuvvetlendirilmesi zorunluluğunu açık bir şekilde gösterdi.503 Yıllardan beri Türk askeri iç ve dış savaşlarla yıpratılmış, imparatorluğun Türk olmayan hemen bütün ulusları devlete karşı bir durum almış veya açıktan açığa ayaklanmış, Türkler de birbirine yabancılardan daha düşman partilere ayrılmış, ordu siyasal bir alet olup subaylar ve dolayısıyla erler arasında hukuk ve güven kalmamıştır.504 Rusya ve Fransa’nın düşmanca politikalarının aksine Almanya, Osmanlı hükümetini önemli dış politik konularda destekliyordu. Sadrazam’ın günlüğü sayesinde görülüyorki, Alman ve Avusturya-Macaristan hükümetleri Osmanlı hükümetini ittifak ülkelerine katılmaya ikna etmeye çalışıyorlardı. Ama Osmanlı hükümeti Osmanlı Đmparatorluğu’nun menfaatleri açısından en avantajlı durumun Rusya’ya karşı yönelecek bir Alman-Đngiliz

500

Kezban Acar, a.g.e., s. 281. 501

http://www.osmanli700.gen.tr/olaylar/olayb1.html. 502

Refet Yinanç Ve Hakan Taşdemir, Uluslararası Güvenlik Sorunları ve Türkiye, Birinci Baskı, Ankara: Seçkin Yayıncılık, 2002, s.253.

503 Fahir Armaoğlu, 20. Yüzyıl Siyasi Tarihi, Onaltıncı Baskı, Đstanbul: Alkım Yayınları, 2007, s. 101. 504Yusuf Hikmet Bayur, Birinci Balkan Savaşı 1, Cumhuriyet Yayınları, 1999, s. 14.

138

ittifakıyla elde edeceğini düşünüyordu. Böylece bu iki güç Rusya’ya karşı güvenli bir cephe oluşturabilirdi. Büyük Güçler’in varolan ittifak yapılarında ise Osmanlı hükümeti Almanya’yı destekliyordu ve ittifak güçleriyle bir birlik oluşturmaya eğilim gösteriyordu.505

1908 Bosna-Hersek bunalımının Osmanlı devleti açısından bir başka önemli sonucu, 1912-1913 Balkan Savaşlarıdır. Çatışmaların temel nedeni ise, Bulgaristan ile Sırbistan’ın Balkanlarda hızlanan faaliyetleridir.506

1878 Berlin Barışı ile umduğunu bulamayan Bulgaristan, bağımsızlığını kazandıktan sonra Balkanlarda etkin bir politika izlemeye başlamıştı. Bosna-Hersek’in ilhakı ise, Sırbistan’ın aynı yönde bir politika izlemeye itti. Jön Türk Devrimi ve Türkiye’de anayasal bir rejim kurulmasının kısa vadede birbirini tamamlayan iki hedefi vardı: Yenilenmiş bir Türkiye’nin Makedonya’da düzeni sağlayabileceğini, dolayısıyla Makedonya’yı aç gözlü komşularına karşı koruyabileceğini uluslararası kamuoyuna ispatlamak ve Abdülhamid’in Almanya yanlısı politikasını yeniden Đngiltere lehine çevirmek. Bununla birlikte içerideki status quo’nun tartışma konusu yapıldığını gösteren bu eylem derhal sınırlarda yeni bir gerileme başlattı.507

Avusturya-Macaristan Bosna-Hersek’i topraklarına kattığını ilan ederken Yunanistan, 1898’den beri özerk olan Girit’i ilhak etti, Bulgaristan’da resmen bağımsızlığını ilan etti. Balkan devletleriyle, artık müttefik olan Rusya ve Đngiltere arasında kurulan ilişkiler, Jön Türklerin Osmanlı Đmparatorluğu’nun Đngiltere ya da Rusya’ya bağlı uydu devletler yararına parçalanacağı korkusunu doğrular yönde gelişiyordu. Bu durumda merkez imparatorluklarının Osmanlı Đmparatorluğu’nu bir bütün olarak vesayet altına alma politikası onlara çözümlerin en az kötüsü gibi göründüğünden Türk- Alman ittifakı yeniden canlandırıldı.508

Meşrutiyetin ilanıyla birlikte bütün Osmanlı Đmparatorluğunda bir süre karışıklığın ve kararsızlığın sürdüğünü ve bundan yararlanan yabancı devletlerini

505 Mehmet Hacısalihoğlu, a.g.e. s. 415. 506

Oral Sander, Siyasi Tarihi Đlk Çağlardan 1918’e, Onyedinci Baskı, Ankara: Đmge Kitapevi, 2008, s. 323.

507 Stefanos Yerasimos, a.g.e., s. 68. 508 Stefanos Yerasimos, a.g.e., s. 68.

139

devleti birçok olup bittiler karşısında bıraktıklarını gördük. Đtalya ile savaş ise devleti gerek mali, gerek askeri bakımdan çok büyük bir sıkıntıya düşürmüş bulunmaktaydı.

Đşte Balkan Devletleri Osmanlı Đmparatorluğu’nun içinde bulunduğu bu sıkıntılı dönemden yararlanarak bütün Rumeli topraklarını aralarında paylaşmak için anlaşmaya başladılar. Abdülhamid uzun süren saltanatı sırasında Makedonya’da oturan türlü Balkanlı ulusların aralarındaki geçimsizliklerden hep faydalanmasını bilmiş ve böylece Balkan Devletleri arasında bir anlaşmanın meydana gelmesini önleyebilmişti.509

Balkan ittifakının oluşumundaki büyük güçlük, Makedonya’nın, Sırbistan, Bulgaristan ve Yunanistan arasında bölüşümü konusunda bir anlaşmaya varma sorunundan ileri geliyordu. Sırbistan Arnavutluğ’u ele geçirdiği takdirde, denize bir çıkış kapısı kazanmış oluyordu. Đşte bunun içindir ki Avusturya-Macaristan hükümeti, Arnavutluğun Sırbistan’a bırakılmasını katiyen kabul edemezdi ve Avusturya bu nokta üzerinde Đtalya ile tam bir fikir birliği içindeydi. Ama öte yandan da karşıttı bu iki ülkenin çıkarları; Her ikisi de Adriyatik Denizi’nde üstünlük kazanabilmek için Arnavutluğu kendi etki alanları içine almak zorundaydılar.510 Balkan Savaşın’da Osmanlı Devletinin Dış siyasi olayları şunlardır: Karadağlılar’ın Balkanlar’da genişleme arzusu, Yunanlılar’ın Şark Đmparatorluğu kurma sevdası ile Makedonya’yı almak istemesi, Bulgarlar’ın Balkanlar’da bir birlik kurma azmi, Đç siyasi durumu bozuk Osmanlı Devleti aleyhine Balkan Devletleri’nin bağlaşma yapmasıdır.511

Meşrutiyet hükümetleri Osmanlı Đmparatorluğundaki bütün yabancı ögelerin aralarındaki geçimsizliği kaldırarak sanki bir birleşik Osmanlı ulusu yaratmaya çalıştıklarından, Balkan uluslarının Makedonya’daki geçimsizliğini önleyecek bazı önlemler de almış ve böylece Balkanlı devletlerin birleşmelerine yol açmıştı. Diğer yandan Balkan devletlerini birleştirerek Osmanlı Devletini Avrupa’dan atmak ve Balkanlar’ı tamamıyla kendi nüfuzu altına almak isteyen ve Đngiltere ile imzaladığı

509 Coşkun Üçok, Siyasal Tarih ( 1789-1960), Ankara: Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi Yayınları No: 369, 1975, s. 205.

510 Atilla Tokatlı, Uluslararası Đlişkiler Tarihi Diplomasi Tarihi, Birinci Basım, Đstanbul: Doğa Basın Yayın, 2009, s. 262.

140

anlaşmalardan sonra gene eski Balkan politikasına dönmüş bulunan Rusya, bu devletler arasındaki anlaşmaları elinden geldiği kadar kışkırtmakta idi.512

II. Meşrutiyet, Osmanlı Devleti için yeni bir rejim ve yeni bir dönem demektir. Meşrutiyetin ilanıyla birlikte, o zamana kadar mutlak yetki sahibi olan padişahın yetkileri oldukça kısıtlanmış ve hemen her sahada yeni düzenlemelere gidilmiştir. Meşrutiyet’in ilanı ile birlikte Makedonya’daki Genel Valilik kaldırılmış, jandarmayı ıslahla görevli yabancı subaylar ülkelerine dönmüşlerdi. Buna sebep, Büyük Devletler’in Meşrutiyet ilanına umutla bakmaları ve bu rejim ortamındaki uygulamaların huzuru getireceği düşüncesi idi.

Jön Türkler, Osmanlı Vatandaşlığı çerçevesinde herkese eşit davranıp, eşit haklar vereceklerini vaat etmişlerdi. Balkan Harbi’nin arifesine gelindiğinde, Bulgar Komitacıları’nın en şiddetli saldırısı 1 Ağustos 1912’de yaşandı. Komitacılar’ın Kocana pazarında iki bomba patlaması üzerine 28 kişi ölmüş, birçok kişi de yaralanmıştı. Bu olay, Bulgaristan’da sonu gelmeyen gösteri, sızlama ve bağırıp çağırmalara ve Büyük Devletler’le Bab-ı Ali arasında da nota gidip gelişine ve Türkler’e karşı geniş bir propagandaya kapı açacaktır.513

II. Meşrutiyet’in ilanına kadar potansiyel halde bulunan siyasal faaliyetler, bu tarihten sonra daha da açığa çıkmıştır. Öyle ki, 1908-1910 yılları arasında yaşanan hürriyet havası içinde on değişik parti kurulmuş, yine 1908-1918 arasında binden fazla süreli yayın çıkarılmıştır. Çoğu asker kökenli olan Đttihat ve Terakki Cemiyeti ileri gelenleri, askerlik-siyaset arasında bocalamış, ilan edilen meşrutiyet de bekleneni verememiştir.514

Đttihat ve Terakki mensupları iktidara gelebilmek için çeşitli yollar aramakta, siyasal entrikalara baş vurmaktadırlar. Đttihat ve Terakki Partisi’nin deneyimsiz yöneticileri, Kiliseler Kanunu ile ilgili sorunları çözmek suretiyle karşı tarafın Osmanlı aleyhine birleşmelerine alet oldular. Kiliseler Kanunu Rumlar’la Ortodoks Slavlar’ı

512 Coşkun Üçok, a.g.e., s. 205. 513 Süleyman Kocabaş, a.g.e., s. 66. 514 Haluk Harun Duman, a.g.e., s. 32.

141

arasında hiçbir anlaşmazlık bırakmadığından topluca Osmanlı Devleti’nin aleyhine kolayca birleşecek ve bu birlik Balkan Harbi’nin ilk kıvılcımı olacaktır.515

Hükümeti güç durumda bırakmak ve siyasal havayı gergin tutmak için şiddetli bir savaş propagandası başlatılır. Darülfünün öğrencileri Harp isteriz diye gösteriler yaparlar.516Rusya, Bulgaristan ile Sırbistan arasında arabuluculuk ve düzenleyicilik yapmaya başladı. Bunun sonucu olarak iki Sırp devletinin Osmanlılara karşı yaptıkları anlaşmaya daha sonra Yunanistan ve Karadağ da katıldı.517Beklenen çatışma, 8 Ekim 1912’de Karadağ’ın Osmanlı Devletine savaş ilanıyla başlamış oldu. Bu ilanı diğer Balkan devletleri Sırbistan, Bulgaristan ve Yunanistan’ın, Osmanlı Devletine savaş ilanları izledi. Yunanistan ve Sırbistan, Makedonya’daki Türk birliklerine zarar verip dağıtırken, Bulgaristan’a da Osmanlı ana ordusu düşmüştü. Osmanlı kuvvetleri iki kısma ayrılmışlardı. Doğu cephesinde Bulgarlarla, Batı cephesi ise Sırplarla savaşıyorlardı. Osmanlı ordusu özellikle lojistik sorunlar yaşıyordu. Geri ikmal çok güç oluyor, askerin yiyecek, beslenme ihtiyacı karşılanamıyordu.518

II. Meşrutiyet’in ilanından sonra, ülke savunmasını güçlü temellere oturtmak için ordu bünyesini esaslı surette düzenleme yoluna gidilmiştir. Yapılan bütün çalışmalarda varılmak istenen hedef, orduyu Avrupa ölçülerine kavuşturmaktır. Sultan II. Abdülhamit döneminde noksan olan askeri araç ve gereçler, kısmen tamamlanmaya çalışılmış seri ateşli bir miktar top ve ağır makineli tüfekler alınmışsa da bunlar askere dağıtılmamıştır. Yeni silahlarla eğitim yapamayan askerler, savaş sırasında bunları gerektiği gibi kullanamamışlardır.519Meşrutiyetten iki ay sonra 5 Ekim 1908’de Avusturya, Berlin Antlşaması ile zaten işgali altında bulunan Bosna-Hersek’i kendi topraklarına katıverdi. Abdülhamit yönetimi bir savaşı göze alabilecek halde değildi ve zaten bu yerleri çoktan elden çıkmış sayıyordu. Bir protesto ile yetinildi.520

Birinci Balkan Savaşı ve Makedonya’nın durumuna bakarsak; Makedonya savaşı çok zalim koşullar altında yapılıyordu. Bölge tümüyle asker, sivil ve at cesediyle

515 Mustafa Selver, a.g.e., s. 57. 516 Haluk Harun Duman, a.g.e., s. 33. 517

Oral Sander, a.g.e., s. 324. 518 Halil Akman, a.g.e., s. 86. 519 Haluk Harun Duman, a.g.e., s. 34.

142

kaplıydı. Sırp askerleri Üsküp’e ve daha ileri ilerledikçe yerel Arnavut halkını öldürüyorlardı. Arnavut topraklarında huzursuzluk zamanında Hristiyan köylülere yapılan zulüm hikayeleriyle galeyana gelen Sırplar milliyetçi nefretlerinin tüm gücünü savunmasız köylere yöneltmişlerdi. Üsküp’te kıyımı yapanlar karargahlarını Rus konsolosluğu yanında çok geçmeden “Kara Ev” olarak anılacak binada kurmuş olan Kara El çetesiydi. Casuslar ağı ile Kara El askeri yetkililerin kontrolünden kurtulabilmişti ve giderek gayri resmi bir kurtarılmış Eski Sırbistan hükümeti rolünü